ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
r.madrid'in şampiyonlar liginde 2. torbaya düşmesi
-
hükümet düşer real madrid düşmez. ikinci torba real madrid seviyesine çıkmıştır.
otobüste çok feci dayak yiyen gaspçı
-
hem otobüsü kullan hem adamın kolunu kapıya sıkıştır çıkar beyzbol sopasıyla adamı yol boyunca döv gerçekten şoför aleminin ordinaryüsüdür.
silurian hypothesis
-
adam frank ve gavin schmidt tarafından önerilmiş bir düşünce deneyidir. milyonlarca/yüz milyonlarca yıl önce dünyada ortaya çıkmış, insan-dışı gelişmiş bir medeniyetin olanağına ve onun tespitine dair bir deneydir. "silurian", doctor who'daki silurianlar adlı hayali reptil ırkın adı.
https://www.cambridge.org/…aa6907750b8f4339f7c70ec6
"frank ve schmidt'e göre, fosilleşme nispeten nadir olduğundan ve dünya'nın açıkta kalan yüzeyinin çok azı kuvaterner döneminden (~2,5 milyon yıl önce) öncesine ait olduğundan, böyle bir uygarlığın teknolojik eserler gibi doğrudan kanıtlarını bulma olasılığı düşüktür."
(bkz: fermi paradoksu)
(bkz: the great filter)
survivor 2016 damla'nın sigara içme görüntüleri
-
damla sigara iciyorsa yunus reisin neler yaptigini gosterseler de nesemizi bulsak dedirten goruntulerdir.
6 nisan 2015 facebook twitter youtube kesintisi
-
- susar mısın lütfen, hükümet bir şey deniyor şu an.
http://www.sozcu.com.tr/…isi-yeniden-tbmmde-774397/
hayata dair iç burkan detaylar
-
4 yaşından daha büyük değilim. diş hekimi annem, ben küçük olduğum için evimizin bir bölümünü muayenehane olarak kullanıyor. bir gün yaşlı bir dede geliyor. elma şekeri yanaklarından yaşlar akıyor, belli ki çok ağrısı var. annem hemen gerekenleri yapıyor, ağrısını dindiriyor. ama dedenin gözleri kurumak bir yana, barajlar dolduruyor. çocuk aklımla çözemiyorum n'oluyor, acaba o da diğer hastalar, çocuklar gibi korkudan mı ağlıyor. peki neden gözleri-yaşları yerde, anneme dualar mırıldanıyor? sonradan öğreniyorum tedavi bedelini ödemeye gücünün yetmediğini. ve hatırlıyorum, yine gözleri yerde, bana, sattığı elma şekerlerinden verdiğini. ve unutmuyorum, ertesi sabah, ertesi hafta, ve onun da ertesi haftalar, kahvaltıda o dedenin köyünden gelen kar beyaz yumurtalar yediğimizi.
aradan bir sene kadar geçiyor. televizyon izliyoruz. dışarısı kar fırtına. kardan adam yapmak için havanın az biraz durulmasını beklerken biz, kapı çalınıyor. kapı açma heveslisi ben, uça koşa kapıyı açıyor şaşkınlıkla bakıyorum. "aa o dede", yanaklarından tanıyorum. ellerinde yine elma şekerleri, bembeyaz köy yumurtaları. ama bir şey daha var bu sefer; bir çok insanın ödeyemeyeceği, kimisinin de ödeyebileceği halde, dişlerini yaptırdıktan hemen sonra kayıplara karıştığı için ödeyemediği o parayı, ak dede, pembe yanak dede, elma şeker satan, köyünden gelen yumurtalardan torunlarına üç-beş arttıran dede, gece gündüz demeden çalışıp, belki biraz daha ağarıp, biraz daha kızarıp biriktirmiş, parayı anneme uzatıyor. gözleri hala annemin gözleriyle buluşamıyor. ağlayacak gibi oluyorum, boğazımda yumruk var, beceremiyorum. anneme bakıyorum, gözlerinde renkler, resimler, kelimeler; ha düştüler, ha düşecekler. "ama ben o parayı sana helal ettiğimi defalarca söylememiş miydim ah amcacım" diyen annem değil, annemin sesi bu değil.
hala elma şekeri yerken bir tuhaf olurum.
çocuklarla girilen komik diyaloglar
-
bazen çocukları çok da küçümsememiz gerektiğini gözümüze gözümüze sokan diyaloglardır.
5 yaşındaki yiğenim: 5yy
ihe sade: is
5yy:amca
is: söle canım
5yy: amca ben sana ottus ikki deditebiliğ miyim
is: dedirtebilirsin
5yy: hayıı , sen dediğtemezsin diyeceksin
is: iyi, dedirtemezsin
5yy: otus , dört daha kaç eder
is: otuz dört
5yy: oleyy , oleyy!! dedittim dedittim.
is: ne alakası var, sen 34 dedirtmicektin ki 32 dedirtecektin
5yy: ahahahha, bak 32 dedin
is:...!(vay şerefsiz)
oğluma recep tayyip adını vermiştim pişmanım
-
inşallah oğlun ilerde bu ismi ona koyduğun için senden nefret eder. bir çocuğun kaderini, şansını, bahtını sağa sola caka satmak için berbat etmişsin. ne desem gg.
14 temmuz 2015 iran nükleer anlaşması
-
bay rte ve davutoğlu'nun derin stratejisi sayesinde türkiye cumhuriyeti uyguladığı sözde dış politika ile başta ortadoğu, kuzey afrika , kafkaslar bölgesinde delicesine güç kaybederken iran 'ın fırsatı kullanıp içinde bulunduğu durumdan son hızla çıtığının resmidir.
çok değil bir kaç sene içinde bugün hayal bile edemeyeğiniz haberler duyacaksınız iran _ amerika _ avrupa üçgeninde.
geçmişler olsun.
nasıl bir derin strateji ise elin oğlu imkansız denilen durumlardan müzakere ve diplomasi ile çıkıyor biz çatışmadır, silah'dır, bomba'dır, mülteci 'dir , savaş riski'dir battıkça batıyoruz ve hala dibi bulamadık.
35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim
-
iki arkadaşım var üniversiteden. birinci sınıftan bu yana birbirlerine bunu söyleyip duruyorlar. ikisinin hayatlarina birileri girdi çıktı ama hala bekarlar. yaş 34 oldu artık. erkek tarafı geçen hafta artik sözünü tut demiş. kız tamam demiş.
evleniyorlarmis. demek ki varmış böyle bir şey.
tanımlamak gerekirse şimdiki zaman değil geleceğe yönelik evlilik teklifi cümlesi.
onların 100 euro'su bizim 100 tl'miz
-
ikisi de aşağı yukarı kendi ülkelerinde aynı işi yapan insanlara verilen paralardır. yani bir öğretmen türkiye de 100 tl kazanmak için çalıştığı süreyle, almanya’da bir öğretmenin 100 euro kazanmak için çalıştığı süre aşağı yukarı aynıdır. bu durumda türkiye’deki öğretmenin alım gücü almanya’daki öğretmene göre aşağı yukarı 6-7 kat daha azdır. yani kimse salak değil merak etme. insanlar döviz kurlarını karşılaştırarak bir sonucu varmıyor. alım gücüne bakıyor. sen de gelip burda 5 euroya trollük yapıyorsun.
edit: çok mesaj geldi. ben sadece şunu demek istedim: birebir nominal değerlerle karşılaştırınca da zaten 6 kat civarı alım gücü farkı çıkıyor. yani 100 tl ve 100 euro karşılaştırmasını yapan insanlar da bunun farkında demek istedim. bir arkadaş şurada hesaplamış. isteyen bakabilir.
eşek gibi çalıştıktan sonra erkeğe yemek yapmak
-
bir erkek olarak düşündüğümde bana bile zor gelen icraat. bazen eve geldiğimde düşünüyorum " çalışan kadın olsam yemek yapmam gerekecekti" diye. hem çalışan kadın olup hem ev kadını sorumluluğunu üstlenmek dünyadaki en zor yaşam tarzlarından biri sanırım. eşimin çalıştığı zamanlarda mümkün olduğunca yardım ediyordum. genelde dışarıda yemeğe teşvik ediyordum , bazen yemeği yapıyor sofrayı hazırlıyordum. yeri geldi camları bile sildim. iki kişi çalışan çiftler , birbirinize yardımcı olun , hayatı çekilmez kılmayın.
not : eşim ev hanımlığını seçtiği için böyle bir durumum kalmadı.
isveç'te mahsur kalan covid-19 hastası türk aile
-
isveç vergi mükellefi olan ailedir.
ikametleri de isveç'tedir. isveç'in imkanlarından faydalanmaktadırlar. bu imkanlar olumlu yada olumsuz sonuçlanabilir bir tercihin sonucudur.
türkiye'nin neden yardım etmesi gerektiği anlaşılamamıştır. normalde türk sağlık sisteminden yararlanma hakları bile var mı belli değil.