hesabın var mı? giriş yap

  • ilk kez gidenlerin kültür şoku yaşamalarının doğal olduğu şehir. muhtemelen ilk kez kültür görüyorlar çünkü.

    ayrıca her yer leş gibi, hepimiz pislikten kokuyoruz.

  • surekli bakistigim cook guzel bir kiz vardi. denize havuza sirf onun icin gidiyor sadece ama sadece derin derin bakisiyorduk. yasim o zamanlar 20 falan. havuzda olmadik hareketler yapiyor bur turlu beceremedigim ters taklalar atiyordum. ters takla sonrasi kafami suyun disina cikartir cikartmaz kafam baska yonde olsa bile hemen ona donuyor ve gozlerinde bana bakip bakmadigini, atlayisimi begenip begenmedigini anlamaya calisiyordum. neyse bir ogle vakti yine havuzda oldugunu gorup kosarak gittim. kendisi iki arkadasiyla birlikte suyu icinde havuzun tam kosesinda kenarlara tutunarak sohbet ediyorlar. birbirimizi gorunce gulumsedik ve ben acilisi yine ters taklayla yaptim(bu arada her atlayisimda sirtim suya sak diye carptigindan biber gibi yaniyor ama her seferinde sirtim biraz daha nasirlastigindan kelli aciya dayaniyordum). kafami bir kere cikartip nefes alip yine suyun icinden ona dogru yuzdum. ilk defa yapiyordum bunu. yani ona dogru ilk defa yuzuyordum. yuzerken bir taraftan bunu yapma diyordum kendime. cunku, nefesim anca yetecek ve onun oldugu kenarda su ustune cikacaktim. henuz onunla bu kadar yakinlasmaya hazir degildim. tam kenara geldigimde ani bir kararla su ustune cikmamaya karar verdim ve kenar duvardan destek alip(ayaklarimla kendimi itip) geldigim yone dogru yuzmeye karar verdim. fakat o da ne? bir duvarin bu kadar yumusak olmasi hic normal degil! er kisi olan 'gerizekali ben' o gucu duvar yerine kizin gobegimden aldigimi farkettim. resmen sevdicegimin gobegine cift tepik attim ve o saskinlik, utanc ve korkuyla hemen oradan uzaklasmak istedim. telasima telas aptalligima aptallik katarak guclu tekmelerimle yanindaki iki kizi ve yine sevdicegimi acilara surukledim. cirpindikca battigim bir bataklikti. nefesim bitmek uzere ben cikmak istemiyorum. caresizlikle cikip nefes alip gozyaslarimi gizlemek icin donup o tarafa bakmadan karsiya yuzdum havlumu aldim tam giderken baktim. evet ben kazanmistim. 3'unude dovmustum. sonradan kuzenimden ogrendigim kadariyla ciglik attirmisim hepsine. filmin sonu mu? bosverin!

  • tam hali şu şekilde:

    biz osmanlı torunu değiliz, osmanlı'nın sömürdüğü yoksul köylülerin torunuyuz.

    altına imzamı atarım.

    bu milletteki saray sevdası anlaşılan genetik bir hastalık.

  • zamandan kazanacak ve tok tutacak tariflerdir.

    kahvaltı:

    2 topkek+1 bardak çay

    öğle yemeği:

    3 topkek+kahve

    akşam yemeği:

    2 topkek+kahve

    yatmadan hemen önce:

    1 topkek

    afiyet olsun.

  • konu sonrası araştırdım. çünkü ders çalışmam lazımdı. bunu yapmak daha mantıklı geldi.

    japonya'da bulaşık makinesi kullanım oranları ailelerde %26
    tek yaşayan kişilerde %2
    kaynak: https://www.japantimes.co.jp/…20expensive%20option.

    tokyo'nun hane başına oranlarda %90 gibi bir yüksek oranda haftada 6,5 gün ortalama ile çamaşır yıkıyorlar. berlin'de bu oran %25. sıcak su yok çamaşır makinelerinde. bebek kıyafeti gibi kaka çiş temizliği için lavabo tıkaçları var. lavaboya su doldurulup içine atılıyormuş. ya da çamaşır makinesine üstten sıcak su fıskiye ile dolduruluyor.
    https://okinawahai.com/hot-water-wash/

    kurutma makinesi sahip olanların ise %90 kısmı güneşte kullanmayı tercih ediyorlarmış
    https://www.japantimes.co.jp/…erence/laundry-logic/

    sonuç; ev işleri hayatlarının bir parçası. temizliği yük olarak görmüyorlar. makinelere devretmeye ihtiyaç duymuyorlar.

    bu kısım ise kişisel görüşüm;
    bizde neden şart.. gelişmiş ülke değiliz. bir konuda profesyonelleşemiyoruz. angarya iş yükümüz çok fazla. en taşşaklı mühendisim, yöneticiyim diyen bile bir sürü angarya iş ile uğraşıyordur. zaman çok değersiz tükeniyor. beslenmek için yiyoruz. italya yemek süreleri ile karşılaştırmak lazım japonyayı