hesabın var mı? giriş yap

  • klaus schmidt beyefendinin ankara medeniyetler müzesi' nde hakkında güzel bir konferans verdiği dünyanın en eski yapısı. aklımızda kalanları paylaşalım,

    - bulunan kemikler üzerinde yapılan testlerde* bulunan tarih m.ö. 9500 yılına gidiyor. ancak kemiklerin orada olabilmesi için bu yapının çok daha önceden tamamlanması gerekli.
    - işaret ettiği tarih bakımından dünya üzerinde eşi benzeri yok.
    - göbeklitepe çevre yerleşim birimlerinden gelen insanların festival, ziyafet yaptıkları bir toplanma noktası olarak değerlendiriliyor.
    - taşlar üzerinde yapılan betimlemeler, göbeklitepe' ye yakın yerleşim birimlerinde olduğu gibi, ölmüş insanların bedenlerinin, hayvanlara***, o yüksek kolonların üzerine konmak suretiyle sunulması olarak yorumlanıyor. daha önce bahsedildiği gibi hayvanlara kurban verme gibi bir durum yok.
    - ilginç olarak yorumlanabilecek, kızılderililerin kullandığı totemlere çok benzer, üst üste figürlere sahip totemler bulunmuş.
    - insanların zamanla dini inanışları değiştiği için, bir süre sonra burayı kullanmayı bırakıp, üzerini örttükleri düşünülüyor.

    son olarak gidip yerinde stonehenge' i de görmüş bir insan olarak, ingilizlerin pazarlama yeteneği ile dünya çapında şöhret olmuş m.ö. 3000 tarihli o yapı, her ne kadar kendisine ait mistik bir tarafı olsa da, komplekslik ve bizlere anlattıkları açısından m.ö. 10.000 tarihli göbeklitepe' nin yanında çocuk kreşi gibi kalır diyorum.

  • -pippa bacca’ya sizin ülkenizde tecavüz edip öldürmüşlerdi değil mi?
    +(hask!) münferit.. ee, müynferayt… (ne biçim soru lan bu)
    -peki , türkiye’de birden fazla karısı olan insanlar varmış doğru mu?
    +hee gülüm hee. benim de 2 karım var zaten. (lan olmadı galiba)
    -peki, türkiye’de oruç tutmuyor diye insanlar dövülebiliyormuş doğru mu?
    +yok dövmüyorlar, direkt yatırıp zkiyorlar. (eheheuheühühühü…bu ne ya?)
    -türkler bizleri salak kendilerini çok zeki olarak görüyorlarmış doğru mu?
    +sen nerden çıktın mına koyim ya… kimsin lean sen?
    -napıcan kim olduğumu cevap versene sikitoş…
    +sikitoş mu? türk müsün lan yoksa sen?
    -eheheh. tamam lan tamam. ehehee. türküm tabi.. ehehee. deveyi soramadan koptum lan.. ehehe..
    +yavşaa bak, gülüyo bi de. çok komik.

  • sayın mercedes-benz yetkilileri,
    sizden rica ediyorum, yalvarıyorum, ayağınıza kapanıyorum, nolur ama nolur istanbul için ürettiğiniz otobüslere, özellikle de metrobüslere standart klimalardan koymayın. biliyorum siz bunları avrupalı kafasıyla şu kadar insan biner diye tasarlıyorsunuz ama burada işler öyle yürümüyor. ha daha güçlü klima koyacaksanız da bunun için ekstra ücreti açık açık talep etmeyin, bizim yöneticilerimiz vermez o parayı. bir kılıfına uydurun alın ne bileyim. ya da normalin üç katı para isteyin, o zaman alabiliyorlar bak. elin hollandalıları sattı böyle bize, sizin ne eksiğiniz var. bir de eğer bu klimalar manuel falan çalışıyorsa o özelliği kapatın, otomatik çalışsın. bizimkiler az yaksın diye kapatıyorlar onu sanki. ya da şoförün ordaki açılır camı iptal edip havalandırma ızgaralarını azaltsanız da olur. bir de o arkadaki köşe koltuk var ya, neyse bir şey demiyorum ona da.

  • bülent ecevit'in haklılığını 14798. kez göstermiş paylaşım. adamın dediği gibi yapmayınca durum böyle oldu.

  • birisi de tivitır'da malum fotoğrafı paylaşıp altına;
    "murat yeğenini sert bi dille uyarıyor beyler ne var bunda" yazmış, ona üç saat güldüm*

  • lise zamanlarında bir kış günü çok yağmur yağıyordu, bende şemsiye kullanmayı sevmeyen bir insan olarak yine arkadaşın eşin dostun şemsiyesinin altına girmeye çalışıyordum. arkadaşlarda ya git kendi şemsiyeni getir vs. vs. dedikleri için aman be sizin şemsiyenize mı kaldım diyip önde daha önce okulda gördüğüm ama hiç konuşmadığım bir kızın pat diye şemsiyesinin altına girdim. sonra bende şaşırdım bunu nasıl yaptığıma normalde çok fırlama bir insan değilimdir. neyse şemsiyenin altına girdikten sonra aramızda şöyle bir diyalog geçti.

    ben: arkadaşım şemsiyesinin altından kovdu da bende seninkine sığındım
    şemsiyeli kız : ( gülerek ) olsun iyi yapmışsın, ıslanma çok yağmur yağıyor zaten.
    ben : teşekkür ederim. ( tabii içimden 90 +larda galibiyet golünü atmış forvet gibi seviniyorum. yağmur bereket getiriyormuş gerçekten )

    sonrası kızın sokağına kadar beraber yürümüştük, sonra okulda birbirimizi gördükçe konuştuk ettik çıktık ayrıldık, barıştık, ayrıldık.

  • hatırlıyorum imamoğlu'ndan önce hiç böyle kuyruklar yoktu. her durakta 3-5 kişi ya olur ya olmazdı .onları da 3 dakikada bir gelen vitolar alırdı. kart bile basmazdık çoğu zaman aman abi ne gerek var sen keyfine bak derlerdi . sonra da uyanır ve işe giderdik.

  • düşünseniz de çocuklarınızla gezintiye çıktınız yanınızdan birisi 1 tonluk makine ile 370km/h hızla geçiyor.

    devletin böyle adamların ehliyetini 5 yıl gibi süreyle alması gerekiyor.

    o yollar halk için.

    hız yapacaksan piste git. bu adamı tutuklamayan ve ehliyetini almayan devlet, devlet değildir.

  • (d o.d.ö 247-ö o.d.ö 182 veya 183) kartacanın büyük generali, roma'nın amansız ve müthiş düşmanı. hayatı hakkındaki bilgileri düşmanlarının verdiği kayıtlardan öğrensek de, onlar bile hannibal'in dürüstlüğünü, merhametliliğini ve dehasını övmekte birleşirler.

    hannibal'in babası, 1.pön savaşının kahramanı olan hamilcar barca idi. hannibal daha küçük yaşlarından itibaren babasıyla seferlere katılmaya başladı. ondan hem savaşmayı, hem de roma'dan nefret etmeyi öğrendi. babasıyla beraber ispanya ordusuna komuta eden hannibal, önce hamilcar'ın, ardından o.d.ö 221 yılında kayınbiraderi hasdrubal'in (öz kardeşi hasdrubal ile karıştırılmamalıdır) ölümünün ardından ispanya ordusunun komutanı oldu. roma'nın 1.pön savaşındaki başarısından cesaret aldığını ve ikinci bir savaşın kaçınılmaz olduğunu biliyordu. bu yüzden ilk darbeyi vuranın kendisi olmasında kararlıydı. iki yıl boyunca ispanya'daki konumu sağlamlaştırmasının ardından roma'nın müttefiki olan saguntum şehrini kuşattı ve sekiz ay sonra da ele geçirdi. kartaca senatosunun bu zaferini desteklemesi üzerine roma savaş ilan etti.

    seçkin birliklerden kurulu görece küçük ordusunu kuzeye hareket ettiren hannibal, az bilinen bir kara yolunu kullanarak romayı kalbinde, italya'da vuracaktı. pirene dağlarını düşman keltiber kabileleri ile dövüşe dövüşe geçen hannibal roma güçlerinin yetişmesinden önce rhone vadisine vardı, bölgedeki romalılar ile müttefiklerini atlatmak için vadi yukarısından bir yay çizdi ve alp dağlarını geçmeye koyuldu. büyük bir yük katarı ve filler ile beraber antikçağ koşullarında yapılan bu yolculuk askerlik tarihinin en çarpıcı başarılarından biridir. hangi geçidi kullandığı tam bilinmese en çok adı zikredilen noktalar mont genevre ya da küçük saint bernard geçitleridir.

    italya'ya inişini tamamladığı zaman, üstün süvari gücüyle po ovasını tarumar etmeye koyuldu. bu başarıları roma'nın bir diğer amansız düşmanı olan keltlerin gözünden kaçmadı. o.d.ö 225 yılında roma, kuzey italya keltlerini telamon muharebesinde kılıçtan geçirmiş, hemen hepsini bugünkü isviçre'ye dek sürmüştü. intikam ateşiyle yanan binlerce kelt savaşçısı hannibal'in ordusuna katıldı. kendisini durdurmaya gelen bir roma ordusunu da trebbia muharebesinde yok edince artık güney italya'ya giden yol açılmıştı. 217 ilkbaharında hannibal ve ordusu appeninleri geçerek güneye, roma'ya yürüyüşe geçti. trasimene gölü muharebesinde ana roma ordusu tam bir bozguna uğratıldı. fakat romalılar senatör quintus fabius maximus verrucosus'un tavsiyeleri ile vurkaç savaşına giriştiler, ellerinde kalan düzenli birlikleri ise demoklesin kılıcı gibi sürekli hannibal'i tehdit eder şekilde kullandılar. taktik işe yaradı: hannibal'in yürüyüşü epey yavaşladı, güçleri aşındı. bu durumda güçlü roma surlarını geçmenin yolu yoktu. bunun yerine hannibal roma kentini atlayarak güney italya'ya indi. amacı roma hakimiyetine henüz girmiş ve yoğun hoşnutsuzluk duyan latin şehir-devletlerini isyana kışkırtmaktı. bu niyetini sezen romalılar paniğe kapılarak büyük bir hata yaptılar: elerindeki son düzenli orduyu hannibal'in üzerine sürdüler. 216 yılında meydana gelen cannae meydan muharebesi tarihin en kesin sonuçlu imha harekatlarından biridir. 75.000 kişilik roma ordusu 40.000 kişilik (çoğu paralı asker) kartaca ordusu tarafından tuzağa çekilerek tamamen yok edildi. bu muhteşem zafer sayesinde, aralarında kritik önem taşıyan capua şehri de dahil olmak üzere neredeyse tüm güney italya hannibal'in tarafına geçti. ancak iki olay roma'yı düşmekten kurtardı: hannibal'in prestijinden korkmaya başlayan kartaca senatosu hannibal'e yeterli desteği vermedi; romalılar ise yeniden vurkaç savaşına başlayarak karataca güçlerini felç ettiler, biryandan da kölelerin bile azat edilmesiyle safları doldurulan yeni bir ordu kurmaya başladılar. roma kentini almak için son fırsat da böylece kaçmış oldu. hannibal'in kifayetsiz muhteris sivil politikacılarca sırtından vurulması ile roma'nın azimli direnişi tarihin akışını değiştirmişti.

    212 yılından sonra işler hannibal için ters gitmeye başladı. roma üzerine yaptığı cesurca bir ayartma manevrasına rağmen 211 yılında roma'nın capua'yı geri almasını önleyemedi. 207 yılında roma'ya yaptığı son bir akın püskürtüldü. ertesi yıl ise ispanya üzerinden bir yardım ordusuyla gelmeye çalışan kardeşi hasdrubal kuzey italya'da bulunan metaurus nehri kıyısında romalılar tarafından yenilerek öldürüldü. bu son yenilgiyle beraber hannibal artık italya'daki konumunu koruyamayacak hale geldi ve bruttium dağlarına doğru çekildi.

    203 yılında, ispanya'da büyük zaferler kazanan konsül scipio africanus güçlü bir orduyla kuzey afrikaya çıktı. başkenti korumak üzere geri çağırılan hannibal ilk kez askerlikte kendine denk bir komutanla karşı karşıyaydı. o.d.ö 202 yılında meydana gelen zama muharebesinde, scipio ordusunu dama tahtası düzeninde dizerek kartaca'nın süvari ve fil üstünlüğünü kullanamayacağı bir pozisyon aldı. netice roma için kesin bi zafer, kartaca için ise korkunç bir yenilgi oldu; öyle ki roma'nın dayattığı ağır koşulları kabulden başka çare kalmamıştı.

    kartaca'nın barış yapmasının ardından hannibal shofetliğe seçildi; hükümeti yeniden düzenledi ve roma'ya ödenen yıllık haracı sağlamak üzere yeni kaynaklar yaratmaya çalıştı. ancak roma en müthiş düşmanından öyle korkuyordu ki, barışı bozmak amacıyla entrikalar çevirdiğini iddia ederek kartaca senatosunun hannibal'i görevden almasını istedi. hayatını tehlikede gören hannibal roma'nın düşmanı olan suriye kralı iii.antiochus'un sarayına sığındı. antiochus kısa süre sonra roma ile savaşa tutuştu. eğer hannibal'in tavsiyelerini dinleseydi başarılı olabilirdi, fakat kendine fazla güvendi ve korkunç bir yenilgiye uğradı. hannibal tekrar kaçtı; bu sefer küçük bithynia krallığına sığındı. ancak roma'nın peşini bırakmaya niyeti yoktu. kralın kendisini romalılara teslim edeceğini öğrenince "romayı şu her günkü derdinden kurtaralım" diyerek yüzüğünde taşıdığı zehiri içti. tarihin en müthiş ve renkli simalarından birisi de işte böylece göçüp gitmişti.

    kaynaklar:

    www.encyclopedia.com
    the punic wars,terence wise&mark healy,osprey publications

    (bkz: kartaca)
    (bkz: roma imparatorluğu)