ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
31 mart 2020 fatih portakal'ın yürek yemesi
-
şu an canlı yayında, kötü yönetim nasıl olur örneği türkiye dedi.
kendisinin en ağır eleştirisi oldu sanırım...
tanım, yürek yiyerek eleştiri yapmıştır.
tekrarı
link eklendi.
tuncel kurtiz kim lan
-
(bkz: senin sıfatına sıçarım)
istanbul valiliği tarafından yapılan bomba uyarısı
-
tam ortadoğu ülkesine yakışır hareketler bunlar. kan var, gözyaşı var, bombalar da tamam. çoluk çocuğun suçsuz yere öldürülmeleri de mevcut. e hani benzin niye hala ucuzlamadı oc ları?
ilk kez starbucks'a gideceklere tavsiyeler
-
nereye gidiyorsunuz arkadaş alt üstü kahve satıyorlar ne ipuçundan bahsediyorsunuz .
öğrenci evi vs aile evi
-
öğrenci evinde bulaşık yemekten önce yıkanır, aile evinde yemekten sonra yıkanır.
msn'den çıkma teklifi etmiş efsanevi nesil
-
msn' i açıp saatlerce hoşlanılan kızın online olmasını beklemişliği de vardır bu neslin.
msn discovery, msn plus gibi uygulamaları yükleyerek hoşlanılan kızın kendi penceresini açıp açmadığını merak etmiştir.
güzeldi o günler, güzel. ergenliği tam olması gerektiği gibi yaşattı.
tchibo'nun okunuşu
-
küçükibo şeklindedir.
1992 yılında cizre nevruzu'nda çekilen video
-
bu videodaki hadiselerin yaşandığı yıllarda arcopal diye bir yemek takımı markası vardı. gazete promosyonlarının, süper, mega kuponların havalarda uçuştuğu yıllardı. bu dediğim tabak, çanak ve kaşık-bıçak takımını yanılmıyorsam milliyet gazetesi veriyordu.
çok uzatmayayım. bu ürünün reklamı televizyonda öylesine etkileyici ve vurucu bir şekilde döndü ki, birçok insan gibi benim ailem de ayaklarına kadar gelen bu büyük fırsata kayıtsız kalamadı. süper kuponu kaçırma hadsizliğini gösterse bile birkaç gün sonraki telafi ultra kuponu reddetme cüreti gösteremedi. tabaklar dünya'nın en kaliteli porseleniydi. ünlü fransız markasıydı. çok kaliteliydi, en iyisiydi, arcopaldi, fransızdı, inanılmaz kaliteliydi, tabaktı, ama harika kaliteliydi.
aldık bunu. annemde halen birkaç tabağı duruyordu son gittiğimde.
bunu benle aynı kuşaktan birkaç kişiye hatırlattım. arcopal diyince hepsi hatırladı. hatta annelerinde de varmış bazısının. sence arcopal nasıl dedim. hepsi güzel abi, kaliteli diye yanıtladı. açık olmak gerekirse aradan geçen 20 seneye karşın bana da halen dünya'nın en kaliteli porselen markası gibi gelir, arcopal. tek referansımız, 20 yıl önce, günlerce ve her program arasında defaatle dönen o reklam filmi.
yazılanları okuyorum, sadece yazılanlar değil, kendime de dönüp bakıyorum. maruz kaldığımız manipülasyon ve şartlandırılmışlık sadece bu bahsettiğim tabak markasından ibaret değil. bu belki en masumu. milliyet bana arcopal konusunda hangi işlemi uyguladıysa, devlet de bize milli güvenlik dersinde aynı işlemi uyguladı. hem de bunu misliyle yaptı, acımadan. çünkü devlet acımaz, medya acımaz. sizi kaçırır, yatağa bağlar, kolunuza zorla eroini zerk eder, defalarca ve defalarca yapar bunu. sonunda kollarınızı çözer. serbest kalırsınız, ancak bu defa da siz uyuşturucu ararsınız.
şu görüntüleri izledikten sonra bile gelip burada milliyetçilik kusuyorsunuz. birçoğunuz gezi direnişini tecrübe ettiğiniz halde yapıyorsunuz hem de. ama gözlerinizin altındaki morluğu, kolunuzun ne hale geldiğini görseniz, neye benzediğinizi bir görseniz yapmazsınız. o yüzden kafanızdaki arcopalleri kırın arkadaşlar, reklamlarda kırılmaz dediklerine bakmayın. kırın.
(bkz: arcopal)