hesabın var mı? giriş yap

  • kendisini bir kenara koymuş, başkalarının görüşlerini önemseyen, "hayır" diyemeyen, içinde koca koca ukteler biriktiren insandır.

  • kendisi favorimdir.

    ne superman gibi kripton'dan gelip uçup kaçıp uçak taşıyor.

    ne spiderman gibi böcek ısırmış da ya ben duvarlara tırmanayım suçlu avlayayım diyor.

    ne captan amerika gibi ultralaştırılmış ve işi asker olan biri.

    ne flash gibi aşırı hızlı gitmekten fazlası olmayan biri

    ne de thor gibi bir tanrı.

    bu adam küçükken ailesi gözlerinin önünde öldürülen bir milyarder. ar-ge'de çok ileri gitmiş kendi döneminin teknolojisinin önünde bir şirketin sahibi. çok zengin. ama bu adam paranın tadını alıp bırakmıyor, eğlenceye düşerek acısını dindirmeye çalışmıyor. ailesinin ölümüne sebep olan suçla dolu sokakları temizlemeye çalışıyor.

    bir de ötekilere bakın. thor, spiderman, superman, flash kırmızı giyiyor. captan amerika mavi. arrow yeşil. * ama bu adam siyah giyiyor, çok temiz olmadığının da halkın önünde şov yapacak bir şovmen olmadığının da farkında. onun için geceleri, siyah giyerek yapıyor işini.

    bilmiyorum ama hikayesinden etkilendim ben onun, daha küçükken. ve saygım azalmadı hiç. gitgide arttı hatta.
    ister çocuk diyin bana ister başka bir şey.

    ama gerçekten bir kahraman varsa o da batman'dır benim için.

  • uzun uğraşlar sonucu sözlerdeki 3 öğeyi birleştirebildik.yazar ''aşk'' a bir mücevher gözüyle bakmış.ve onu bir ''müze''den çalmak istemiş.tabi yazar çok fazla aşk acısı çektiği için '' yaralı müzesi'' olmuş.yanlız bu girişiminde müzedeki kızılötesi güvenlik sistemine takılmış.e dolayısıyla hareket ederse güvenlik sistemini harekete geçireceği için '' hareket edemem '' demiş yazarımız.ve birleştiriyoruz :

    '' aşk bu kızılötesi yaralı müzesi hareket edemem ''
    serdar ortaç

  • akıllara fatih yaşlı'nın şu sözlerini getirendir:

    "çok ilginç bir yalan söyleme tekniği geliştirdiler, ne iseler, ne yapıyorlarsa tam tersini, anti-tezini iddia ediyorlar."

  • desteklediğim karar. hatta köprüye bakanlardan da 2-3 tl kesilebilir. yok öyle çengelköy'de köprüye karşı oturup çay içmek beleşe bro. muhafazakarsan muhafazakarlığını bil. devletine katkını yap. oraya koca köprüyü sen beleşe manzara izle diye mi yaptı devlet?

  • neredeyse tüm dinlerde tıpkı 7 kat gök gibi yerkürenin de içten 7 katmandan oluştuğuna dair bir inanç vardır. özellikle budizm ve hinduizm gibi doğu felsefelerinde, şamballa, agartha gibi ikili yeraltı uygarlıklarına yönelik inanış tartışmasız şekilde kabul edilir. yeraltı insanlarına ilişkin itikat klasik islami içeriklerde de ye'cüc-me'cüc, eski ahit ve yeni ahit'de ise gog magog, olarak yer bulur. insan benzeri varlıkların himalaya dağları'nın altında yer alan geniş mağara galerilerinde yaşadığı varsayılır. bu varlıkların gereklilik durumunda (örn:kozmik kaos nedeniyle) ülkelerinden dışarı çıktıkları savunulur. ibrani mistiszmi kabala'da 'yeraltı dünyası' inancı mevcuttur. kabala'daki yeraltı dünyasına yönelik görüş islam ezoterizmi tarafından da benimsenmiştir.

    agartha, dünyanın çekirdek tabakasında yeraltının derinliklerinde kurulduğu rivayet olunan efsanevi ülkedir. kavramsal olarak "oyuk dünya/hollow earth” teorisi kapsamında birtakım bilimsel sayılabilecek değerlendirmelere de konu edilmiştir. teori, dünyanın iç katmanlarında farklı boyutsal alanlar bulunabileceğini önerir. teori içeriksel açıdan ezoterizmin argümanlarıyla yakından ilgilidir. anlatılarda yer alan verilere göre agarthalılar kadim çağlarda dönemin şartları gereği yeraltına gizlenmişlerdir, bu kişiler atlantik okyanusuna gömüldüğü varsayılan kayıp kıta atlantis'ten sağ kalan bilgelerdir. dağların içinde, her ne kadar yeraltında olsa da ilkel değil, bilakis uygar ve ileri medeniyete sahip şehirler kurmuşlardır ve bu şehirler tünel ve geçit sistemleriyle dünyanın pek çok noktasıyla bağlantılıdır. uydu fotoğraflarında dünyanın kutup noktalarında yarıklar bulunduğu tespit edilmiştir ve bu yarıklardan giriş çıkış yaptıkları savunulur. çok hızlı yol alabilen yüksek teknolojik araçlar kullanılar. agartha'nın yeryüzüne açılan birden fazla kapısı olduğu söylenir. bilim ve teknolojileri çok gelişimiştir ve insanlardan binlerce yıl ileridir. yeraltında olduğu kadar yerküre yüzeyinde ve uzayda da aktifler. iç dünyasal ülkelerinde güneşin hareketleri; yani gün batımları ve şafaklar oluştuğu ve bu sürecin aynı dünya yüzeyindeki gibi işlediği, ırmaklar, denizler bulunduğu söylenir. varlıklar istemleri hâlinde gözle görülebilir şekilde materyalize olabilme imkân ve kabiliyetine sahipler; ama daha çok süptil kalmayı, gizlenmeyi tercih ediyorlar. farklı yıldız sistemlerindeki gezegenlerle ve bu gezegenlerin sakini varlıklarla bağlantıları var. uzaya gidip binlerce, hatta milyonlarca ışık yılı mesafeleri kısa sürede katedebilen çok gelişmiş uzay araçlarına sahipler. karar mekanizmasında "üstatlar konseyi" var ve bu üst kadro tarafından yönetiliyorlar. bu değerli üst varlıklar mükemmel fonksiyonlara sahipler. dünyalıların evrimsel süreçlerinde çok aktif konumdalar. özerk ve bağımsızlar. bedenleri insanlara benzer, ama hiç hastalanmıyorlar ve bedenlerini uzun süreler dinç tutabiliyorlar.

    agartha'da; dünyevi evrimin, şimdiye kadar gelen geçen uygarlıkların tümünün evrimsel süreçlerinin, yaratılış, ruh ve beşeri tekamül düzeyleri ve fiziki bilime ait bilgilerin de kayıtları saklı. yani kozmik hafızaya erişimleri var ve hiyerarşik olarak kontrol altında alabiliyorlar. agartha, elinde bulundurduğu belki milyonlarca yıllık bilgi birikimiyle insanlığı spiritüel ilhamla donatmayı ve aydınlatmayı hedefleyen bilge varlıklardan oluşan bir yapı. dünyada radikal değişim başladığında ve altın çağa girildiği vakit insanlarla direkt bağlantıya geçecekleri ve düzenin kurulmasına yardım edecekleri rivayet edilir.

    aslında dünyanın fiziksel merkezinden ziyade, iç içe geçen ve birbirinden bağımsız boyutlarla ilgili bir yerdir. çünkü bu varlıkların yapıları materyal dünyasındaki gibi katı ve kütlesi olan cisimden değil, süptil (eterik/akaşik) maddeden oluşmaktadır.

  • bu kadındaki özgüven uğur ışılak'ta yok yemin ederim. bu kadındaki ben bilirimcilik rte'de yok. bu kadındaki "ben dünyanın en mühim garısıyam" tribi angela merkel'de yok şerefsiz evladıyım. abla sen napıyon ya?

    abla bilindik, abla tanıdık. görüyoruz bu ablayı sürekli. iş yerinde, okulda, bir metrobüs durağında, bir vapur merdiveninde, semt pazarında, avm burger king'inde. her yerdeler. çoklar.

    "yha inanabiliyor musun, bana o kadar yazdıktan sonra şimdi gidip beril'le yakınlaşıyormuş!! .ss"

    halla halla. kusura bakmayın ağzımı bozmak istemiyorum. yani burayı büyük harflerle yazdığımı düşünün lütfen; ya ne olacağıdı abla!!!

    ( haftada ortalama 9 kıza yavşayan berksanları devre dışı bırakarak konuşuyorum tabii ki. )

    ne istiyorsun tuğrul'dan? nasıl davranmasını bekliyorsun? 2331654 sene peşinden koşmasını mı? 534645 sene sana yazmaya devam etmesini mi? 3241545 sene sana yürümesini mi istiyorsun? ne istiyorsun allahın cezası ne!???!

    ne yapsın bu çocuk. tuğrul yorgun, tuğrul bıkkın. tuğrul'un tüm çabasına rağmen onu hep yedekte tuttun, ona hep semih şentürk muamelesi yaptın. artık senden umudu kesti tuğrul. onu rahat bırak. suçlu tuğrul değil. suçlu sen de değilsin gamze. suçlu kader, suçlu hayat gamze.... şaka lan şaka hemen inanıyon ya. suçlu sensin tabii ki şımarık şırfıntı!! bu arada tuğrul ne sikko isimmiş ya. iyi ki tuğrul diye arkadaşım yok. düşünsene kısaltamıyorsun da ismi. tuğ! ıyyy. iyi sözlükler.