hesabın var mı? giriş yap

  • birisi sizi evlendiğiniz, çocuğunuz olduğu ya da iyi bir mevkiye geldiğiniz gibi sebeplerle tebrik ediyorsa, ona cevaben "teşekkür ederim." demek.

    "darısı başına" oldukça kısıtlayıcı, kaba ve karşı tarafı küçük düşürmeye yönelik bir cevaptır.

  • kocaeli darıca'da bir kişi eşine gelen taciz mesajları nedeniyle karakola gidip şiklayette bulunuyor ama o da nesi? taciz mesajlarının geldiği telefon bir polise ait çıkıyor!

    iş bu kadar da değil, asıl olaylar daha sonra başlıyor. adamın şikayeti alınmıyor ve üstüne üstlük polislerce darp ediliyor. telefonundan görüntüler zorla tehditle siliniyor, hastanede ise eksik darp raporu veriliyor.

    adam savcılığa başvurduğunda ise savcı "görüntüler silinmiştir, vermezler" diyor.

    burada polisin tacizci çıkmasına mı şaşıralım, sonra tacizci polisi savunan diğer polislerin adamı dövmesine mi, doktorların eksik rapor vermesine mi yoksa savcılığın tutumuna mı?

    kim kardeşim bunlar, çete mi? kimse yok mu bu olan bitene ses çıkaracak? içişleri bakanı bunları görüyor mu? bu polis memuru ve onu koruyanlar ceza alacak mı? eksik rapor veren doktor ceza alacak mı? insanlar polise ve adalete nasıl güvenecek?

    kaynak

    edit: kocaeli valialiğinden bir açıklama gelmiş. yazıya göre bu şahsın tehdit-hakaret-kasten yaralama-dolandırıcılık-resmi belgede sahtecilik gibi suçlardan toplam 22 şüpheli kaydı bulunuyormuş ve olayın öncesinde gelişen başka bir olay sebebiyle polislere karşı tavır aldığı ve olayı çarpıttığı iddia edilmiş ve bir taciz durumu olmadığı söylenmiş.

    şimdi kim haklı kim haksız bilemiyorum. hiç bir kuruma güvenim yok. eğer böyle oldu ise emniyet'in tüm kamera görüntülerini çıkarması gerekir. umarım böyle bir rezalet hiç olmamıştır ve olay gerçekten valiliğin açıkladığı gibidir.

  • nazarımda;

    1. özgürlük: dısarı çıktıgımda herkesle oturup herkesle kalkabilir veya yatabilirim.

    2. maddi manevi hesap vermeme isteği: cebimdeki 500 ü istersem boca juniors handikaplı alır a basabilirim.

    3. sorumluluk: hayır biraz daha az içip seninle ve evle ilgilenemem. faturalarımı kafama göre yatırırım. istersem fatura parasını boca juniors handikaplı alır a basarım.

    edit: boca juniors handikaplı alır.

  • yazarın biri bu maç hakkında tam 4 karış uzunluğunda değerlendirme yazısı yazmış. insanlar dalga geçiyor.

    acı olan şu ki; galatasaray teknik kadrosunda bu yazar arkadaş kadar rakibe çalışmış maça kafa yormuş birinin olduğunu düşünmüyorum.

  • bizim evin yan tarafında kafe işleten bir ablamız vardı, eşini kaybetti 3-4 yıl önce falan, bir de oğlu var. akşamları takılıyorduk ablanın yanına, kahvemizi içip laflıyorduk. gülay abla olsun adı, bir de arkadaşı var mehmet abi, muhabbet neşeli bir adam. neyse bizim bu gülay abla yoruluyor kafede, oğlanın okulu, ev, kafe derken yetişemedi, devretmeye karar verdi dükkanı. alıcısı çabuk çıktı, anlaştı bizim abla. o akşam müşteriler de gittikten sonra bi yorgunluk kahvesi yapmış kendine, muhabbet ediyorlar mehmet abiyle;

    -bitti mi gülay, hallettin mi işleri.
    +bitti şükür, devrettim artık, kurtuldum.
    -ee, kafe de yok artık, ne yapacaksın şimdi?
    +valla hiç bilmiyorum ki mehmet, işim gücüm kalmadı.
    -e o zaman evlensek ya biz gülay?
    +olur mehmet evlenelim.

    ve evlendiler. ne güzel di mi lan? madem yapacak işimiz yok, e o zaman neden evlenmiyoruz.

  • altında derin ve karmaşık bir dizi psikolojik faktörün yattığına inandığım korkunç bir his. duşakabinimizin su sızdırmaya başlaması, kombimizin titreye titreye çalışması, buzdolabımızın optimus prime 'a dönüşmesi gibi nedenlerle eve çağırdığımız tamirci karşısında neden çaresiz hissederiz kendimizi? neden sürekli ona yaranmaya çalışırız? neden "ustacığım bir şey lazım mı?" diye sorarız sürekli? o bir cerrah titizliğiyle işini yaparken hissettiğimiz gerilimin sebebi nedir? neden eve gelen usta bizden "kullanılmayan, böyle eski, pis bir bez" ya da "şöyle küçük bir iskemle" istediğinde heyecanlanırız?

    çocukken evde bozulan her elektronik alet karşısında "sen mi oynadın lan bununla?" diyen bir baba, hiç anlamadığımız bir konuda tamirata gelen adamın çıkaracağı masrafın belirsizliği, bir şeyi tamir ettirmenin getirdiği mutsuzluk ve gerilim hissi... hepsi ama hepsi bu suçluluğun nedenleri arasında sayılabilir. mamafih akılda tutulması gereken bir başka neden de bazı tamircilerin eve sıradan bir insan, normal bir tesisatçı şeklinde gelmek yerine sorgu meleği kılığında gelmesi olabilir. adam sizinle öyle bir konuşur ki ezilir büzülürsünüz. sizi sorgular da sorgular... sorun ondan önce gelen tamirciler ya da ustalardır. bu asabi ve kıskanç usta tipi adamın ruhundaki suçluluk hissini arttırır.

    - usta sorun neymiş?

    - kime monte ettirdiniz siz bunu?

    - valla eve taşınırken ustalar baktı...

    - ....

    - ne olmuş abi?

    - olacağı olmuş işte... işi bilmeyen adam bunu ekseriyetle böyle monte eder. bunu kompile yanlış monte etmişler...

    - tüh ya...

    - masraftan mı kaçtınız siz?

    - yo...

    - masraftan kaçarsanız böyle olur işte...

    - abi kaçmadık masraftan...

    - geçen bir başka yerden çağırdılar... duşakabini takar takmaz hadi selamunaleyküm... sular alttan banyoyu basmış... masraftan kaçmayacaksın, ustasını bulacaksın...

    - valla bilemedik abi... masraftan da kaçmadık ama...

    - kaçmayacaksın masraftan...

    - yok abi kesinlikle kaçmadık zaten...

    ***

    bu ne lan? yecüc mecüc gelse daha iyiydi... usta mısın csi dedektifi misin? kaçtım masraftan evet... ucuzu tercih ettim... allah belanı versin senin... zona oldu her yanım stresten, gerilimden... evet masraftan kaçtım... evet arkadaşlarla biz monte ettik onu... biz monte ettik... anlıyor musun biz... ucuz olsun istedim çünkü... masraf çoktu, artmasın istedim... suç mu? suç mu bu? amacın beni ağlatmak mı, üzmek mi? özür dilerim tamam mı usta... tamam mı? özür dilerim... allah kahretsin özür dilerim... yeter artık üstüme gelme... ühühühühühühühüh.... ya şimdi yazarken bile fena oldum... sanırım devam edemeyeceğim. burda keselim lütfen...

  • bu durum bir süre sonra adamı iyice bezgin bekir yapar. her şey cep telefonunu açmaya üşenmekle başlar.

    - cep telefonun çalıyo açmıycak mısın?
    - annemdir, kalkınca bi ara ararım.

    - mesaj geldi sana galiba...
    - bankadandır boşver.

    - *telefon çalıyo, bakayım mı?
    - uğraşma yanlış numaradır.

    - kalk kalk, evde ayak sesleri var
    - sittiret kedidir

    - kapıyı yumrukluyolar duymuyo musun?
    - amaan kapıcıdır

    - baltalı bi adam var kapıda!!
    - boşver ev sahibidir...

  • (bkz: fred çakmaktaş)

    ekşisözlük jargonu ve suserların eğilimlerine uygun bir dilde sansasyonel başlığını açacak olsak "hank schrader ile fred çakmaktaş arasındaki müthiş benzerlik" falan demem gerekirdi sanırım ama idare edin..

    bu başlığa geldiğinize göre hank'i zaten bildiğinizi varsayarak ve çok da ayrıntıya girmeden, yeni neslin pek tanımadığı fred amcalarından söz edip iki karakter arasındaki bağlantıyı kurma işini size bırakacağım..

    ___fiziksel görünüm___
    fred, "boyunsuz" olarak tabir edebileceğimiz dikdörtgen vücuda sahip bir arkadaştır.. göbek çıkıntısı dışında bu dikdörtgeni bozacak herhangi bir vücut ayrıntısı yoktur.. kafanın saplandığı omuz, bel, kalça ve bacaklar kütük gibi yekpare bir görünüm çizer..

    ___karakter yapısı - davranışları___
    sevgili fred'imiz, yontulmamış bir hödüktür.. nezaketten anlamaz.. kaba şakalar yapmaktan hoşlanır.. arkadaşlarının* kalbini kırmaktan, onları muhtelif şekillerde üzmekten çekinmez.. empati yeteneği yoktur.. rafine zevkleri yoktur.. öküz gibi yer, su aygırı gibi içer.. ara sıra zarif eşi wilma ile konser, tiyatro gibi faaliyetlere katılsa da aklı daima nar gibi kızarmış dinozor kaburgası, bronto burger ve maşrapalar dolusu biralardadır.. poker ve bovling oynamayı sever.. kendini övmekten hoşlanır.. kendini överken veya benzer şekilde uydurma hikayeler anlatırken büyük laflar etmekten, mevzuları abartmaktan çekinmez.. ortamların adamıymış gibi caka satıyor olsa da aslında asosyal davranış kalıplarına sahip ve hatta epeyce yalnız kalmış/bırakılmış bir karakterdir.. abartılı davranışlarının sebebi, içindeki bu derin yalnızlık hissini perdelemek istemesi olabilir..

    ___iş - kariyer___
    ara sıra hatalar yapsa da mesleğinde (dino-ekskavatör operatörü) epeyce yetkin bir adamdır.. patronuyla arası ne mükemmeldir ne de berbat.. taş devri şantiyelerinin vazgeçilmezi olan dev prehistorik delici-kırıcı aletleri (hayvanları ?) onun kadar iyi kullanan kimse yoktur.. bu yüzden de çoğu gereksiz ve lakayt sayılabilecek tavırları hoş görülür.. bir-iki azarlamayla geçiştirilir.. zira adam işinin kompedanıdır.. bu dünyaya adeta dino-ekskavatör kullanmak için gelmiştir.. fred'in bu mesleki yetkinliği, çizgi dizi boyunca dikkatli bakılmadıkça fark edilmesi mümkün olmayan bir detay olarak satır aralarında kalmıştır.. biraz ciddiyetli bir karakter olsa şimdiye kadar şantiye şefi bile olmuştu ama yok işte.. yemek düdüğü çalar çalmaz hayvanın sırtından kaydıraktan kayar gibi kayıp kaçmalar, kaytarmalar, işi asmalar falan mesleki yönden yerinde saymasına sebep olmaktadır..

    ___insanlık___
    hödüklük bayrağını en önde taşıyan fred'imiz tuhaf bir şekilde temiz kalplidir.. evet hatalar yapar.. evet öküzün önde gidenidir, bencildir, bağırır, çağırır falan ama çoğu zaman bunların sonuçlarından dolayı pişman da olur.. zarif eşinin kalbini kırdıysa eve çiçekle gelebilir mesela.. veya kapı komşusu ve en yakın dostu barni ona (neredeyse her seferinde tamamen haklı olarak) küstüyse bir şekilde gönlünü alabilir.. asla kötü niyetli bir adam değildir.. bazı durumlarda kendisinden hiç beklenmeyecek yüksek fedakarlıklar yaptığı bile görülmüştür..

  • selam, ben saçını kızıla boyatmış obez kız. birilerinin evladıyım ve tahminen seviliyorum. katletmek için geleceklere mesaj yoluyla adresimi verebilirim. ömürlerinde mutfakta et doğramamış insanlar olarak, beni nasıl öldüreceksiniz çok merak ediyorum.

    faşizme faşizmle karşılık vermek gerekirse, şişman insanları sırf şişman oldukları için katletmek isteyenleri, ben de gaz odasında boğmak istiyorum. ama ne gerek var bunlara? dünyada yeterince oksijen var, bir kısmını da onlar ziyan etse mesele olmaz.