hesabın var mı? giriş yap

  • bugün izleme fırsatım oldu ilk söyleyeceğim şey muazzam bir woody allen filmi olduğu. olay akışına girmeyeceğim çünkü woody filmlerine aşina olanların bildiği bir hikaye ancak hikaye çok güzel işlenmiş. asıl adamımız her woody filminde görebileceğimiz gibi ciddi korkuları olan, hayatın anlamını ve nedenini sorgulayan bir entellektüel. bu karakter üzerinden hem kendi hayatlarını hem aşk hayatlarını sorgulayan karakterler mevcut. ve tabi artık filmlerin tamamen gişe kaygısıyla yapılmasına eleştiriler barındırıyor yapım, dünya sinemasına saygı duruşu diyebiliriz buna. mort karakterimiz bir roman yazmaya çalışmaktadır ancak bunun sıradan romanlardan olmasını istemediği için bitirememektedir. dostoyevski, joyce seviyesinde bir eser ortaya koymak isterken, son dönemeçte kendisinin bir kitap yazarı değil iyi bir okuyucu olduğu sonucuna varır.

    ama benim değinmek istediğim nokta bu değil, filmde karşımıza çıkan büyük yönetmenlerin filmlerine yapılan göndermeler muazzam. tabi burada woody en sevdiği yönetmenlerden bir seçki sunuyor bize adeta. bergman filmlerindeki sahnelerin içerisinde başrolümüz dahil oluyor ve karşımıza harika diyaloglar ve sahneler çıkıyor.
    tabi sadece bergman filmlerini görmüyoruz. godart, bunuel, fellini yapımlarından da harika sahneler karşımıza çıkıyor.

    bergman'ın persona, wild strawberries, seventh seal filmlerinden ikonik sahnelerin mort üzerinden tekrar yaşandığını görüyoruz. godart'ın a bout de souffle'u, bunuel'in el ángel exterminador'u, truffaut'ın jules et jim'inden sahneler ile karşılaşırız. belki gözümden kaçan filmler olmuştur, fark eden olursa mesaj atarsa ekleyebilirim.

    nihayetinde filmimiz seventh seal'de şövalyenin ölüm ile ilk karşılaşmasında yaşanan sahne ile nihayete erer. ölüm'ü christoph waltz canlandırmakta. kısa bir rolü var son derece eğlenceli diyaloglar söz konusu. hatta konuşmanın bir noktasında ölüm, mort'a beni bile depresyona soktun minvalinde bir söz söyler.

    sonuç olarak ben filme hayran kaldım. son dönem woody filmleri arasında en iyilerden. 2010 sonrası filmlerine baktığımda midnight in paris ile en iyi filme diyebilirim. bu arada başrolümüz olan mort'un paris aşığı olması çok güzel bir olay oldu benim için.

    10/10

  • ilk kez gidenlerin kültür şoku yaşamalarının doğal olduğu şehir. muhtemelen ilk kez kültür görüyorlar çünkü.

    ayrıca her yer leş gibi, hepimiz pislikten kokuyoruz.

  • birkaç ay kahve içmeyin, alkol almayın falan tamam ama en önemlisi büyük markete alışverişe gitmeyin derim ben. sigara içseydim şu kadar para harcamış olcaktım diye diye saçma sapan şeylere acımadan para veriyor insan.

    -güney dakota mantarı... hmm.. şekli de ne değişikmiş. köftenin yanına koysam... oha kilosu 60 lira yuh!
    (iç ses: 200 gr alsan iki paket sigara parası eder. sigaraya olunca acımadan veriyodun ama?)

    -bu neymiş pekin inciri.. hmm. hiç yemedim. tadı nası acaba... tanesi 7 lira aherey delimiskiyo be!
    (iç ses: bi paket sigara parası hepi topu. sigarayı bıraktığıma göre...)

    uzatmayayım sonuçta karfurun normalde yanından geçmeyeceğin yok avrupa mutfağı, yok uzak doğu bişeysi raflarında ne kadar pahalı değişik abur cubur varsa, sebze meyve reyonunda ne kadar abidik gubidik ekvator meyvesi varsa, sigara paketi açısından ederini hesaplayıp "e sigarayı bıraktım nasolsa" diyerek alıp dolduruyorsun, bilincin yerine geldiğinde de için yanıyor o verdiğin paralara. bu yüzden ilk birkaç ay şekilli büyük markete sakın girmeyin, mümkün mertebe bakkala, mini markete gidin derim ben, domates, kabak, tat salçadan başka bir şey görmeyin rafta.

  • dizideki murat karakteri * ile gökçeada'da kısa bir dönem aynı evi paylaşmıştım. sevgilisi gökçeada'da okuduğu için; haftasonları git-gel yapardı.

    sevgilisine evin anahtarını verdiği için; başka bir hatunla yakalanmıştı gerizekalı. kıçına tekmeyi yiyince bütün faturalar ve kira üzerime kaldı. adam resmen kendini oynamış. bundan 7 sene önce de beceriksizdi, dizide de beceriksiz.
    ayrıca bana hâla 110 tl borcu var..

  • benim karim kesinlikle iki soyadi tasiyamaz.
    bu sebepten ben karimin soyadini aldim ve olay buyumedi..

  • (bkz: güldürmedi)

    hepsiburada.com cem yılmaza milyonlarca lira ödeyeceğine. destek ekibine daha çok eleman alsın. amazon.com.tr başlığına bakıp feyz alsınlar.

    iyi hizmet olunca bedava reklam yaparız merak etmeyin.

    (bkz: amazon.com.tr)

  • türkiye cumhuriyetine belki de tarihteki en büyük zararı veren, ülkeyi satan aynı zamanda da yakın arkadaşının kocası olan biriyle beraber olmak için bilmem kaç uçak değiştirerek gizlice amerikaya giden bir kadın olmaktan çıkıp mağdur edilen boşanmış bir kadın olmuştur.

    vallahi de helal olsun billahi de helal olsun şu pr çalışmasını kılıçdaroğlu becerse çoktan seçilmişti.

    bizim türk milletine de diyecek bir laf yok. nedir bu boşanmış kadınlara karşı olan koşulsuz acıma duygusu.
    sanki dayak yedi, elinden malı mülkü alındı. bu olaydan sonra o ses türkiye'ye dönerse bu olayı acunun tasarladığına kesinlikle emin olucam.
    mehmet dinçerler de şirkette işleri yoluna koyacak bir kaç iş veya ucuz kredi aldıysa olay tamam.

    debe editi: olayı bilmeyenler varmış sürekli soru geliyor hadise ne yapmış diye.
    (bkz: reza'nın ebru'yu hadise ile aldatması)

  • sabah sabah bi fena yapan haber.

    tekirdağ'lı muhammet vodafone arena için 85 tl biriktirmiş ve babası aracılığı ile bu parayı fikret orman'a ulaştırmış. şimdi o 85 tl bir simge olarak müzeye kaldırılmış.

    --- haberden spoiler ---

    kuşaklardır beşiktaşlı olduklarını söyleyen baba ahmet alpak, “oğlum bana sık sık stadımızın neden bitmediğini soruyordu. ona, ‘beşiktaş da bizim gibi halkın takımı... bak ben memurum, ayın sonunu nasıl zor getiriyoruz. beşiktaş'ın da bizim gibi biraz maddi sıkıntısı var’ dedim. ama bu konuşmamızdan sonra onun beşiktaş için para biriktirdiğini bilmiyordum” ifadesini kullandı.

    --- haberden spoiler ---

    evet renkli kardeş ağlıyorum, gözüme tiner kaçtı.