hesabın var mı? giriş yap

  • her sabah metroda şahit olduğum olay.
    metronun kapısı açılıyor. önden bir kaç kişi 100 metre koşucusu gibi fırlıyorlar.
    önceden bunların geç kalan insanlar olduğunu sanmıştım, sonra fark ettim ki asansöre koşuyorlar.
    hani öyle bir koşuyorlar ki o hızla merdiven çıksalar asansörden daha önce çıkarlar yukarı zaten.
    yaşlılar engelliler falan da bunların işinin bitmesini bekliyorlar asansöre binebilmek için.

    engelli asansörüne binebilmek için bile hızlı koşmak gerekiyor bu ülkede.

  • bilgi verip kaçıyorum;
    1. gemiler galata tarafından yürütülüyor.
    2. gemilerin yürütüldüğü güzergah tophane-kasımpaşa güzergahıydı.(yaklaşık 3 km)
    3. galata o dönemde cenevizlilerin kontrolünde dolayısıyla galata surlarında bizanslı gözcüler yok.
    4. can alıcı nokta cenevizliler kuşatma esnasında hem bizansa hem osmanlıya yardım etmiştir. adamlar ticaretinde kim kazanırsa işlerimize devam edelim diyor. tam ekonomik liberaller.
    5. gemilerin yürütüldüğü güzergah o dönemde ormanlıktı ormanlar kesilerek yol açıldı, çıkan tomruklar bir güzel zeytin yağı ile yağlandı tomrukların üzerinden kaydırılarak gemiler kasımpaşa'ya indirildi. constantinople surlarında ki gözcünün o mesafeden gemileri görebilmesi zordu. diğer taraftan haliçte ki gemilerde osmanlı tarafından top atışına tutularak bölgeden uzaklaştırılmıştı.
    6. bu arada yürütülen bu gemilere gemicik`::)` diyebiliriz. öyle ağır yelken direkleri yok kürekli kadırgadan küçük gemiler.
    7. bu arada gemileri tomruklar üzerinde kaydırmak için gerekli olan zeytin yağını da hain cenevizliler, osmanlılara vermiştir.
    8. yıllar önce orta okulda bu soruyu düşünmüştüm günlerce kitap okuyup cevap bulmuştum. asıl kafama takılan ve halen cevaplayamadığım soru ise şu. haliç'i kapatan zincirin bir tarafı constantinople surlarında ise diğer ucu galata sahillerinde, cenevizlilerin kontrolündeydi. cenevizliler neden zinciri koparmadı belki iki taraflı oynuyorlardı osmanlı'ya bu noktada yardım edemeyiz açığa çıkarız demiş olabilirler o zaman osmanlı neden constantinople surlarından daha zayıf olan galata'ya yüklenmedi. belkide ceneviz valisi gibi bir muhbirlere sahip olmaları çok daha verimliydi.

  • muharrem ince zeki adam.

    farklılık dikkat çeker. gece mitingi diye bir şey çıkardı adam, gece miting yapıyor, binlerce insanı peşine takıyor. işte bu liderliktir.

    bu liderlik yarın bir hile olduğunda ysk önüne çağrı yaptığında 50 bin kişiyi oraya toplar.

    ihtiyacımız olan şey liderdi. bulduk. gerisi kolay.

  • 63 yaşındayım, sabah güneşi selamladıktan sonra kahvaltımı yapar kahve içerim. akşamları genelde 4-5 gibi yemek yerim. emekli ikramiyasiyle kendime çok güzel bir kompüter dizdirttim. internetini, spotify'sını, netflix'ini, ne lazımsa bağlattım. arada iki dizi atıyorum, biraz sözlüğe takılıyorum. face'e girmedim, sarmadı. gençliğimde biraz çapkındım herkes orada şimdi, yüzlerini göresim yok. 20-25 senedir takip ettiğim rss feed'ler var onları okuyorum ara ara. akıllı telefon almadım, gözüm seçmiyor, hem parmaklarım da kalın dar geliyor. gözlük modeli çıkarsa alrım. arada hayrına nude atan arkadaşlar var burada, gelişmeler yaşanıyor falan. yani tüm bunlara rağmen sözlüğe girdiğim için neden utanmam gerektiğini anlayamadım. gençler bi garip.

  • cnn international'da bir çok kez uzay görevlerinde bulunmuş bir astronotla (bir nevi filmde clooney'in oynadığı karakter gibi biri) yapılan bir bağlantıda, sunucunun ısrarla buradaki süserler gibi "ama şurası burası gerçekçi değildi diyolaa" şeklindeki sorularına şöyle yanıt vermiştir:

    "filmde gerçekçi olmayan bir yer arıyorsanız, o da uzayda iki nokta arasında mesafe katetmek o kadar kolay değil, bunu da senaryonu akışı açısından olduğunu sanıyorum, onun dışında yaşanılmayacak, gerçekçi olmayan pek bir şey göremedim..."

    uzaya henüz çıkamamış ama tüm olaylara ve fiziğini hatim etmiş arkadaşlara duyurulur.

  • bu şarkının konusu ve anlamı ile ilgili, 11 eylül saldırıları'nın kehaneti olduğunu düşünen de var, wikipedia gibi "kızıl ordu fraksiyonu'na göndermeler var" diyen de. leonard cohen'in röportajları ve yaşamı incelendiğinde, satır aralarından farklı bir anlam çıkabiliyor.

    "they sentenced me to twenty years of boredom
    for trying to change the system from within"

    cohen'in 14 nisan 1988 tarihli röportajı:

    "yeah, these are new songs, huh? maybe lots of people think i didn't write anything after "suzanne." but i wrote one or two songs after "suzanne." here's a song (bkz: first we take manhattan) i wrote 20 years after "suzanne." i had been driven over the edge and i had decided to take matters into my own hand. this is a geopolitical plan. people have asked me what it means. it means exactly what it says."

    suzanne, cohen'in 1967 yılında piyasaya sürülen ilk albümü songs of leonard cohen'in ilk şarkısıydı. first we take manhattan; 21 yıl sonra 1987'de kaydedilen ve cohen'in muhteşem bir dönüş yaptığı i'm your man albümünün ilk şarkısı oldu. arada çıkan albümlerinden (büyük ihtimalle plak şirketinden) kendisinin de çok tatmin olmadığı röportajından anlaşılıyor. "i had decided to take matters into my own hand", "kurda sormuşlar neden ensen kalın..." gibi bir açıklama olmuş. "i'm coming now, i'm coming to reward them first we take manhattan, then we take berlin" ile de ayar tamamlanmış.

    şair burada;

    "ah you loved me as a loser, but now you're worried that i just might win
    you know the way to stop me, but you don't have the discipline
    how many nights i prayed for this, to let my work begin
    first we take manhattan, then we take berlin"

    ve şurada da;

    "i don't like your fashion business mister
    and i don't like these drugs that keep you thin
    i don't like what happened to my sister
    first we take manhattan, then we take berlin"

    müzik endüstrisine seslenmiş gibi duruyor.

    şarkının en esrarengiz kısımlarından biri "the monkey and the plywood violin" olsa gerek. şarkıda bu sözden önce "and i thank you for those items that you sent me" diyor ve kahkaha atıyor. maymun ve uydurma bir kemanla imâ edilen, geçimini sağlamak için sokak şarkıcılığı yapanlar olabilir.

    19. yüzyılda sokak çalgıcılarının yanında maymunlar gösteri yaparmış. maymun hem dikat çekmek, hem de bahşişleri toplamak için kullanılırmış. şöyle ki: (bkz: http://upload.wikimedia.org/…rinder_with_monkey.jpg) cohen, i'm your man albümüne kadar geçen sürede, müzik endüstrisinin zorladığı, kendisinin pek de hoşnut olmadığı; ancak, geçimini sağlamak için yapmak zorunda olduğu işlerden bahsediyor olabilir.

    "remember me, i brought your groceries in", eve alışveriş torbalarını taşıyan çocukları simgeliyor olabilir. bir nevî "bir zamanlar beğenmediğiniz (ah you loved me as a loser, but now you're worried that i just might win) fakir ama gururlu bir genç vardı" anlamı pekâlâ çıkarılabilir. hepsinin ötesinde "ah remember me, i used to live for music", üstadın bütün olayını özetliyor.

    "first we take manhattan, then we take berlin"e gelince:
    burada da, önce amerika'da, sonra avrupa'da yakalanacak albüm başarısı hedefinden; hedefe ulaşmak için çok çalışıldığından (bkz: i practiced every night) ve artık zamanının geldiğinden (bkz: now i'm ready) bahsediliyor olabilir.

    cohen'in 1 haziran 1988 tarihli röportajı:
    "but i want to tell you that even though your hospitality is profound it will not detour me from my appointed task which is to take manhattan, then berlin and several other cities..."

    olmayabilir de.

  • hayatın kendisini şaşırtmasına izin vermeyen adamdır.
    uçan inek mi gördü? uçsun abi, bana zararı olmadığı müddetçe uçsun, der ve yürüyüp gider.

  • vatandaş işi demiyorum, devlet eliyle dolar basmaktan bahsediyorum. hadi sıradan kalpazan doğru düzgün para basamaz fakat koca devlet nasıl basamaz lan. şöyle mit eliyle bassak olmaz mı lan? sonra piyasada dolar fazlalığı olur o da amerika'ya enflasyon olarak yansır. sonra miami'ye ucuza tatile gideriz. olmaz mı? ah şu okul bir bitse, hariciye de bir işe başlasam, ülke çağ atlayacak ama hoca taktı işte.