hesabın var mı? giriş yap

  • salondaki, ahşap kahverengi dolabın ortasında 37 ekran televizyonumuz, üstteki rafta ise gelişim hachette ve britannica ansiklopedileri vardı. yanlış hatırlamıyorsam gazetelerin kuponlarıyla alınmışlardı.

    tüm ciltleri duruyordu ansiklopedilerin ve harf sırasına göre rafa dizilmişti. boyum ansiklopedilerin olduğu rafa yetişmiyordu. ben de uzanmaya çalışmıyordum. unuttum gibi sonra...

    bir gün içlerinde ne olduğunu iyice merak ettim. bir sandalye alıp, sandalyenin üzerine çıkıp en baştaki ansiklopediye uzandım. ansiklopediler öyle sıkışık haldeydi ki, ilkini çıkarmaya çalışırken, yanındakiler de çıktı. üç dört tanesini kucağıma alıp çekyata oturup şöyle bir göz gezdirdim. yazılar küçük ve sık haldeydi, okumaya yeltenmeyip, ilk resimleri inceledim. yazılardan da ilgimi çeken konuların kısa paragraflarını okuyordum. bunu alışkanlık edindim.

    aklımda hiçbir şey kalmadı, ne resimlerden ne de yazılardan ama o 37 ekran televizyonumuzu, hafif rutubetli evimizi, naftalin kokusunu hatırlatır bana ansiklopediler.

  • https://www.facebook.com/watch/?v=718087485255553

    youtube linki: https://youtu.be/xumvkf9q29i

    adamın söylediği tek şey: bir düğün için mi?

    sonra olanları görüyorsunuz.

    iddia edilen, cumhurbaşkanına hakaret (son yılların moda suç tipi, bir de fetöcülük var)

    sonuç: savcılığın tutuklama istemi, avukata lütufta bulunan sulh ceza'nın verdiği ev hapsi kararı.

    olaya bak: mikrokozmik türkiye.

    edit: buna gözaltı diyen, saldırı değildir diyen şerefsiz. şu linke, avukatın işkenceyle ne hale getirildiğine iyi bak:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…ata_dugun_dayagi.html

    bu insanın gözaltına alınması suçtur. gözaltı şartları oluşmadığından buna gözaltı bile denemez. kişiyi hürriyetinden yoksun kılma denir. sonrasında işlenen suçlarla birlikte düşünüldüğünde, bunun işkence suçunun başlangıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    neymiş? gözaltı mıymış yavşak herif seni. utanmaz rezil.

  • ömür boyunca başka hiçbir yerde görülemeyecek hürmettir. öyle bir hürmettir ki insana kendini değerli hissettiren şeyler listesinde ilk üçe girer. "bi şey lazım mı abicim?, bi salata daha ister misin?, çay da alır mısınız abicim?". iki ay uzak kaldıktan sonra ilk defa gören annemden daha iyi bakıyolar. kebapçıdan bi çıkıyorum sanırsın bir paşa, bir şehzade.

    ben bu hissi pizzacıda "hamuru incecik olsun mu?" sorusunda yaşayamıyorum. veya bir lira farkla kolanızı ve patatesinizi king boy ister misiniz? benim gururumu böylesine okşamıyor. ama bir "hemen yeniliyorum abi ezmeyi" beni mest ediyor. şimdi yolu adana kebapçılarına düşmemiş, kebap diye bir kısım et parçaları yedirtilmiş olan kitle ne diyor olm bu? diyebilir ama durum bu. diyeceklerimi buraların meşhur bir sözüyle sonlandırıyorum. "o yediğiniz abur cuburlar boy boy, şimdi bi acılı adana olacak idi oy oy."