hesabın var mı? giriş yap

  • "covid türklere bulasmiyor!"alman menşeili bir genetikci araştırma grubunun ortaya atmış olduğu bir bilimsel çalışma degildi, oytun'un insanlarin gözünün icine baka baka hic yapilmayan bir calismayi varmis gibi anlatmasiydi.

    oytun insanlarin hayatlariyla oynadi. tedx konusmasi itiraflarla dolu. covid-19'da insanlarin hayatlariyla oynadi. kanitlar her yerde ve hala elini kolunu sallaya sallaya disarida gezebiliyor.

    oytun sadece bir sarlatan, bir firsatci degildir. bir sucludur. adalet sisteminin calismamasi suclarinin kanitlanmadigi anlamine gelmez.

  • örneğin: yolda biriyle karşılaşıldığında, varsa, güneş gözlüğünü çıkararak konuşmak

    böyle bir görgü kuralı var mı bilinmez, ama gözlükle konuşmak ayıpmış gibi geliyor bünyeye.

  • eczanede üç çalışan yanyana oturuyor diye para cezası yazıldı. metrodan inen mavi saçlı hanfendi biraz nefes almak icin maskeyi çenesinden 10 saniye indirdi ceza yazıldı. motorsiklet sürücüsü maske takmadığı için durdurulup ceza yazıldı. bankta yanyana oturan iki vatandaşa sosyal mesafeyi ihlal ettiği gerekçesiyle ceza yazıldı. küçük bir çocuk babasıyla beraber bankaya gittiği için "babana söyle 900 lira fazla çeksin" diye polis espri yapıp ona da ceza yazdı. 30 yaşında bir adam evine en yakın fırından değil de iki sokak ötedeki fırından ekmek almaya gittiği için suiistimall ettiği gerekçesiyle o da ceza yedi. yanan evini maskesiz izlediği için bile ceza yiyen oldu. sokakta yaşayan adama sokağa çıkma yasağı ihlalinden bile ceza uygulandı.

    özetle en ufak hatada devlet baba ensemize yapıştı ama aynı devletimiz ak parti kongrelerine hiçbir şey yapamadı. her ilden otobüs dolusu maskesiz yüzlerce insan şarkı söyleye söyleye toplandı gıkı çıkmadı.

    reisimiz aldı mikrofonu "nağme olsam tellerine, kurban olam yollarına. ardahan, hoş geldin" dedi. ardahanlilar hoşbuldukkkk deyip virüsü kaptığı gibi memleketine gitti.

    "senin gibi yari olan neyler ayvayı narı. artvin, hoş geldin" dedi. artvinliler de aldı memleketine gitti.

    "beyleri sözlerin eri, ışıldar zeytin gözleri. kilis, sen de hoşgeldin" dedi. kilis de hoş bulduk deyip aldı virüsü gitti.

    "alem düşman kesilse, gönül senden vazgeçmez. adıyaman, sen de hoşgeldin" dedi. adıyaman da eyvallah dedi çekti gitti.

    özetle 81 ilimizin insanı o hınca hınç kalabalıkta hoşbulduk diyerek çekti gitti.

    çay ocaklarının kapatıldığı, kahvelerin aylardır açılmadığı, halısahada top dahil oynanmadığı dönemde ağzı maskesiz yüzlerce insan hoşbulduk, hoşbulduk, hüloooo dedi gitti.

    "unutmayalım ki bu virüs bir kişiden tüm dünyaya yayıldı" diyen sağlık bakanımız fahrettin koca dahil kimse buna sesini çıkaramadı. hatta erdoğan; "işte salonun hali. bakın bir kongre yapıyoruz, salgının olduğu bir dönemde kongre yapıyoruz ve salon lebaleb dolu” diyerek aklımızla dalga geçti. yetmedi bir sonra ki ankara kongresinde "sizleri kar yağışının tüm mikropları temizlediği anlamlı buluşmada en kalbi duygularla selamlıyorum" diyerek her fırsatta övdüğü duble yollar gibi aklımızla da duble dalga geçti ve risksiz denilen mavi yerler dahil tüm ülke kısa zamanda kankırmızı oldu.

    yani bu yönetim biçimiyle 55 bin değil, 155 bin vaka olsa bu sayı çok azdır. olan esnafa, olan emekçiye oluyor maalesef olay budur. lafı hiç uzatmaya gerek yok.

    "sen menfaatime dokunmayan, zengin iş yerlerime bulaşmayan, ashâbıma yapışmayan korona,
    sen de hoşgeldin..."

  • sözlükte son zamanların en muhteşem trollemesi. adam sizi maymun etti ya la...

  • türkiye'de bir kişinin bireyselliğine saygı gösterirseniz, o kendini "sizi yenmiş" sayar. mesela sokakta karşıdan gelene yol verin, o da iyice üzerinize yürüyüp size sürtünerek geçsin. metroda yanınızdakinin rahat etmesi için bir alan açın, ve o insan sizi daha çok sıkıştırmaya başlasın. bir kişiye karşılıksız bir iyilik yapın, ve karşınızdaki sizin "ondan çekindiğiniz için" bu iyiliği yaptığınızı sansın.
    bu ülkedeki, çok az sayıdaki naif insanın sürekli başına gelen şey budur.

    türkiye, birey olamamış eziklerin ülkesi. birbirine omuz atan kişiliksizlerin memleketi.
    bu ezikler etraflarındaki kimsenin "bireysel alan"ına saygı göstermez. üstüne, gider isveç'teki adamların birbirine saygısını "samimiyetsizlik" olarak tanımlar.

  • kadinlarda hormon dengesizligi yuzunden yumurtaliklarin ve bazi salgi bezlerinin anormal calismalari sonucu ortaya cikan kompleks bir rahatsizliktir. yumurtanin olgunlasamadan kucuk kistlere donmesi sonucu regl durumlarinin aksamasi ve bu hatali yumurtanin salgiladigi androjenlerin kadinda sismanliga, istenmeyen yuzde ve vucudun cesitli bolgelerinde anormal tuylerin belirmesine, adet donemlerinin duzensiz olmasina, ilerde kisirliga, seker hastaligina ve kalp rahatsizliklarina yol acar. hormon tedavisi, insulin durumu dikkatle incelenir, bazi hallerde yumurtalik uzetinde buyuyen kistlerin ameliyatla alinmasini gererekir. hasta bazen bu durumdan kendi bunyesiyle siyrilir, bazen uzun donem tedavi gorebilir, bazen tedaviler tam bir sonuc vermez. istenmeyen tuyler lazer yoluyla yok edilir. bu durumda olan hastalarin cogu bebek sahibi olabilir. cok ratlanan durumdur, her 10 kadindan birinde gorulen bir rahatsizliktir. (bkz: hirsutizm)

  • yeni türkiye'de normal olan olay. 7 bakanlıktan daha çok harcamış diyanet. içişleri, dışişleri, enerji ve tabii kaynaklar, kültür ve turizm, sanayi ve teknoloji, çevre ve şehircilik ile ticaret bakanlığı.
    bir ülke düşünün, açlıktan insanlar ölürken, diyanet'in yoksulluk fetvası ile millete açlığın sınama olduğunu söylüyor. ama aynı zamandan 7 bakanlıktan daha çok harcıyor.
    kaynak.

    edit: tahmin ettiğim gibi pınar altuğ'un dansı kadar ilgi göremeyecek bir başlıktır. ne diyeyim ki artık.

    edit 2: kaynağı beğenmeyenler olmuş, sabah yazdı da ben mi kaynak olarak koymadım.*

    edit 3 : hâlâ personel maaşı diyen var, insan gerçekten hayret ediyor.

  • 1935 yılı oscar ödülleri sadece 16 tanedir. kendi dalında 12 adaylığa gösterilecek olan bu film beş tane ödül kazanmıştır. bugüne kadar beş veya daha fazla ödül alan filmlerin sayısı sadece iki sayfalık bir listeye sığdığı düşünüldüğünde filmin romantik komedi türünde en iyilerinden olduğunu söyleyebiliriz. bazı sahneleri ve replikleri o kadar güzeldir ki, tekrar başa sarasınız gelir. gecenin bu vakti, şu ankara soğuğunda içimi ısıttı.