hesabın var mı? giriş yap

  • - çatalı çok iyi kullanıyorsun, soylu musun?
    - hayır, kaplumbağayım.
    - ay ne bileyim, adım da raphael filan diyince...

  • bu gündem yoğunluğu konusunun evreleri var:

    1) yazının icadı
    2) matbaa
    3) günlük gazeteler
    4) radyo
    5) devlet televizyonu
    6) 24 saat haber yayını yapan özel tv'ler
    8) internet üzerinden yayın yapan düşük bütçeli ekipler
    9) sosyal medya (bugün)
    10) ai destekli sosyal medya algoritmaları (yarın)
    11) vr destekli yayınlar (ertesi gün)
    12) beyin ölümü (3 vakte kadar)

    bence sosyal medya büyük bir kırılma noktası oldu. bunu hala tam kavrayamadık. insanın mevcut tüm zayıflıklarının, komplekslerinin, algı yetersizliklerinin etkisini yüzlerce kat arttıran bir yapıya sahip. facebook'un fake news filtresi gibi çabalarla bu gidişat yavaşlatılabilir ama geriye döndürülemez.

    tabii bunlara ek olarak, türkiye gündemi de son 5 senede aşırı hızlandı. sadece algı değil, reel gündem de değiştiğinden biz çiftkatlı yoruluyoruz.

    ***

    ben de sürekli uymuyorum ama %90 izlediğim yol şu:

    1) türkçe gazete, tv, haber takip etmiyorum. sıfıra yakın bilgi, sıfırın altında kaliteli düşünce, maksimum sinir harbi. her yayın, iktidarla olan organik ilişkisi -veya bunun eksikliği- üzerinden tanımlanıyor. medyanın normu bu değil. türkiye dışına çıkmadan anlamak zor bunu.

    2) hangi dilde olursa olsun, son dakika haberlerine kesinlikle bakmıyorum (en azından mossad maaşımı kestiğinden beri). ne gereği var? haber platformları birbiriyle yarışmak için saçmalıyorlar. 1-2 gün gecikmeyle öğrenin ama damıtılmış olsun, bağlama otursun, sakin kafayla yazılmış olsun.

    3) haber için sosyal medya takibi, sadece deprem, gösteri, vb acil durumlar için değerli. onun dışında tam bir confirmation bias cehennemi. sosyal medyayı hobiler, ilgi alanları için takip ediyorum. hatta daha da iyisi, iyi bilmediğiniz konulardaki seçkin yayınları, kişileri takip için güzel.

    4) 30-60 saniyelik, bol efektli haber videolarını görünce kapıyorum. dikkat kıtlığı çeken bu vine neslini daha da dikkat kıtı yapan şeyler bunlar. biz amerikan başkanı, apple ceo'su, elon musk filan değiliz ki kardeşim, zamanımız o kadar değerli değil. 10 tane kısa video izleyeceğine, 10 tane tweet okuyacağına, bir tane derinlikli yazı oku, podcast dinle.

    5) sabah uyanınca ilk işim, gece yatarken son işim telefona bakmak olmamalı. bazen elim gidiyor, farkedip kendimi zorla durduruyorum. bilgisayara da eklentiler kurdum, mesela çalışırken 5 saat boyunca sosyal medya sitelerini engelliyor. kendi kendimle savaş halindeyim resmen. elbette sonunda bu savaşı kazanamayacağız. dediğim gibi vr/ar teknolojileri hayatımıza entegre olunca pek şansımız yok. ama en azından mağlubiyeti geciktirebiliriz.

  • bir erkek, bir erkeği ortada bir kız meselesi olduğu her zaman satabilir. erkekler arasında bu durum sorun olmaz, halden anlarız.

  • okulları açarak ateşi harlayan milli eğitim bakanı ziya selçuk’un eseridir.

    edit:geçen gün arkadaşımın çocuğu okuldan farklı maskeyle gelmiş.arkadaşıyla değiştirmişler. diyeceklerim bu kadar.

  • olmamış olayları olmuş gibi göstererek nasıl bir haz alıyorsunuz amk ergenleri sizi. sözlüğün iq puanı düştü sizin yüzünüzden.

    başlık başa kalmış.

  • içeriğini beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama ülkedeki enflasyonu sallamayan bir ücret politikasıyla hizmetini sürdürmesi övülmeye değer. darısı diğerlerinin başına.

  • maske ve aşı konusunda doktorlardan çok bildiğini iddia eden arkadaşların niye başka problemlerini aynı doktorlara çözdürmek istediğini anlayamadığım video. ayrıca videodaki hekimi sabrından dolayı tebrik ederim. tüm sağlık personeline bol sabırlar.

  • türkiye gerçeği olup inanç ile ona uygun simgesel giyimin doğru orantılı olmadığını gösteren durumdur. muhakkak ki istisnai durumlar ve bölgeler vardır ama genel itibarı ile sık rastlanan bir durum olduğu net. 15 yıldır iş gereği erzurum dan kilis e , yozgat tan giresun a, edirne den yüksekova ya kadar her yeri gezdim gördüm zirai bir veri altyapısı oluşturduğum için özellikle gece şehirlerde kalıp gündüz köylerde bulundum.

    ve dün (evet lan dün daha) şunu farkettim. özellikle kadınların giyim tarzınının köy ile şehir arasında muazzam farklı olduğunu. şehre girdiğinizde kalacağınız otel ve onun çevresinde kara çarşaflı bile görmek yadırganmamakta ,kabul zaten bununla ilgili değil problem. isteyen istediği gibi giyinsin sorun yok. ama aynı şehrin 20 km içerisindeki bir köye gidiyorsunuz kızlar bildiğimiz baş örtüsünü arkadan bağlamış, çoğu zaman uzun kollu ama bazen de kısa kollu tişört altında şalvarı , koyununu güdüyor,tarlada çalışıyor ilaçlama yapıyor. bölge desen aynı , erkek desen aynı erkek, inanç desen kesinlikle şehirdekinden daha çok camide vakit geçirir sohbetler yaparlar velhasıl benim gözümde şehirdeki adamdan daha inançlı. peki bu nedir.

    2 yıl önce şehre giden bir dolmuşun ön tarafındaki evin bahçesinde şehre gitmek için hazırlanan 15 -16 yaşlarında dünya güzeli bir köylü kızımızı görmüştüm. kız yemenisini çıkarıp türban takmıştı. o zaman iş yoğunluğundan mı bilmiyorum bunu yorumlamamıştım. bugün o kızı hatırladım. muhakkak ki sosyologların işi ama şehre geçiş aşırılığı beraberinde mi getiriyor? din aslında modernizmin silahı mı?

    bilemiyorum be sözlük.

  • evrimin bir sonucu. bu hisse sahip insanlar milimetrik bir harekette hemen uyanır, sıçrar ve etrafındaki dalları tutmaya çalışır. evet, dalları. zira insanoğlu milyon yıl ağaçta uyudu, bu hisse sahip olan insanlar yaşayarak nesillerini devam ettirdi, ossura ossura uyuyanlar düştü, kafasını yardı öldü.

    buncacık bir açıklaması var.