ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
25 nisan 2022 boğaziçi'nin mescide çevrilmesi
-
"hayatta iki şey sınırsızdır. birincisi evren, ikincisi de islamcının aşağılık duygusu. birincisinden emin değilim."
albert anştayn.
iş görüşmesinde let's continue in english denen an
-
ingilizce devam etmek ister misiniz? dendiğinde hayir diyen arkadasim var. opsiyonel sanmis oyle sorunca, savunmasi bu.
dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
-
otobüs kalabalıktır ve millet yorgunluktan ebesininkini çay tabağında görmüş durumdadır. ilerde 3-5 kızlı erkekli genç kümesi şakalar, bağrışmalar altında otobüsün huzurunu kaçırmakla meşguller. artık 40-45 yaşlarında bir adam dayanamaz,
adam : gençler biraz sessiz olun lütfen!
kız : ya tamam susarız [der ama gürültüye devam ederler]
adam :millet işten çıktı bir de siz bağırıp çağırmayın lütfen
kız : okulda hocalar, otobüste bunlar hep dırdır hep vırvır
adam : terbiyesizlere bak yavv, okulda konuşmazlar burada hâlâ konuşuyorlar,
kız : ya sanane babam mısın?
adam : ne bilim kızım annene sor * [ eee siz susmazsanız elbet bir susturan çıkar]
hülya avşar'ın 55 milyona çiçek adası'nı alması
-
adanın mülkiyetini alıp üzerine istediği yapıyı kurabiliyor olmasi bir tek bana mı tuhaf geliyor? bizler tarım arazilerinin köşesine iki odalı bir barınak koymaktan imtina ediyorken (kaldı ki yasak), başlı başına bir doğa güzelliği olan az sayıdaki adalarimizdan birinin bir kişiye kayıtsız teslim edilmesi çok garip değil mi?
patatesi pişirmeyi akıl eden ilk insan
-
mübarek biri. çünkü patatesi ilk gören kişi ben olsam muhtemelen bir ısırık alıp tükürür, "arkadaşlar yemeyin bunu rezil bir tadı var, şu karşı ağaçtaki kırmızı şeyleri bir deneyelim." filan derdim ve böylelikle patates denilen mucizevi besin keşfedilemezdi. ama işte biri bunu almış, ateşte yakmış ve tuzlamış, sonra biri yağda kızartmış, öteki haşlamış... neler neler ya. çok güzel tadı var.
eve kahve makinesi almanın mantıklı açıklaması
-
4-5 sene oldu sahibinden.com dan breville espresso makinesi aldım. bugün sıfırı 30.000 ikinci el 15/18000 arası.
ben aldığımda 3000 falandı fiyatı. dolar bazında aynı yani aşağı yukarı 2nci elde.
her gün 2 minimum olmak üzere totalde minimum 3500 bardak içecek yapılmıştır makinede. iki kere bakıma gitti sadece.
güncel fiyatlarla bir maliyet hesabı yapayım.
kahveyi taze kavrulmuş çekirdek alıyorum. son zamlarla kilosu 600 falan. 18er gram içecek başı demek ki bir kilo paketle 50-55 arası içecek yapıyoruz.
suyun litresi 3.5 tl (damacana) makine her içecek için yarım litre su tüketiyor desek 1.75.
3500 icecegin güncel fiyattan mağaza maliyeti (americano desek) 50 lira desek (güncel ne bilmiyorum) 175000 lira yapar.
günlük olarak 100 lira.
bana maliyeti 3500 icecegin 44000 lira (kahve su dahil elektrik eklemedim)
aleti ikinci el 20ye aldım, yıllık da (bana maliyeti) 8000 liralık da kahve içtim alet kendini neredeyse 1 senede amorti etti. günlük maliyet 20 lira.
rakamlar yuvarlandı (ama çok da yuvarlanmadı)
hesaplayan emekli albay moduna geçmişim lan. sabah denizi kaçırdınız çarşaf gibiydi
ülker 1 nisan reklamı
-
ruh hastası yobaz seni..
ülkede 4 milyon arap dolaşır ses etmez, genel sağlık sigortası diye kendisine her ay borç yazılır ses etmez, 1 senede 25 bomba patlar, yüzlerce insan ölür duymaz, bi araba 100 bin lira olmuş bilmez, 1 kilo kıyma 40 lira olmuş alamaz, bütün dünyanın 3 katı fiyatına telefon televizyon alır umursamaz, patronu sigortasını yatırmaz bilmez, işsiz kalır dert etmez, suriye'de güvenli bölge oluşturacaz diye asker gönderilir, 70 şehit verilip geri dönülür, takmaz, dünyanın en güzel denizlerine doğasına sahip ülkesinde, elin hansı 1 ay tatil yapar, bu daha bir kez olsun ailece tatil nedir bilmez..
ama çokonata reklamındaki subliminal 'meşazı' görüp, gece 4'te topkek pıçaklayıp ülkesini korur.
ailemi bu işe karıştırmak ahlaki değil
5 eylül 2015 italya türkiye basketbol maçı
-
hanımın gallinari'ye;
"aaa ne güzel yüzlü çocukmuş, türk mü bu?"
demesinden sonra evde küçük çaplı bir kriz yaşandığını söyleyebilirim.
tribimi yaptım hemen, şeftali soymuş getirmiş, yemiyorum.
öyle bir maç.
mathias rust
-
bir süper gücün maskara konumuna düşmesine neden olmuş kişidir. 19 yaşında bir adamın, soğuk savaşın son yıllarında, rusların tüm savunmasını aşıp, silahsız bir uçağı moskovanın ortasına indirmesi tam bir skandaldır.
çocuk kabul etmeyen restoran görünce çıldıran anne
-
birkaç gündür twitter'da kendi çapında olay yaratan annedir. kendisi ve destekçileri bildiğin terör estiriyor. vay efendim çocuğunu nasıl almazlarmış, nereye şikayet edebilirmiş, bu ayrımcılıkmış, çocuğu kapıya mı bıraksınmış, bunu normal karşılayanlar geri kalmışlık göstergesiymiş vs vs vs .
ilgili tweet: https://twitter.com/…oay/status/1426845289172934667
(düzeltme: hesabını kilitlemiş. şuradan ne yazdığı görülebilir: https://www.instagram.com/p/csrbz0rmtsq/)
eskiden de böyleydi ama yeni nesil anne babaların bir kısmı gerçekten çıldırmış. dünya sizin ve çocuğunuzun etrafınızda dönmüyor arkadaşlar. yüzlerce restoran varken, bir tanesi çocuk almıyoruz dedi diye zorla kısırlaştırma kanunu çıkarılmış gibi delirmek niye? oraya gitmeyiverin, bu kadar basit.
bu arada o kadar gürültü patırtı içinde restoranın adını yerini yazmamışlar en büyük kayıp bu.
not: çıldırmak tabirine takılanlar olmuş. çıldırmak için illa saçını başını yolup birine saldırmasına gerek yok. bu ve arkasından gelen ısrarlı tweetleri atmak da bir çıldırmışlık örneği. bir kısmını sildi sanıyorum ama, "kudurun", "geri kalmışsınız" vs şeklinde fikrini desteklemeyenlere sallayıp duruyor kendisi.