ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
karizmatik cevaplar
-
erkekli kızlı toplaşılmış içki içilmektedir. kafalar 1500 e yakınsamakta. bu sırada, grupta yan yana oturan bir çiftten dişi olanı, büyük bir şevkle insanlara bir şey anlatıyor. erkeği ise hayran hayran kızın gözlerine-dudaklarına bakıyor. ne anlattığına kulak vermiyor. kız lafının sonuna geliyor.*gülüşmeler*vs.. erkek hala kıza bakıyor. kız da artık elemana dönüyor.*ufak öpücükler*vs.. ve:
e: aşkım içince çok güzel oluyorsun..
k: ehi ehe *ayh çok hoşuma gitti tribi*.. ayrıca o kadar çok içmedim be, abartma.
e: sen değil, ben içince çok güzel oluyorsun.
k: #^\\#fail^#!!
yakışıklı bir erkeğin şişman kızla sevgili olması
-
- aşkım nedir sendeki bu yakışıklılığın sırrı yaa?
+ ordan kendine iki sandalye çek de anlatayım.
özge borak'a bir gece için 1 milyon dolar teklifi
reklama özel yapılmış efsane şarkılar
-
dalin reklamı kesinlikle hala sözleri aklımdadır kaç sene oldu bu reklam çıkalı kim bilir, nasıl vurucu bir etkisi varsa.
suda oksijen varsa su neden yanmıyor
-
kısaca diyebiliriz ki su zaten yanmış kül olmuş bir bileşiktir. hidrojen molekülleri oksijen ile yanmış ve su oluşmuştur. bir odunu yaktıktan sonra bir de külünü yakmayı deneyin yanar mı? yanmaz. çünkü daha düşük enerji düzeyinde başka bir yapıya dönüşmüştür artık.
molekülün kendini oluşturan elementlerden farklı bir yapıda olduğunu şöyle düşünebiliriz. sodyum klorür yani sofra tuzu yanıcı patlayıcı sodyum elementi ile şu havuzlardaki bakterileri öldüren klordan oluşur ama onlardan bambaşka bir yapıdadır. bu da su ile onu oluşturan elementler arasında artık bir ilişkinin kalmadığının basit bir göstergesi olsun.
ha şöyle de bir şey var ekstra bilgi olsun. su da yanar. suyun çok yüksek enerji düzeylerinde daha düşük bir enerji formuna dönüşerek yanmaya benzer bir reaksiyona girebileceği ama bununda dünya şartlarında mümkün olmadığı da bilinmektedir.
30 eylül 2015 astana galatasaray maçı
-
çin malı şampiyonlar ligi karşılaşması.
- formalar, stadyum, futbol kötü
-saati cl maç saati değil
-rakip orta asya takımı
-golü atan bilal kısa
bu kadar kalitesizlik en son hangi cl maçında bir araya gelmişti hatırlamıyorum.
misafirlikte sifonu çekince gitmeyen kaka
-
55 milyon euro'ya real madrid'e gitmiştir.
teknosa 4 liralık usb rezaleti
-
bizim miletin gerçekten de mal olduğunun göstergesi. yani ürün 4 lira değil de 400 lira olsaydı mı "rezalet"i hakedecekti? adam ürün almış mı, almış. mağdur olmuş mu, olmuş. olay bu bence.
ekşi itiraf
-
rezil olmaya doymuyorum.
bugün yeni aldığım kulaklığı telefonuma takıp, 45 dakikalık otobüs yolculuğum boyunca müzik dinledim. dinlediğim şarkılarla moda girdim, kendimi klipte gibi hayal ettim, sesimi çıkarmadan mırıldanarak eşlik ettim, arada bir camdaki yansımamdan kendimi izledim, pek karizmatik buldum kendimi. ta ki ineceğim durağa yaklaşırken kulaklığın tekini kulağımdan çıkarana dek...
kulaklığı çıkardığımda ve müziğin hala oldukça yüksek bir şekilde çalmaya devam ettiğini fark ettim. her ne kadar hala inanmak istemesem de aptal telefonum kulaklığı takmamı umursamamış ve sesi dışarı vermeye devam etmiş. bense yol boyunca bağırta bağırta birbirinden tuhaf şarkılar dinleyen, herkese dinleten, dahası bunu yaparken de kulaklığı kulağında olan ve sallana sallana şarkıya eşlik eden bir embesil tablosu çizmişim.
ölmek istiyorum...
girdiği iddia sonucu felç geçiren çocuk
-
bazı aşağılık şahsiyetler doğal seleksiyon yazıyor hala. umarım sizin çocuklarınız ileride "doğal seleksiyona" uğramazlar. keza onlar çocuk. adı üstünde.
hayatın tek cümlelik özeti
-
sığamıyorum dünyaya, dar geliyor.
emekli maaşları derhal yarıya indirilsin
-
şu anda "emekli" olan kişi, çalışmaya başladığı tarihte devletle bir anlaşma yapar. her ay maaşının belli bir kısmı kesilerek devlet hazinesine aktarılır. işveren de devletin hazinesine işçi adına olacak şekilde bir pay daha yatırır. neticede bu insan adına her ay "iki" pay devlete verilir. bu 25 yıl boyunca (en az) devam eder.
devlette, "sen bana bunu veriyorsun ya ben de sana 25 yıl-5400 iş günü - 65 yaş olunca şimdi aldığından az ama sonuçta bir maaş bağlayacağım der ve anlaşma devreye girer.
bu verilen maaş, devletin bana verdiği bir sadaka değildir. en az 25 yıl çayır çatır maaşımın bir kısmını devlete vermişimdir.
bu maaş devleti yönetme iddiasındaki kişilerin bana bahşettiği bir armağan değildir. 25 yıl ben bunun karşılığını fazla fazla ödemişimdir.
ben ölünceye kadar bu maaşı yaptığımız anlaşma gereği bana ödemek zorundadır. her yıl bu maaşa kendi sebep olduğu enflasyon kadar zam yapmak zorundadır.
bu sürede bana ücretsiz sağlık hizmeti vermek zorundadır ki bu da anlaşma gereğidir.
işin daha da ilginç tarafı fikir yürütmekten bile aciz üç yüz küsür yazarda bu başlığın saçma olan ilk mesajını favlamıştır.
yazıktır.
edit : @cakura adlı yazar arkadaşın bir mesajı üzerine, "devletle yapılan anlaşma" diyoruz ama, aslında bu devletin zorunlu tuttuğu bir anlaşma. anlaşma yapmazsan sen ve işveren bir de ceza yiyorsun. yani emekli aldığı maaşı kuruşuna kadar hak ediyor. üstelik ödediğinden eksik bir miktarı. hakikaten bir "söğüşleme" söz konusu burada, bir yazık da devlete.
bir engellinin sivas hilton garden inn şikayeti
-
"x tarihi x rezaleti" başlıklı ilanlar açan yazar ekibine katıldığıma inanamıyorum ama yaşadıklarım o kadar ağırıma gitti ki belki bu şekilde sesim duyulur dedim.
31 yaşında bir kadinim ve sivas'ta yaşıyorum yaklaşık üç yıldır yürüyemiyorum sadece yüzme havuzunda yaptığım hareketler beni rahatlatıyor ve gevşeyip hareket etmemi sağlıyor.ne yazık ki burada suyla fizik tedavi uygulayan bir merkez yok ama "sana ne oldu","amaaan çok gençmiş","kızım sen bir ziyarete git","vah vaaah" diyen lüzumsuz ve meraklı teyze çok.onlardan uzak olacağımı düşündüğüm ,eşimle birlikte gidebileceğimiz tek yüzme havuzu olan hilton garden inn oteline ait havuza gitmeye karar verdik ki havuzda engellilerin suya girip çıkmasını sağlayan "engelli havuz asansörü"nün olmadığını öğrendim.muhatabımın hilton olmasının verdiği rahatlıkla,asansör yapılmasını rica ettim.ilk tepki çok olumluydu,hemen fiyat alıp taktıracaklarını söylemişlerdi ki bu olumlu hava bir hafta sonra dağıldı.
tekrar aradığımda,konu hakkında görüştüklerini ve bana döneceklerini söylediler.döndüler de...
"x bey,3 ay gelecek tek kişi için bu ürünü alamayacağımızı söyledi"
ertesi gün x bey'e ulaştım,önce geleneksel cümleler sarf edildi;
"ilginiz için teşekkür ederiz özge hanım,benim babam da felçli biz aynı taraftayız özge hanım" sonra konuya girdi,adam havuzun işletmesini onun aldığını,zamanında yapılması gereken engelli asansörünün yapılmadığı için onun başına kaldığını,masrafından dolayı da programa alamadığını ama çıkmaz ayın son çarşambasında alınabileceğini belirti ekledi "şimdi siz o halde yüzebilecek misiniz?birde cankurtaran görevlendirip para mı vereceğim?"
bu işin havuz birimini işleten x bey ile olmayacağını anlayınca otelin müdürüne ulaştım,5378 sayılı kanunu hatırlattım,engelli hakları vs vs...müdür tam beş gündür bana dönecek..
yanii benim yüzmem gerek,düşmeden yapabildiğim tek hareket bu,şöyleyim,böyleyim,şöyle zor durumdayım demek istemiyorum,bir şekilde hayatımı dolu dolu yaşamaya çalışıyorum ama benim yüzmem gerek ve ne yazık ki sivas'ta yaşıyorum.