hesabın var mı? giriş yap

  • persle arabın alakası yok, türkiye'de ev alan iranlı ortalama anadolu insanından daha moderndir dert etmeyin

  • sırf birini cok sevdiniz, seviyorsunuz diye kendinizi sevmekten asla vazgeçmeyin.
    kendinizi sevmeye devam etmeyi asla unutmayın.

  • son şınavda genelde takilip her seferinde bastan aliyorum tum döngüyü.
    ise gidemiyorum, cocuklar aç, barfiks kemiriyorlar

  • daha önce bu konu hakkında başlık açıldı mı bilmiyorum. açıldıysa da aramaya imanın bütün şartlarını yerine getirmeme rağmen bulamadım. bulan yeşillendirsin edit'leyeyim.

    doğrusu;

    "kız arkadaşından ayrı güzel vakit geçirdikten hemen sonra muhakkak bir kavganın patlak vermesi"

    olacaktı lakin harf sınırına takıldık.

    erkekler bilir. hani bazen kız arkadaşınızdan ayrı, özellikle de onun fazla tanımadığı, sizin eskiden tanışıklığınız olan arkadaşlarınızla buluşur ve vakit geçirirsiniz, bu bir gece yemek yemek olur, bir tatil olur vesaire, bişiler olur işte.

    neyse sen çok güzel vakit geçirir ve ait olduğun yere dönersin. vallahi ne iyi oldu ne zaman görmüyordum arkadaşları da şöyle eğlendim de böyle eğlendim de hepsinin sana selamı var da falan filan derken bir kavga çıkar. hiç alakasız yere ama. çok osuruktan bir sebepten yani. büyür de büyür. kıç kadar mevzu olay olur. en son dayanazsın ve dersin ki,

    "yahu kırk yılın başı arkadaşlarla vakit geçirdim ya ondan olay çıkarıyorsun di mi, çıkarmasan şaşardım, hep aynı şeyi yapıyorsun, ben farklı insanlarla arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seven bir insanım tamam mı senin gibi değilim, cidden yazık ya..."

    işte en söylenmemesi gereken şeyi de söyledin ve bütün ipleri onun eline verdin. artık %100 haklı olduğun, gerçekten de ondan ayrı güzel vakit geçirmeni kıskandığı için çıkardığı boktan bir kavga için gidip ezile büzüle özür dileyeceksin, aşkım bitanem ben seni çok özledim de, haklısın öyle dememliydim de, bik bik bik bik.

    allahım en nefret ettiğim şey ya.

    düdüt: msj kutum ağlama duvarına döndü arkadaşlar. sözlük yazarı hemcinslerimi bu yazı üzerinden "sen mi yazdın bunu?" diye taciz eden kız arkadaşlarına bir çift lafım var; birce, pelin, merve, büşra, ayşe, zeynep, fatma, irem, ayça, selma, duygu, seda, esma, defne ve diğerleri, hepinize söylüyorum, evet bu yazıyı ben yazdım, yani senin erkek arkadaşın, sevgilin, sözlün, nişanlın, kocan olan ben yazdım. sorup durma artık.

    düdüt 2: "eline sağlık ama fav'layamıyorum çünkü görürse kavga çıkar" diyen tayfa. ağlattınız. ama siz başka bir başlığın konususunuz.

  • 23 şubat 1942 sabahı, rua gonçalves dias 34, petrópolis, rio de janeiro adresindeki yatak odasının kapısı, öğleye kadar açılmadı. bu durumdan şüphelenen hizmetçiler polise haber verdiler. yatak odasına giren polisler sırtüstü yatan stefan ile elini onun göğsüne koymuş olan sevgilisi lotte'yi buldular. "veronal" adındaki ilaçtan almışlardı. titizce düzenlenmiş masanın üstünde pulları bile yapıştırılmış olan veda mektupları duruyordu. ayrıca petrópolis valisi'ne hitaben yazılmış "deklarasyon" başlıklı bir mektup vardı:

    "kendi isteğimle ve bilinçli olarak hayattan ayrılmadan önce son bir görevi yerine getirmeye kendimi mecbur hissediyorum. bana ve çalışmalarıma böyle iyi ve konuksever şekilde kucak açan harikulade ülke brezilya'ya içtenlikle teşekkür etmeliyim. her geçen gün bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim. benim lisanımın konuşulduğu dünya bana göre mahvolduktan ve manevi yurdum avrupa'nın kendi kendisini yoketmesinden sonra hayatımı yeni baştan kurmayı daha fazla isteyebileceğim bir yer daha yoktu.

    ama hayata 60 yaşından sonra yeni baştan başlamak için özel güçlere ihtiyaç var. benim gücüm ise uzun yıllar süren yurtsuzluğum sırasında tükendi. böylece ruhsal çalışması her zaman en büyük sevinci ve bireysel özgürlüğü bu dünyanın en büyük nimeti olan bu hayatı, zamanında ve dimdik sona erdirmek bana daha doğru görünüyor.

    bütün dostlarımı selamlarım! umarım uzun gecenin ardından gelecek olan sabah kızıllığını görebilirler! ben, çok sabırsız olan ben, onların önünden gidiyorum."

  • uzmanlardan destek almak hayli önemli. bu uzman desteği (ilaç tedavisini bir kenara bırakırsak) genel olarak terapiye, diyaloga, konuşmaya, kısacası dile dayanıyor. dilin geçmişi ise taş çatlasa 200.000 yıl; oysa insanın da üyesi olduğu primatların geçmişi 65.000.000 yıl! yani konuşmadan önce doğada hareket ediyorduk ve belki de depresondaki birinin öncelikli ihtiyacı harekettir.

    hareketin, egzersizin depresyon ve kaygıyı azalttığına dair onlarca bilimsel kanıt var ki bunların bir kısmını entrynin sonuna bırakıyorum. bu çalışmalarda yazdığına göre mesela, doğal ortamında hareket eden ve grubu içinde düzgün bir statüsü olan bir hayvanın depresyona girdiği hiç görülmemiş. daha ilginci ise şu: evlerinin yakınında daha fazla doğal alan olan, yeşil alanların bol bulunduğu yerlerde büyüyen çocukların davranış bozukluğu, kaygı ve depresyon düzeylerinin, diğer yaşıtlarına göre önemli derecede düşük olduğu orta çıkmış.

    dolayısıyla hareket etmeyen, belli bir süre doğada kalmayan çocuk veya yetişkinlerin tam olarak sağlıklı olması pek mümkün değil. işte bu yüzden depresyon, esasında hareketsiz yaşamın sonuçlarından biri. hareketin ağır depresyonlar üzerinde yoğun bir etki göstermesi elbette beklenemez; lâkin hareket, insanları depresyona sürükleyen nedenleri hafifletebilir. ideal olan açık havada, doğada, dağda, bayırda, kırlarda hareket etmek ama bu mümkün değilse spor salonları da olur. zira spor salonlarında koşanlarda, açık havada koşanlarda olduğu kadar olmasa da depresyonun azaldığı bulgulanmış.

    üstelik sadece doğa manzarası bile insanın ruh sağlığı üzerinde büyük etkiye sahip. örneğin 1970'lerde güney michigan eyalet hapishanesi'nde kalan ve hücreleri açık araziye ve ağaçlara bakan mahkumların fiziksel ve psikolojik rahatsızlık yaşama risklerinin, hücreleri duvara bakan mahkumlardan % 24 daha az olduğu bulunmuş!

    şunu unutmayalım ki biz insanlar biyofiliyiz; yani doğaya yakın olmak içgüdülerimizde var. hatta biyofili hipotezinin ortaya atan edward o. wilson'ın dediği gibi “estetik, entelektüel, bilişsel hatta manevi tatminimizin dahi anahtarı doğanın elindedir.”

    ***
    doğa, hareket, egzersiz ve depresyon arasındaki ilişki için okuma kaynakları:

    richard louv, doğadaki son çocuk - çocuklarımızdaki doğa yoksunluğu ve doğanın sağaltıcı gücü, çev. ceyhan temürcü, 2012, s. 60.

    johann hari- kaybolan bağlar, depresyonun gerçek nedenleri ve beklenmedik çözümler, çev, barış engin aksoy, metis yay, 2019, s. 153-163.

    edward o. wilson, insan doğası, thales yay., 2017.

    physical activity, exercise, depression and anxiety disorders
    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/18726137/

    interacting with nature improves cognition and affect for individuals with depression
    https://www.ncbi.nlm.nih.gov/…/articles/pmc3393816/

    more green space is linked to less stress in deprived communities
    https://www.sciencedirect.com/…ii/s0169204611003665

    longitudinal effects on mental health of moving to greener and less green urban areas https://pubs.acs.org/doi/10.1021/es403688w

    the great outdoors? exploring the mental health benefits of natural environments
    https://www.frontiersin.org/…/fpsyg.2014.01178/full

    exposure to neighborhood green space and mental health
    https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/24662966/

    the nature principle (reconnecting with life in a virtual age)
    https://www.amazon.com/…-life-virtual/dp/161620141x

    green space: a natural high
    https://www.nature.com/…and%20in%20washington%20dc.

  • merkezi bir yerde oturuyorsanız zaten 100-200 metre yakınınızda mutlaka oluyor. hee avantajı nedir aynı binada olunca bir şekilde çalışanlar ile tanış oluyorsunuz. onlar aktüel ürünleri ayırıyor. hak hukuk mevzusuna girmiyorum. bu devirde a101'de bile adamın olacak. memleket o halde.