hesabın var mı? giriş yap

  • mesela ilköğretim düzeyinde bana denk gelseydiniz eğer ölçülerine uygun insan figürü çizmeyi, tek kaçışlı perspektif ile mekan içi(enteriör) ve mekan dışı çizim yapmayı, üç ana renk, siyah ve beyaz karışımı ile tüm renklere ve onların tonlarına ulaşabileceğinizi, natürmort konusu geldiğinde de insan figüründe olduğu gibi ölçü almayı ve kağıda kompozisyonu doğru şekilde yerleştirmeyi öğrenebilirdiniz.. ve bu temel noktaları öğrendikten sonra konuyu verip minnoş beyninizin yaratıcılığını sınırlamadan beklentiyi özetler ve sonra “yeeeaa öğretmeniiiiim başka bişiiler dinlesek keşke”demenizi “ahahha” diye kısaca yanıtladıktan sonra klasik müzik eşliğinde sizi hayal dünyanızda özgür bırakır, hazırlık aşamasından geriye kalan ortalama 20 dakikalık terapimi yapardım. (görsel sanatlar ders sayısı en az 2 ders saati olmalı)

    ek olarak normalde 2. el malzeme getiren öğrenciye bonus puanla başlarım yıla. aralarda farklı konular için yeni malzeme isterdim ancak bu yıl ilk kez malzeme aldırmıyorum. elde ne varsa onu kullanarak, doğal, atık ve artık malzemeler ile ileriye dönüşüm çalışmaları yaptırıyorum çoğunlukla. yaratıcı zekayı, psikomotor becerileri, hayal gücünü ve görme yetisini geliştirmeye çalışıyorum. seramik, ebru yaptıramıyorum mesela bu yıl.. ki çocukların en sevdiği konulardır bunlar.

    atölyem yok, devlet okullarında atölye çok nadir rastlanan bir lükstür. öğrencilerimin maddi gücü yok, idare de dersimi sallamıyordu başta(klasik). sıfır motivasyon.. ortaya çıkardığımız ürünlerin verdiği mutluluğu tadan çocuklar ile şu an hemen hemen firesiz katılıma ulaşıyorum(her okulumda ulaştığım gibi) en alakasız öğrenci arada yakalayıp nasıl olmuş diyerek çalışma gösteriyor. öğrencilerin artan çalışma şevki benim işimdeki mutluluk döngüm. evet işimi seviyorum ve eğitimin gücüne hep inanacağım.

    son olarak bir arkadaş milli bayram resmi yapmaya değinmiş, evet sıkıcıdır fakat çok gereklidir. sosyal bilgiler disiplini ile paslaşmadır bunlar. atatürk'e yani laik cumhuriyete olan sevgimden dolayı özenle, hiçbir şey olmamış gibi itinayla işlerim bu konuları.. yoksa 23 nisan resmi çiz denir mi hiç kuru kuru? konuşmak anlatmak lazım, egemenliğin kayıtsız şartsız millette olmasının ne kadar önemli olduğunu ki vazgeçmesin haklarından. bilgi olsun ki düşüncesi, duygusu olsun ve sanat yoluyla ifade edebilsin taze beyinler kendilerini.

    yolumuzun kesişeceği her meslek grubunda işini severek yapan insana denk gelmemiz dileğiyle.

  • tarihte gizli kalmış ilk kadın doktordur. bir tıp okulunda eğitim görerek 1849 yılında mezun olan ve tıp doktoru diploması alan ilk kadın olarak kabul edilen elizabeth blackwell'den 36 yıl önce tıp doktoru olmuştur. birçok zorluğa karşı koyarak doktor olan james barry'nin gerçek adı margaret ann bulkley'dir.

    maddi zorluklar ve kayıplarla geçen çocukluğundan sonra margaret ve annesi londra'ya taşındılar. margaret burada dr. edward fryer'den ders almaya başladı. 1809 yılında, dayısının ismini (james barry) alarak edinburg üniversitesi'ne tıp öğrencisi olmak üzere kaydoldu. 3 yıl sonra mezun olduktan sonra cerrah olarak orduya katıldı ve 1816 yılında güney afrika'da görev yapmaya başladı.

    afrika'ya gittiğinde, her sabah erkenden uyanıp, vücudundaki kıvrımları gizlemek ve dar omuzlarını geniş göstermek için vücuduna havlular koyacak ve onunla birlikte sırrını saklayarak 50 yıl yaşayacak güvenilir bir uşakla anlaştı.

    askerlerin yanı sıra mahkumlar ve cüzzam hastaları için sağlıklı koşullar sağlanması ve daha iyi beslenmeleri konusunda yenilikçi yaklaşımlar sergiledi. cerrahi konusunda ününü pekiştiren bir operasyon gerçekleştirerek, christina hertzog isimli kadına, mutfak masasında sezaryen doğum yaptırdı. 1826 yılında henüz anestezinin keşfedilmediği dönemde gerçekleştirdiği bu acil operasyonla hem kadının hem de bebeğin hayatını kurtardı.

    hayatını kurtardığı bebeğe onun adını vermediler ancak o bebek tam 40 yıl sonra doğan 8. çocuğuna james barry munnik hertzog adını verdi ve bu bebek 1924-39 yılları arasında güney afrika'nın başbakanı oldu.

    margaret ann bulkley 1828 yılına kadar güney afrika'da kaldı. sonrasında batı hint adalarında sarı humma hastalığıyla savaştı. kırım savaşı döneminde yüksek ölüm oranlarını incelemek üzere bölgeye gitti. ingiltere ordusu'nun en yüksek tıbbi rütbesi olan 'hastaneler genel müfettişi' olarak 1857 yılında kanada'ya gönderildi. emekli olduktan sonra kendisine verilen şovalye ünvanını reddeti.

    ünlü hemşire florence nightingale james barry için ''daha önce orduda onun kadar katı bir varlık görmedim'' demiştir. margaret ann bulkley bilinen ilk kadın doktor olmasının yanı sıra kraliçe viktoria'nın ingiltere'sinde 50 yıl boyunca ingiltere ordusunu kandırmayı başarabilmiş bir kişidir.

  • gerçekten güzel bir saç modeli. gerçekten güzel, çok trend, modern.
    peki ama ya o surat?
    çaldığın atları nerede saklıyorsun arda turan?

  • bir gün t-shirt yıkamam lazımdı. çekmesin hesabına elde yıkıyım dedim. beyazdı t-shirt. neyse leğene koydum t-shirt'ü içine su doldurdum, ariel kutusundan da bir avuç detarjan aldım, sonra attım leğene bi baktım içinde renkli boncuklar var detarjanın. dedim herhalde bunları renkliler için koymuşlar. oturup ayıklamıştım ne kadar renkli boncuk varsa. t-shirt'ün üstündeki renkli yazılar için 3-5 boncuk bırakmıştım ama.