ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
öğretmene yapılan satisfaction şakası
-
eğitimin ailede başladığını bir kez daha gösteren olay. "öğretmenler şu kadar maaş alıyor ama çok tatil yapıyor." diyenler gelsin izlesin bakalım hangisi bu çocuk müsvetteleriyle uğraşır?
esenler otogarı'nın son hali
boston dynamics
-
gün gelecek robotlar bize bu robotu dürten arkadaşın videosunu izletecekler, sonra da organize işler'deki meşhur dayağın bir benzerini üzerimizde deneyecekler.
hayvan gibi dürtmesene amın evladı, benim için acıdı eleman düştüğünde. neyse ki efendi robotmuş da vurdu kapıyı çıktı.
breaking bad'in türk versiyonuna isim önerileri
-
uyuşturucu işine giren kimya öğretmeninin kurtuluşu.
stv
edit: imla
madem izmirli bir kızım açıkta kalsın kıçım
kızlardaki seni annemlere anlattım klişesi
-
- seni anneme anlattım
- buyrun ?
- seni de anlattım
- ha ?
- seni de seni de onu da anlattım
- hayırdır hanım kızım
- hepinizi anlattım anneme hepinizi nıhhaha
- deli galiba ?
- seni de anlatıcam kaçma gel buraya
azot protoksit
-
diger ismi ile nitröz oksit(n2o), solunum yoluyla uygulanan bilinçli sedasyon ajanlarının en çok kullanılanı olup renksiz, hoş kokulu, yanma ve alev alma özelliği olmayan inorganik bir ilaçtır. bu ilacın kullanımına ilk olarak iskandinav ülkelerinde (özellikle danimarka’da) 1930’lu yıllarda başlanmıştır. kan akımına etkisi tamamen fiziksel olduğu için vücuttaki dokularla kimyasal bir bağlantı yapmadığı bilinmektedir. oksijenle birlikte kullanıldığında en önemli etkisinin, santral geri dönüşümlü sinir sistemi baskılaması olduğu ileri sürülmektedir. uygulandığında gazın büyük bir bölümü hemen kana karışarak akciğerlere gönderilir. plazmada çözünmesi düşük seviyede olduğu için etki dozuna çabuk ulaşmakta ve kesildiği anda kandaki dozu hızla azalmaktadır. yan etkileri azdır ve yeterli oksijen ile birlikte kullanıldığında toksik etkisi olmayan bir gazdır. yüksek konsantrasyonlarda nitröz oksit kullanımının mide bulantısına neden olduğu ve doğru ayarlanamayan doz verildiğinde ise hastada endişe ve heyecanın artmasına neden olabilmektedir.
karantinabuddy aranıyor ilanları
-
29 nisan - 17 mayıs arası çemişgezek'te karantinabuddy aranmaktadır. masraflar benim tarafımdan karşılanacaktır. köy yumurtası, koyun peyniri gibi doğal gıdalar ve çelik çomak, ebelemeç gibi eğlence faaliyetleri yapılabilecektir.
not: muhtarım.
ışıklar içinde yatsın
-
mümkünse arkamdan kimsenin söylemesini istemediğim cümle.. ben ki uyurken kapalı televizyonun çük kadar kırmızı ışığından rahatsız olan adamım, öteki tarafta onca florasan, spot ışığında siksen yatamam.. deliksiz uyusun cümlesi daha makbuldür.. çünkü yaşamında gün yüzü görmedi bu müstakbel rahmetli..
cem yılmaz
-
cem yılmaz'ı çokça seven, saygı duyan ve kendisinden öğrenilecek şeyler olduğuna inanan bir insanım. ancak her zaman kendisinin dillendirmeyi sevdiği bir söz vardır şu minvaldeki sorulara karşı:
"neden güncel meselelere duyarlı anlamda eserler üretmiyorsun? neden mizahı zayıfın güçlüye karşı olan savaşında hep kullanıldığı gibi kullanmıyorsun? hem de bu silahı en iyi kullanabilecek en başarılı, en yenilikçi zeki sanatçılardan, silahtarlardan biriyken?"
kendisinin cevabı ise şu kaçamak minvaldedir, bilenler bilir - ki ben buna hep saygı duymuşumdur:
"bunu zaten yapan abilerimiz, arkadaşlarımız var. onlar bu işi iyi yapıyorlar. ben bunlara girmiyorum, ben yapabileceğim en iyi şeyi yapıyorum, sanatımı icra edip, insanları güldürüyorum. güldürürken düşündürmeyi başkaları yapıyor zaten."
harika yapıyorsun, saygı duyuyorum, daha fazla para ve başarı kazan ve daha iyilerini yap; bunu tüm kalbimle umarım.
buraya kadar her şey normal ama işte sayın cem yılmaz; sen bu insanların durumunu sallamaz, bu konuda kaçamak yaparsan, yarın gelip de yine bu insanlara karşı sosyal medyadan "korsan almayın, heeyy" diye bağırdığın zaman, 3-5 şak şakçı ya da fanboy haricinde hiç kimse seni ciddiye almaz, güler geçer; benim gibi bilerek ve isteyerek ya da bilmeden... zira bu milletin seninkinden önce açlık, fakirlik, sömürü, cehalet gibi onlarca sorunu var senin vaktiyle sallamadığın... ve şimdi onlardan senin onlar için yapmadığını, senin için yapmalarını, duyarlılık göstermelerini bekliyorsun. ancak biliyorsun ki sen insanlar için ne yaparsan, onlar da zamanı gelince senin için onu yaparlar. "eh ama ben onları o kadar, güldürdüm, hizmet ettim?" . eh onlar da güldüler işte, o kadar. neden şimdi düşünmelerini bekler oldun ki?
hem hani sorunlarımıza girmiyorduk, düşünmüyorduk, gülüp eğleniyorduk seninle? ne oldu yani, senin paralara, emeğe dokunulunca mı sorun çıktı ilişkimizde? eh hani bizimkiler? hani asgari maaşa 14 saat çalışıp, ölen taşeron madencinin emeği? çok bir şey değil, çıkıp 2 kelime söyleyip duruş gösterebileceğin, bir şeyler değiştirebileceğin binlerce işçinin yetimin, çocuğun hakkı? bu böyle uzar gider, senin girmek istemediğin meseleler, biliyorum...
heh işte, o yüzden susman daha iyi bu konularda, sen sanata devam et, gülelim eğlenelim yalnızca. böylece hayatım boyunca senin için yazmayı aklımdan dahi geçirmeyeceğim bu tarz bir ilyas salmansal bir entry yazmayayım bir daha, ta-mam?