ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
28 şubat 2016 gaziantepspor galatasaray maçı
-
babam,galatasaray'la aramızda kaç puan fark oldu dedi..ağzımda lokma vardı elimle de gösteremedim aq.
not : bjk
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"dizilerde sigaraya içkiye özendirmek yasak ama baldıza yengeye özendirmek serbest"
türkler dublajı iyi yapıyor
-
(bkz: dublajlı film izlemek)
şeklinde bakınız verilerek, dublajlı film izlemeyi ya da iyi dublaj yapılmasını eziklikmiş gibi gösterenlere denk gelmemizi sağlayan durum.
yıl 2014, muhtemelen 30 yaşına yakın çoğu kişinin annesi ya da babası ingilizce bilmiyor ve gözleri belirli bir derecede bozuk. umarım bu basit örnek anlaşılması için yeterli olmuştur.
15 temmuz demokrasi ve milli birlik günü
-
hiç bir başbuğ, meydanlara inin ben de geliyorum demez.
nietzsche ekşi sözlük yazarı olsa alacağı nick
marmara tıp acil servisinin karantinaya alınması
bir kalecinin en mutlu olduğu an
-
guiza ile karşı karşıya kaldığı andır.
not: rüştü hariç
sosyal ağların 6 ay içinde kullanılamayacak olması
-
acaba o zaman bakanlar nasıl istifa edecek diye merak ettiren yasak.
ben duygu özaslan sorularınızı yanıtlıyorum
-
mesleğiniz nedir?
sözlükçülerin yediği tarihi ayarlar
-
en fenasını guitar hero oyununda yediğim ayar. oyunda pek tecrübem yok, bir elin parmaklarını geçmez oynamam. neyse arkadaşlarla gidiyoruz arada bu oyuna, yalnız gittiğimiz mekanda müthiş güzel bir kız çalışıyor. sadece bu kızı görmek için oynamaya gelen var aramızda o derece. ben bi önceki gün easy'den medium'a geçtim diye kendi gitarımın zorluk derecesini medium'a çıkardım nasıl olsa çalıyorum diye, neyime güveniyorsam artık. başladık oynamaya arkadaşlar takır takır çalarken ben batırıyorum sürekli. 4-5 notadan bir tanesine basabiliyorum sadece. en sonunda her başarısız oyuncunun verdiği tepkiyi verdim: '' bu bozuk ya, çalışmıyor !'' değiştirelim bu gitarı dedim. arkadaş seslendi stüdyodan, derken o müthiş güzel kız geldi: "buyrun sorun nedir?" dedik 'bu gitar çalışmıyor değiştirmek istiyoruz.' 'ben bi bakayım' dedi. aldı eline gitarı, zorluğu en yüksek seviyeye getirdi. tam olarak hatırlamıyorum ama benim çalamadığımdan oldukça zor bi parçayı açtı başladı çalmaya. ama nasıl çalmak. tek bir nota kaçırmıyor. arkadaşlar bi bana bakıyor bir de ekrana. ben boncuk boncuk terliyorum. kız da durmuyor hala çalıyor; o çaldıkça ben terliyorum ben terledikçe o döktürüyor. kız şarkıyı bitirene kadar hatasız çaldı. gitarı uzattı bana kayıtsız bir ifadeyle: "ben bunda bir sorun göremedim?" benim artık kafamdan duman çıkıyor, yüzüm kızarmış domates gibi. sessizce aldım gitarı. o günden sonra bi daha gidemedim oraya. masa tenisi oynuyorum artık, daha eğlenceli zaten.
90'ların en çağının ötesinde türk şarkıları
-
can-kat \ çek git
klibiyle olsun, müziğiyle olsun yarattığı duygu silsilesiyle keza, mamaafih sözlerindeki ahenk olsun, yani olmaz böyle bir şey. can-kat bizim corc maykıl'ımız olduğu kadar, 90'arın sıkıcı ve rutinleşmiş pop müziğine yeni bir soluk getiren en duygusal kahramanlarımızdan biridir.
bu güzide eserin tadına varmak için buyrun
https://www.youtube.com/watch?v=ujuahassauy
tekstil cenneti olup ünlü marka çıkaramayan ülke
-
gelişmiş hiçbir ülkenin tekstille işi yoktur ama en iyi giyim markaları da onlarındır. tüm enerjilerini sanayi ve teknolojiye ayırıp donlarını sana biçtirip diktirirler.
sana da derler ki "tekstil ülkesisin be koçum."
sırtına gelişmekte olan ülke etiketi de vururlar ki havandan geçilmez!
para kiminse marka da onundur. patron kimse etiketini o vurur. süleyman kimse mühür ondadır.
bu nedenlerle marka çıkmaz bizden.
"türkler taş ve moloz taşımakta çok iyi" diyen kanadalı maden şirketi bile uyandırmadı birçoğumuzu.
adamlar altınımızı çalıp doğamızı bok etti. ameleliğini de bize yaptırdı.
akıl sahiplerine bu örnek yeter de artar.