hesabın var mı? giriş yap

  • manyak mısınız olm siz?
    hasta mısınız?
    takacak şey bulamadınız, buna mı taktınız?

    meclis başkanınız 5 tane koruma aracına 2.5 milyon veriyor, onu da senin ve benim cebimden çıkan paradan veriyor, buna laf edeceğinize, anasının ak sütü gibi helal kazancından 17bin liralık bebek arabası alan adama mı çatıyorsunuz?
    ruh hastası mısınız lan siz?

    cebinizdeki parayı lüpletene ses çıkarmayı öğrenip siz de o 17bin liralık bebek arabasından alabilecek hale gelseniz daha iyi olmaz mı? illa başkasının ayağından çekip çukura batırmak zorunda mısınız?

    herhangi bir bebek ürünü mağazasına gidip, bebek arabası nedir, kaç paradan başlar onu bile kontrol etmemişsiniz. bir akşam herhangi bir avm'ye gidip insanlar bebekleri için ne kullanıyor bakmamışsınız.

    evet, 199 liraya da bebek arabası var, ama sen tırnaklarını yeme diye 199 liralık arabadan almak zorunda mı tarkan? sana ne ulan? sa-na-ne?

    eğer ki tarkan'ın 17bin liraya bebek arabası ile derdin var ise; erik kafası yazmışsın ama oraya başka bir şeyin kafasını yazman lazım.

    edit: beşik ile bebek arabasının farkını da bilmiyor eşek herif.

  • benim babam bana kızar ve bir şeyi beceremediğimde bana "çöçe" derdi.
    ağzını çok şapırdatırdı. ama bizden ufacık bir ses duysa çok sert tepki verirdi.
    çok sertti babam çok sert.

    salak bir devlet hastanesinde, salak bir asistan bizi başından kovmak için hastanenin kantinine gönderdi. sonra orada beklerken bir kaç kız ile geldi. hemen yanına gittim. babamın filmleri ne oldu diye. canı sıkıldı kızların yanında ona yaklaşmama. birazdan yanıma gel diye bana emir verdi.

    tostunu çayını bitirip kızlarla muhabbetini bitirmesini bekledim ve iki adım arkasından merdivenle yukarı çıkıyoruz. annemle babam orada kantinde sırada oturuyorlar.

    yukarı çıkarken salak doktorun, salak asistanı, babamın beyninde kocaman bir ur olduğunu 3 ay bile yaşamayacağını, maç skoru söyler gibi söyledi. biraz biliyordum durumu ama böyle de söylenmezdi ki.

    neyse filmleri aldım. annemle babamın yanına gittim. hiç çaktırmadım onlara.

    babam durumu anladı ve

    "size ben doyamadım ki" dedi sadece.

    ameliyatlar kötü günler ve ben "çöçe" ellerimle ona biraz da olsa yemek yedirebildiğimde "şapırdatmasından hoşlanırdım". sadece biraz yemek yedi diye. sadece 3 ay sürebildi zaten.

    yani dediği tüm kötü sözleri kızmaları değil de "bize doyamadığını" söylemesini unutmamam.

    budur.

    ----

    edit: doktorlar kızmasın ama salak olan kişi salaktır. salak olmayan salak değildir. doktorluk teferruattır.

  • terlikli halde kitap okunamayacağını düşünen bir adet dingil tarafından dalga geçilmektir. kitap okumayı karı kız düşürme aracı olarak gören bir beynin kitaba bakış açısından ne beklenebilir amk.

  • hakkında "domaini başkası satın almış" gibi haberler çıkan sarı site.

    kitabın ortasından konuşayım: başkasının satın alması mümkün bile değil. yalan yanlış bilgi paylaşıyorlar.

    domain kayıt kuruluşu network solutions. sahibinden.com domain durumu askıya alınmış. muhtemel sebebi domain süresi dolmuş ve eksiye düştüğü için kayıt kuruluşu domaini durdurmuş. düşük ihtimal ise kayıt kuruluşunun yazılım servisleri hatalı işlem yaptı.

    aşağıdaki görselde durumunun "clienthold" olduğunu görebilirsiniz.

    görsel

    fakat! yine aynı görselde bitiş tarihi 2025-12-30 gözüküyor. hiç yenilememiş olsalardı domain geçici süreyle otomatik yenileme periyoduna girerdi (auto-renew grace period) ve bu periyottayken tarihi 2024-12-30 olurdu. ayrıca dns adresleri de kayıt operatörünün park sayfasına yönlenirdi, baktığımızda böyle bir şey gözükmüyor. bu durumda yenileme işlemi yapmışlar diyebiliriz ama bir tık geç kalmış olabilirler. kayıt operatörüyle yaşadıkları problem ise domainde olan "clienthold" durumunun kaldırılamaması. amerika'da oldukları için de saat farkından dolayı iletişim problemi yaşamış olabilirler.

    bilmenizi isterim ki domain yenileme süreci, bitiş tarihi gelmeden 1 ay öncesinde müşterilere gönderilen hatırlatma mailleriyle başlar (bitiş tarihinden önce son 30-15-7-1 günlerinde). buradaki sürecin ihmal edildiğini düşünüyorum.

    domain 3 aya yakın sahibinde kalır. eksiye düştüğünde önce 45 gün otomatik yenileme sürecindedir, sonra 30 gün kurtarma periyoduna (redemption period) girer ve sonra ise silinme periyoduna (deletion period) girer. bu periyottan çıktığında yeniden müsait duruma düşer. backorder yapan iyi bir firmayla müsait duruma düştüğü an alabilirsiniz ama periyot döngüsünü tamamlamadan mümkün değil.

    haber sitelerinin "grace period" kavramından haberi olmadığı için ilk buldukları manşet "başkası satın aldı" olmuş. böyle bir durum söz konusu değil. verisign domain politikalarını okuyun. ayrıca icann'de domain periyotları hakkında detaylı bilgiler mevcut. hatta domain yaşam periyodu burada: https://www.icann.org/…gtld-lifecycle-2012-02-25-en

    domain yenilendiğinde clienthold durumu kalkar ve süre kalıcı olarak uzar. esas soru şu, bu işlem 2 dakika sürüyorken neden 1 gündür domain "clienthold" durumunda? acaba hesaplarına erişimlerinde bir sıkıntı mı var?

    çalışanları için zor bir süreç geçiyor. büyük şirketler böyle problemler yaşayabiliyor. geçmiş olsun

    düzenleme: yenileme konusunu detaylandırdım.

  • volkan'ın bir bölümde aslı'nın kafasına attığı vazodan dolayı hafızasını kaybetmiş taklidi yaparken selin'in göğüslerine dokunup çocuk edasıyla "bu ne?" dediği bölüm (ertesi günü aynısını kız arkadaşıma yapmayı denemiştim :) masum çocuk ayağını yemedi tabii).

    volkan'ın besteleri. bunlardan birinde "bill gates dert babasıdır, msn garip yuvasıdır, google earth'te gezdim durdum, seni bir sokakta buldum, yanındaki o adamla nişanlanmış dediler" gibi süper sözler vardı.

    gülenay'ın "teyze" şarkısı. "senin ağzınn ne der teyzeee, senin kalbiiin yok mu teyzeee. söyle teyzeeee" diye arabeske gark olmuştu. 2005 kışında bir gece, ertesi günkü finale çalışırken elektrikler kesilmişti. gecenin 2'sinde mum ışığında bu şarkıyı söyleye söyleye finale çalışmıştım lan ben!

    ve tabii ki burhan altıntop. özellikle ilk zamanlar şesut'la didişmeleri. ona "sirsiriii" diyerek saldırması.

    hepsinden öte avrupa yakası'ndan akılda kalanlar, o günlerde yaşadığınız ve geri dönmeyecek tüm güzel şeylerdir. çünkü avrupa yakası o güzel şeylerin bir parçasıdır. benim için bir diziden ötedir.

  • sosyal medyada paylaşılan kitap, kedi, manzara, aile, caps, karikatür vb.den ne farkı var da alkol paylaşımına özel başlık açılıp "bu ne algol merağı yehenim" diye eleştiriliyor acaba. çünkü 3,5 dakikalık rakı reklamının bile ağlaya ağlaya izlenmesine, 1638 yılında değil 21. yüzyılda #lgbthaklarıinsanhaklarıdır diye hastag açılmasına sebep olan, 1 kadeh rakıyı içebilmek için cizye ödeten beş harfliye aykırı da ondan. "ben de içiyorum ama paylaşmıyorum" diye destekleyin ki kerli ferli kıllı mafya dizisi başrollerini bile rakı masasında rakıları minderin altına koyup öyle poz vermeye iten yobaz şımarıklığı iyice palazlansın. aferin. tepemize sıçtırdınız tepemize.