hesabın var mı? giriş yap

  • bob ross gerçekten de çok iyi bir ressamdır. amerikalıların "the natural" dedikleri doğuştan yetenek sahibidir. 20'li yaşlarında bir askerken resim kurslarına gider. ama o sıralar soyut resimler isteyen eğitmenlerle pek geçinemez. 1978'de ressam john thamm'le tanıştığında 36 yaşındadır ve o sırada çoktan kendini yetiştirmiş iyi bir ressamdır. thamm, bob'dan neyi istiyorsa onu resmetmesin ister. bob da tıpkı ekran başında olduğu gibi alaska'daki yaşamından manzaralar çizmek istediğini söyler. ve john thamm'in aktardığına göre bob fırçayı eline aldığında atölyedeki herkesi etrafında toplayan inanılmaz bir sanatsal yeteneğe sahiptir.

    şimdilerde çok çeşitli youtube ressamları var ve yine bob ross'un kullandığı yağlı boya tekniğiyle muhteşem resimler yapıyorlar. bir örnek: https://www.youtube.com/…/kevinoilpainting/featured
    15 dakikalık videolarda yapılan bu müthiş resimlerdeki tüm uzun sürecek detaylar ileri alınarak hızlıca atlanmakta, gündüz başlanan resim aslında hava karardığında bitmektedir. yani minimum bir gün süren bir resim yapma süreci söz konusudur. ve birçoğunun önünde de yapacağı resmin bir kopyası vardır; ressamlar bu resme bakarak resim yaparlar. ve kayda alınmayan kısımlarda yapılan uzun süren ayrıntılar resimlerini gerçekten muhteşem kılmaktadır.

    bob ross'un ise resmini bitirmek için yalnızca 30 dakikası vardır ve ileri alma gibi bir şansı yoktur. tuvalde olacak herşeyi 30 dakika içinde kotarması gerekiyordur. o nedenle bu yeni ressamların resimleri çoğu zaman bob ross'un yaptığı resimlerden iyi görünüyor. bob'un programdaki derdi "insanlar mutlu olsun, bir şeyler öğrensin"dir. genelde birbirine benzer manzaralar çiziyor gibi görünse de çok çok farklı, deneysel çalışmaları da fazlasıyla vardır. yarım saat içinde yaptığı şu muhteşem resme bakın mesela: https://www.youtube.com/watch?v=rchxqj4dhlm

    bir de tabi yeni öğrendiğimiz çok dokunaklı bir hikayesi de vardır. bir keresinde oğlu steve'e ilerde programda onun yerini alırken zorluk yaşamaması için dağları bilerek kötü çizdiğini söylemiştir. yani adam yapabildiği en iyi resmi muhtemelen tv başında hiç yapmadı bile. ve biliyor musunuz bence burada konu sadece oğlu da değil, bence bob ross ekran başında onu izleyerek resim yapmaya çalışanlar için bile yapabileceği en iyi resimleri yapmamış olabilir. ekran başındaki izleyicinin bir bob ross'un yaptığına bir de kendi yaptığına bakıp mutsuz olmasını istememiş olabilir. bob ross böyle de hassas kalpli bir adamdır. orduda geçirdiği 20 yıl içinde bir daha kimseye bağırmayacağına dair kendine yemin etmiş bir adam.

  • izmir'de askerlik yapanlar genelde tepeciği görüp geldiği için dikkate almadığım önermedir. neden tepecik diye soracak olursanız, izmirliler anlamıştır asker-tepecik ilişkisini.

  • 65 yaş üzeri kullanıcılar için getirmesi bedava ve “getirevlat” kodlu %10 indirim

    sağlık personeli için de aynı şekilde getirmesi bedava ve “minnettar” kodlu %10 indirim

    yapan uygulama. böyle ufak jestlerle mutlu oluyor insan.

  • tırın durma mesafesine bakınca hızının sınırlar içinde olduğunu düşünüyorum. çocuk durmak varken tıra doğru koşmuş .

    anne baba acılı anlıyorum da tırın o çocuğa çarpmaması için hiç orada olmaması gerekiyordu , ben tırda bir hata görmedim açıkcası.

    umarım kısa sürede iyileşir.

  • komik bir anımı hatırlatan olay.
    bir yaz vakti tren ile seyahat ederken vagon arasında bira sigara haylazlık yapıyorduk. bir tinerci de gelip muhabbetimize katıldı. gır gır şamata derken bizim bi arkadaş açık kapıdan aşağıya doğru sarktı.
    tinerci: ''olm böyle gündüz vakti kafanız güzel salak salak hareketler yapıyorsunuz, allah muhafaza aşağı düşsen, ya da ne biliyim hızlı giderken kafanı şu tabelalardan birine vursan geberip gitsen hiç biriniz ailenize biz trende içip salak salak işler yapıyorduk demeyeceksiniz, sonra tinerci trenden aşağı adam attı diye gene biz haber olacağız..''

  • doğum gününden bir gün önce ablanın evine gidilir, yaş 33.

    abla 8 yıl önce sıradan bir adamla evlenmiştir, kız kardeş anlam verememiştir bu duruma, dünya da bu kadar yakışıklı karizmatik erkek varken neden bu adam diye...
    o sıralarda kendisi çok parlak bir adamla çıkıyordur, ve arka planda onunla sevgili olmak isteyen başka erkeklerde vardır. (kızımız güzel sonuçta)
    halihazırda sevgilisi olan adam kıza evlenme teklif eder, ama kızımız maymun iştahlıdır, sonuçta bir ömür geçirilecek ya ötekiler daha iyiyse...
    yıllar böylece geçiverir daha iyisi daha iyisi derken.

    bir gün kızımız bakar etrafında parlak, karizmatik, yakışıklı erkekler dolaşmaz olmuş, insanlar onu birileriyle tanıştırmaya başlamış kendi yeteneğini kaybetmiş gibi…

    “şöyle bir adam var, ama boşanmış, ama çocuklu” vs. laflarını duymaya başlar kızımız. inanmak istemez duyduklarına, tamam yaş ilerlemiş olabilir ama hala güzeldir, hala ruhu herkesin peşinde koştuğu o kızın ruhunu taşımaktadır.

    gece olur, abla enişte ve iki sevimli çocuk yatak odasına uyumaya giderler, içeriden sohbet ve gülüşme sesleri gelir, sıcacık bir yuvanın gülüşme sesleri...
    kızımız koca salonun kanepesinde gözlerini tavana dikmiş uyumaya çalışmaktadır. daha önce kendini hiç bu kadar yalnız hissetmemiştir.

    gözlerini kapatır, sabah olduğunda geçmişteki güzel günlerine uyanabilmek umuduyla,

    sabah olur, gözlerini açar güzel kızımız; yaş 34.

    edit: güzel kızımız şuan evli ve çocukludur. boş yere ümitlendirdiği için kızanlar olmuş :)

  • 2016 mayıs - meclis tutanaklarından:

    mithat sancar (mardin) – oscar wilde’ın bir sözünü aktarmak istiyorum sizlere.

    zeyid aslan (tokat) – kim?

    mithat sancar – oscar wilde.

    zeyid aslan – o kim ya? (gürültüler)

    mithat sancar – araştırın, ne yapayım?

    başkan – bunu düşünelim.

    ahmet sami ceylan (çorum) – necip fazıl’dan biraz örnek verir misin? bu medeniyetin değerleri de var. buradan örnek ver.

    başkan – arkadaşlar, mithat bey’i bekleyelim, sözünü bitirsin, ondan sonra.

    halis dalkılıç – senin bu medeniyete bu kadar yabancılaşman bizim zorumuza gidiyor.

    mithat sancar – bir dinleyin. tam da bunu söylüyor. dinleyin, değerlendirme sizindir. oscar wilde millîdir, millî değildir, onu da tartışın ama şu sözü, lütfen, bu sizin değerlendirmelerinize karşı iki dakika düşün, sonra da bağırın çağırın.

    “kaba güce karşı koyabilirim ama kaba bir mantığa katlanamam. kaba bir mantık yürütmede adil olmayan bir şeyler vardır. kaba mantık, zekâya da bel altı vurmaktır.”

    başkan – konu üzerinde konuşalım.

    mithat sancar – esasen konu üzerinde konuşuyoruz.

    adnan günnar (trabzon) – sayın başkan şimdi oscar ödüllerinden bahsetmenin sırası mı?

    ayşe acar başaran (batman) – “oscar wilde” dedi ya!
    burcu çelik özkan (muş) – oscar wilde,wilde.o, ödül falan değil yani “oscar wilde” diye bir adam."

    (bkz: anayasa komisyonundaki oscar wilde tartışması)

  • yemin ediyorum bizim 112 çağrı merkezindekilerin amerika'daki 911 çağrı merkezindekileri dinleyip ders alması gerekiyor. bu kadar amatörlük arka arkaya soru adres alamama olamaz ya. kadın şok halinde enkazda 3 çocuğum var diyor çağrı merkezindeki yok taksim kaç yok apartman numarası kaç bilmem ne. oldu olacak ev sizin mi sigorta var mı onu da sor. devletin birimlerinde çalışanların kriz yönetebilme soğukkanlı olabilme yeteneği sıfırın altında sıfır bile değil.