hesabın var mı? giriş yap

  • maçı izlerken 6 yaşındaki kızım geldi ve baba kırmızılar tombul o yüzden koşamıyorlar değil mi dedi, başka yorum yok.

  • o kadar uğraşılıp ortaya çilek reçeli soslu, içi pudra şekerli akide şekeri çıkarılan gerizekalı şeyi. tabi bunu yapan, japon olduğu için şaşırmıyoruz.

  • adamlar, iyi güzel saf masum olan her şeye düşman.
    kötülüğün neferi olmaya yemin etmişler.
    yanılır şaşar da masum bir varlığın hakkını savunuruz diye ödleri kopuyor.

  • erkenden kalkmak zorunda kalmışsınız, güneş daha odanıza gelememiş, sarı ampula muhtaç etmiştir sizi. yatağınızda dogrulup bi müddet yatak sıcaklığından kopamamış halde oturursunuz. tek corabınızı giyersiniz ve ikincisi elinizdeyken birden donarsınız. kurtulamazsınız kolay kolay, gözleriniz dalar ve bakar kalırsınız bir noktaya (halıya ya da ötesine). (bkz: uyku katatonisi)

  • serbest bırakılırken yurt dışı yasağı da konmuş sapık. başka ülkere gidip de çocukları taciz etmesin, sadece bizimkilere musallat olsun diye muhtemelen. bir nevi kafes dövüşü.

    suça teşvik eden hukuk sistemimize selam olsun. inşallah içerde vicdan(!) sahibi insanlara denk gelir, layığını bulur.

  • şu ana kadar görebildiğimiz kadarıyla uzayda canlı yok demek, okyanus sahilinden çay kaşığıyla aldığımız suya bakıp, okyanusta balık yok demek gibidir.

    toplum baskısı editi: bu sözü benden önce neil degrasse tyson söylemiş olup, ben sadece fincan yerine çay kaşığı, balina yerine balık koyup ifade etmiştim. ancak yine de intihal yapmaktan yakalandık. sabaha kadar uyumayan eksisözluk bekçilerine ve favcılarına teşekkürler.

    saatiniz yok mu sizin olm..t

    ertesi gün editi: çok arkadaş bu sözün carl sagan a ait olabileceğini söyledi. valla bana da dert oldu.

    epey sonra editi: bu tanımı neil degrasse tyson'un star talk adlı radyo şovunda yapmış olabilme ihtimali son derece yüksek. araştırmalarım buraya kadar geldi dayandı:

    şöyle demiş üstat:

    "ıt’s like taking a scoop out of the ocean with a cup and saying there are no such things as whales because there are none in my cup."

  • babam parasız kalmazdı, babamın hep parası yoktu. çoğu gün eve ekmek parası bırakmadan giderdi. evde bir damla yağ yokken bakkaldan veresiye rakı almıştı bir gün. annem babamdan allah gibi korkmasına rağmen "ya allah" deyip balkondan aşağı fırlatmıştı rakıyı. bütün sokak iki gün anason kokmuştu. karşı komşumuz hacı amcalar çok rahatsız olmuşlardı, söylenmişlerdi tövbe tövbe diye:)

    yani bazı babalarda default gelen özellik o. genelde paraları olmaz.

    "baba yarın arife, bayramlık alacak mıyız?" "paramız yok kızım."
    "baba eşofmanım yok beden dersine giremiyorum." "paramız yok kızım."
    "baba harç zamanı geldi." (şair burda zaten katkı kredisiyle büyük kısmı ödenmiş olan meblağdan bahsediyor.) "paramız yok kızım."
    edit: parasız da öldü kendisi, cenazesini kaldırıp borçlarını ödedik üstüne.

  • fikret orman tarafından müzik açtırılarak bastırılmaya çalışılan tezahürat.

    bu devran dönecek fikret orman...

    edit: nereden biliyorsun diyorlar. tahmin ediyorum! çünkü o stadyumda taraftarın tezahüratını fikret orman'ın haberi olmadan kimse bölemez.

    edit2: a haber denen çöp, 10 saniye sürdü ıslıkla bastırıldı diye haber yapmış, o ıslık bizim sesimizi bastırmak için açılan müziği protesto etmek için yapıldı.. müziği kapatın diye ıslıkladık.