hesabın var mı? giriş yap

  • lan bu dışarda yemek yemeyin salçalı makarna yapın evde yiyin diyen mal sürüsü sosyal hayat, eğlence, gezme tozma, stres atma vs'den zerre anlamıyor. bira pahalı, evde yapın. rakı pahalı, etil alkol. sinema pahalı, kaçak izle. iphone pahalı, reedmi al. et pahalı, tavuk taşşaa ye. tatil pahalı, köye git. sigara pahalı, içme. araba pahalı, otobüse bin, anandan arabayla mı doğdun? ledtv pahalı, tüplü neyine yetmiyor? koltuk zamlandı, bir yıl yerde otursan ölmezsin. damacan su kaç lira oldu? suyu da az iç amk. umumi tuvalet pahalandı, gel ağzıma sıç.
    allah belanızı versin sizin. sizin yaşadığınız şey hayat değil ama siz anlamıyorsunuz, anlamayacaksınız.

  • yaşlanma belirtilerinin azaltılması, deformitelerin düzeltilmesi, daha estetik görünüm oluşturulabilmesi amacıyla yapılan yüz yogası; doğal yöntemlerle, kendi kendinize yüz egzersizleri yaparak, yüzünüzü genç ve güzel hale getirebileceğiniz bir yöntemdir.

    yaş ilerledikçe özellikle 25 yaşından sonra vücuttaki kolajen seviyelerinde başlayan düşüş ilerleyen yaşlarda cildin hızla yaşlanmasına ve daha çabuk deforme olmasına neden olmaktadır. cildi içten ve dıştan beslemek bundan dolayı çok önemlidir.

    yüz yogasında en önemli noktalardan bir tanesi yüz kaslarınızı bilmek ve yapacağınız yüz egzersizlerinde sadece belli grup kasları çalıştırmak. örneğin gözünüzün etrafındaki kırışıklıkları azaltmak veya kırışıklıkların olmamasını sağlamak için, göz kaslarınıza odaklanıp, yüzünüzdeki diğer alanlardaki kasları kırıştırmadan esnetme ve gevşetme egzersizleri yapmalısınız.

    yüzümüzdeki kaslar:

    - kaşları kaldıran kaslar (frontalis kası)
    kaşların yukarı kaldırılmasını sağlar, yatay alın çizgilerinden sorumludur.

    -kaşları indiren/çatan kaslar (korrugatör ve proserus kasları)
    kaş ortasındaki dik çizgiden ve burun kökündeki yatay çizgiden sorumludur.

    -gözü kapatan kas (orbikülaris okuli kası)
    kaz ayağı çizgilerine neden olan kastır.

    -burun üzerindeki kas (nazalis kası)
    burun üzerinde tavşan çizgilerine neden olur.

    -dudak kası (orbikülaris oris kası)
    dudakları büzer, konuşmada, ıslık çalmada ve ağız hareketlerinde çok fonksiyonel bir kastır. yaş ilerledikçe barkod çizgilerine neden olur.

    yüzümüzde çizgilerin ve kırışıklıkların oluşmasını beklemeden müdahale etmek en iyisidir. yüz yogasını beden sağlığımız için yaptığımız bir spordan farksız görebilirsiniz. haftalık spor rutininize ilave olarak her gece uyumadan önce sadece 10-15 dakikanızı ayırarak pozları uygulamanız gözle görülür farklar yaratacaktır.

    uygulama öncesi cildinizi iyice temizleyin. sonrasında kuru ise cildiniz nemlendirici krem uygulayın ve pozları uygulamaya başlayın. eğer nemlendirici kullanmaz iseniz kuru cilt esnekliğini kaybettiğinden dolayı uyguladığınız pozlar cildinizi kırıştıracaktır. buradaki en önemli husus pozları gerçekten doğru uyguluyor olmanız. eğer pozları uygularken kendinizi görmüyorsanız çalıştırdığınız kas grubu belki başka bir bölgede kırışıklık oluşturacak durumlar yarabilir. bu yüzden pozları ayna karşısında yapmanız kesinlikle çok iyi olacaktır. pozları uygularken eğer başka bir bölgede kırışıklık oluştuğunu fark ediyorsanız o poz sizin uygulamanız için doğru değildir. o pozu hemen bırakmalısınız. aksi takdirde bir bölgede kırışıklığı engellerken, diğer bölgelerin deforme olmasına neden olabilirsiniz.

  • futbolu zerre takip etmeyen şahsım tarafından daha iki gün önce öğrendiğim gerçektir.

    slaven bilic'in gelişini de ligin 3. maçında öğrenmiştim.

    her neyse, lan adam roberto carlos, sivas'ta oturuyor şu anda. brezilya'nın kumsallarından sivas'ın soğuğuna bir hayat hikayesi. kangallarla dans.

    her şeyi geçtim, bu adam nereye sıçacak lan!

    not: insanın aklına ilk "ağzına sıçsın amua goduum" demek geliyor, biliyorum.

  • dun kahve icmeye iki kadin geldi annemlere. komsuymusuz da tanismaya gelmisler. neyse tanistik hos bes, teyzenin bir oglu varmis, avukatmis, hic evlenmemis filan falan anlatti da anlatti teyzem, baktim annemin gozler guluyor, "aman kismet iste, olur ama gec olsun guc olmasin" diyor bana bakip.

    neyse teyzeler kalkti, giderken mutlaka bize gelin diye soz aldi, hos bes ettik gittiler.

    annem direk hayirli kismet moduna gecmisken, kadinlardan biri geri geldi. teyze yasliliktan artik bunamis, yanindaki hemsiresiymis, oglu da evli. bizim kismet gelemeden yalan oldu.

    gorucunun bile sahtesi geliyor ya bana, hayattaki sansimi daha net anlatamazdim.

  • abd'de böyle eski kafa amerikalılar vardı. biz türkçe konuştuğumuzda bizi uyarır "burada ingilizce konuşacaksınız burası amerika!" derlerdi. demeye cesaret edemeyenler de garson aracılığıyla bize uyarı yollarlardı (bkz: arby's/@ssg). normalde varlığından haberimizin bile olmadığı bu insanlar bir anda gözümüzde cahil, ayrımcı ihtiyarlara dönüşürlerdi. aklımızda öyle yer ederlerdi. ama abd'deki fark oranın cahilinin baya yaşlı olmasıydı. biz ise türkiye'de o cahil ihtiylarların gençliğine denk geldik şansımıza. neyse iki üç kuşak sonra biterler herhalde.

  • şüphesiz ki pluton'dur. gezegenlikten çıkartmaya çalıştılar ama o çizgisini hiç bozmadı: mesafeli ve istikrarlı. yürü be pluton!

  • saldırıyı yapan baş örtülü bir bayandır. ne acıdır ki 15 yıl önce bu baş örtülü bayanın hakları için mücadele eden insanlara da kelepçe takılıyordu. tartaklanıyordu.
    üniversite yıllarımda derme çatma barınaklarda başörtüsü çıkartılır veya peruk takılırdı. yağmurda çamurda içim sızlardı. okul girişlerinde isterlerse arabamda başörtülerini değiştirebileceklerini teklif ederdim. birçoğu reddetmezdi.
    benim gibi muhafazakar kesimden gelen ve sol kesimden birçok arkadaşım başörtüsü mücalesine destek oldular. fakat görüyorum ki üzerinden çok fazla yıl geçmeden mazlum, zalime dönüşmüş. kendisi gibi olmayanı yumruklayabiliyor. birazcık vicdan yahu....

  • sene 1994, ilkokul üçüncü sınıftayım, ikinci sınıfı okumadan atlatmışlardı.

    fevzi hocam vardı, ölene kadar unutmayacağım kendisini. çok fakirdik. polatlı'nın kırsalından göçmüş, tek geliri asgari ücretli işçi maaşı olan bir aileydik. hatta iyi hatırlıyorum, babamın aldığı maaş 800 bin lira ise bunun 600 bin lirası kiraya gidiyordu. bugüne kıyasla ayda 200 liraya geçinmeye çalışan bir aileydik. kardeşim 1 yaşında, onun masrafı vardı. benim çok az da olsa okul masrafım ve akşam doyması gereken 4 kişi vardı. cornetto'nun altın değerinde olduğu yıllardı. babam baktı olmuyor, köye geri göçmeyi düşünüyordu ciddi ciddi. öğretmenim beni çok sevdiği için konuşmaya gitti, yanında ben vardım.

    babam: hocam, durumumuz çok zor, kızım yeni doğdu, onun masrafı derken yetiştiremiyorum ay sonunu. benim için köye geri dönmekten başka bir çare kalmadı.

    fevzi hocam, bunu duyduğu anda ceketini çıkarttı. işaret parmağına asıp babama gösterdi, ve dedi ki:

    "bak kardeşim, ben gerekirse bu ceketi satar, bu çocuğu okuturum. hiçbir yere gitmiyorsunuz, sadece emeğine emek katıp oğlunu okut!"

    babam, fevzi hocamın bu sözünden öyle utandı ki, beyaz yüzü kıpkırmızı oldu. hocaya teşekkür edip elini sıktı, yolda hiç konuşmadık, ama ben öyle sevinmiştim ki. geri dönmeyecektik ve ben okumaya devam edecektim bir şekilde.

    benim kaderimi bir öğretmen değiştirdi. fevzi hocam olmasaydı bugün köyde koyun güden, tarla ekip biçen bir çoban olacaktım. kız kardeşim muhtemelen evlendirilmişti bile.

    kaderimizi çizen, bize yön veren bütün öğretmenlerin öğretmenler günü kutlu olsun. bilin ki, sizi benliğimizde taşıyoruz bir ömür boyu.