hesabın var mı? giriş yap

  • normal bir olaydır elbette, mandal değil ki bu kardeşim bıraktığın yerde asılı kalsın, insan işte senden sonra da hayatı devam edecek. buraya kadar tamam, ama yine de bir an için acaip hissettirir. özellikle de siz bekarsanız artık tamamen farklı liglerin oyuncusu olmuşsunuzdur, yok aynı ligde olsanız beraber top koşturacağınızdan değil de benzetme işte.

    ben iki tane evlendirdim mesela, evlendirdim dediysem elimle düğünlerini yapıp gerdeğe sokmadım tabi, benden habersiz sinsice evlenmiş hainler. ilki biz ayrıldıktan bir yıl sonra evlendi, hatta daha sonra boşandı, tekrar başkasıyla evlenmeye niyetlendi falan, "amma da evlenme meraklısıymışsın be arkadaş !" dedim geçiştirdim, ama ilk duyunca bir acaip geldi, nedenini sormayın, insan öyle hissediveriyor işte. az önce de ilk sevgilimin evlendiğini öğrendim, facebook sağolsun. aradan nereden baksan bir on yıl geçmiş, o on yılda bağlar tam olarak kopmamış, yılda bir bile olsa görüşülmüş, konuşulmuş, hatta yeni sevgiliyle tanıştırılmış, misafir edilmiş, misafiri olunulmuş falan. ama şimdi bunu facebooktan öğrenmek de bir acaip koydu bana, ceza olarak diyorum bu akşam bir arayayım da kavgaya tutuşsunlar, eşi beni pek sevmez de. sonra da derim "ay nerden bileyim ben, aklıma geldi bir hatrını sorayım diye düşündüm" gerçi içimden bir ses de "kız niye sinirlensin ki ? kapmış zaten çocuğu artık, sen de onun sapı, bunun çöpü derken kendi turşunu kurarsın artık" demiyor değil. neyse aramıyacağım, yuh o kadar da değilim.

    uzun lafın kısası bir devrin bitiyor olduğunun işaretidir bu olay, hatta belki bittiğinin. büyüdüğünüzün, hatta belki orta yaşlara doğru dört nala koştuğunuzun işaretidir, hem de hiç anlamadan. asabınızı bozan -eğer evlenen eski sevgiliye hisleriniz yoksa, ki benim kesinlikle yok- onu kaptırmış olmanız, evde kalmış hissetmeniz, başkalarının hayatlarının devam ettiğini idrak etmeniz falan filan değil de zamanın, sizin zamanınızın, hayatınızın sizi bile umursamadan, siz bihaber bakıyorken akıp gidivermiş olmasıdır. artık sahilde ilk gerçek erkek arkadaşıyla el ele tutuşan kız değilsinizdir, bunu zaten biliyorsunuz da bunun gibi anlar o kızın artık sonsuza dek öldüğünün en gerçek kanıtıdır.

  • cumhurbaşkanı mı, köy muhtarı mı bazen anlamak zor oluyor. şu ortamdaki ucuzluğa bile şaşırmıyor insan.

    bu arada süleymaniye camii 7 yılda tamamlandı, her şeyden anlayan reis 1 yıla düşürdü hahaa

  • "evlenme hazırlığı içinde olan bir çift trafik kazasında ölüp cennete gider. damat adayı durumu görevli meleğe anlatarak evlenip evlenemeyeceklerini sorar.

    "bir bakayım" der görevli melek. aradan 3 ay geçtikten sonra mağdur çifte: "her şey ayarlandı. sizi evlendirebiliriz" diye müjdeli haberi verir.

    damat adayı peki der; "biz düşündük de, acaba evliliğimiz yürümezse bizi boşayabilir misiniz ?"

    görevli melek gök gürültüsü sesiyle son derece kızgın bir şekilde:

    "siz manyak mısınız? cennette bir imam bulabilmek için 3 ayımı verdim. avukat bulmak ne kadar sürer tahmin edebiliyor musunuz?"

    (bkz: bu da böyle bir anımdır)
    melek olan benim.

  • sarıyer beşiktaş minibüsü, bundan 1-2 sene öncesi. ben en arkanın bir önünde yanımda bir teyze ile oturuyorum, en arka koltukta ise olayın kahramanı yaşlı bir amca var. (öğretmen emeklisi olduğunu sanıyorum)

    neyse, bir olay olmadan minibüs gidiyor, birisi parasını uzatıyor sonrasında:

    - 1. levent ne kadar?
    - 1400 abla

    o anda arka koltuktaki amca birden kabarıyor:

    - 1.levent ne kadar dediniz şoför bey?
    - 1400
    - e ben demin maslak için 1400 verdim?
    - ikisi de 1400 beyefendi
    - e olur mu canım öyle! onun yolu daha uzun!!!
    - öyle işte...

    1-2 dakika amca söylenir. sonra yine sesini yükseltir:

    - ne saçma şey! benim gideceğim yoldan çok daha uzun. o niye 1400 veriyor? niye benle aynı? daha fazla vermesi lazım?
    - amca tarifeler öyle
    - ne demek canım! öyle saçmalık mı olur? neden fiyatlar böyle?
    - fiyatları ben koymuyorum beyefendi.
    - sen koydun demiyorum. neden böyle diyorum. neden?

    1-2 dakika durur, tekrar başlar

    - böyle saçma şey mi olur... ikisi de aynı. ne acayip.
    - ...
    - o uzuuuuuuun gitsin, 1400... benimki daha yakın. az vermem lazımdı. fazla para aldınız.
    - ...

    1-2 dakika sonra tekrar başlar ama bu sefer ben dayanamam arkama dönüp cevap veririm:

    - benden fazla para aldınız bence. ikisi de aynı para olm....
    - amca, tarifeler böyleymiş. tutup şimdi otobüse binsen benim yolum daha kısa diye yarım bilet mi vereceksin? illa ki gittiğin yol kadar ödemek istiyosan taksiye bin, onda haksızlık yok bak
    - senlen konuşmuyorum delikanlı!!!!

    bir anda yanımdaki teyze gaza gelip arkasını döner ve:

    - onlan konuşmuyorsun ama hepimizin kafasını belliyorsun! bir sus be adam! bir sus!
    (akabinde bana doğru dönüp sessizce "bunamış..." der)

    amca susar...

  • zaten kuran'da yazan şeyin niye deneyini yapıyorlar anlamıyorum. hükumetimiz bunların önüne geçşin pls.

  • içerdiği görseller ve farklı özellikleriyle dikkat çeken pasaport tasarımlarıdır. orijinallik.

    1. norveç pasaportu

    uv ışığa tutulduğunda kuzey ışıkları manzaralarıyla canlanan sayfalar içeriyor. aynı şekilde kanada pasaportunun sayfaları mor ışığa tutulduğunda niagara şelaleleri ve parlamento tepesi’nin üzerinde patlayan havai fişekler canlanıyor.

    2. japonya pasaportu: japonya vatandaşları 20 yaşına geldiklerinde iki farklı pasaport tipi için başvuru yapabiliyorlar. mavi pasaportlar beş yıl geçerliyken, kırmızılar on yıl boyunca geçerli.

    3. malezya pasaportu 1998 yılında biyometrik pasaportları ilk uygulamaya koyan ülke malezya’dır.

    4. ispanya pasaportu ispanya vatandaşları 172 ülkeye vizesiz veya kapıda vize uygulamasıyla seyahat edebiliyor.

    5. çin pasaportu 1996 yılında çin vatandaşlarının %77'si yalnızca devlet kuruluşlarında çalışan kişilerin alabildiği ‘kamu işleri’ pasaportu taşıyordu.

    6. hindistan: normal hindistan pasaportları 36 sayfadan oluşuyor, ancak sık seyahat edenler 60 sayfalık pasaport talep edebiliyorlar.

    7. avusturya pasaportu avusturya pasaportunun her sayfası farklı bir eyaletin armasını taşıyor.

    8. bir adet biyometrik güney kore pasaportunun üretilmesi sekiz saat sürüyor ve günde 26.500 tane pasaport üretilebiliyor.

    9. yeni zelanda'nın resmi dillerinden olan maorice, ülkenin pasaportunda ilk defa 2000 yılında kullanılmaya başlanmış ve fransızca'nın yerini almıştır.

    10. ingiltere pasaportu ülkenin daha önce 'büyük britanya ve irlanda birleşik krallığı' olan adı 1927 yılında 'büyük britanya ve kuzey irlanda birleşik krallığı' olarak değiştirildi.

    11. filipinler pasaportu 2007 yılına kadar filipinler'in pasaportu yeşil renkteydi.

    12. rusya pasaportu rusya’da çok sayıda farklı uluslararası pasaport tipine ek olarak, rusya ve eski sovyet ülkeleri arasında seyahat için bir dahili pasaport da veriliyor.

    13. singapur pasaportu birleşik krallık ve amerika birleşik devletleri’ne kolay seyahat imkan sağladığı için singapur pasaportları aynı zamanda sahteleriyle de meşhur.

    14. tayland pasaportlarının kapağında ülkenin ulusal amblemi olan ve kraliyet ile kralın gücünü simgeleyen garuda yer alıyor.

    15. ukrayna pasaportu eski ukrayna halk cumhuriyeti'nin pasaportunda yalnızca 16 sayfa vardı ve bunun yedi sayfası da pasaport sahibinin kişisel bilgileriyle doluydu.

    16. avustralya pasaportu avustralyalılar ilk pasaportlarını 1. dünya savaşı sırasında, 1917 yılında almıştır. savaş sırasında yürürlüğe giren savaş önlemleri kanunu, ingiliz milletler topluluğu’nun dışına seyahat edecek herkese kimlik belgesi taşıma zorunluluğu getirmişti.

    17. kanada pasaportu kanada vatandaşları pasaport başvurusunda bulunurken doğum tarihlerinin seyahat belgesinde yer almamasını tercih edebiliyorlar, ancak bu durum bazı ülkelerden vize alınması konusunda sıkıntı doğurabiliyor.

    18. italya pasaportu günümüzde italyan pasaportları kırmızı, ancak 1966 yılında yeşil ve 1953 yılında maviydi.

    kaynak: skyscanner.com.tr

  • ulan şurda acımızdan ölsek kimse çıkarıp 5 kuruş para vermez. ağlasın lan ne olacak. sanki anasını babasını elinden almışız. kralex gittiğinde koskocaman halimle oturup ağlayacaktım az kaldı. ben deseydim beni gönderin ilk maçını izleyeyim diye etmediğiniz laf kalmazdı.

    saçma sapan bir kampanya.

  • bir yerlerde bir çocuğun gözünde yaşlar, elinde uzaktan kumandasıyla kala kaldığının belgesidir.