hesabın var mı? giriş yap

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • yaptigim bir arastirmaya gore (ciddi ciddi insanlarla oturdum konustum "*nudge* ya bişi sorucam eglenceli bi geceden eve donunde bi mutsuzluk cokuor mu sana da" seklinde 15 kisiye sordum... sonra baktim yüzdeye vuramiyorum 5 kisiye daha sordum yuvarlak hesap oldu) insanlarin yüzde 75 i (yani 20 kisinin 15 i) eglenceli bir geceden sonra eve geldiklerinde eger hemen yatip uyumazlarsa, inanilmaz bir mutsuzlukla karsilasiyorlar..

    boyle sanki içini pirçik pirçik bir şeyler edermiş gibi, inanilmaz bir yalnizlik, inanilmaz bir dram.. o an yaninizda savaş ay olsa, handy cam'i ile "nasil bir geceydi" diye sorsa, kisik sesi ile korkutsa, o derece..

    nette arastirdim, boyle dandik bir seyin arastirmasini yapan bir tek kendimin oldugunu farkettim.. ota boka sendrom bulan insan oglu, bu tarz bir mutsuzlukla kimse hastaneye gitmedigi, direk yatip uyudugu için bir ad bulamamis..

    ben buna izmir sendromu demek istiyorum arkadas.. maksat sehrimin adi yürüsün.. paris sendromu var, kudus sendromu var, stockholm sendromu bile var niye izmir sendromu olmasin.. bu da ilime, ilçeme bir hizmetimdir.

  • evlilikle ilgili her şeyin fahiş fiyatla satılmasının sebebi. nasıl olsa bu kezbanlar buna 10 katı fiyat da çektirsem aldırır diyorlar. çünkü kezban bencildir.

  • amazon ormanlarinda tukenmis bir halkin dili.
    ve belki dunyanin en yalniz adami aurá 'nin.
    gorsel- 1

    35 yil once brezilya'nin kuzeyinde pará'da, amazon ormanlarinin derinliklerinden iki adam cikagelmis.
    kayip bir kabilenin son uyeleri oldugu anlasilan bu iki adama, aura ve aure demis yetkililer.
    gorsel 2
    gorsel 3

    civardaki obursu yerli halklar, kabileler az bucuk biliniyormus. ama bu ikisinin konustugu dili kimse anlayamamis.
    dil uzmanlari getirmisler. bunlar uzak, kucuk yerli kabilelerin dillerini bile konusabiliyormus. ne var ki, onca yillik egitimleri, devirdikleri onca lugat, o kadar bilgi dagarcigi, bu iki yabani adamin dilini cozmeye gelince pire olmus, bit kadar olmus, gozden kaybolmus.
    gorsel 4

    yetkililer, iki yabani adami 87'de ormanda ortaya cikislarindan itibaren o toplama kampindan bu toplama kampina surukleyip durmus .
    ama uyum saglayamamis, yerlesik yasama gecememis ikisi de.
    sonra bir dil uzmani gelmis, kendini konuya vakfetmis. onlarla zaman gecirip, dogaya cikip, kaynasmaya calisip epeyce sozcuk ogrenmis. kayda 800'e yakin, baska ornegini gormedikleri sozcuk gecirmis.
    yerli dillerinde sikca goruldugu uzere, bunlarin cogu hayvan, bitki, meyve adlari. cok azi eylem, baglac.

    aure, sanki abisiymis gibi ardina saklanmis aura'nin. pek iletisim kuramamis oburku insanlarla. aura, onu kollamaya calismis.
    gorsel 5
    yillar sonra sancidan ayaga kalkamaz olmus. bir suru macerayla buyuk kente hastaneye goturmusler. son evre kanser.
    kisa bir tedavi sonrasi gocup gitmis.
    gorsel 6

    simdi aura, ihtiyar, topal bir adam olarak bir kulubede boncuk diziyor. goge bakiyor. hamaginda uyuyor.
    gorsel 7

    arada cikip konusursa da kimsecikler anlayamiyor. zaman zaman ugrayan o dil uzmanini saymazsak.
    kameraya cekerken vefat eden arkadasini soruyorlar. kendi dilinde bir meyve ismi, kus ismi soyleyip gokleri gosteriyor.

    surada ise insana dokunan bir sahne: aura nin yalnizligi
    yalnizliktan catlayacak gibi oldugu bir gece, gidip kampta onune cikan kim varsa iletisim kurmaya calisiyor.
    ama oburleri hadi oturup dinleseler, agzindan cikan tek sozcugu bile anlayamiyorlar.
    aura oyle bunalmis ki. oyle daralmis ki. anlatiyor, ciziktiriyor, soyluyor, konusuyor, soruyor, anlatiyor.

    belki dunyanin en yalniz adami simdi. orada, amazon ormanlarinin kiyiciginda.
    virane bir kulubede kimsenin isitemedigi, kavrayamadigi seylere cenesini yoran. asla anlasilmayan.
    gunun sonunda kimsesizligin, yankisizligin, yapayalnizligin icinde gozlerini yumup sabah dogacak gunu bekleyen topal ihtiyar.

    oykusunun tamami:
    nhk'nin belgeseli

    not: okurlardan, dostlardan gelen elestiriler uzerine buraya kisiel bir not birakiyorum. yukariki yaziyi hakkiyla cikaramamisim. aura'nin yalnizligini dosdogru anlatamamisim. temel noktalar eksik kalmis (neden geri donmemisler? kabileye n'olmus? nicin portekizce ogrenmemisler? vesair ilk akla gelen sorularin yanitlari gibi) bazi yerlerdeyse lastik gibi uzamis duygusallik. bunlar icun ozur diliyorum.
    tabii bunun kendimce nedenleri var. atalar "demir tavinda dovulur" demis. tavini kacirinca, soguk demire vura kira sekil veremiyorsun iste. gunluk akis suresinde aklimda kalmis, belki kenara konu basligi not dusulmus vesair mevzulari hastayken yatakta, ucus beklerken, uykum kacinca filan fismekan dizebilmisim vakit darliginda. o da anca bu kadar olmus. tabii atalarin her seye bir lafi var, "osuruklu gote cavar ekmegi bahane" diye de bosa dememisler. neticede bu yazilar bu vaziyete gelmis. bakalim duzeltebilicez mi hayirlisiynan.

  • umarım en kısa sürede bu manzaraya sebep olanların boğazını uykularında keserler.

    korkma müslüman ümmetin bu işte, ümmet ne eylerse güzel eyler.

    izle bunları nevşin, ucuz iş gücü değil mi?

    bence kiralık katil arayanlar için evet ucuz iş gücü.

  • eksik 1 oy olması durumunda dahi geçerlidir. hırsızlığın azı çoğu yoktur, hırsızlık hırsızlıktır.

  • (bkz: 10 aralık 2016 beşiktaş patlaması) sırasında gazi olan, arkadaşlarının ölümüne tanık olmuş polisin tweetleridir. kendisi şuan hastanede ve durumu iyiymiş. ayrıca bu gazi olan polis memurumuz, daha sonra bu yazdıklarını "kızgınlık ile yazdığını, pişman olduğunu" belirten başka tweetler atarak hesabını kapatmış. tamamen yorum yapmadan, sadece bilgilendirme amaçlı olarak aşağıda yazdığı entryler var. ayrıca link olarak yazdıklarını yayınlıyorum aşağıda.

    tweetler şu şekilde;

    istanbul kadrosunda bizi bombalı aracın geçtiği yolun etrafına toplayacak kadar yüksek rütbeli bir hain var

    hiçbir zaman o stadda oraya toplanmadık , öyle bir tedbir çevik kuvvet için yok

    biri müdürlerimizi dahi sattı , kimsen seni de bulacağız

    içerden bu teröristlere bilgi veren var net , açıklayacağım

    valla biliyolardı birileri adım kadar eminim , rakip taraftar gitti yarım saat o aracı bekledik sanki... hastaneden yazıyorum

    gazimizin twitter adresi

    edit: http://hizliresim.com/moppn6
    http://hizliresim.com/kgb1v7
    http://hizliresim.com/ad3ykr
    http://hizliresim.com/o03ybo

    edit2: sevgili modlar, başlık yanlış yazılmış. düzeltirseniz sevinirim.

  • michael ende kitabın başında karakterleri okuyucuya kavratma safhasını biraz uzun tutmuş lakin kitabı okudukça nehrin üzerinde salınarak giden yaprak gibi aktı kelimeler, cümleler. momo keşke gerçek olsa dedim içimden ve sımsıkı sarılasım geldi. müthiş bir sistem eleştirisi ancak bu kadar tatlı ve lezzetli olabilirdi. ayrıca, aklıma kitabın sonunda kassiopeia'nın sırtında beliren yazı takılmadı değil. velhasıl kelam, harika bir kitaptı. bir ömür daha yaşamış kadar oldum.

  • mudodaki kütük, beymendeki trençkottan sonra ekşi sözlük ahalisine 2015 armağanım olsun.

    1 - > http://store.apple.com/…oduct=mj3k2ll/a&step=detail

    2 - > http://store.apple.com/…oduct=mj3g2ll/a&step=detail

    türkiye satış fiyatlarını da vergilerle beraber yaklaşık 3,5 katı olarak tahmin edebiliriz, sıfır km astra falan alınıyor galiba.

    an itibariyle türkiye mağazasında da yok henüz, sessizce koyarlar gece.

    peşin edit: rolex, tag heuer, seiko veya bilimum isviçre kurmalı saatleri falan diye mesaj atıp lüks kültürünü öne çıkarmaya çalışan olursa keserim bileklerinizi. normalleştiremezsiniz. saat. saat. saat.

    dipnot: sayın bakanım sizi kesmez, varoş işi bunlar.