hesabın var mı? giriş yap

  • eskişehir belediye başkanı yılmaz büyükerşen 1999 yılında şehri devraldığında, ilk etapta tramvay, tarihi yerlerin restorasyonu ve müzecilik alanlarında faaliyetlere başlamıştı.o dönem genç/yaşlı herkes "tramvayın eskişehir için gereksiz olduğu", "eskiden meyve sebze hali olarak kullanılan yerlerin restore edilmesine gerek olmadığı" "müzenin ne işe yarayacağı" gibi şikayetlerde bulunmuşlardı. 2004te neredeyse seçimleri kaybediyordu. aradan 23 sene geçti eskişehir anadolunun bozkırında bir turizm şehri oldu. -her ne kadar kendisinden hoşlanmasam da- yılmaz özdil'in eskişehiri özetleyen bir yazısı

    konuyu yerebatan sarnıcına bağlayacak olursam; istanbul'da metro, restorasyon, müze, altyapı ve öğrenci/gençlere destek faaliyetleri ön planda. tıpkı eskişehirin 2000lerin başındaki hali gibi.ancak istanbulun toparlanması eskişehirden çok daha uzun zaman alacaktır. bu tarz projeler bana istanbul hakkında ümit veriyor. umarım yeterince sabırlı olabiliriz.

  • gereksiz bir paylaşım olduğu gerçeğini kabul etsem de oğlunun pipisindeki 1gr deri gittiği için davul zurnayla kutlama yapan bir toplum için bir sosyal medya paylaşımının çok da mesele olmasına gerek olmadığını düşünüyorum.

    edit: olmuş.

  • sahil sekoyası (sequoia sempervirens). devasa yapılı bir ağaç, kızıl servi (american redwood) olarak ta bilinir. bir zamanlar (tarihöncesi) dünyada büyük ölçüde yaygın bir ağaç iken şimdi yalnız abd'nin kaliforniya eyaletinde doğal olarak yetişir. 1940'lı yıllarda çin'de de yetişen bir sekoya cinsi bulunmuştur. ülkemizde yetişmiş bireyleri bulunmaktadır ancak anavatanındaki kadar boylanmaz. gövdesi kızıl renkte, yaprakları çift sıra şeklindedir ve porsuk ağacına benzer. kozalakları küçüktür ve dalların ucunda bulunur.

    dünyanın kayda geçmiş en uzun gövdeli ağacı bu ağaçtır, 1000 yıldan fazla yaşayabilir. dünyanın en büyük (ağırlık yada hacim olarak) ağacı için (bkz: mamut ağacı)

  • fransız heykeltraş auguste rodin'in eseri. türkiye'de akıl hastanesinin bahçesine konmuş bu heykeli diğer ülkelerin koyduğu yerler:

    * israil: tel aviv ve rad veri iletişimi merkezi’nin giriş lobisi.
    * japonya: tokyo’daki kyoto ulusal müzesi, batı sanatları ulusal müzesi
    * norveç: oslo’da national gallery of norway
    * ingiltere: cambridge üniversitesi (jimmy tide house)
    * vatikan: the vatican museums, collection of modern religious art
    * kanada: maclaren sanat merkezi,
    * meksika: museo soumaya.
    * amerika: maryland, baltimore museum of art, new york, canisius college, buffalo, cleveland sanat müzesi, columbia üniversitesi, michigan, detroit sanat enstitüsü, missouri, nelson-atkins museum of art kansas city, kentucky, louisville üniversitesi, pennsylvania, rodin müzesi philadelphia, washington, the maryhill museum of art, goldendale, san francisco, the california palace of the legion of honor, california, stanford üniversitesi ve norton simon müzesi, pasadena, washington d.c, the national gallery of art, florida, bal harbour shops, miami
    * avustralya: melbourne the national gallery of victoria ve sidney the sydney opera evi
    * arjantin: buenos aires parlamento binası önü

  • şu anda ülkemiz kıyılarında bulunan en zehirli balıklardan biri.
    iki üç metreden 150 metre derinliğe kadar denizlerimizde görülebilen bu balığın zehri, solungaç kapağı ve yüzgeçlerindeki dikenlerde bulunmaktadır.

    haziran ayı - ağustos ayı arası üreme dönemleridir ve bu dönem en agresif oldukları dönemdir ayrıca. tehlike anında dikenleri, avının etine girer ve yırtılan bez dokusundan içeriye doğru zehri salgılar.
    birazdan anlatacağım başıma gelen olaydaki hatayı yapmamanız için ilk bilmeniz gereken şey trakonya tarafından sokuldu iseniz sokulduğunuz bölgeyi soğuk suya değil; 40 derece ve üzerinde sıcak suya daldırmanız gerektiğidir.
    tabii kesinlikle doktora gitmenizi öneririm direkt.

    şişme, baş ağrısı, mide bulantısı, morarma, konuşma kaybı gibi semptomların yanında kangrene kadar gidebilir.
    kalp krizi geçirmenize dahi sebep olabilir.

    acil müdahalede önerilen dayanılabilecek en yüksek sıcaklıkta dikenin girdiği bölgenin ısıtılması ve bölgenin temizlenmesidir.

    tabii tekrar söylüyorum, doğruca acil servise gitmeniz gerekmektedir. bana bir şey olmaz demeyin.

    birkaç yıl önce anadolu yakası'nda bir yaz akşamı kıyıdan olta ile istavrit tutuyordum.
    o akşam da mübarek sekiz sekiz çekiyordum balıkları.
    derken bilmem kaçıncı çekişimde en sondaki iğnede bu balığı gördüm ama kaya balığı sandım ve niyetim iğneden çıkarıp denize geri göndermekti.
    balığı tutmamla sol el baş parmağımda bir sızı hissettim ve hemen peşinden inanılmaz şekilde kanamaya başladı parmağım.
    kan akarken yanımdaki dayılardan biri " dur tutma o balığı! " diye bağırdı bana.
    çok erken davranmıştı gerçekten!

    daha sonra elimin acısı artmaya başlayınca elimi yanımdaki deniz suyu ve istavrit dolu kovaya soktum ve su kırmızılaşmaya başladı.
    bu sırada dayı gelip bıçak sürdü balığın soktuğu yere, bir bez parçası bağladı ve bana hastaneye git dedi.

    ben ise arabama binip tek elle sürerken bir yandan da zonklayan sol elimin ağrısıyla neredeyse bağıracak gibi oldum.
    eve vardığımda sol elim komple şişmişti ve hemen buz dolu bir suya elimi daldırdım.
    bu öyle bir acı ki ben hayatım boyunca öyle bir ağrı hiçbir zaman hissetmedim, inşallah da hissetmem. aynı anda onlarca yerinizden kızgın şiş soksalar anca o kadar acır herhâlde.

    bir süre bu şekilde elimi suda tutarken daha sonra balığı internetten araştırmak geldi aklıma ve o uyarıyı gördüm:

    " elinizi asla soğuk su ile temas ettirmeyin! "

    sol elimi direkt çektim sudan ama yaklaşık 30 - 40 dk kalmıştı suda.
    daha sonra sıcak suya koydum ve şişkinlik de yarın iner düşüncesiyle uyudum.

    ertesi gün balığın soktuğu yer inanılmaz şekilde kaşınıyordu ve şişkinlik de pek inmemişti. sokulduğum yeri kaşırken bileğimin de şişmeye başladığını gördüm ve koluma doğru yayılıyordu şişkinlik. artık çare yoktu ve acile gittim.

    " rahatsızlığınız nedir? "

    " şeyyy, balık soktu da... "

    acilin gözdesi olmuştum. dayılar teyzeler artık balon gibi olmuş elime bakıyor " yav balık, adam mı sokar? " diyorlardı.

    çok beklemeden doktorun yanına girdim ve onu türkçeyi yeterince iyi konuşabildiğime ve hayvan türlerini de yeterince tanıyabildiğime, beni sokanın arı değil balık olduğuna ikna etmem yaklaşık bir dakika sürdü.

    üç farklı iğne yaptılar:

    zannediyorum tetanoz, antibiyotik ve ağrı kesici idi bunlar. tetanoz ve ağrı kesiciden eminim.

    bitti mi? bitmedi!

    kolumu komple alçıya aldılar!

    10 gün boyunca balık sokması sebebiyle kolum alçıda gezdim. aslında doktorun dediğine göre hemen acile gitseymişim buna gerek kalmazmış!

    10 gün boyunca çevremdeki insanlara kıyamet alameti gibi göründüm.

    " yav balık, insan sokar mı?
    balık ısırdı diye kol mu alçıya alınır?
    balık çok büyük müydü? "

    gibi sorulara cevap verdim.

    ben ettim siz etmeyin.
    dikkat edin.

  • çok şükür avukat olmama rağmen böyle bir rahatsızlığım yok.

    edit: şu saate kadar onlarca "avukatsan bir şey sorabilir miyim" mesajı aldım. sözlükte böyle bir şeye ihtiyaç var orası belli de arkadaş hiç mi ironiden anlayan adam kalmadı. "lan yine söyledin" diyerek entry girerek eleştirenler olmuş. enteresan.

    meslek belirtme hastalığı üzerine yorum yapılsaymış keşke. bir mühendis olarak bu duruma çok şaşırıyorum. *

  • yarın tüm pişkinliğiyle "zaten ekşi sözlük yazarları rererörörö" şeklinde tweet atacak olan kişi.

    oyuncu değil. komik değil. sempatik de değil. bi aralar 12-16 yaş arası kız çocuklarının severek gösterilerini izlediği biriydi sadece.

    allah değil de acun "yürü ya kulum" dedi kendisine bu sefer.

  • universiteden iki arkadasla aramda gecen olayla sanirim cozdugum hede dir. yurdisinda okumaktayiz,bir arkadasin babasi rahatsizlanmis hemen turkiyeye donmek istiyor biz de yurtta hep beraber ucak bileti falan bakiyoruz saat kacta var falan filan arastiriyoruz. sonra iceriden x sahisi geliyor soruyor hayirdir diye. anlatiyoruz iste olayi durun bi dakka diyip geri odasina gidiyor. bi 15 dakka sonra geliyor diyor sen hazirlan 4 saate bizim ucak seni goturecek. megerse adamlarin bikac tane ozel jeti varmis babasina sormus acil bir durum diye babasi da tabi oglum demis. simdi bu cocuk bizimle birlikte ozel yurtta kaliyor dayanamadim sordum abi niye eve falan cikmadin diye, hepiniz burdasiniz ortam var dedi gulumsedi gitti. ıste bence maddi zenginlik boyle bisey olsa gerek.
    edit:yazim hatasi.
    edit 2: cok soruldu napiyim artik yazayim, arkadas babasini kaybetti, son bir kere gormus oldu.