hesabın var mı? giriş yap

  • 1,5 metre sosyal mesafemizi koruyalım kararının alınacağı toplantı olacaktır.

    edit: toplantı notları.
    --- spoiler ---
    3 saat süren toplantıda oturup hesap yaptılar sanırım. ülke ve illerin istatistikleri açıklandı sadece. sayılarımız artıyor vurgusu yapıldı bolca. toplantı öncesinde gündem olan konulara dair cevaplar ancak soru sorularak alınabildi.
    *her il için maske zorunluluğu şu anda gündemde değil. bilim kurulu istanbul, ankara ve bursa'da maske zorunluluğu için il hıfzıssıhha kurullarına önerilerde bulundu.
    *sokağa çıkma kısıtı/yasağı şu anda düşünülmüyor, toplantıda gündeme gelmedi.
    *yks ve lgs için, sınavın olabildiğince güvenilir yapılması için bilim kurulu rehber yayınladı ve birimlere tedbirler hatırlatıldı. özellikle sınava giriş/çıkış işlemlerinin daha güvenli yapılması için gerekirse o saatler için sokağa çıkma yasağı önerisi cumhurbaşkanı ile paylaşıldı, böyle bir ihtimal var. öğrenci sınava giderken yanında en fazla 2 kişi olacak şekilde bir uygulama da ihtimal dahilinde. kısacası adaylar allah'a emanet.
    *65 yaş üstü kısıtının tekrarı gündemde değil, dışarı çıkmasınlar zorunda kalmadıkça.
    *153.000 örneklemlik antikor testi çalışmaları yarıya yaklaştı. bağışıklık anlamında yeterli düzeyde değiliz. %1 civarında bağışıklık durumu söz konusu şu anda. %40 civarı bir seviyeye ulaşmadan toplumsal bağışıklık kazanıldı denemez. 1 hafta içerisinde sonuçlar daha da netleşecek.
    *aşı çalışmaları başladı. moda sahili ve taraftar kutlamaları benzeri olaylarda top yine il hıfzıssıhha kurullarına atıldı. onların yetkisi var gerektiğinde onlar önlem alacak açıklaması yapıldı.
    --- spoiler ---

    bir çaylak arkadaş sesinin duyulmasını istedi mesajını aynen paylaşıyorum.
    --- spoiler ---
    bu ülkenin her vatandaşı kıymetlidir, yaş önemli değil. önlemi ne ise alacaksın arkadaş. önümüzdeki hafta ve sonraki hafta sınav var, milyonlarca çocuk girecek bu sınava. turizm kan kaybetmesin diye yasaklar kalktı, hiç mi halk düşünülmez şaşıyorum. yaşım 48, kanser tedavisi görüyorum, o veya bu şekilde bu virüs bana veya benim gibi kronik hastalara bulaşırsa yazın ölüm günlüğüne onlarca kişi.
    8 ay akıllı kanser hapı kullandım, bugün radyoterapinin ikinci seansını aldım karmaşık duygular içindeyim.
    iki çocuğum var ve bu saçma sebeplerden dışarıda olacaklar ve virüsü bana taşıyacaklar. korkuyorum, evet korkuyorum ama kendi hayatım için değil. geride bırakacaklarım için...
    --- spoiler ---

  • evde yapabileceğiniz hesaplı yaş kedi maması tariflerini içeren konu başlığı.

    sokak hayvanlarını besleyenler bilir. kediler her kuru mamayı yemez. hatta yan yana iki kediden biri yer diğeri yemez, uyuz olursunuz. arada yaş mama takviyesi akıllarını başlarından alır.
    yaş mama gördüklerinde istisnasız hepsi olaya dahil olur. fakat yaş mama hem pahallı hem de raf ömrünü uzatan madde içeriği sebebiyle bazı zararları vardır.

    en ucuz yaş mama, raflarda 3 tl/100gr.
    bizim yapacağamız yaş mamanın fiyatı 5,5tl/1kg olacak. hem de doğal malzemelerden yapıldığı için sağlıklı ve hiçbir kedinin hayır diyemeyeceği kadar lezzetli olacak.

    tarife geçmeden önce belirteyim; bu tarifi oluştururken bir çok deneme yanılma süreci geçirdim. sonunda kedilerin asla hayır diyemediği oranlara ulaştım. kendiniz de tarifi modifiye edebilirsiniz ancak ufak değişiklikler hem kıvamını değiştiriyor hem de lezzetini.

    ihtiyacımız olan araçlar;

    düdüklü tencere
    el blender (çubuk başlıklı)
    plastik saklama kabı (375 gr'lık)
    100 tanesini 9,90 tl'ye alabilirsiniz.

    malzemeler ve fiyatları;

    1 kg tavuk göğsü (markasız açık)= 10 tl
    2 kg tavuk ciğeri (markasız açık)= 10 tl
    100 gr kuyruk yağı = 3 tl
    500 gr kuru kedi maması = 2,5 tl
    yarım paket margarin (125 gr) = 1,25 tl
    2 adet orta boy patates = 1 tl
    1 adet havuç = 1 tl
    200 gr makarna = 0,5 tl
    100 gr bulgur = 0,5 tl
    15 adet plastik kap (375 gr'lık) = 1,5 tl
    2 litre su (çeşme suyu) = 0 tl

    toplam; 31,25 tl tutan bu malzemelerle 5,5 kg yaş mama elde edeceğiz.

    tarif;

    tavuk göğsünü, patatesi, havucu ve kuyruk yağını, parçalara bölüyoruz. boyları tavuk ciğeriyle aynı olacak.
    düdüklü tencereye; tavuk göğsü, tavuk ciğeri, kuyruk yağı, margarin, patates, havuç, makarna, bulgur ve suyu koyup kapağını kapatıp yüksek ateşte ocağa koyuyoruz.

    düdüklü ses vermeye başladığında 20 dk kısık ateşe alıyoruz.

    ocaktan aldığımız yemeğin içine kuru kedi mamasını döküp karıştırıyoruz.

    kapağını kapatıp biraz soğuması için kenara alıyoruz. (kapağını açık bırakmayın üstü kurur.)

    tencere ılık hale geldiğinde el blender'ımıza çubuk başlığını takıp tencerenin içinde tüm malzemeyi parçalıyoruz. kıvamı iyi hale gelince plastik paketlerimize aktarıp buz dolabının buzluğunda saklıyoruz. (14-16 paket doldurmuş olacağız.)

    kolay gelsin..

    4 yıl sonra gelen edit: fiyatların güncel hallerini karşılaştırıp enflasyon rakamlarına ulaşabilirsiniz. gerçek bir tüik entry'si olmuş. çok faydalı..

  • mail yoluyla bana ulaşan, sahibinin belirtilmemiş olduğu bir anı:

    ben askerligimi ankara etimesgutta pek kisa donem olarak (6 ay) yaparken ve cuma gununden evci cikarken bile mutlu degildim.

    ama allahin sopasi yok ki...

    bir gun bize kurtulus dizisinde rol alacagimiz soylendi. konu memleket meselesi olunca tabii, sahsi cikarlarimizi bir yana birakip senaryoyu okumadan kabul ettik teklifi.

    sahnelerin polatlida cekilecegini soylediklerinde icime biraz kurt dusmedi degil.

    polatli topcu okuluna bir geldik ki belene kampindan farksiz bir yer. 2000 kisiyi cole saldilar ve cadirlarinizi kurun dediler.

    ertesi gun bir kismimiza kuvva-i milliye, bir kismimiza yunan, ve diger gavur askeri kiyafetlerini dagittilar. tabii bizim kuvva-i milliye kiyafetleri yirtik pirtik. ayni kiyafetle cekim yapip, yatip kalkip yasiyoruz. sabah bir matara su veriyorlar ve bir matara suyla her turlu ihtiyacimizi karsiliyoruz.

    saat 08:00 de otobuslerle sete gidiyoruz. set dediysem yanlis anlasilmasin yildiz tepe. sakarya meydan muharebesinin gectigi yer.
    rivayete gore (resmi tarihte boyle bir bilgi yok) tepe daha once bizimmis. bizimkiler yeterince stratejik gormeyip birakmislar ve yunanlilar aldiktan sonra da aymislar ve tepeyi geri almak icin taarruza gecmisler. (bu konuda tarih bilgisi olan varsa ve beni aydinlatirsa cok sevinirim).

    neyse, cekimler baslamadan once trt nin citir kizlari 2000 kisiye makyaj yapiyorlar ve tabii ki 1999 abaza makyajlarini silip yeniden yaptirmak icin siraya giriyor.

    makyozlerden biri tanidik cikti ve kizcagiza bizimkilere ulasmasini ve bana temiz camasir vs. gondermelerini soyledim.

    savasmak pis bir is. insanin ustu basi batiyor. tepenin basinda bir komutan. asagidan pire gibi gorunuyor ve asagida biz yani 2000 asker.

    komutan megafonla hucum diye bagirgyor ve biz allah allah nidalarıyla gavurun ustune yildirimlar gibi cakiyoruz. tabii bu sirada birilerinin olmesi gerekiyor ve herkes daha az kosmak icin olmek istiyor.

    olume talep cok olunca komutan (cakmak cakmak bir teğmen-enteresan
    birisi) bu isi siraya soktu. bu sefer kim olecek diyince herkes elini kaldiriyor. ama bizim bir kisa donem var, her defasinda siyatik, dalak sismesi, koroner kalp yetmezligi gibi hastaliklar bahane ederek olmek istiyor ve adamin tum saydigim ve sayamadigim hastaliklari icin raporu var. komutan kim olecek diyince herif her defasinda bir rapor ibraz ediyor ve olme hakki kazaniyor. e n sonunda komutan "lan ne bicim herifisin be, sen zaten olusun olum"
    diyerek ona her cekimde olme hakki tanidi.

    bir keresinde de ben olmeye hak kazandim ve olme yerim de yunan siperine 5 metre kala. yaklaşık 300 metre tirmanmamiz gerekiyor yani. neyse hucum emirini aldik ve allah allah allah... tirmanmaya basladik, tabii ben savasmayali yillar olmus biraz hamlamisiz.
    nefes kesiliyor. buffaloda top kosturmaya benzemiyor.

    benim olme mekanima daha cok var ve benim gozum karardi ve artik bacagim cekmedi.

    ben de erken olmeye karar verdim.

    ve yandim allah diyerek goge yukseldim, silahimla havada bir yay gibi gerildim ve koca bir dag gibi devrildim ve en yuce kata erme serefine nail oldum.

    buraya kadar olayin butun hamasi yonu bir anda traji-komik bir hal aldi. tabii olduk ve devrildik ama; yildiz tepe, dik bir tepe hafiften.

    olduk ama basladik yuvarlanmaya. her taraf tas, kaya, cakil. oramiz buramiz yirtiliyor. zaten elbise dedigin caput parcasi.

    yirtiklardan filan don paca geziyoruz. ben bir taraftan yuvarlanirken bir taraftan tutunmaya calisiyorum . tufek bir tarafa, matara ve diger techizatlarim bir tarafa, ben bir tarafa yuvarlanip duruyoruz.

    durmak mumkun degil. guya olduk rol icabi; ama can tatli tabii.
    velhasil olsen bir turlu olmesen bir turlu.

    ertesi gun biz yunanli olduk ve temmuz sicaginda bize kase elbiseleri giydirdiler. uzun donemlerden biri tutturdu ben yunanli olmam diye.
    "abi ben yunanli olursam koye donemem, anamin babamin yuzune nasil bakarim" diyor. olum ulan rol icabi bir sey olmaz dedikse de dinletemedik ve herif ictimaya cikmadi.

    tabii bizim bolukten biri yunan olmayi kabul etmeyip cekimlere katilmadigi icin ceza yedik. bu ara tuvaletleri cukur acip bez paravanlarla insa ettik.

    gece bir ruzgar cikiyor, colun ortasinda comelmis yuzlerce ay parcasi ortaligi aydinlatiyor.

    yunanli oldugumuz gun yine yayilmisiz ortaya hucum emri bekliyoruz. hucum emri geldi ve basladik taarruza. bu sefer gavur olarak.

    ve bizim boluk salak gibi yine allah allah nidalariyla saldiriyor.
    tepeden yakin cekim de yaptiklari icin son derece dikkatli olmak gerekiyor aksi taktirde cekim tekrar ediliyor ve bir cekimin hazirligi 3 saat filan suruyor.

    ulan dedim "manyak misiniz olum biz yunanliyiz ne allah allahi".
    demez olaydim. cekim devam ederken bizim boluk durdu. oradan biri peki ne diyecegiz diye ortaya son derece kritik bir soru atti. boluk konuyu tartismaya basladi.

    bu arada yuzlerce at yanimizdan gok gurultusu halinde geciyor.
    ortalikta bombalar patliyor. gurultuyu ve arbedeyi anlatamam.

    diger yunan bolukleri yanimizdan allah allah diye geciyorlar ve gecerken bizim boluge bakip ulan bunlar ne yapiyor savasin ortasinda diye anlamsiz anlamsiz bakiyorlar.

    olum birakin tartismayi hicbir sey demenize gerek yok kosun yeter diyorum ama bomba sesleri ve at kisnemelerinin arasinda beni pek sallayan yok. dallamanin teki bir dakika diye kukredi, beb buldum "makarios" diye bagiralim dedi. bu olaganustu fikir de bir sure tartisilmaya deger goruldu ve sonuc tahmin ettiginiz gibi sahne yeniden cekildi.

    cunku yukaridaki kameralar bizi ayna gibi cekmisler. savasin ortasinda bir grup yunanl hararetli bir sekilde tartisiyor.

    bu arada mayinlarin daha iyi patlamasi icin icine at pisligi koyuyorlarmis ve bunu kimseye soylemediler.

    daha ilk cekimde basladik kosmaya ve yanimizda, sagimizda solumuzda bombalar patliyor. ortalik bir anda bok gibi kokmaya basladi ve gokten basimiza at boku yagiyor. ensemizden at boku oldugu gibi iceri. herkes durdu ve uyuz gibi elini sirtina sokup basladi kasinmaya.

    sonuc yine tahmin ettiginiz gibi. cekim sil bastan.

  • - merhaba hüsam bey..
    - merabe doktor.. benim so
    - sorununuz panik atak..
    - ha.. evet.. gece
    - geceleri çarpıntı oluyo..
    - evet.. ka
    - karınız sizi aldatıyo..
    - ha
    - hasan bey'le aldatıyo..
    - ana
    - anama küfretme skerim sülaleni..
    - ib
    - babandır..

  • şu ülkede, başörtülülerden başka hiç kimsenin mağdur olamaması çok acayip değil mi ya?

    ölüyorsun, yakılıyorsun, aç kalıyorsun, devlet sana hergün hakaretler ediyor, ibadethanelerde her gün hedef gösteriliyorsun, ama mağdur olamıyorsun.

    ama türbanlı bacım öyle mi? heryerde ve her koşulda mağdur. korkuyor, aşağalarız diye korkuyor, ezeriz diye korkuyor.

    biz mi? biz zaten kafirleriz. katlimiz vacip.