hesabın var mı? giriş yap

  • belki 50 kere söylendi, 1000 kere yazıldı ama bir daha altını kalın harfler ile çizerek belirtmekte fayda var ki bu adamlar türkiyede türkçe sözlü hard rock'ı hakkıyla yapabilen ender 3-5 gruptan biri. hatta yabancı kaynaklara türkiyede müzik adı altında referans olarak sunulabilecek kadar kaliteli işler çıkarıyorlar.

    (bkz: gelme)
    (bkz: sorma)

  • kakao ürünleri ile şeker ve/veya tatlandırıcı; gerektiğinde süt yağı dışındaki hayvansal yağlar hariç olmak üzere diğer gıda bileşenleri ile süt ve/veya süt ürünleri ve katkı ve/veya aroma maddelerinin ilavesi ile tekniğine uygun şekilde hazırlanan ürünü ifade eder.

    kakao , 4-8 metre boyunda ebegümecigiller (malvaceae) familyasından çikolata yapımında kullanılan bir bitki türüdür. doğal yetişme alanı güney amerika olmakla beraber, tropiklerin genelinde yetiştirilmektedir.

    kakao aztekler tarafından içecek yapımında kullanılmış, aztek mitolojisinde de yer almıştır. aztek mitolojisine göre kakao ağacı cennette yetişen “ iyilik ve kötülük ağacının” yeryüzündeki temsilcisidir.

    kakao taneleri o kadar değerlidir ki alışverişte dahi kullanılmıştır.

    aynı dönemde dünyanın diğer ucunda cenovalı bir denizci keşfedilmemiş topraklara yapacağı yolculukları sabrısızlıkla beklemektedir. işte bu denizci ve ünlü kaşif kristof kolomb dünyanın geri kalanını kakao çekirdeği ile tanıştaracak isim olacaktır aynı zamanda.

    ispanyolların amerikaya gelişinden sonra kakao ile tanışan halklar kakaoyu çeşitli maddelerle karıştırıp çikolata yapmayı başardılar. çeşitli baharatlar katarak sıcak içecek olarak tükettikleri kakaoyu, zamanla sütle ve kakao yağı ile karıştırarak karşı koyulamayacak lezzeti oluşturdular.

    kaynaklarda, ilk çikolatanın ingilterede yapıldığı, ilk sütlü çikolatanın ise isviçreliler tarafından yapıldığı yazmaktadır.

    kakao çekirdekleri temizlendikten sonra kavrulur ve kabuklarından ayrıldıktan sonra öğütme işlemine geçilir. öğütmeden sonra elde edilen ürün “kakao kitlesi”dir. kakao kitlesi preslenerek kakao tozu ve kakao yağı olarak ayrılır. çikolata üretimi için çikolata kitlesi, çikolata yağı, şeker, gerekli ise süt karıştırılarak ve inceltilerek konç denilen makinalara gönderilir bu makinalarda aroma geliştirme ve emulsiye edici ajan ilavesi yapılır. daha sonra şekillendirme yapılarak çikolata soğutularak ambalajlanır.

    içerdiği maddelerin oranına göre bitter-sütlü ve beyaz olmak üzere üçe ayrılır:

    bitter çikolata : bileşiminde en az %18 kakao yağı ve en az % 14 yağsız kakao kuru maddesi olacak şekilde en az % 35 toplam kakao kuru maddesi içeren çikolatadır.
    sütlü çikolata : bileşiminde en az % 2,5 yağsız kakao kuru maddesi olacak şekilde en az % 25 toplam kakao kuru maddesi içeren, ayrıca en az %14 süt kuru maddesi ve en az % 3.5 süt yağından oluşan, kakao yağı ve süt yağı toplam miktarı ise en az %25 olan çikolatadır
    beyaz çikolata : bileşiminde en az %20 kakao yağı ve en az %14 süt kuru maddesi içeren ve en az %3,5’i süt yağı olan çikolatadır .

    içerdiği çeşni ve dolgu maddesine göre de sade-çeşnili-dolgulu olmak üzere üçe ayrılır:

    sade çikolata, çikolata tipinin adı ile isimlendirilir. örneğin, bitter çikolata.
    çeşnili çikolata ise, çeşni maddesinin ve çikolata tipinin adı ile isimlendirilir. örneğin, fındıklı sütlü çikolata.
    dolgulu çikolata da dolgu maddesinin ve çikolata tipinin adı ile adlandırılır. örneğin, fondanlı bitter çikolata

    afiyet bal şeker olasıdır. kaynak belirtmek isterdim ancak çok adet olduğundan yapamam. bitirme tezimi yeniden yazar gibi oldum bi an.

  • çivi çiviyi söker mantığı taşıyan bir tedavi yöntemi.
    dr. samuel hahnemann, sıtma hastalığının nasıl tedavi edilebileceğini araştırma amaçlı olarak ormanda bitki örnekleri toplayıp gününü gün eden bir hekim imiş. tabii o zamanlar yıl 1796 ormanda sağlam bir bitki örtüsü var. bu doktor amca da onun tadına bakayım şunun tadına bakayım derken nereden aklına esmişse kına ağacının kabuklarını kaynatıp içmeye kadar vardırmış işi. bu suyu içmesinin ardından sapasağlam adam birden bire sıtmaya yakalanmış. mantık aynen şu; "bu ağaç sağlıklı bir adamı hasta ediyorsa, hasta bir adama ne yapar acaba?" diye düşünerek gerçekten sıtması olan insanlara bu sudan içirmiş ve adamların iyileşme belirtileri gösterdiğini fark edince "hasta adamlara, doğada o hastalığı yaratan her ne ise ondan verirsek iyileşir" gibi bir formülle tedavilerine başlamış.

  • bu parodi haber falan mi? ciddi ciddi pandemi yilinda kar edene ekstra vergi mi getirecekler? ulkeler vergi erteleme, daha fazla geri vergi odemesi, kira artis durdurumu, maas yardimi gibi ekonomiyi destekleyen politikalar izlerken hukumet ciddi ciddi ekstra vergi mi getiriyor?

    "hazine ve maliye bakanlığı, covıd-19 pandemisiyle yaşanan ekonomik sıkıntılara karşı hazine’ye gelir getirici yeni bir düzenleme için hazırlık yapıyor. "

    ekonomik sikintilara karsi "hazine'ye gelir getirici" duzenleme. komedi sovu mu bu abicim napiyorsunuz siz?

    bir de tabi "geçici madde", ne kadar gecici oldugu da artik sana kalmis.*

  • sırma saçlı kel şov peşinde dolanmayıp görevini yapıyor olsa haber daha buraya düşmeden emniyete alınacak kişinin çağrısıdır. ülkenin dingo'nun ahırına döndüğünü kanıtlar.

    ayrıca hep söylerim bu kargo şirketlerinin veritabanları kişiler için güvenlik açığıdır. çalışanlar zaten bilinçsiz. birinin yayınlamasına gerek yok isteyince söylecek hale gelmişler.
    [entry'nin bundan sonraki kısmı mesajla gelen haklı talepler üzerine silinmiştir.]

    özetle bu veritabanı işine bir çare bulunması lazım. adres kodu tanımlayıp sadece dağıtıma çıkan elemana mı verirler adresi, barkod sistemine mi geçerler bilmem.

    her şubede 5 kişi çalıştığını ve her firmadan kargo aldığınızı düşünün:
    yurtiçi kargo 900 şube, aras kargo 900 şube, 800 şube, 800 şube toplamda 17.000 kişi size kargo gönderilen adresleri, telefon numaralarınızı görebiliyor demektir...

    yurtiçi kargo'nun şu açıklaması yalandır. sık sık kargo gönderenler ne dediğimi biliyorlar. sadece alıcı ismi sorup "falanca adres mi?" diye teyit ettiklerine şahit olmuşsunuzdur...

  • mafia ii'de, arabayı denize karşı çekip, o manzaraya karşı, radiodaki 1940'lı yılların parçalarıyla ve martı sesleriyle beraber alkol almışlığım vardı evde.

  • kafasından zeka fışkıran, muhtemelen istanbul'da üniversiteyi yeni kazanmış bir öğrencinin tespiti.boğaz köprüsünü de satın almazsın sen bu zekayla.