hesabın var mı? giriş yap

  • kendi kalesine gol atan merih icin trt spikeri tarafından sarf edilen cümle,

    merih bu vatan icin ne yapti, allah aşkına bilen aydınlatsın. bu ucuz hamasetten ne zaman kurtulacagiz

  • eklemek istediğim bir kaç önemli başlığı olan öğütlerdir. şöyle ki;
    - akıllı olun, aklınız başınızda olsun. öyle size her asılana yüz vermeyin. ama sırf bu yüzden insanlara kötü davranmayın... bir kıza talip olacak çok fazla adam vardır. olacaktır da ömrünüz boyunca. beğenmediğiniz bir adam sırf sizi beğeniyor diye onunla beraber olmayın. hayatınıza girecek adamlar sizi seçmesin, siz onları seçin, tercihler karşılıklı uyuşsun.
    - karşınızdaki insanları değiştirmeye çalışmayın, aşık olduğunuz adam size çiçek böce almıyor diye sorun yaratmayın. beklentileriniz olabilir ama karşınızdaki sizin bu tarz beklentilerinizi karşılamadığı için onu yargılamayın, herkesi kendi içinde değerlendirmek gerekir. bazı adamın sizi günde 5 kez araması bile sizin için kafi olmasa da aslında onun yapabileceğinin en iyisi bu olabilir. bunu göz önünde bulundurun. ama bunlar size uymuyorsa da olayları uzatmayın, incelen yerden koparın.
    - daha önce de belirtildiği gibi; aşıksanız, güveniyor, seviyorsanız sonuna kadar yaşayın. beraber yapabildiğiniz her şeyi yapın, gezin tozun, hiç bir konseri kaçırmayın... aşk insana sihirli bir dokunuş adeta ve bunun getirdiği enerjiyi hayatınızın her alanına yayın.
    - aşk acısı çekin. üzgünseniz bunu da dibine kadar yaşayın ama her şeyin bir gün normale döneceğini de bilin. her şeyin geçeceğini unutmayın.bugün üzüldüğünüz her neyse iki sene sonra aklınıza bile gelmeyecek... bi adam için üzüldüğünüzde arkanızı dönüp de değmezmiş bile demeyin bence, hayata nötr bakmaktansa midenizde uçan, çırpınan, oraya buraya konan kelebeklerin yok olmasının verdiği acıyı yaşamak da güzel...
    - kimseyi değiştirmeye çalışmayın. bu bi anlamda insanları olduğu gibi kabul etmek anlamına da gelebilir, ama bi insanın hoşunuza gitmeyen bir tarafı varsa yol verin ona, gitsin... bazen çok istesek bile insanları değiştiremiyoruz...
    - eski sevgili sigara gibidir, bıraktım derken her an yeniden bir nefes çekilebilir. baş döndürür, ama sonra alışırsınız ve rahatsız olup yeniden bırakırsınız...
    - okuyorsanız eğer, kimseye not vermekten kaçınmayın. sadece kendi başarınızı düşünecek kadar bencil olmayın. ' o derse gelmedin sana not veremem' gibi cümleler sarf etmeyin. başarılı olmak için başkalarının da başarısını düşünmek güzeldir çünkü...
    - salak kızlar gibi ' ıyy, ne giymiş yaaa ' demeyin kimsenin üstüne başına bakıp. çoğu kızın yaptığı gibi görünüşe bakarak yargılamayın insanları. zevklerini yargılamayın insanların. aslında insanları hiç yargılamayın, çünkü kimsenin bir başkası için bunu yapmaya hakkı yok günlük- öğrencilik- hayatında.
    - insanlara iyi davranın.
    - size asılan adamların adını hiç bir zaman orta yerde açık etmeyin.
    - sigara içmeyin. sigara içmeyin. sigara içmeyin.
    - alkollü araba kullanmayın. evinize taksiyle dönün. dönecek paranız yoksa içmeyin.
    - eğlenmenin sınırı yoktur, olmayan sınırları zorlamayın. bu konuda ciddiyim, gezin tozun ama vizeler finaller geldi mi oturun ders çalışın. sonradan gezmeyip de çalışmak zorunda kalırsınız çünkü.
    - her türlü müziği dinleyin. rock, pop, metal, jazz ... aklınıza gelen her şeyi... sevin ya da sevmeyin ama sevmediğiniz şeyleri de neden sevmediğinizi bilin.
    - güzellik pahalı bir şey değildir, güzelliğin bugünlerdeki en önemli kuralı bu sanırım. yaratıcı olun, pazarlardan toplanan en ucuz penyeleri giyiyor o güzel dediğiniz sokaktaki kızlar, marka kotlarının üstüne. hiç bir zaman çirkin olduğunuzu da düşünmeyin. sizin vücudunuzda şekillenmiş en güzel insan olmaya çabalayın. güzellik bu kadar önemli mi? evet. kendinizi bu şekilde iyi hissedersiniz. nasıl güzel olduğunuzu düşünüyorsanız, öyle olun, öyle davranın.
    - her zaman erkekler teklif etmez. birini çok istiyorsanız, bundan onun da haberi olabilir, eğer isterseniz tabi.
    - tırnaklarınızı yemeyin. illa ki güzel elleriniz olmak zorunda değil. ama ellerinize yazık.
    - kız arkadaşlarınızın size öğüt vermesiyle, ilişkinize müdahale etmesi sınırını belirleyin. biz kızlar bu sınırı pek bilmiyoruz.
    - adamları boş yere peşinizde koşturmayın, olmayacaksa olmayacak deyin, kimse zaman kaybetmesin. onlar da insan evladı.
    - kıskanç olmayın. hayat zaten yeteri kadar karışık. adamların canını, orda mısın? burda mısın? nerde misin? diyerek sıkmayın. bırakın herkes istediği yerde istediği insanla olsun. rahat olun. kimin nerde olduğu değil, sizin nerde olduğunuz önemli. gece kafanızı yastığa koyduğunuzda huzurlu olmak için yaşayın sadece.
    edit:
    - unutmadan ekleyeyim, dünyanın en güzel kızı siz olursunuz adamların yanında, hep sizi arayıp bulamamış olurlar, sizin elinize diken batsa onların canı yanar. yerseniz...
    - bana noluyosa, öğüt deyince söyleyecek bir şeylerim olmalı diye düşündüm her türk insanı gibi. 30 yaşında değilim kiiii

  • hangi başlığa yazayım diye ararken çıktı karşıma. eziklik değil de ukte benimki. ortalamanın çok üzerinde bir başarıya sahipken, çocuk yaşta öğrenim hakkı elinden alınan, otuz olayazmış ancak halen içinden bundan mahrum bırakılmanın öfkesini atamamış ben...

    dün gecenin ortasında göz yaşları içinde uyandım. yine.
    insan bu yaşa gelir de hala kendini okul koridorlarında, sıraların üzerinde, dersliklerde görür mü diyorum. yine annemle kavga ediyorum, 13 yaşında yalvar yakar okumak istiyorum diye mücadele ediyorum tek başıma.

    elimden alınan çocukluğuma, sahip olmadığım hiç var olmamış anılarıma, öğrenmeye olan aşkıma, dört duvar arasına kapanmış 10'lu yaşlarıma, gençliğime ağlıyorum o kabuslarda.

    arayı kapatmak için kalkıp ders çalıştığım, gizli gizli kitap okuduğum uykusuz kaldığım geceleri, üzerine yine her sene birinci olduğum medrese derslerini, sekiz senede öğrenilecek ilmi dört senede hıfzettiğim o günleri hatırlıyorum.

    maddi her imkana fazla fazla sahipken bana istemediğim bir yol çizen aileme bakıyorum. sonra kaybettiği zamanı telafi etmeye çalışan kendime. yetişemiyorum.

    ezik değil ama eksik hissediyorum, kaybolmuş hissediyorum. geç kalmış hissediyorum. şu an olabileceğim yeri hayal edip olduğum yere bakınca, yapılan haksızlığı hatırlıyorum tekrar tekrar. öfkeleniyorum.

    bana sorulmadan tayin edilmiş hayatıma, elimde olmayanlardan dolayı, elimde olanlarla yaptığım seçimlerin beni getirdiği yere bakıyorum...

    çevremdeki insanların, sırf o "diploma" denen kağıt parçasına sahip değilim diye kaale almayışlarını, potansiyelimi görmeyi iletimi, cahilliklerini hazmedemiyorum.

    başka kadınların ne güzelliğine, ne zenginliğine, okudukları "iyi" okullara bakıp kıskanıyorum, imreniyorum...

    her şeyi sineye çekiyorum ama bunu aşamıyorum!...

    edit: mesaj kutusundaki sayıya şaşkınlıkla uyandım. sonradan anladım ki dünkü iç döküşüm debe'ye girmiş.

    elbette okumayı bırakmadım; liseyi açıktan bitirip, yaşıtlarımla mezun oldum. şu an ise açık öğretimden sosyoloji okuyorum. yine de bu bazı şeylerin yerini doldurmuyor. şu an örgün eğitim almak istesem yine dış engellerle karşılaşacağım. yine de belki ileride olur...

    çok söylenmiş; herhangi bir üniversiteyi okumuş olmak için değil, ciddi anlamda kaliteli eğitim veren, bilgi üreten ve ürettiren bir okuldan derece ile mezun olmak isterdim.
    ne yazık ki, bu olsa bana açılacak kapıları, okuduğum kitaplar açmıyor.

    "maddi durumun yerindeyse önemi yok" diyen de var.
    benim için bu -elbette o da önemli ama- meslek sahibi olmaktan ibaret değil...

    evet, yine de okumanın yaşı yok ve bırakmış değilim ancak bazı şeyler zamanındaki gibi olmuyor ve yaşadığımız bazı şeyler unutulmuyor.
    ben de bunun vermiş olduğu anlık duygu yoğunluğu ile yazmıştım.

    son yazdıklarım bölük pörçük oldu biraz ama...

    attığınız her mesaj ve iyi dilekleriniz için tek tek teşekkür ediyorum.*

  • durum o kadar kötü hale geldi ki kendini göstermeye asla ilgi duymaz dediğim kadın arkadaşlarım bile kafayı yemiş durumda.

    dm'ye giriyorum. neredeyse hepsine online ya da beş on dakika önce aktifti yazıyor. yanlarına gidiyorum ellerinde sürekli instagram yukarı kaydırıp duruyorlar, sırf daha çok görünmek için her gün en az 3-5 tane story atıyorlar hatta filtreler yetmeyince birkaç tanesi gitti estetik oldu.

    geçen biriyle konuştum, instagram'a bir tane fotoğraf atmak için yüz tane fotoğraf çekiyorum sonra yarım saat uğraşıyorum güzel görünsün diye dedi. 300'den az beğeni alırsa da kaldırıyormuş fotoğrafını. şok oldum. psikolojisi normal kadın kalmayacak sanırım yakında.

    edit: dünden beri bu konuda bilimsel araştırmaları okuyorum. bilgi açısından buraya da eklemek istedim.

    instagram, facebook, twitter gibi kişinin kendisini ve yaşamını paylaştığı sosyal medya platformlarının en çok narsisizm üzerinde etkisi varmış.

    hem narsistler kendini daha çok paylaşıp başkalarının hayatını daha çok takip ediyormuş hem de bu platformların bu amaçla kullanımı narsisizmi de anlamlı bir biçimde artırıyormuş. tam bir bok çukuru.

    özellikle son yıllarda gençlerde görülen narsisizm düzeyi daha önce olmadığı kadar artmış.

    ben bu platformları sadece bilgi paylaşımı için kullanan kişilerin bu gruba dahil olmadığını düşünüyorum.

    ekşi sözlük'te de mesela iki grup insan var. normal kişiler sözlüğü bilgi, fikir ya da eğlence amaçlı paylaşım yapmak ve okumak için kullanıyor, narsistler ise daha çok kendini ve derdini anlatmak, ilgi çekmek, ekşi itiraf, anın fotoğrafı gibi başlıklara yazmak için kullanıyor. aynı şeyleri ekşi sözlük için de söylemek mümkün.

    birinin narsist eğilimlere sahip olup olmadığını anlamak eskisinden daha kolay artık. sosyal medya profiline bakıp az çok anlayabiliyorsunuz ne olduğunu. belki böyle bir faydası olmuştur instagram'ın*.

  • geçtiğimiz 1 yıl sonunda ilaçla tedavi edilebildiğine emin olduğum hastalıktır.

    korkmayın, endişelenmeyin ve sabırlı olun. doktorunuzun dediklerini harfiyen uygulayın ve ilaçları alma konusunda disiplinli olun. sonunda iyileşeceksiniz.

    er ya da geç...

    kriz dönemlerinde sakin olun ve şunu unutmayın, size hiç bir şey olmayacak. istediği kadar kalbinizi sıkıştırsın, göğsünüzü ağrıtsın, başınızı döndürsün, dizlerinizi kessin. hiç bir şey olmayacak! onunla dalga geçin, vay be ne biçim şey lan bu 100 km koşmuş gibi hissediyorum diyin, hatta üzerine gidin abartın, anam ölecem lan diye geyik yapın onunla. ama ne olursa olsun şunu unutmayın sonunda size hiç bir şey olmayacak ve iyileşeceksiniz.

    er ya da geç...

  • beni rahatsız etmiyor. özgürlük diye sokağa çıkıp sonra başörtülü görünce rahatsız olan insanları da hoş karşılamıyorum.

    cumhuriyetten beri bu insanları hor gördünüz. bu insanlarda tepkisel bir birikme yarattınız. şimdi de sizin yüzünüzden akp ile uğraşıyoruz. bu ülkeye bu iktidarı getiren biri varsa onlar sizin "anadolu çomarı" dediğiniz insanlar değil, sizin gibi laikliği bağnazlığa vardıranlardır.

    bir arkadaşım vardı. üniversitede başörtü olayları sırasında başörtülü kızlara arkadan yaklaşıp başörtüsünü çakmakla yakmak istediğini söylüyordu. böyle limon beyinliler var aranızda.

  • geçtiğimiz hafta npr'in bir programında benzer bir konuyu ele almışlardı oradaki konu olarak tavuğu secmislerdi. yani bizler bir tavuğu yerken kediyi yemiyoruz veya kediyi evcillestirirken neden tavukları sadece yemek icin besliyoruz (istisnai olarak zeynep kâmil ornegini hatırlayanlar olabilir)

    şimdi söyle ilginç bir konu var yapılan araştırmalar gösteriyor ki tavuklar zannettiğimizden cok daha zeki hayvanlar ve tıpkı kediler gibi her birinin ayrı bir kişiliği var yani bazı tavuklar evcillestirildiginde kimileri insana yakın oluyor kimileri de daha cool davranıyorlar ve ilginç bir sekilde bir tavuğun ismini öğrenmesi bir kedinin ismini öğrenmesinden daha hızlı gerçekleşiyor ve sahipleri ile duygusal bağ kurabiliyorlar.

    bence tarihsel olarak insanlık her canlıyı yemeyi denemistir ve her kültür alıştığını, tadını sevdiğini, dininin yasaklamadigini, bol bulunanı yemeyi ve digerlerini yiyenleri de garipsemeyi seçmiştir. ornegin iki jenerasyon öncesi kore'de köpek eti yaygindir fakat yeni nesil batililasma etkisiyle bu alışkanlığı bırakıyor veya japonlar her yıl onlarca balinayı yemek icin avliyorlar.

  • bu her türlü saygısızlığı yapmayı sırf kadın olduğu için kendine hak gören tiplerden bezginlik geldi.
    tamer karadağlı haklıdır.

  • türkiye'nin asıl sorunu budur işte. ülke insanının %95'inin eleştirdiği konu hakkında hiç bir bilgisi yok.

    olm dizi ara verdi, yeni bölüm gelmiyor. ne yapsın insanlar, eski bölümleri izleyip izleyip sözlüğe mi yazsın amk?

  • "soytarılık etmeden güldürebilmek seni
    ekmek çalmadan doyurabilmek
    ve haksızlık etmeden doğan güneşe
    bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
    mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun"