hesabın var mı? giriş yap

  • 1961 nisan'ında küba 'daki castro rejimini devirmek aacıyla abd 'nin desteklediği kübalı mültecilerin ülkenin güneybatısındaki domuzlar körfezinde giriştikleri başarısız askeri harekat. 1959 başında küba'daki amerikan yanlısı diktatör batista 'yı devirerek iktidara geçen fidel castro sovyet yanlısı bir politika izliyordu. a.b.d. castro'yu devirebilmek için çeşitli yollar aradı. amerikan devletleri örgütü'ndeki diğer latin amerikan devletlerini küba aleyhinde girişme zorladı ve bu ülkeye karşı bir şeker boykotu uygulamaya başladı. castro bu harekete, küba'daki amerikalıların mülklerini millileştirerek cevap verdi ve havana'daki amerikalı diplomatların ülkeyi terk etmesini istedi. bunun üzerine başkan eisenhower küba ile diplomatik ilişkileri kesti. bundan sonraki başkan kennedy de cia'nın hazırlanmış olduğu planı uygulamaya koyarak domuzlar körfezi çıkartmasını gerçekleştirdi, ama plan başarısızlıkla sonuçlandı. kübalı yetkililerin harekata katılmış mültecileri yargılamaları sonucu harekattaki a.b.d. rolü ortaya çıktı. bu olaydan sonra iki ülke arasındaki gerginlik sovyetler birliği'nin küba'ya nükleer başlıklı ekim füzelerini yerleştirmeye başlaması ile daha da arttı...

  • instagram başıma açtı türlü belayı. ben bu terörle instagram denen platformda yüzleştim a dostlar. feysbuk hesabımı uzun zamandır etkin kullanmadığım için twitter ve instagram denen platformlarda boy gösteriyordum. "babaanne hobisi" diye nitelendirilen kanaviçe, örgü, nakış gibi bilimum hobilerle ilgilendiğimden bir şekilde bu çevreden epeyce takipçi yaptım.

    yeni takipçi geldiğinde bazen kimmiş diye profilini şöyle bir görüntülüyorum, bio'da şunlar yazıyor:

    "kokoş gelin (burada gelin smaylileri var bolca),
    11 eylül 2013 gelini (umarım kap'a da bildirmişsinizdir bu tarihi),
    evinin hanımı (kocam beni çalıştırmıyor, ayrıca çok da zenginiz nihohoha),
    kocasının ilkgöz ağrısı (ilkgöz birleşik yazılmış, ayrıca en yüce aşk bizimkisi ve namusluluğa vurgu),
    mutfağında rengarenk bi bayan (çok da marifetliyimdir, sucuklu yumurta yapıp altına keçeden amerikan servisi koymayı aşçılık sanırım),
    (burada bolca kalp smaylisi) azra & tuğberk (burada bolca kalp smaylisi) + (bir kere de adınızın ayşe, mehmet olduğunu göreyim yaa.)"

    abartıyorsam allah belamı versin. şurada fotoğraf paylaşımı mümkün olsa da göstersem keşke.

    bazen de iyice gaza gelip paylaşımlarının altlarındaki yorumları okuyorum. aşık atışması yapıyorlar karı koca.

    bir yemek fotoğrafı var, borcam böyle. altında şu diyaloglar gelişmiş:

    -fırında kaşarlı makarnam pişmek üzere an itibariyle fırına girmiştirrrr
    +aşkım ellerine sağlık, senin elinden zehir olsa yerim (smayliler smayliler)
    -hadi soğutmayalım yemeğimizi (içinden kanlı ok geçen ah o smayliler)

    bir tanesinde de kadın kolye resmi paylaşmış nazar boncuklu.

    -aman nazar değmesin (kadın kendi kendine bunu söylüyor)
    +kim almış? (kocası bunu yazıyor.)
    -kocamın hediyesi :) (sevim koş, mal beyanı var)

    dostum siz aynı evde değil misiniz? niye birbirinizle buradan yazışıyorsunuz? çünkü siz çok mutlusunuz, çünkü en güzel aşk sizinkisi. çünkü onu pezevenklerin elinden siz aldınız. geçen vıcık vıcık aşktan bunalan bir arkadaşım feysbuka şey yazmış:

    “hepinizin karısı-kocası o kadar romantik, sürprizli ve şekilli; birbirinizi o kadar çıngıraklı seviyor ve gürül gürül beğeniyorsunuz ki bazen bizim beşik kertmesi olduğumuzu ve tarlalarla koyunlar yabancıya gitmesin diye zorla evlendirildiğimizi sanıyorum.”

    yoruldum, vallahi yoruldum. sizin o muhteşem hayatlarınız bende kalp çarpıntısı ve kıskançlık krizleri yarattı. evlenir evlenmez 89 parça porselenlerimi ve kıyısı pikolu dantellerimi instagram'da sergilemezsem daha gün yüzü görmeyeyim..

  • bir su baskını sonrasında çadırda kalan bir felaketzede:

    - çadırlar su geçiriyor, üşüyoruz.. çoluk çocuk perişanız. nerde bu devlet, nerde bu millet, (karısına dönerek) nerde benim pijamalarım?

    not: daha sonra "nerde bu devlet, nerde bu millet" kısmı uzun süre show tv ana haber jeneriğinde kullanıldı.

    14 yıl sonra gelen edit: böyle bir şey hiç olmamış, zihnimin bir oyunuymuş. "nerde benim pijamalarım" kısmı levent kırca parodisinde varmış. ben de çok üzüldüm bunu öğrenince tabi ama n'apalım. historien'e teşekkürler.

  • kimse siginmaciyi geri gonderin istemiyor. ama siginmaciysa, devlet olarak kontrolunu yap, kamplarda tut, yemek ver, saglik hizmeti sun, hijyen kosullarini sagla vs.

    peki sen ne yapiyorsun devlet olarak?
    daha sayilarini dahi bilmiyorsun,
    sokaklarda dilenmelerine gozyumuyorsun,
    universitelere sinavsiz alinmalarini garanti ediyorsun,
    sigortasiz calistirilarak somurulmelerine gozyumuyorsun... vs.

    sana devlet denmez, mafyalasmis sistemin ortagi denir.

  • 95 yılının kasım ayında meydana gelmiş olan ve izmir'in merkezinde toplam 61 insanın ölümüne sebep olan korkunç bir felaketti. felaketin merkezi karşıyakaydı. yamanlar dağından gelen ahırkuyu deresinin taşmasıyla yamanlar-örnekköy-demirköprü-bostanlı hattında bütün evlerin birinci katları tavana kadar su dolmuş ve onlarca insan boğulmuştu. geceyarısı başlayıp 4 saat sürmüş ve metrekareye 100 kilogram yağmur düşmüştür. eskiden dağdan inen tam yedi dere yatağı vardı. bunlardan biri girne caddesiydi. sonra bu yataklar kapatıldı ve üstüne evler yapıldı. tabii suyun ve tabiatın hafızası insandan güçlü olduğu için böylesi bir felakette su hemen yolunu hatırladı ve denize ulaşmak için saldırmaya başladı.
    sontasında haftalarca ve aylarca insanlar ölüm acısından başka bir de çamurla, ekonomik zorluklarla mücadele etmişlerdi. biz ikinci katta oturduğumuz için kurtulmuştuk ama buna sevinememiştik. güneş doğup manzarayı gördüğümüzde. sabaha doğru komşu evlerden ağıtlar yükseliyordu sonra. en acısı kimi bakkalların o zaman parasıyla bir mumu ve ekmeği 250 bin liraya satmak istemesiydi. bu yerler yine de yağmalanmadı hayret ama çoğuna sonra mühür vuruldu.
    bizim sokağın başından atlar, inekler, rakı kolileri, arabalar üçer beşer geçiyordu. ama en korkuncu yeni doğmuş bir bebekti; kundak içinde.
    sonra tabii yavaş yavaş düzeldi, temizlendi mahalleler. işte şimdi unutuldu.