hesabın var mı? giriş yap

  • öykü serter yüzünden başlığa üçüncü entry girişi yaptıran yarışma. kızım sen bildiğin terbiyesizsin? sadece sunucu olduğunun farkında olmayan, yarışmacılara ayar vermek için debelenen biri oldu çıktı. "özlem uzun mu konuşacaksın, oturayım mıaa?" ne demek ablacım? sen orada sunucusun. 92644 saat de konuşsa ayakta bekleyeceksin. biri kralsın, yardır falan mı dedi nedir? herkeste saygısızlık diz boyu.

  • üniversiteye giriş sınavında aldığı puanla, ciddi bir devlet üniversitesinden mezun olan avukatların aldığı puan arasında 3-5 değil 30-50 puan fark vardır.

    dipnot: özel mesajdan felaket çemkirenler var, beni özel okullar birliği tarzı bir yere mi şikayet ettiler nedir anlamadım mesaj yağıyor,
    istatistik istiyorlar, bir ortalardan bir de tepelerden karşılaştırma vereyim de rahatlayın

    2013-2014 taban puanlarına göre:

    dokuz eylül hukuk: 420,55
    bilgi üniversitesi hukuk: 339,71 fark 81 puan

    galatasaray hukuk: 524,63
    koç hukuk: 415,09 fark 109 puan

  • 3 ay tatil yapıyorlar, aldıkları maaşı haketmiyorlar diyen dallamaları da bu başlığa bekliyoruz.hangi iş grubu * bir insanın hayatına bu denli yön verebilir.

    not : hayatı bir öğretmeninin dokunuşları sayesinde yön değiştirmiş bir mühendis.

    debe edit : işini onuruyla yapan tüm öğretmenlerimin ellerinden öpüyorum.
    iyi ki varsınız ...

  • mümkün mertebe uzak dursak da avm'lere bebek arabasıyla gitmek zorunda kaldığımız her seferde karşılaştığımız uyuz tiplerdir.
    dün akşam yine karşılaştık bu tiplerle.
    yürüyen bant olan katlarda zaten kesinlikle kullanmıyoruz asansörü ama yürüyen merdiven olunca güvenlik nedeniyle mecburen binmek gerekiyor asansöre. ama ne mümkün bir sürü gereksiz tip yüzünden binebilmek. adam 1 ya da 2 kat çıkabilmek için yürüyen merdivenin hemen yanındaki asansörün önünde 10 dakika bekleyebiliyor. fıttırıyorum. lan sen gezmeye gelmedin mi bu nalet yeri? geze geze çıksana amk yukarı! yaşın en fazla 30! nasıl bir robotluk bu!

    asansör geldiğinde binebilmek de ayrı bir macera. bebek arabasının yanlarından önümüze geçip binebiliyor insanlar. sıra mıra hak getire. öncelikli olmamız gerektiğini tamamen bir kenara bırakıyorum zira burası türkiye.

    bazen yavruyu kucağıma alıp yürüyen merdivene kaktırıyorum arabayı iki büklüm çıkıyorum üst kata.

    edit: anne değil baba yazdı.

    edit 2: öncelik tanımlanmamış diye atlamış sazan. tanımlanmış tabi ki. asansörün önünde öncelikliler diye bir tabela var ve orada bebek arabası işareti var. işte bu beyinsizler asansörleri işgal eden.

    edit 3: ha bir de memleketi bilmezmiş gibi ne işi var avm'de demiş. lan biz çok mu meraklıyız gidip onca insanın içinde sıkış tıkış hareket etmeye. 'zorunda kaldığımızda' yazmışız bak oraya. yani bu avm denen yerlerden tamamen uzak durmak artık çok zor. illa ki bir işini orada görmen gerekiyor. siz okküzsünüz diye biz kendimizi mi sakınalım. bunu sokak köpeklerine karşı yapıyoruz biz. ısırırlar diye gitmiyoruz onların takıldığı yerlere. sen de mi bu muameleyi istiyorsun. bu heyvanlar yüzünden gitmiyorum mu diyelim.

    debe editi: başlıktaki tüm entirileri okuyunca düşündüğümden daha fazla öküzle birlikte yaşadığımızı gördüm. ellerine sağlık çok güzel açıklayanlar olmuş konuyu. bir öküze anlatır gibi anlatmışlar.
    özetliyorum: kimse bu tiplerden iyilik beklemiyor, asansörden inip yer versin demiyor zaten. sadece sıra beklemesini öğrensinler ve mecbur değillerse kalabalık yapmasınlar yeterli. orada sırası gelen anne-baba asansöre binebilmeli. aksi gerçekten insanı delirtiyor.

  • bir erkek olarak düşündüğümde bana bile zor gelen icraat. bazen eve geldiğimde düşünüyorum " çalışan kadın olsam yemek yapmam gerekecekti" diye. hem çalışan kadın olup hem ev kadını sorumluluğunu üstlenmek dünyadaki en zor yaşam tarzlarından biri sanırım. eşimin çalıştığı zamanlarda mümkün olduğunca yardım ediyordum. genelde dışarıda yemeğe teşvik ediyordum , bazen yemeği yapıyor sofrayı hazırlıyordum. yeri geldi camları bile sildim. iki kişi çalışan çiftler , birbirinize yardımcı olun , hayatı çekilmez kılmayın.

    not : eşim ev hanımlığını seçtiği için böyle bir durumum kalmadı.

  • 2023-2024 eğitim öğretim yılı başladığında okulun öğrencilerini ve velilerini dumura uğratan olay. çocuklar ilk gün makarna ve çorbayla karşılandı. akşama yine aynısı. sonraki günler ve öğünler de hep aynı devam etti. arada bir öğün kuru fasulye, bir öğün de nohut verdiler.
    kızım da bu yıl yatılı olarak hazırlık sınıfında okumaya başladığı için olan biteni yakından takip edebiliyorum.
    sabah kahvaltısı içler acısı. çocuklar okul açıldığı günden bu yana etli yemek nedir görmedi. dün mantı çıkmış, kızım telefonu açmış bana coşkuyla anlatıyor. annesi dedi ki: "kızım içini açıp baktın mı, et var mıydı?"
    şu yemeklerin fotoğraflarını görünce ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız umarım.

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    okul idaresi hükümetin reva gördüğü 39 tl ile çocuklara nasıl 3 öğün yemek vereceğinin çaresizliği içerisinde. okul aile birliği de velilerin bağışlarıyla durumu kotarmaya çalışıyor.

    saray'da ve meclis'te çöpe dökülenleri düşününce sinir olmamak elde değil.
    öğrenci velileri olarak çocuklarımıza reva görülen bu saçma sapan durumdan kurtulmanın yollarını arıyoruz. fatih portakal da bu okuldan mezun. fox tv, sözcü tv ve diğer basın araçlarını da devreye sokmaya çalışıyoruz ama bize biraz sabredin bütçe artırımı talep edildi deniyor. bu ne kadar sürer bilemiyorum.

    okul müdürünün de katıldığı online bir toplantı yaptılar pazartesi günü. okul müdürü geçen yıl öğle yemeklerinin fiyatında artış yapmış ve bu yüzden soruşturma geçirmiş. ben toplantıda kendisinde bu sorunun çözümüne dair pek bir azim ve kararlılık göremedim. sanırım geçirdiği soruşturma onu biraz pasifize etmiş.
    bakın ben okul müdürünü ya da okuldaki başka bir görevliyi suçlamıyorum. suçlu düpedüz hükümet. diyanete, savaşa, göçmene para akıtan hükümet kendi çocuklarını aç bırakıyor. bu çocuklar ülkenin lgs denilen rezalet sınav sisteminden alnının akıyla çıkmış, yüzde 0,7lik dilimin içinde, geleceğin umudu, zeki ve çalışkan çocuklar. öyle olmasa da olurdu? ne fark eder? gelişme çağındaki çocuklar bunlar.

  • anadolu, mezopotamyanın kıyısında, medeniyetin dünyaya yayıldığı köprüsü, üzümcülük ve zeytincilik ile medeniyetin ilerleme noktalarından, çok şanslıyız ki en bu antik çağların tatlarını hissedebiliyoruz şaraplarımızda.

    1- suvla behramlı
    truvanın, tanrıların mekanı olimposun, antik yunanın ve mustafa kemal'in tarihi hikayelerinin coğrafyasından, biraz soğuk biraz rüzgarlı, havası her daim temiz ikliminden beklendiği gibi az şekerli, küçük taneli üzümlerinden gelen içimi çok hoş bir yemeklik şaraptır. fiyatı da uygundur. öncelikle ızgara kırmızı etle, elma gibi ekşi meyvelerle, bergama tulum gibi 1 yıldan fazla eskitilmemiş taze sayılabilecek peynirlerle güzel uyum sağlar. bunun yanında yemek pişirirken de kullanılabilir bir şaraptır.

    2- doluca antik
    14,5 derecesiyle kırmızı şaraplar arasında en yüksek alkollülerden birisi olmasının yanında, tadının dolgunluğu ve yoğunluğu ile çok lezzetli bir şaraptır, yüksek asiditesi nedeniyle eski kaşar, parmesan en az üç yıl civarı olgunlaştırılmış peynirler ve kuru dinlendirilmiş ızgara kırmızı et ile harika uyum sağlar. siyah üzüm, şeftali gibi sulu meyveler ve bademin yanında beyaz leblebi iyi bir eşlikçidir.

    3- kavaklıdere yakut
    kavaklıdere gibi şarapçılık geleneklerine bağlı bir firmanın özenle birçok çeşit üzümün harmanlanmasıyla yapılmış, bu sebeple de her yıl aynı tatta bulabileceğiniz şarabıdır. özel günlerinizde de hediye edilebilir çünkü birçok damak tadına hitap eder. kendine has karakterinin olmaması, ortalama kalan tadı ile birçok yemekle uyumludur.

    4- kavaklıdere primeur
    sonbahar ayında bağbozumunun kutlanması amacı ile ilk sıkılan üzümlerden üç hafta içinde yapılan taptaze bir şaraptır, bu sebeple sadece sonbahar ayında ve sınırlı üretimdir. her yılın tadı ayrı olur. ne çıkacağı tamamiyle sürprizdir, bu geleneğe ortak olmak isteyenlere önerilir, fiyatı da oldukça uygundur.

    5- buzbağ elazığ
    bölge serisi ülkenin farklı iklimlerinde farklı cinslerde yetişen üzümleri tatmak için harika bir seridir. bu seri içinde elazığ ise dünyanın en iyi şaraplarıyla yarışabilecek kompleks tada ve dolgunluğa sahiptir. aynı sebeple her damak zevkine hitap etmeyebilir. bir karaf içinde havalandırılması ve geniş kadehlerde içilmesi tavsiye edilir. badem ile hoş bir uyum sağlar.

    6- ancyra merlot
    üzümün kendisini seven için en güzel şaraplardandır çünkü meyvemsi yuvarlak, düşük asitli, hafif tatlımsı içime sahip bir şaraptır. sade içilebilir, ya da kuruyemişlere eşlik edebilir. her şarap açık havada ve güzeldir ancak bu şarap daha da güzeldir. ayrıca düşük kükürt dioksit (koruyucu) nedeniyle baş ağrısı yapma olasılığı en düşük şaraplardan biridir.

    7- buzbağ beyaz (emir narince)
    yazlık meyvemsi hafif asitli soğuk içilmesi tavsiye edilen bir şaraptır. uygun fiyatıyla ucuz şaraplar arasından tercih edilesidir.

    8- turasan emir
    yıllar önce kapadokya bölgesinde yapılmış taş oyması havuzlarda dinlendirilen, bu özelliği ile istisna şaraplar arasına giren, taşın aroması olmaması sebebiyle üzümün tadının korunduğu, ülkenin ödüllü ve özel beyaz şaraplarindan biridir.

    9- sava kırmızı
    şarapseverleri ucuz şarabıyla eşlik eden, listede bahsedilmezse ayıp edileceğini düşündüğüm, ortamda olmazsa olmaz arkadaş gibi, cenazene gelen eski dost gibi, sen de halısaha arkadaşı ben diyim çatkapı gideceğiniz dostunuz... kasa kasa alınır partilenir. düşenin dostu, yalnızların arkadaşı, arkadaşlıkların tutkunu, tutkalların dostu neyse abartmayalim... ucuz şarap.

    10- yukarıdaki şaraplardan daha fazla para harcayacağınız her şarap zaten özeldir, özel gün şarabıdır, ayda yılda bir içilir, her gün içmek gösteriştir, görmemişliktir. o yüzden 10 numarayı size bırakıyorum, ne içtiğin değil kim ile içtiğin daha önemlidir, bazen en kötü şarap en güzel anların yaşanmasında kıvılcım olur, gönlünüzün ateşi hiç sönmeyesin, tüm şarapseverlere selam olsun.

    gül de şarap da bilene güzel gelir,
    sarhoş olmayan için sarhoşluk nedir?
    cebi boş, gönlü dolu olmayan kişi,
    her şeyden geçmenin tadını ne bilir?
    ömer hayyam.

  • yönetmenliğini vincente minnelli'nin yaptığı 1956 yapımı film. vincent van gogh'un hayatını ve arkadaşı paul gauguin'le olan ilişkilerini anlatır. van gogh rolünde kirk douglas, gauguin rolünde ise anthony quinn oynamıştır. anthony quinn, bu filmdeki rolüyle en iyi yardımcı erkek oyuncu oscar'ını almıştır. film ayrıca en iyi erkek oyuncu ve en iyi uyarlama senaryo kategorileri de dahil olmak üzere dört dalda daha oscar'a aday gösterilmiştir.

    sinemanın gelmiş geçmiş en iyi aktörlerinden ikisinin yer aldığı enfes bir filmdir.