ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekşi itiraf
-
günlük tutacak olsam sayfa aralarına karbon kağıdı koyarım. o derece.
vampirlerin vampir olduğu zamanlar
-
vampirlerin yakaları kolalı ceket giyip dağın başına yaptırdıkları şatolarda oturduğu, arada efendi gibi inip yakalayabildiklerini emdikleri, aşk meşk işlerine bulaşmaktan imtina ettikleri efsane dönem.
beyoğlu'na takım elbisesiz girilemeyen döneme rastlar.
interstellar 2
-
(bkz: interstellar ırak)
sözlükçülerin karşılaştığı efsane yobazlıklar
-
lisede kapanmaya karar verdim. ailem çok tepki gosterdiler babam falan dövdü hatta ama yılmadım. başörtümü bağlayıp,heycanla okuluma gittim sabah. sanki herkes bana bakıyor,işaret ediyor gibiydi. o dönemler baya sıkıntılı tabi.
sonra derse girdim. sevdiğim bir öğretmenim beni azarlayip başörtümü çekti sacimdan. şaşırdım tabii. "ınsanların inancına hiç mi sayginiz yok hocam "
dedim. o da bana "saçmalama oğlum git tahtayı sil" demişti. hatırladıkça hala üzülürüm. o günden sonra zaten dini imanı boşladım. kısa kısa şortlar giyip geziyorum.
annenin çöp diye attığı bazı muhteşem eşyalar
-
ferrari modellerim * * * * *
gerekce: oglum kac yasina geldin hala oyuncak arabayla mi oynuyorsun?
halbuki ne ebay birakmistim, ne italya ya giden tandikilara yalvarmistim o modelleri toplayana dek...
2 hafta konusamadim annemle, en sonunda muhabbetin bombasi ise suydu:
-üzülme oglum oyuncagi yerine gercegini alirsin ileride
sustum...
yaran olaylar
-
sene 1997, mekan yurt odası.
odada tek bir bilgisayar var, pentium 100.
ram 8 ya da 16. (ben smyrna'nın uyarısıyla eklemek isterim ki megabyte!)
internet bağlantısı falan yok he, insanlar minesweeper'da rekor kasarak eğleniyorlar sırayla.
bir akşam odaya girdiğimde bir tedirginlik hissettim ama yorgunum zaten hiç takmadan çıktım ranzama. derken bilgisayarın sahibi geldi. birşeyler konuşuldu ve adam parladı!
"nasıl nasıl?????" diye kükreyince de kulak kabarttım, duyduğum ilk şey:
"ben 3 taneden fazlasını koymayalım demiştim, dinletemedim".
ne üçü beşi, ne koyulmuş derken eleman bana seslendi "gel bir el at da şunu halledelim".
olay şu ki minesweeper'dan sıkılmış ahali bir oyun bulmuş, oyun da 6 cd'lik (ulan devamını anlatamıycam utançtan). hepsini birden sığdıramayınca 4 tanesini cd sürücüsüne zorla sokuşturmuşlar. sonuç malum..
biz kasayı sökerken kendini savunan olayın saçmalığının hala farkında olmadan söyleniyordu, "üçer üçer koyalım demiştim ben, dinletemedim".
edit: bi de şöylesi var #16245044
her filmi güzel olan oyuncu
-
(bkz: leonardo dicaprio)
oyun cd'sini müzik çalara takmak
-
hey gidi hey.
liseliler bilmez.
bu eylemin sonucunda, müzik çaların oyunun müziklerini tıkır tıkır çalması olasılığı %90 gibi bir şeydi.
1 haftalık sevgilinin 17 bin 250 tl borç istemesi
-
bulgaristan'dan bekledigim sevgilim gibi ayni. ver kardes ver, ihtiyaci var kizin.
cem uzan denince akla gelenler
-
(bkz: magic box)
türkiyenin ilk özel tv kanalı. kimse de mi hatırlamadı yaw. ergen dolmuş ya la bura.
rıza sarraf'ın en çok vergi ödeyen 56. kişi olması
-
"-de"yi bir sen ayrı yazdın, sen de yanlış yazdın.
edit: ooo başlık başa kalmış.
tanım yapalım bari; reza zarraf'ın 100 kişilik vergi rekortmenleri listesinde 56. olmasıdır. *
edit: başlık değişmiş, eskisini yazayım da ne diyo bu değişik demeyin.
(bkz: rıza sarraf'ın en çok vergi ödeyenler de 56 olması)
20 eylül 2018 amazon monster rezaleti
-
rezalettir.
amazon kredi kartından ne kadar çektiyse, satın alınan fiyat neyse o fiyata ürünü vermek zorunda.
edit: kurnazlık falan değildir, arkadaş o fiyata gördüğünde tabi ki alacak, belki amazon açılışa özel indirim yaptı! bunun sorgulamasını yapmak zorunda mı müşteri?
fuzzy logic
-
klasik mantığın doğru-yanlış {1,0} ikili savlarına karşılık bulanık mantığın önermeleri toplumsal hayatta, fizik dünyasında ve zihin (düşünce) dünyasında büyük yankı uyandırmıştır. doğru-yanlış, ak-kara, sıcak-soğuk vb. ikili önermeler yerine çoklu değerler önerilmektedir. “herkesin bir gerçeği vardır.” özdeyişi bulanık mantıkta yerini bulmaktadır.
bulanık mantık, bir-boyutlu uzayda, iki boyutlu uzayda ve üç-boyutlu uzay- da değerlendirildiğinde düşünce dünyamızı zenginleştirmekte, hayata bakış açımızı olumlu yönde değiştirmekte, dönüştürmekte ve en önemlisi toplumsal gerginlikleri asgari düzeye indirgemektedir.
bunu bir örnekle açıklayalım:
bir xy-düzleminde (bkz: orijin) noktada kulplu bir bardağı kulpundan tutarak havaya kaldırdığımı varsayalım. bu durumda bardağın kulpu bana göre bardağın sağında, karşımdaki kişiye göre solunda, sağımdaki kişiye göre bardağın önünde, solumdaki kişiye göre bardağın arkasında bulunmaktadır. orijin noktasında sonsuz tane y=ax ve y=-ax doğrusal fonksiyonu çizilebilir. bu doğrusal fonksiyonların herhangi bir noktasında bulunan bir kişi bardağın kulpunun farklı pozisyonlarda olduğunu söyler. aynı zamanda yukarıda bulunan bir kişi bardağı gözlemlediğinde, bardağın bardak olmadığını ancak bir çember olduğunu, aşağıdan bakan bir kişi ise daire olduğunu söyleyecektir. dolayısıyla herkes bulunduğu yerden olaya bakınca her birinin değerlendirmesi bize yanlış gelse bile kendisine göre doğrudur. o halde herkesin bir gerçeği vardır. bu temel paradigmayla olaylar ve olgular değerlendirildiğinde, toplumsal gerginliklerde önemli ölçüde azalmalar olacağı açıktır.
sonuç olarak,
bir olayın ya da olgunun klasik mantık bakımından olma olasılığı; bir-boyutlu uzayda 21=2
iki-boyutlu uzayda 22=4
üç-boyutlu uzayda 23=8 olurken,
üç uzayda da bulanık mantık sonsuz değere sahiptir. dolayısıyla üç durumda da bulanık mantık, klasik mantığı içermektedir.
japonya'daki " sendai subway ", bulanık mantıkla oluşturulmuş bir tren teknolojisidir.
(bkz: sendai subway fuzzy logic)