hesabın var mı? giriş yap

  • kaplumbağayı bir türlü evrimleştirememiş teoridir. o nedenle kaplumbağayı tanrı yaratmıştır.

    gülmeyin öyle:)

  • araç hızının göreceli bir durum olduğunu belirten fikir varoşlarını ortaya çıkarmıştır. altındaki bmw'ye göre 140 normal bir hızmış, 80 gibi geliyormuş. trafik kuralları belli, hız sınırı belli. nesi subjektifmiş trafikteki hızın. bu varoşlar işte doğduğun büyüdüğün şehrine, boğazına, sahiline geliyor mütahitlik felan türlü türlü cinliklerle kısa zamanda zengin olup üst kimlik kazandığını sanıp senin huzurunu kaçırıyor. geçen gün caddebostan'da son model bmw'sinin camını açıp kola kutusunu fırlatan gördüm. memleket olarak görmüyor ki burayı, gelip fethettiğini sandığı bir yer sanıyor, umarsızca pisliyor. trafik kurallarını bozuyor. kültüründen yaşadığı ezikliği parasıyla kapatıp başkalarına uyguluyor.

  • kış için beş yüz liralık ceviz almıştır. ayrıca kutularca üçgen peynir, torbalarca bisküvi ve on iki tane bazlama. sümer kışa hazır, şimdi rasim düşünsün.

    inşallah içinden bozuk bir ceviz çıkmaz. yoksa, biliyorsunuz, hepsinin çöpe gitmesi gerek.

  • haftada bir arızalanıyor, gün aşırı sefer sırasında yavaşlıyor, bazen iki durak atasında dur kalk gidiyor. arada elektrik kesildiği için denizin altında yolcularını indiriyor, denizin altındaki tüneli size yürüyerek geçirtiyor. zaten normalde bile 10 dk'da bir çalışıyor. bütün bunlar olurken, kalabalıkta, omuz omuza trenleri beklerken mesela biraz şikayet edin, hemen bir tane gürbüz sesli savunucu peydah oluyor:

    - beğenmeyen binmesin kardeşim.

    lan geri zekalı iyi de mümkün mü bu ?

    marmaray seferleri başladığında ido sabah 8'deki bostancı-yenikapı deniz otobüsü seferini kaldırdı. istanbul'un iki yakasının en önemli ulaşım merkezlerinden ikisi arasında sabah trafiğinin en yoğun olduğu saatler olan 7.30-9.30 arası çalışan bir tane bile gemi yok.

    ben bostancı iskelesine kadar sakin sakin 10 dakika yürüyüp gemiye biniyordum, yolculuk sırasında (uyuyup / kahvemi içip / kitap okuyup) 30 dakika sonra yenikapı'da inip yine sadece yürüyerek işime gidiyordum. şimdi önce 20 dakika yürüyüp (ya da yağmurda çamurda arabayla) e-5 üzerindeki metroya gidiyorum, oradan ayrılıkçeşmesi'nde aktarma yapıp marmaray ile yenikapı'ya geçiyorum. deniz otobüsü ile oturarak yaptığım ve yürüme dahil 45 dakika süren yol, hem koşturmaca, hem aktarma hem de ayakta sıkış tıkış metro-marmaray ile 1 saatten fazla alıyor.

    benim alternatifim yok ki. anadolu yakasında minibüs yolu ve civarındaki birçok kişinin karşıya geçmek için metro-marmaray'dan başka alternatifi mi var? bostancı-yenikapı deniz otobüsüm vardı sabah 8'de, artık yok. yine deniz otobüsü ile bostancı-kabataş yapıyordum arada, oradan tramvay ile geçiyordum, hatta hava güzelse yürüyordum, martı projesi sebebiyle o ihtimal de uzun bir süre yok. yahu hatta eskiden trenle haydarpaşa'ya gider, vapurla sirkeci'ye geçerdim arada, mis gibi deniz havası için. ama artık tren de yok, ne zaman açılacağı da belli değil. ondan sonra;

    - "biyinmiyin binmisin"

    deniz otobüsü çalışsa yanına yanaşmayacağım bunun da işte. neyse.

  • bu da bir sınavdır. erken gitmek, evraklarını eksiksiz hazırlamak da sınavın bir parçasıdır. disiplin, ciddiyet gerektirir. bunlar yoksa üniversite okumasın zaten. seneye akıllanır.

  • sevgili dostlar,

    bugünkü yazımda bazı zamanlar hayatı etrafına çekilmez hale getiren kibirli insanlarla başa çıkmanın bilimsel ve psikolojik yollarını ince ince anlatacağım. eğer hayatınızı paçavraya çeviren kibirli insanlarla muhatapsanız ve onlardan yakanızı bir türlü kurtaramıyorsanız toplanın etrafıma anlatmaya başlıyorum.

    ufak ara notu : bu yazıyı en beğenmeyecek kişiler bilin bakalım kimler olacak ?

    tavsiye yol 1 :

    ilk tavsiyem kibirli bir insana acıyıp onu düzeltme görevini üstlenmeyin. kibrin altında o kişinin geçmişinden gelen ciddi travmalar ve özgüvensizlikler vardır. kendini sürekli değerli ve önemli hissetmek istediği için yumurta kabuğundan ince egosunu korumak amacıyla havadan geçen sineğe bile kibir basmaya çalışır. bu kendini iyi hissedebildiği tek yoldur. bu tür kişileri nasihat veya uyarıyla yola getirmeniz imkansızdır çünkü her türlü nasihat ve uyarıyı hakaret olarak algılayacaktır. kavga etmeniz de çözüm değildir çünkü "beni kıskandıkları için saldırıyorlar gözleri çıksın" moduna gireceklerdir. kibirli insanın kurtuluşunun tek yolu yaşam içinde hatasını görüp kendi kendine kibir bataklığından çıkmaktır. bu bataklıktan ya çıkacak ya da orada boğulacaktır. bu duruma empati kurabilirsiniz ama sakın ha onu kurtarmak için bataklığa girmeyin sizi de boğar. kendisiyle yüzleşmeden durumunu değiştiremeyecektir.

    tavsiye yol 2 :

    kibirli bir insanın size olan davranışlarından sorumlu değilsiniz. ne geçmişte yaptıklarınız ne de gelecekte yapacaklarınız onun davranışları üstünde etkili değildir. onun kendi içinde bambaşka problemleri var. o sebeple "acaba şöyle yaptığım için mi üzerime geliyor ?" veya "acaba şu şekilde davransam bana iyi davranır mı ?" gibi gereksiz sorgulamalardan vazgeçin. kendinizi ona göre ayarlamaktan vazgeçtiğiniz anda gücünüz artacaktır. kibirli insanlar ancak kendilerinden etkilenen kişiler üstünde güç sahibi olurlar.

    tavsiye yol 3:

    net ve direkt olun. kibirli bir insan sizi rahatsız ettiği zaman net ve sakin şekilde ona düşündüklerinizi ve yaptığından neden rahatsız olduğunuzu söyleyin. böylece sınırlarınızı çizmiş olursunuz. bu net konuşmanız kibrinden vazgeçmesi için değil sınırlarınızı koymak içindir. bu tür insanlara sınırlar koymazsanız sizi ittire ittire duvara sıkıştırır ve zaman içinde minicik bir böceğe çevirir. sınırlarınızı doğru koyarsanız kibirli insanlar içten içe güvensiz oldukları için zarar vermek için farklı hedefler seçeceklerdir.

    tavsiye yol 4 :

    bazen tek başına karşı durmanız mümkün olmayabilir. böyle bir durumda üçüncü kişilerin yardımını isteyin. kibirli insanlara karşı ne kadar çok sayıda kişi bir araya gelir ve ortak tavır koyarlarsa o oranda başarılı olabilirler ve kibir virüsünü karantina altına alabilirler.

    tavsiye yol 5 :

    oyunun kurallarını belirleyin. kibirli bir insana işiniz düştüğü zaman mutlaka görüşmenin süresini, nasıl konuşacağınızı ve ne tür tavırları kabul edeceğinizi önceden belirleyin ve bu kuralların dışına çıkmayın. eğer kibirli insanlara karşı oyunun kurallarını baştan koyarsanız ya uslu çocuk olurlar ya da sizi kendi halinize bırakırlar. ama onların oyununu kabul ederseniz ebelenen hep siz olursunuz.

    tavsiye yol 6 :

    kibirli patateslerle mücadelede sakin kalabilmeniz çok önemlidir. eğer korkar, öfkelenir veya sinir patlamaları yaşarsanız böyle duygulardan beslenen kibir anıtları sizi vampir gibi emerler. meditasyon mu yaparsınız, hipnoz mu öğrenirsiniz ama mutlaka sakin kalmayı öğrenin. sakin kalabildiğiniz ölçüde kibirli saldırganlara karşı güçlü olacaksınız.

    son olarak kibirli insanlar bazen kibri baştan çıkarma aracı olarak kullanabilirler.

    kibir bazen yanlış şekilde kendine güven gibi anlaşılabilir ve bu da belli bir çekicilik üretir. yapabileceğiniz en büyük yanlış kibirli bir insanın sizi sahte görüntülerle baştan çıkarmasına izin vermektir. bu konuda kanalımda bulunan "baştan çıkarma sanatı" videosunu izlemenizi önemle tavsiye ederim.

    buyurunuz linki

    https://www.youtube.com/watch?v=sby3xjlgq_m

    kibirli insanlardan mümkün olduğunca uzak bir yaşam sürebilmeniz dileklerimle.

    sevgilerimle

  • tayfun merhaba,

    tanışmıyoruz seninle, yinede bişey sorucam. arkadaş listende maksude diye bir kız gördüm. bu kızın çıktığı var mı acaba? sakıncası yoksa telefonunu alabilir miyim? yanlış anlamazsan, ben beğendim onu:) niyetim kesinlikle kötü değil. arkadaş listeme bakarsan zaten böyle bir insan olmadığımı anlarsın. %70'i kız.

    saol

    mustafa

  • sesinin tınısı, yaptığı müziğin güzelliğiyle, bana rock müziği sevdiren insanlardan biriydi. anadolu yakasından, avrupa yakasındaki okuluma gitmek için sabahın köründe yaptığım servis yolculuklarımı onun şarkıları biraz olsun çekilir yapardı. ah ah, o in the end'i kaç kaz üst üste dinlediğimi bir noktadan sonra saymazdım bile. aslında o şarkıda, bugünlerin ipucunu biraz olsun vermiş:

    ı tried so hard
    and got so far
    but in the end
    ıt doesn't even matter
    ı had to fall
    to lose it all
    but in the end
    ıt doesn't even matter

    umarım gittiği yerde, aradığı huzuru bulur.