ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
maraton savaşı
-
m.ö. 490 yılında, atina'nın kuzeydoğusunda yer alan maraton ovası'nda gerçekleşen savaş. savaşta, pers ordusu 6.000'den fazla asker yitirip ağır bir yenilgiye uğrarken atinalılar sadece 192 ölü vermiştir.
efsaneye göre, pheiddipides adında bir asker zafer haberini ulaştırabilmek için maraton ile atina arasında yaklaşık 40 kilometrelik uzaklığı koşarak aşmış, ama sonunda ölmüştür. günümüzde de sürdürülen maraton koşuları bu askerin anısına düzenlenmiştir.
bir üniversitede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
history of jazz, history of music, history of theatre gibi seçmeli derslere aşina rocker bünye history of rock isimli dersi görünce kayıtlarda, büyük bir hevesle ekler hemen.
dersin jeoloji mühendisliğinde verilmesinden de kıllanmaz hiç, olabilir tabii, kampüs geniş. ama ne zaman ki hoca kayanın tarihini anlatmaya başlar, işte orada başlar bir dönem sürecek hikaye: çakıl, kayatuzu, çimento filan...
berrak turşuları
-
(bkz: kutahya barinaginda kopeklerin birbirini yemesi) başlığında okuduğumuz insanlık dışı olaylardan sonra sağduyu göstererek kalan hasta çocukları (sağ kalanların hepsi hasta diye bilgi aldım, bu durumda hepsi oluyor)eskişehir'de özel bir kliniğe aldırarak bakımlarını üstlenmesiyle gönlümde taht kurmuşlardır berrak turşuları bundan sonra ölene kadar berrak turşuları yemezsem ne olayım
the last of us part ii
-
ign fragman incelemesi
yazıyı okursanız fragmandaki kadının ellie'nin annesi olduğunu ama bir sebepten dolayı adının gizlendiğini rahatlıkla anlarsınız. burada spoiler lık bir durum yok.
ilk fragman ile birlikte değerlendirildiğinde oyunun konusu şu olacaktır: ellie, annesinin başına gelenleri öğrenecek, annesinin ölümüne sebep olan grubun peşine düşecek ve intikam arayacak.
bilgisayar oyunu oynayanların hayatı kaçırmaları
-
zaten hayattan kaçmak için oyun oynuyorlar.
t: mantıksız bir tespit.
tarık akan
-
yine yanlış uzun gitti.
fakültede hocadan duyulup unutulmayan söz
-
"arkadaşlar biz bu iktisadı neden öğreniyoruz? başka iktisatçılar bizi kandırmasın diye!"
her geçen gün değerleniyor sözün hocam, sen çok yaşa!
mansplaining
-
ilkin rebecca solnit'in kullandığı ve feminizm literatürüne eklediği bu kavramın özetleyici nitelikteki tanımı şu: "endlessly pontificating white male syndrome", türkçesiyle "daima kendisini yücelten beyaz erkek sendromu". bire bir karşılığı ise "erkek söylemi/açıklaması" olabilir, zira man ile explain'in birleşiminden oluşmuştur.
buradaki kritik hususun erkeğin beyazlığı olduğunu düşünüyorum, zira ortodoks feministlerin bu kavram üzerinden getirdikleri eleştiriler daha çok egemen sistemin merkezine dönüktür, o merkezde bulunan da "beyaz erkek"tir. siyah erkekler ise kendi özgürlük mücadelelerini vermiş bir kesimi, yani, ezilen başka bir kesimi temsil eder: ezilenlerin dayanışmasıdır bir nevi.
bir şeyler yazdım, buyrun:
(2) patriyarşi öldü mü? (mansplaining kavramı)
http://jimithekewl.com/…du-mu-mansplaining-kavrami/
çorum amasya tokat'ın karadeniz bölgesinde olması
-
yanlış önerme. çorum, yarısı karadeniz diğer yarısı iç anadolu sınırlarında olmak üzereye ikiye ayrılmıştır.
karadeniz'de kalan kısmına kuzey çorum, iç anadolu'da kalan kısmına ''nörüyon heri '' denmektedir.
kuzey güney
-
kim demiş hani biri demiş ya "ilk perdede silah gözüktüyse ikinci perdede mutlaka patlar" diye. (edit: çehov demiş.*)
kimse dikkat etmemiş. şebnem dönmez, barış'a ciddi bir iş toplantısı öncesi "kolunuz leke olmuş" dedi. barış da işi gücü bırakıp bir panikle lekeyi silmeye çalıştı. "amaan boşver eve gidince makineye atarım" demedi.
laf olsun diye mi yaptılar böyle bir şeyi sizce? ne lekesiydi o? barış niye bu kadar paniğe kapıldı da temizlemeye çalıştı?
ne lekesiydi biliyor musunuz?
fren hidroliği...
de gözünü sevdiklerim. bir sefer de fren hortumları kesilmiş arabayı kullanan herif uçuruma gelmeden önce daha şehrin içindeyken bir kere frene bassın da "aha fren tutmuyo la" diyip kenara çeksin. ya da en fazla öndekine falan eklensin. yok abi illa uçuruma gelene kadar frene basmayacak, uçuruma gelince basıp aşağı yuvarlanacak.