hesabın var mı? giriş yap

  • çalışma o zaman amk. adam uygulamaya girmiş su var almış getireceksin tabi. yarım ekmek tavuk döner siparişi veren adama garson kızabilir mi neden tüm yemiyorsun diye.

  • olm adam insan gibi ölçüsünü sormuş ürünün. bunda yanlış bir şey yok ki 50 liralık bir bok alıyorsan bile ölçüsünü bilmek hakkındır amk. satıcının gereksiz ukalalığı.

    satıcının 50-60 tl için bunlara vaktim yok deyip de dolap uygulamasında satış yapması da ayrıca komik. *

  • bir alışkanlığı bırakabilmek için önce ona olan sevgiyi bırakmak gerektiğini düşünürüm ben. ve iş sigarayı bırakmaya gelince de şöyle tiksinmeyi düşündüm kendisinden;

    büyükçe bir cam kavanoz alınır. (turşu kavanozlarından, epey büyük)
    sigarayı bırakmadan 1 hafta önce söndürülen tüm izmaritler bir yerde biriktirilir.
    sigara bırakma gününde, cam kavanozun içine biraz su, izmaritler ve bir parça inek ciğeri* atılır ve kavanozun ağzı kapatılır.
    evde, işte her daim göz önünde bir yerde tutulur.
    zamanla çürüyen ciğer, sigaradan tiksindirmeye yetmezse arada kavanoz kapağı açılıp derin bir nefes çekilir.

    (aslında ben bi manyakmışım da devlet bana yardım etmemiş)

  • kimin olduğunu hatırlamadığım bir karikatürde vardı (sanırım yiğit özgür'ündü). şöyle bir şeydi:

    arşimet elindeki tasta newton'un yanına gider...
    arşimet : lan olm buraya bak burayaaa!! suyun kaldırma gücünü buldum!
    newton: peki bu ne bu elimdeki? (elinde elma tutmaktadır)
    arşimet: vay ipneee... yerçekimini mi buldun lan?
    newton: heralde.. sabah graham aradı.. o da bişey bulmuş ama söylemedi
    arşimet: aradı mı? nasıl aradı?!
    newton: lan bi dakka!!
    arşimet , newton: vay ipne! telefonu bulmuş!

  • öncelikle belirteyim, herhangi bir dine mensup değilim. din kavramından da hoşlanmam.

    lakin, bu adamın geçirdiği değişimi olumlu buldum. yani öyle ya da böyle kendisine huzurlu gelen bir yol seçmiş. bir şekilde mutluluğu bulmuş. ayrıca önceki haline göre de psikolojisi daha sağlıklı gözüküyor. insanların mutluluğu ve huzuru nerede bulacağını bilemeyiz. ben saygı duydum. tabi bunların gerçek olduğunu düşünerek söylüyorum. yalandır, roldür bilemem.

    bir de bir anımı anlatmak istiyorum. üniversiteye hazırlanırken gittiğimiz dershanede bir hasan vardı. içkisi, esrarı, çapkınlığı boldu hasan'ın. bir kaç hafta ortadan kayboldu. geri geldiğinde tamamen değişmişti. bir gece bir rüya gördüğünü, tüm hayatını değiştirmeye karar verdiğini söyledi. tamamen sofi bir adam oldu. önce çok garipsedik, geçici bir şey olduğunu düşündük. hatta doğru bildiği yoldan döndürmek için de epey tahrik ettik. ama hasan bu yolundan dönmedi. ısrarlarımıza rağmen de rüyasını hiç anlatmadı. sınava girdik, üniversite için ben başka bir şehire gittim, hasan da sınavı kazanamamış, işe girmiş çalışıyordu. bundan bir sene kadar sonra bir akşam bir haber geldi. hatırlayanlar olacaktır, 2005-2006 yılları gibi istanbul topçular'da bir iş yerinde patlama olmuştu. kimya fabrikası gibi bir şeydi. hatırladığım kadarı ile yazıyorum, başlığını bulursam editlerim. o patlamada insanlar, ölmüş veya yaralanmış, çevre iş yerlerinden insanlar yardıma koşmuştu. fakat ikinci bir patlama daha olunca yardıma giden insanlardan da bir çoğu ölmüştü maalesef. bizim hasan da o yardıma koşanların arasındaymış. henüz 20 yaşında göçüp gitmişti bu dünyadan. ölümün iyisi olur mu bilmem ama umarım bu dünyadan huzurla ayrılmıştır.

    edit : (bkz: 31 ocak 2008 istanbul patlaması). yıl 2008, yer de topçular değil davutpaşa'ymış.

  • ilkokul 5.sınıf. matematik sınav kağıdının dibine yazmıştım: öğretmenim, ben o kadar parmak kaldırıyorum, bana hiç söz hakkı vermiyorsunuz. gereğinin yapılmasını arz ederim. (son cümleyi de babamın dilekçelerinden öğrenmiştim, biraz malmışım ya ben)

  • doğru söylüyor. metrobüse binerken yaptığım kıvrak figürler olmasa işe gidemez, bırakmak zorunda kalırdım