hesabın var mı? giriş yap

  • fenerliler diyorsa doğrudur beyler. adamlar şikenin nasıl olduğunu bir bakışta anlıyorlar. tecrübe var sonuçta.

  • küçükken annemin yanında yatarken saçlarını kıvırmamla başlayan, sonraları lise döneminde ders çalışırken kendi saç sakal kaşıma kayan ve şimdileri de bilgisayar başında otururken deva eden hastalığım. ismini yeni öğrendim. yıllardır bırakmak için uğraşıyorum, zaman zaman azaltmış olsam da bırakamadım. dışarıdayken şurada burada iş yaparken kesinlikle aklıma gelmiyor ama özellikle bilgisayar veya kitap okuma gibi faaliyetler esnasında koparıp koparıp sonrasnda üzülüyorum. şu anda suratımda belirgin değil gerçi, olaya daha profesyonel yaklaşıyorum, kısmen kontrol altında, bir bölgede belirginleşmeden başka bölgelere kayıyorum. * ama yine de tamamen bırakmak istiyorum, ileride ne olacağı belli olmaz ve artabilir de. işin kötü yanı özellikle kaşları koparırsanız suratın çirkinleşmesi ile psikolojiyi iyice bozması söz konusu.

    şimdilik profesyonel müdahale düşünmüyorum, ama böyle devam ederse bir yerlere para bayılacağım sanırım.

  • - <oğul> bak baba sen bana hadım olamazsın dedin, gittim parayı bastım oldum...
    - <yaşlı baba> yevrieem ben saena hadım olamazsın demedim adam olmzımızı mızımızı...
    - <oğul> hay sıçayım senin çemçük ağzına. mıyır mıyır ne dediğin anlaşılmıyo be!

  • şener şen'le yapılan bir ropörtajdan:

    “bana dediler ki; zeki alasya'nın cenazesine gittik, siz yoktunuz. neden gelmediniz ?
    bilmiyorlar ki, ben aynı gün annemi uğurladım sonsuzluğa. hem de aynı mezarlıkta. zeki alasya, benim bir kardeşim bir parçam gibiydi. nasıl böyle bir şey düşünürler... ben oraya gelsem bile kemal'in cenazesindeki gibi kameralardan uzak kalmayı tercih ederdim. yani beni yine göremezdiniz...
    zeki'yi defnettikten sonra metin akpınar ve orhan gencebay'ın neden ortadan kaybolduğunu hiç merak ettiniz mi ? etmediniz. ben söyleyeyim, bizim aile kabristanlığına geldiler hem de koşa koşa. ben annemi toprağa verirken oradaydılar, definden sonra zeki'nin mezarına gittik, kimsecikler yoktu...
    peki siz oraya zeki alasya için mi gittiniz, yoksa gelen ünlüleri görmek için mi ? gözleriniz beni aramışsa belli ki gelen ünlüleri görmek için gelmişsiniz.
    nejat uygur'un son şiirindeki ilk dizeler geldi birden aklıma :
    ''biliyorum cami avlusundaki bu kalabalık bana değil,
    gelen ünlüleri görmek için.
    aa o da burada şu da burada deyip, keyif çatmak için.
    beni musalla taşında unutanları görüyorum,
    hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum... çünkü kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum...'' .

    değerini kaybetmeden bilmemiz gereken insan. büyük oyuncu şener şen..

  • konvansiyonel ve dijital medyada alkollü içeceklere reklam yasağı uygulanmakta olan 2020’li yıllar türkiye’sinden bakınca insanı derin düşüncelere sevk eden efemera.

    inhisarlar idaresi* tarafından ağustos 1941’de basılan, hedef kitlesini kadınların oluşturduğu ve içerisinde yer alan yazılar ve çizimlerle biranın faydalarını ve besleyiciliğini vurgulayan broşür, her iki yüzü üzerinde inhisarlar idaresi logosu bulunan dolu bira bardağı formundaki bir kabın içinde yer alıyor: 1

    kabının iç kapaklarında da yazılar ve görseller bulunan broşürün ön iç kapağına, dönemin cinsiyetçi diliyle kadınlar için “kocanızı memnun etmek istediğiniz takdirde” başlığıyla birtakım tavsiyeler sıralanmış:

    •seyrettiği bir filmin nasıl olduğu veya yaz tatilinin nasıl geçtiği kendisine sorulduğu zaman hemen atılıp onun hesabına cevap vermeyiniz.
    •ufak tefek kusurlarını misafirlerinizin önünde yüzüne vurmayın.
    •ona kendinizden evvel kendisinden bahsediniz. işleri hakkında sizinle konuşurken daima onu takviye ediniz ve kat’iyen “senin yerinde olsaydım ben” diye konuşmayınız.
    •arkadaşınızın kocasının yaptıklarını mütemadiyen kendisine anlatmayınız.
    •bilhassa hava çok sıcaksa, ona bir bardak soğuk bira ikram ediniz.* 2

    kabın arka iç kapağında ise, “yorulduktan sonra bira serinletir” ibaresiyle at sırtında bir kadın illüstrasyonu mevcut. çizimin altına malt hülâsasının sağlık için yararları not düşülmüş:

    “malt hülâsası

    iştiha açar. daha fazla yemek yedirir. sıhhatin idamesine, vücudün neşvünemasına yardım eder.

    hastalıklardan sonra, nekahat devresinde bütün zayıflara, kuvvetsizlere şayanı tavsiyedir.

    lokantalarda açık bira isteyiniz” 3

    18 sayfadan mürekkep broşürün içindekiler ise kapağına sıralanmış: 4

    yemekler
    11 yemek
    23 çerez
    10 sos
    işlerinizi kolaylaştıracak 13 formül 5
    her bayana yarayacak faideli bilgiler 6
    vitaminler hakkında malûmat bkz. 6 numaralı görsel
    güzellik reçeteleri 7
    inhisar mamulâtı fiat listesi 8
    baharatın ve otların yemeklerde rolü 9
    mutfakta bilinmesi lâzım olan faideli bilgiler 10

    broşürün ilk sayfasını çevirdiğimizde karşımıza çizimlerle desteklenmiş “toplantıda/lokantada/evde bira içiniz - bira besler/serinletir/neşe verir” sloganı çıkıyor. bir sonraki sayfadan itibaren “40 çeşit yemek - iyi bir yemekle bira içmek bir zevktir” başlığıyla, broşür içeriğinin hatırı sayılır bir kısmını oluşturan yemek, çerez ve sos tarifleri yer alıyor. 11 12 13141516

    yeni ismiyle tekel idaresi, temmuz 1951’de bu broşürü inhisar logosunu tekel logosu ile değiştirerek, içeriğini yenilemeksizin tekrar basmış. o tarihten sonra da bu formatta bir broşür karşımıza çıkmıyor.

  • umarım bizim bayrak yoktur diye açtım ama nafile..tuzumuz elimizde koşmamamız mümkün değil tabi.

    t: enteresan bir fotoğraftır.