hesabın var mı? giriş yap

  • çok iyi yapan çalışandır. adı üstünde mesai saati ve bitmiş, ne yapsın gitmeyip. ben mesela her gün 16.59'a alarm kuruyorum ki dalgınlığıma gelip de fazladan oturmayayım.

  • muhtemelen defalarca söylenmiştir ama yine de biraz detaylı olarak açıklayayım: the office'in amerikan versiyonunun ilk sezonu size tırt geliyorsa bunu görmezden gelmenizi tavsiye ederim çünkü ilk sezon tamamen ingiliz versiyonundan uyarlamadır.

    michael scott'ın ingiliz karşılığı olan david brent'i oynayan ricky gervais; işinde kötü olan, çalışanlarına da kötü davranan, başkasının yerine utanma isteği doğuracak espriler ve hareketler yapan birini çok iyi canlandırmış olsa da nedense bu konseptteki bir insanı ya steve carell iyi oynayamadı ya da bir ingiliz üzerinde doğal duran bu rol bir amerikalı üzerinde eğreti durdu.

    neyse dizinin berbat geçen ilk sezonunun ardından steve carell, the 40 year old virgin filmi ile sempatik bir salağı çok iyi oynadığı için ve film de amerikada o dönemde iyi anlamda patladığı için dizinin yazarlarından olan greg daniels, michael scott'ı da ikinci sezonda uyuz olunan bir tipten sempatik bir salağa dönüştürme kararı alıyor. ki bu kararına diğer senaristler karşı çıksa da son söz greg abimizde olduğu için diğerleri de paşa paşa bu karara uymak zorunda kalmışlar.

    işte bu karar sayesinde the office'i ilk kez izleyen çoğu kişi "ilk sezonu izledim ama beğenmedim" diyerek diziyi bırakıp bir efsaneden mahrum kalıyor. birinci sezonda diziyi bırakan birilerine denk geldiğinizde onlara şefkat gösterin.

    edit: "ilk sezonu izlemeden ikinci sezona başlayayım mı?" gibilerinden neredeyse yirmiden fazla mesaj aldım. 1 bölümü 20 dakika olan 6 bölümlük ilk sezonu izleyemeyecek kadar vaktiniz değerliyse zaten hiç başlamayın. anime fillerı izlemiyorsunuz sonuçta, size "bu bölümleri atlayın" diyecek halimiz yok. bu yüzden artık "ilk sezonu izlemesem olar mığ?" gibilerinden komik sorular sormayın, tşk. kaldı ki ilk sezon da iyidir ama dizinin reyting olarak istenen seviyeye gelmediği ve neredeyse iptal aşamasına gelindiği için "berbat" ve "tırt" terimlerini kullandım.

  • ya gerizekalının biri neden kaliforniya değil onu açıklamış. salak. biliyoruz olmadığını. sokakta dayılar, lümpen moronlar, suriyeliler dolaşıyor. şehrin bir kısmı adana, bir kısmı konya, bir kısmı izmir onu da biliyoruz. hatta isimler ahmet mahmut süleyman onu da biliyoruz aq.

    antalya kaliforniyayla aynı enlemde. benzer iklime sahip. orman vs. insan olmayan bölgede antalyadan alıp kaliforniya’ya koysunlar seni anlamazsın. doğa sporları olarak benzer çünkü benzer iklimde. palmiyeler, güneşin renkleri, kumsallar, deniz benzer.

    bizde biliyoruz antalyanın kaliforniya olmadığını. geleneksel müziği teke zortlatması olan bi yerden bahsediyoruz. ama benzerlikler gözardı edilemeyecek kadar fazla.

    dünyanın 8. büyük ekonomisimiçmiçmiç. türkiyenin tamamını bırak bütün ortadoğuyu topla bi kaliforniya etmez zaten. aptal mısınız aq. adam ordaki iş gücünden sanayiden tasarım sanat topluluğundan bahsetmiyor herhalde aynı kaliforniya derken.

  • küresel ısınma sonucu kapladığı alan giderek büyüyen ve afrika'nın yeşil alanlarını tehdit etmeye başlayan sahra çölünü, geri dönülemeyecek noktaya gelmeden durdurmak üzere, 15 kilometre genişliğinde, kıtayı enlemesine boydan boya katetmesi planlan orman projesinin adı.

    dünya bankası, afrika birliği, afrika kalkınma bankası gibi uluslarası kuruluşların da fonladığı projenin ilk ayağı senegal'de 2007 yılında başlamış ve epey olumlu geri dönüş var. gönüllü yatırımcıların da katkıda bulunabildiği proje, bölge insanına hem gelir kapısı oluyor hem de bölge ekonomisini geliştiriyor. hayvancılar ve tarım köylüleri arasındaki otlak ve arazi kavgaları bitmiş.

    kıtanın doğu ucundaki somali ve cibuti'ye kadar uzanması planlanan ormandan duvar için milyarlarca ağacın yanında bir çok endemik ve zirai bitki de dikilecek. birçok yerde dikilen ağaçlar büyüyüp orman olmuşlar. hayvanların otlamasının ormanların yok olmasına neden olmadığının keşfedilmesi üzerine, hem evcil hem de yabani hayvanlar bitki örtüsünün geri getirilebilmesi için etkin olarak kullanılıyor. ayrıca, bitki örtüsü suyun korunması ve ziyan edilmeden değerlendirilebilmesi için de elzem. yoksa yağmur suları hiçbir derde deva olmadan akıp gidebiliyorlar. bitki örtüsü, yağmur sularının yeraltı sularını besliyor, yeraltı suları da bitki örtüsünü.

    projenin ilerleyen safhaları için potansiyel sorunlar var. ilk akla gelen sorun, bölgenin istikrarsız siyasi yapısı. senegal göreceli olarak stabil bir ülke olsa da, güzergah boyunca hem istikrarsız ülkeler hem de terör örgütlerinin kontrol ettiği alanlar var. çad'da boko haram, nijer ve nijerya'da istikrarsız yönetimler ve silahlı gruplar, etiyopya ve somali arasındaki problem ilk akla gelen olası sorun bölgeleri. ikinci problem yine insanlar. her ne kadar şu an için bu projede bölge insanı aktif rol alıyor olsa da, bütün hat üzerinde tam kontrol sağlanamayacaktır ve kimi insanlar ağaçları yakacak ve ekonomik olarak değerlendirilebilir malzeme olarak göreceklerdir. buradaki insanlar bu ormanın değerini bilseler ve yapılan işi takdir etseler bile, bazı yerlerde hayat şartları bunu zorlayabilir.

    şimdiye kadar 8 milyar dolarlık bütçe ayırılan proje, insanlık tarihinin en büyük toprak biçimlendirme projelerinden biri olmaya aday. etiyopya'nın kendi içinde de benzer bir proje var ve epey yol katettiler. senagal'de başlayan ormanlandırma çalışmaları, etiyopya'daki orman ağına bağlanacak. konuyla ilgili bbc haberi için bkz. ayrıca vikipedi sayfasından da detaylı bilgi alabilirsiniz.

    not: çin'in iç moğolistan (inner mongolia) bölgesinde de gobi çölü artık başkent pekin'i de tehdit etmeye başladığı için benzer bir proje başlattı ve inanılmaz sonuçlar alıyorlar. bu başlığa, o konuyla ilgili de tekrar yazacağım.

  • dünyanın en doğal talebi. yıllardır kiraya vereceğim zaman adli sicil kaydı ile findeks notunu isterim. ekonomik gücü olmayan veya yüz kızartıcı bir suçtan hüküm giymiş bir kimse ile kim kiracı-kiralayan ilişkisine girmek ister ki?

  • john wick adeta bir battal gazi edasıyla taktik maktik yok bam bam bam!
    gibisinden sürüsüne bereket düşmanlarını da headshot atarak alabilme kabiliyetine sahiptir.
    jason bourne ise işi daha taktiksel,daha zeka dolu ve daha planlı şekilde düşmanlarını avlayarak gerçekleştirir.yani bourne'a john wick'deki gibi bir sürü düşman hücum etmez.onun yerine kendi kapasitesine yakın bosslarla kapışarak filimlerine müthiş bir gerilim ve aksiyon katar.
    john wick 'de ise karakteri çok zorlayacak bir boss yerine yani düşmanların niteliğinden çok niceliğine önem verilerek bourne 'dan daha fazla aksiyon dozajı vererek ama gerilim faktörünü de bourne kadar vermeyerek izleyiciye aksiyona doyuracak bir film şöleni yaşatabildiğini söyleyebilirim.
    hulasa bourne için yerinde aksiyon ve gerilim,john wick için ise;yeteri kadar aksiyon azar azar gerilim.

  • milliyetcilik noktasinda kacirdiginiz bir nokta var; siz irkinizin kotu ozelliklerini yerip iyi ozelliklerini ovmek yerine her noktasina bakip kotu diyorsunuz. sizde gote got denmiyor her seye got deniyor.

    cok mu aci cekmisler? yaziktir kabul ediyorum ama bunu gidin hocalida katledilen bebeklere anlatin. gidin egenin koylerinde karnina el bombasi baglanip oldurulen turk evlatlarina anlatin iki yuzluler.

  • berberlik bir meslektir, dolayısıyla bir meslek erbabından bahsederken ilkokul mezunu diye aşağılamak anlamsızdır zira o kişinin meziyeti berber olmaktır, akademik başarı değil. bununla birlikte berber dükkân işletir, kira öder, vergi öder, işçi çalıştırır ve bir hizmet sağlar. bu hizmetin karşılığında aylık on bin lira da kazanabilir yüz bin lira da. ilkokul mezunu diye aşağıladığınız bu insanın geliri size dert olduysa demek ki sizin eğitim ve meslek seçimleriniz hatalı olmuş.