hesabın var mı? giriş yap

  • rusya-ukrayna savaşı başladığından beri hemen her gün, forte callsign kodu kullanan, italya'dan kalkış yaparak, türk hava sahası sınırlarında dolaşan ve asla hava sahamız sınırları içerisine girmeyen ancak sinop'un ortalama 75 km açıklarına değin yaklaşan, 55.000 ft. irtifada, 24 saati aşan sortiler ile sinyal izleme görevleri yapan northop grumman üretimi rq-4 global hawk ile icra edilen olağanlaşmış bir uçuş dizisinin parçasıdır.

    olağan seyri görselde görülebileceği üzere şu şekildedir

    peki, rq-4 global hawk nasıl kabiliyetlere sahiptir, yerli alternatifleri nelerdir?

    amerikan savunma devi northop grumman tarafından geliştirilen global hawk, günümüzde nato, birleşik devletler, japonya ve güney kore tarafından kullanılmaktadır. japonya, üç sistem için `1,2 milyar ödemiştir. yani oldukça pahalı bir sistemdir.

    çok gelişmiş sensör ve radar sistemleri ile 24 saati aşan uçuş süreleri boyunca, çok yüksek irtifalarda sinyal istihbaratı görevleri icra etmektedirler. dünyanın herhangi bir noktasından kalkış yaparak, uydu kontrolü ile, dünyanın herhangi bir bölgesinde bu faaliyetleri sürdürebilme kabiliyetine sahip olduğu için de global hawk adını almıştır.

    bu görselde, karadeniz'de icra ettiği uçuşlarda etkili menzili içerisindeki bölgeler görülebilir. görüldüğü üzere, türkiye'nin de önemli bir bölümü istihbarı faaliyetler için etkili menzil içerisinde kalmaktadır.

    belirtmek gerekir ki, türkiye tarafından üretilen çoğu silahlı insansız hava araçları gibi hava-yer görevleri için tasarlanmamıştır.

    elektronik muhabere ve istihbarı faaliyetler için tusaş tarafından geliştirilen ve elint-comint donatımı yapılan anka-ı modeli ile yine sinyal istihbaratı amacı ile geliştirilen aksungur modeli ile kıyaslanabilir. baykar tarafından geliştirilen akıncı modelininin de, mit'e sinyal istihbaratı amaçlı yaptığı tedarikleri basına yansımış ancak detaylı bilgi verilmemiştir.

    anka-ı
    aksungur sigint

    peki neden türk hava sahasını kullanmaktan kaçınmaktadır?

    uçuş rotaları izlendiğinde, forte uçuşlarının hava sahamınızı kullanmadığı rahatça görülebilmektedir. bu durum, yabancı askeri basının da dikkatini çekmiştir.

    itamilradar sitesinin konu ile ilgili haberi

    özetle, bu uçuşlarda nato üyesi olarak türkiye'nin hava sahasının kullanılmaması garip bulunmuştur. daha da ilginç bir durum olarak, rus hava kuvvetlerine ait uçakların suriye-rusya seferi için hava sahamızı kullandığı aynı anlarda, global hawk, türk hava sahasını kullanmadığı için rotasını uzatmak zorunda kalmıştır. oldukça ironik bir durum olarak yansıyan bu olay, abd'nin bir tercihi midir yoksa türkiye'nin istemezliğinden midir bilinmez.

    daha önce gerçekleşen benzer bir uçuşta, yabancı bir havacılık uzmanı uçakların neden türk hava sahasını kullanmayı tercih etmediği sorusunu nato'ya iletmiş, nato ise cevabında; istanbul üzerindeki yoğun hava trafiğinden kaçınmak için bu yolun tercih edildiğini, türk savaş uçaklarının dahi mümkün olduğunca istanbul üzerinden uçuş icra etmediğini, ayrıca hava sahasını kullanabilmek için tabi olarak ayrıca diplomatik izinlerin gerekliliğini vurgulamış ve 50 km'lik bir sapma için bu süreçlerle uğraşmak istemediklerini aktarmış.

    ilgili tweet

    55.000 ft.'de uçuş icra eden bir hava aracı için, istanbul üzerindeki hava trafiği neden problem olarak görülür bilinmez ama kanımca türkiye'nin özellikle istanbul üzerinde bir global hawk'ın uçmasını istememesi de makul bir kaygı olarak görülebilir. fakat böyle bir çekince bulunsa dahi, rus askeri uçaklarına hemen her gün müsaade tanınması da, hele ki bu zamanda gerçekten rahatsız edicidir.

    ancak yanlış bir anlaşılmaya da mahal vermemek gerekir. türkiye halihazırda bir çok nato müttefikinin hava sahasını kullanmasına izin vermekte, hatta üslerini açık tutmaktadır. bunun en önemli tezahürü, ingiliz kraliyet hava kuvvetleri'ne ait eurofighter'lerın hemen her gün türk hava sahasını kullanarak kıbrıs adasında gerçekleştirdikleri uçuşlardır.

    eurofighter'ların türkiye rotası

    hatta zaman zaman bu uçaklar florya kıyılarına çok yakın şekilde dahi uçuş icra etme serbestine sahip olabilmektedir.
    eurofighter'lar istanbul üzerinde

    35.000 ft'de, istanbul hava sahası içerisinde, hem de istanbul havalimanı yaklaşma rotaları üzerinde çifter şekilde seyir müsaadesine sahip ingiliz savaş uçaklarına bu izinlerin verilmesinde birleşik krallık ile gittikçe ilerleyen ilişkiler ne derecede önemlidir elbet bilinmez.

    (bkz: bae systems'in mmu için mühendislik desteği sunması)
    (bkz: mmu için rolls-royce'un motor geliştirmesi)
    (bkz: türkiye'nin 80 adet eurofighter alacağı iddiası)
    (bkz: ingiltere'nin bayraktar tb-2 alacağı iddiası)
    (bkz: ingiltere'nin türkiye'ye uçak gemisi satacağı iddiası)

    böylece uzayıp giden bir listede, ufak müsemmaların lafı olur mu, olmaz.

    bununla birlikte, incirlik hava üssü aktif olarak abd hava kuvvetleri başta olmak üzere, ispanya gibi diğer müttefiklerce de aktif bir şekilde kullanılmaktadır. bu üs üzerinden de, sıklıkla lojistik uçuşların icrası devam etmektedir. bununla birlikte, türk hava kuvvetleri uçakları da, düzenli olarak, başta ukrayna savaşının ana üssü haline gelen, rzeszow olmak üzere bir çok nato üssüne uçuş icra etmektedir. awacs uçaklarımız da, bu sıralar oldukça ilginç uçuşlar da icra etmektedir.

    akdeniz'in batısında icra edilen awacs uçuşu

    başka bir perspektifte, 55.000 ft. irtifada seyir edecek uçakları için, hava sahamızın kalabalık olması nedeni ve uzayacak prosedürler gerekçesi ile hava sahamızı kullanmak istemediğini belirten müttefik nato kuvvetleri, diğer yanda ise, hangi ekipmanlar ile donatıldığı dahi bilinemeyen, suriye'de açıkça bir husumet içerisinde olduğumuz ve 34 askerimizi şehit etmekle sorumlu, sözde haklı gerekçeleri ile ukrayna'da sivilleri dahi bombalamaktan imtina etmemekte olan rus hava kuvvetleri uçakları.

    ilginç denklemler, iki ucu bir araya gelmeyen dengeler.

    sözün özü, bu sıralar çok ilginç ve yoğun bir hava trafiği ile karşı karşıyayız ve bu trafiğin merkez noktalarından birisi de türk hava sahası. unutmamak gerekir ki, bahsedilen bu uçuşlar tamamen açık kaynaklarda yer alan ve bilinçli olarak hava kuvvetlerince takip edilmelerine olanak sağlanan uçuşlardan ibaret.

    açık kaynaklara yansıtılmayan uçuşlar ile çok daha ilginç bir tablo ile karşılaşmak oldukça muhtemel. aynı şekilde sivil uçuşlar bakımından da, türk hava sahası hiç olmadığı kadar önemli ve yoğun bir dönem yaşıyor. bu uçuşları anlık olarak takip etmek için [www.flightradar24.com sitesini] ziyaret edebilirsiniz.

  • geçmiyor keke geçmiyor bu süreç.

    okul bitti, staj başladı o da biter. okul staj askerlik bunlar hep biter zaten. bazıları evlenir, bazıları yurtdışına gider. herkes yolunu çizer de sanki o süreci bir sen yaşarsın, ortada kalırsın.

    bu sene bu ülkede tek mezun olan insanın ben olduğuma yemin edebilirim.

    daha fazla yazamayacağım yatağıma çapraz yatıp ağlayacağım.

  • ped, çocuk bezi, diş macunu gibi ürünler temel, kullanılması zorunlu ürünlerdir ya kullanmayalım ne olacak denilmeyecek türden. bu gibi malzemelere halkın ulaşımının kolay olmasının sağlanması sadece bireylerin faydası için değil sağlıklı ve medeni toplum yaratmak için mecburidir. bu bir lüks değildir bu yüzden evet 20 tl çok fazla.
    ped dediğiniz şey normalde beş lira etmeyecek ürün ama son bir senede fiyat ürünün ötesine geçmiş durumda.

  • twitter'dan alıntı :

    "tek 1 soru: hdp=pkk mı? eğer evetse, pkk bölgeden %75 oy almıştır. direkt çekil oradan. eğer hayırsa bölgeyi tutmak için tek şansın=hdp."

    birebir bunu düşünüyorum. eğer hdp'yi pkk'yla bir görüyorsan, aylardır kontrolü sağlayamadığın ve bölgede yüzde 80 oy alan pkk'yı bir düşünmen lazım. cidden burada nasıl hak iddia edebilirim diye. eğer hdp'yi pkk'yla bir görmüyorsan, oradaki insanların yüzde 80'inin demokratik olarak desteklediği partiyle beraber bu işi çözeceksin. hele ki o parti şu anki mecvut koşullarda silahlar sussun diyen tek partiyse.

  • geçenlerde bir akşam telefonum çalıyor. arayan defne'nin anaokulundan sınıf arkadaşı engin'in annesi. numaramı acil bir durum nedeniyle okuldan almış:

    - merhaba barış bey, ben defne'nin sınıf arkadaşı engin'in annesi...
    - merhaba engin'in annesi hanım...
    - defne oğluma üst katımızda oturduğunuzu söylemiş...
    - öyle mi??? (alakasız semtlerdeyiz)
    - bizimkini burada oturmadığınıza inandıramadım, defne'yi bulmak için bütün yukarı katları dolaştı. bulamayınca krize girdi, bir saattir kendini yerden yere atıp ağlıyor. defne'yle konuşturup ikna etmesini sağlayabilir misiniz?
    - şu anda evde değilim, numarayı vereyim, evden ararsanız konuşabilirler...

    ardından eve dönüyorum, olup biteni defne'ye soruyorum:

    - arkadaşınla konuştun mu tatlım?
    - konuştum baba.
    - eee anlatsana neler oldu?
    - olan bir şey yok baba. engin tamamen uydurmuş bence.
    - ama çocukcağız seni araya araya perişan olmuş, insan kendi uydursa böyle olmaz ki.
    - yok yok, uydurmuştur.
    - bari iyisi mi okula gittiğinde engin'le konuşayım da üzülmesin.
    - olmaz baba! konuşma!
    - neden?
    - belki deeee... uydurmamıştır!
    - yaaaa?
    - belki deeee... birisi ona şaka yapmıştır.
    - demek şaka?
    - ama baba, engin şakadan anlamıyorsa şaka yapanın suçu ne?
    - ama yazık değil mi, çocuk her yerde seni aramış, çok üzülmüş.
    - erkekler de hep böyle baba ben napayım?
    - sen başkalarına da mı yaptın bu şakayı?
    (o pis sırıtışı imkanı yok tarif edemem)

    araştırıldı ve öğrenildi ki bizimkinin hayranı çokmuş. dahası, küçükhanım hayranlarından bıkmış da dalgasını geçmeye başlamış. yaş daha dört!
    yalnız ne yalan söyleyeyim, kız babası olarak kızımın erkekleri parmağının ucunda oynatmasından haince bir zevk almadım değil.

  • söylenene göre los angelesa gittiğinde , los angeles artık bir tanrı bir de krala sahip demiştir. bunu lebron james i kastederek söylemiş. lebron ise buna karşılık bir formasını zlatan’a göndermiş.
    normal insanlar formayı alıp instagrama filan koyar kendi formasının yanına, kendi formasını da karşı tarafa gönderir.
    lakin zlatan bildiğimiz gibi deli olduğu için , lebronun gönderdiği formayı imzalayıp kendisine geri göndermiş.

    edit: los angeles ,welcome to zlatan. afaghdhs…

  • zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:

    makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.

    selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.

    mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?

    ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.

    meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.

  • kendisi ve kankası ozan arif hakkında açılan soruşturmada şunlar sorulacak mıdır acaba:

    -plan yapmayın plan adlı şarkınızda "ermenici olmak" sözüyle neyi kast ettiniz?
    -"bırakın çan çalmayı" sözüyle bu ülkede inanç özgürlüğüne inanmadığınızı mı anlatmak istediniz?
    -bu türkünün yer aldığı albüm hangi şirketten çıkmıştır?(ogün müzik)
    -söz konusu albüm şirketinden bugüne kadar kaç albüm çıkmıştır? (sadece 1 tane)
    -şirket ismiyle bir yerlere gönderme yapmak istediniz mi?
    -ermeni düşmanı mısınız?
    -ırkçı mısınız?
    -size rahatsızlık veren şeylerin şiddetle çözülebileceğine mi inanıyorsunuz?
    -karadenizde hiç kimse vatan satmıyorsa, diğer bölgeler vatan haini midir?
    -vatanı satmanın ölçütünü hangi zekanızla belirlediniz?
    -milliyetçi duygular piyasa yapmak için tahrik edilir mi?
    -bir gazeteye verdiğiniz röportajda "bu türküyü istedikleri yere çekebilirler, klibi görmedim ama yapanın da eline sağlık" dediniz mi?
    -aşırı tepki görünce çark edip "bu klip hiç yakışmadı. ben sadece karadeniz’de oynanan oyunlara dikkat çekmek istedim" dediniz mi?
    -karadeniz'de dönen oyunları çözmek size mi kaldı? teşkilatçı mısınız, mücahit misiniz, vatan kurtaran şaban mısınız nesiniz?
    -nedir bu gözlerdeki boşluk? neden siz ve sizin gibiler bu hayata bomboş bakıyorsunuz?
    -sizden kurtulmanın yolu nedir? sizden nefret etmeden yaşamanın sırrı nedir?

  • evet bu iş eğitim işidir. ama eğitimde ceza da bir metottur. bu işin bir cezası olmalı. başkalarını aptal yerine koyanlara karşı bir yaptırım olmadığı sürece bu magandalar yaptıkları bu davranışı kendilerine hak görmeye devam edecekler