hesabın var mı? giriş yap

  • müthiş bir görmemişlik ürünü. hayatımda gördüğüm en leş dekorasyona sahip ev. o dolaplar pahalı diye estetik olmak zorunda değil güzel kardeşim.

  • anadan doğma soymak ne zamandan beri standart uygulama olmuş amk. ne beni ne de tanidigim hiç bir arkadaşım anadan doğma soyulmadı. cük görmeye meraklı bir gizli ibneye yetki vermişler belli ki.

  • yapılmış ve yapılacak en iyi belgesellerden biri. üreten, tüketen, soluk alan, işletme okuyan, bankalarda, reklam şirketlerinde çalışan, çocuk bekleyen, ütücülük yapan, system sucks man diye gezinen herkesin bu belgeseli seyretmesi gerekiyor. elimde olsa milyonlarca çoğaltıp sokakta bedava dağıtırdım.

  • "akp'yi eleştirdiği" gerekçesiyle alınmış ve bugün resmi yazıyla tebliğ edilmiş karar. devlet televizyonunun parti çiftliği olarak kullanılmasının güzel bir örneği.

  • bazen olur bu. özellikle simit gevrek değilse, ısırınca kolayca parçalanmıyorsa olur. insanoğlu sadece simitle beslenmek zorunda kalsa, evrim sürecinde şakaklarda mini üçgen boynuzlar çıkmasına neden olurdu heralde.

  • önemli bir veridir.

    bakın, 50 yaşında bir dayınızım. çizgili t-shirt, bol paça gri kumaş pantul ve tokyolar ile dolaşıyorum. kafamda da dyo marka bez şapka var. göğüs cebime de kimlik ve cigara koydum. polis bile kimlik sormuyor. o kadar yaşımla uyumluyum. en büyük zevkim de inşaat seyretmek, sokak röportajlarına dadanıp "akp'li dayı simülasyonu" yapmak ve ağzına kadar dolup taşan kafeleri, iki elim arkamda seyrederek dolaşmak...

    50 yaşına kadar pek çok kriz gördüm.

    70'leri, o tüp kuyruklarını hatırlıyorum.

    1980 darbesini gördü bu gözler.

    1994 yılı idi sanırım. yeni mezun olmuştuk. ekonomik kriz patladı. bom! diye. pek çok kişi işsiz kaldı, dolar fırladı, raflardaki malların fiyatı ikiye katladı...

    2001 yılındaki anayasa fırlatma krizini de yaşadım. ingiltere'den yeni dönmüştüm. bir de baktım ki, memleket karışmış...

    eneeee!! la noliy! dedik.

    ama, hiçbirinde insanlar bu kadar rezil şartlarda yaşamadılar.

    her krizde fatura emekçilere kesildi ve işsiz kalanlar oldu,

    ama ne evsizlik ne de açlık tehlikesi ile karşı karşıya kaldık.

    yetersiz beslenme konusu tartışılıyordu ama kıtlık yoktu memlekette.

    şimdi ise...

    kriz var. öyle bir kriz ki, elektrik, doğal gaz, benzin vs. devamlı zamlanırken, büyük marketler stokçuluk yapmaya başladılar.

    bırakın ev araba almayı, ev kiralayamaz, kiraladığımız evde duramaz olduk.

    türkiye'nin hiçbir döneminde insanlar bu kadar rezil ve çaresiz bırakılmadılar.

    ve birileri halen çıkmış, "teğet geçti. bu kriz nedir ki?" diyor. lan her şeyimizi kaybediyoruz, birader! sen neyin hesabındasın? aloooo! hayırdır!?

  • akp dönemi savcısına ait cümle. şaşırtmaz... sildirir bu başlığı da nasılsa. savcı değil mi, ona her şey serbest...

    ek olarak, yol vermeyen vatandaşa söylediği laf değil, (videodaki beyana göre) emniyet şeridinden giderken aracına çarptığı, kaza alanını terk etmek isterken karşı çıkan vatandaşa söylediği laftır. vatandaşı ezmeye çalıştığı da videoda gözükmektedir.

    ama olsundur, o savcıdır. ona serbesttir...

  • yazılanları okudukça çocukluğum geldi aklıma. eskiden her gün komşu, akraba, mahalleli, köylü ne kadar saçma sapan insan var hepsi bizim eve gelirdi. hiç boş kalmazdı evimiz. gündüz kadınlar toplanıp cinlerden bahseder gece korkudan uyuyamadığım için annemden dayak yerdim. her akşam okey partisi verilirdi bizim evde. komşular toplanır bağırış çağırış okey oynarlardı. hatta bir gün sizin eviniz yok mu dedim çocuk aklımla, evden kovdum. ertesi gün kahvaltıya geldiler jdjdjd

    bir sene boyunca kuzenim bizde kaldı, hala gördükçe tüylerim diken diken olur. sonra annemin kuzeni de kalmıştı günlerce koca adam artık gitsin diye haber vermeden evden kaçmıştık.

    bir gün hiç tanımadığımız bir kadın yerleşti bizim eve, çocuğuyla birlikte. sokakta kalmış kimsesi yokmuş bir kaç ay kaldı. yemin ederim toplama kampı gibiydi.

    misafir kavramı benim için bir çocukluk travması. şu anda yalnız yaşayan bir insan olarak kardeşimi bile eve davet etmek istemiyorum. öyle bir travma.

    yok misafir başka odaya girmiş de, yok özel tuvaleti kullanmış da, kırlente kolunu değmiş de bilmem ne. biz eve yerleşen misafir artık gitsin diye gizlice kaçtık hey yavrum hey. daha arayıp anahtar soruyor heee anahtarı ayakkabının içine koyduk dangalak.

  • zerdüştlüğü üç temel prensip özetler:

    1) tarım ve hayvancılık soylu ünvanlardır.
    2) tüm yaradılış tanrı ve şeytan arasındaki mücadeleye dayanır.
    3) hava, su, ateş ve toprak (tahta yok) kirletilmemesi gereken saf elementlerdir.

    sonra bu üç prensibi hiç can sıkmadan şöyle açıklarız:

    zerdüşt der ki, “bir inançlının evi, sığırları, karısı ve çocuklarıyla inşa ettiği, ve sığırın beslendiği; köpek, kadın, çocuğun, ateşin gelişebildiği yerdir. inançlı yetiştirici mısır, çimen ve meyve yetiştirir; kurak olan yeri sular, aşırı su olan yeri kurutur”. zerdüştler oruç tutmayı yasaklar: “kim yemek yemezse dinsel görevlerini başarılı biçimde yerine getiremez, savaşlarda başarılı olamaz……; yemek yiyerek evren yaşar ve yemeyerek ölür”. evlilik ve poligami katı bir şekilde emredilir, o kadar ki herodot kralın her yıl en geniş aileyi ödüllendirdiğini not düşmüştür.

    ikinci prensip zerdüştlüğün ikili doğasını gösterir. ahura mazda öküz, çoban köpeği, horoz gibi tüm iyi şeyleri yaratmıştır ve insanların görevi bunlara şefkat göstermektir. diğer tarafta ahriman, av hayvanları, yılanlar, tüm sinekler ve böcekler tüm zararlı şeyleri yaratmıştır ve insanların bunları inançla yok etme görevini üstlenmeleri gerekir. öküzün bu bağlamdaki pozisyonunu yorumlamaya gerek yok, onun önemi günümüzde hala hindistan’da kutsal bir hayvan olarak sayılmasıyla açıkça görülüyor. köpeğin pozisyonunun yorumuna gelince; ahura’nın hoş ağzından şairane bir şekilde şunlar dökülür: “köpeği kendinden giysili kendinden pabuçlu yaptım. köpek insanlardan yemeğini elde etmek ve karşılığında insanların mallarını korumak için uyanık, dikkatli ve sivri dişli doğdu. köpeğin sesiyle uyananların evinden bir şey çalındığında bunu yapan hırsız yada kurt parçalanmış olarak bulunur. hiçbir ev ahura için yapılmış dünyada yaşayamaz ama benim iki köpeğim, çoban köpeğim ve ev köpeğim yaşayabilir”.
    miskinlikten uyandıran horoza ayrılan konum, rostand’ın kantetler’inde yüceltilir: “bu kuş sesini günün ilk ışıklarıyla birlikte yükseltir… her kim ki benim bu kuşlarımdan bir çiftini iman ederek sunarsa onun yüzlerce kolonu olan bir evi olur”. belki o zamanlarda perslerin ülkesinde evcil kümes hayvanları azdı.

    üçüncü prensip ateşin dinsel bir simge olarak kutsallığını gösterir ve rahibin sunakta ağzını kapalı tutmasına sebep verir. ölü zerdüştler dünyanın kirlenmesini önlemek adına bir kulede teşhir edilir. ama ayrıca hasta bir zerdüşt, bütün kötülüklerin-hastalıkların şeytandan kaynaklandığı düşüncesiyle aile üyeleri tarafından dışlanır ve yaşamsal gereksinimlerden yoksun bırakılır. hastalığın tedavisi ve gerçekten inek sidiğiyle alınan tiksindirici abdest ve arınmalar bu harika dinin zayıf öğeleridir.