hesabın var mı? giriş yap

  • en baş birinci ilk aşırı önemli editi: genelleme yapıyorsunuz insanlara haksızlık ediyorsunuz hepsi böyle değilci kimseler özellikle okusun. içlerindeki işini iyi yapan kurallara uyan düzgün insanlar baş tacı, bizim eleştirimiz dalavere ve küçük hesap peşinde koşanlara. hatta bu karaktersizler sadece türkiyeden mi çıkıyor sanıyorsunuz her milletten göçmen her milletten insan artıkları çıkıyor. umarım hak ettiğinizi bulursunuz

    benim türkiyedeki hesaplarımı görseler daha üzerine para bağlarlar.

    destekediğim anlaşma bütün dalavereci gurbetçilerin ümüğüne çökerler inş

    bazı "dürrükler" saçmasapan savunulara girmiş. şimdi biz konuşuyoruz da bilmediğimizden veya yılda 2 hafta gurbetçi gördüğümüzden değil ben kendim şahsen bizzat yurt dışında yaşıyorum

    bu düşük seviyeli küçük varoş burjuva özentisi riyakar topluluğu savunanları da anlamış değilim. çifte vatandaşlık yasaklandığında vatandaşlıktan çıkmak için konsoloslukta olan kuyrugu görseniz anlarsınız cennet vatan olarak nereyi gördüklerini. şimdi de malları başkasına geçirsek beyan etmesek yok nasıl kurtulsak diye uğraşıyorlar. üç kuruşa çalıştırdıkları göçmenler üzerinden aldıkları paraları, devlete yalan beyanlarla aldıkları sosyal yardımları türkiye'de klasör dolusu tapuya çevirdiler.

    bunlaaar kardeşlerim toplu konuttan ev çıksın geçim yardımı gelsin çocuk parası artsın diye kagğıt üzerinde boşanırlar. hem adama hem kadına ucuz ev verir devlet birinde yaşar birini kiralar bu şerefsizler.

    kiraladığınız evin ikametgahını başkasına satar bu şerefsizler

    erken emekli olmak için deli taklidini yıllarca sürdürür bu şerefsizler

    vergi vermez, çalışanı resmi göstermez, vermesi gereken ücretin 5te birine günde 12 saat çalıştırır bu şerefsizler

    hak hukuk etik zerre önemli değildir onlar için 1 euro için yapmayacakları şey yoktur ama zinhar domuz yemezler

    umarım ab bunların alayını ters yatırır düz sever. senelerce keriz yerine kondular şimdi sistem falan kalmadı bu babadan oğula nesiller yüzünden

  • kaç gündür aş eriyormuş gibi canım ıspanak istiyor. genellikle dondurulmuşunu alıp yapıyorum fakat günlerdir ona bile enerjim yok öylesine çalısıyorum . dün aksam saat 20:30da işten eve dönüyorum kollarım artık tutmuyor, yol üstünde ev yemekleri satan bir yere sorayım dedim ıspanak var mı. var abla dedi dolapta sabah yapmıs hiç satmamış . ilk sana açıyorum. neyse paketledi verdi , o kadar çok canım istiyor ki ısıtmasını bile istemedim. velhasıl fiyatını sordum sesi hafif kısılarak 30 tl abla dedi , artık söylerken utanıyoruz valla. arkadaşım sen niye utanıyorsun ki dedim başkaları adına utanacaksan yine utan da . asgari ücretle orda çalışan eleman olarak 1 tabak ıspanağın 30tl olmasından utanacak son kişi sensin . valla lanet olsun .
    edit: gelen mesajlar ve entryler üzerine editleme ihtiyacı duydum. herkes gercekten çok hamarat çok tutumlu çok zeki hepinize birer maşallah. fakat entryde açıkça o gün çok yorgun oldugumu ve yemek yapamayacak durumda olduğumu belirtmişim. zaten normalde yemegi kendim yaptığım için dışardaki fiyatların bu derece olması beni şok etti. ayrıca bence asıl bindirim bu ev yemeklerinde oluyor ya da olmuş .tabii ki en güzeli yemeginizi daha pahalıya gelecek bile olsa bildiğiniz malzemeler ile temiz temiz evde yapıp yemenizdir eğer söyleyeceginiz şey çok özel ve spesifik değilse. herkese yemek tarifleri için tesekkür ederim ama konu bu değildi.

  • papaz, iki metre ilerisinde duran zangoça hiddetle sorar:
    ''gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı? ''
    zangoçta derin bir sessizlik... papaz iyice köpürür...!!!
    ''sana soruyorum be adam! duymuyor musun beni?
    'hayır burdan hiçbir şey duyulmuyor efendim''
    "olacak şey mi! iki adım öteden beni duymuyorsun..''
    zangoç bıyık altından güler:
    '' isterseniz yer değiştirelim anlarsınız...''
    yer değiştirirler. bu kez zangoç seslenir:
    ''kilise için toplanan bağışları kim zimmetine geçiriyor?"
    papaz (mırıldanarak):
    ''hakikaten yahu! buradan hiç bir şey duyulmuyor''

  • besteci wolfgang amadeus mozart, erken gelişmişliği, üretkenliği ve güzel ve unutulmaz melodileriyle hatırlanır. eine kleine nachtmusik'in ünlü açılış notalarına saygısızlık etmek istemem ama muhtemelen mozart ile ilişkilendirilen en tanıdık melodi ingilizce konuşanlar tarafından "twinkle, twinkle, little star" olarak bilinir. gerçekten de bu melodinin mozart'ın çocukken ablası nannerl için yazdığı ilk bestelerinden biri olduğuna inanılır. ne yazık ki bu hikaye doğru değil.

    doğru olan, mozart'ın piyano için bu melodinin bir dizi varyasyonunu bestelemiş olduğudur. bu çeşitlemeler muhtemelen 1780'lerin başında, mozart genç bir adamken yazılmış ve mozart'ın ders verdiği müzik öğrencileri için piyano alıştırmaları olarak düşünülmüş olabilir. eserin tamamı 1785 yılında yayınlanmış ve o dönemde popüler olan bir fransız halk şarkısı olan "ah, vous dirai-je, maman" üzerine varyasyonlar olarak tanımlanmıştır. işte bu şarkının sözlerinin kabaca çevirisi (ah, devrim öncesi fransa'nın aptallığı):

    ah, anne, sana söyleyebilseydim / ıstırabımın nedenini / babam bir yetişkin gibi / mantıklı olmamı istiyor / ama ben diyorum ki tatlılar / mantıktan daha değerli
    peki melodinin kendisini kim besteledi? kimse bilmiyor. "ah, vous dirai-je, maman" melodisi ilk olarak (sözler olmadan) les amusements d'une heure et demy (1761) adlı bahçe partilerinde çalınacak müzik koleksiyonunda yayınlanmıştır. derleme boüin adında bir adama atfedilir, ancak müziği bizzat yazdığına dair bir kanıt yoktur. bazı akademisyenler melodinin 1740 kadar eski olabileceğini öne sürmüş olsa da, bestecisinin kimliği hala bir gizemdir.

    "twinkle, twinkle, little star "a gelince, ingiliz yazar jane taylor tarafından yazılmış bir şiir olarak ortaya çıkmış ve 1806 yılında "the star" adıyla yayınlanmıştır. bir süre sonra şiir "ah, vous dirai-je, maman" melodisine uyarlanmıştır. (sözlerin ve müziğin bir arada görüldüğü bilinen en eski tarih 1838'dir). daha önce fark etmiş olabileceğiniz gibi, melodi için alternatif sözlerin tek seti bu değildir. melodiyi kullanan diğer şarkılar arasında "baa, baa, black sheep", alfabe şarkısı ("a-b-c-d-e-f-g") ve bir almanca şarkı ("ıst das nicht ein schnitzelbank?") bulunmaktadır.

    kaynaklar yazı içinde linklenmiştir.

  • 5 ocak 2017 izmir adliye patlamasında şehit düşen trafik polisimiz.

    bu ülkenin hainleri de kahramanları da bitmiyor.

    vatan sana minnettardır.