hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi
    edit: altından hangi dizi, hangi olay çıkacak akıllara sorular düşürür.
    edit 2: gökyüzünde bir anda beliren parmak izi ipucu olabilir.
    edit:3 ucu açık olay, ne olduğunu anlamak için takipte kalmak gerek.
    edit 4: soru işaretleri giderek artıyor bu yeni çağ ne zaman başlıyacak acaba?

  • vaktiyle bir amca vardı tanıdığım. o kadar cimriydi ki, anlatamam.
    -mercedes, audi alacak parası vardı. parçası ucuz diye tofaş şahin almıştı ama binmezdi o arabaya, benzini gidecek diye. her tarafa yürüyerek giderdi.
    -üzerindeki tişörtler 10 yıllıktı, rengi solmuştu ama yinede giyerdi.
    -12 yıldır kullandığı ayakkabıları vardı.
    -ölene kadar dışarıda yemedi pahalı diye.
    -karısına bir kez olsun dışarıda lokantada akşam yemeği ısmarlamadı, çok pahalı diye.
    -ramazanda yoksullar için yapılan iftar yemeğine katılırdı. evde yemek bitmesin diye.
    -yazın sıcaktan ölürdü antalya'da klimayı açmazdı. elektrik gidecek diye.

    sonra her fani gibi bu dünyadan göçtü. öldüğünde bıraktığı miras 20 trilyon'du, eski parayla. şimdinin parasıyla 20.000.000 tl'si. ne mi oldu? o kadar parası 2 damadıyla bir gelinine kaldı. damatlarıyla gelinin altında son model bmw, mercedes, audi var. damatları öğlen yemeğini bodrum'da akşam yemeğini paris'te yiyorlar. gelini 2500 liralık çanta alıyor. damatları 1000 tl'lik takım elbise giyiyorlar. o parayla günlerini gün ediyorlar. krallar gibi yaşıyorlar.

    birkaç ay önce damadını gördüm dışarıda altında 200.000 liralık bmw'siyle. o cimri amca geldi aklıma, parçası ucuz diye tofaş şahin almıştı ama binmezdi benzin parası gidecek diye.

    o cimri amca ömrünün sonuna kadar varlık içinde yokluk çekti. şimdi ise eloğlu zevk-u sefa yapıyor.
    demem o ki gençler hayatınızı yaşayın şu kısa dünyada.

  • eğitim kurumlarını teröristler mi ele geçirdi bu ne hal, pkk kampına adam mı yetiştiriyorlar her gün başka bir rezillik. oğlunun yetmiş yaşındaki adama tekme tokat girmesine göz yuman müdürün denetimindeki okuldan ve öğrencilerden kime ne hayır gelecek.

  • bu gidişle ciddi ciddi gerçekleşeceğini düşündüğüm olay.

    sebebi insanların değişiminden ziyade oyunun negatif anlamda değişimi bence. oyunun giderek daha da karmaşıklaştırılması, filozof teknik adamların türemesi ve bunların saplantılı derecede taktiklerine bağımlı olması.

    bu durum özgür futbolcuları ve futbolun tadını bitirdi iyice.

    guardiola'nın eski yardımcısı juanma lillo'nun röportajından bazı kesitler okudum geçenlerde. 2008'lerden beri düşündüğüm şeyleri çok somut anlatmış. röportajdan örnekler verelim:

    - ben her zaman milli maçları izlemeyi kulüp maçlarını izlemeye tercih ettim. bana göre en iyi futbolcular uluslararası maçlarda bir araya geliyor ve bu maçlardaki etkileşim her zaman daha zengin oluyor. bununla ilgili 1950'den 1990'a kadar elimde terabaytlarca dosya var. en iyi oyuncular bu turnuvalarda bir araya geliyor ve tanrıya şükürler olsun ki teknik direktörler bu oyuncular bu oyuncuları etkileyemiyor. çünkü milli takımlarda taktiğe ayırılacak çok fazla zaman olmuyor.

    - biz teknik direktörler oyunun üzerinde çok fazla etki bırakıyoruz ve hepimizin bazı fikirleri var. bunu yaparken de insanlara oyunu daha iyi anlatmak istediğimizi söylüyoruz. ama bu tamamen saçmalık! oyunu anlaması gerekenler her zaman oyunculardır.

    - futbol çok fazla globalleşti. kulüp takımlarına baktığınızda norveç'teki bir kulüp ile güney afrika'daki bir kulübün aynı şekilde çalıştığını göreceksiniz. 'dışarda boşluk bul, içeri bak, şuraya pas ver, buraya pas ver'. çalım atan oyuncu kalmadı, bir tane bile göremiyorum. dünyanın her yerinde maçlar izledim ve sadece güney amerika'da akademilerden ziyade sokakta oynamaya alışmış oyuncular çalım yeteneklerini gösterebiliyor.

    - yediğimiz haltın farkında bile değiliz. bu oyunu globalleştiren bizleriz. kamerun-brezilya maçına bir bakın. devre arasında oyuncular formalarını değiştirse farkı anlamazdık bile. oyundaki her şey 'iki dokunuş' üzerinden gidiyor artık çünkü biz bunu öğretiyoruz. bu metodların öncüsü bir antrenör olarak şunu söyleyebilirim ki; pişmanlık duyan bir baba gibi hissediyorum.

    - herkesin şu günlerde saha içi bloklardan bahsetmesi çok komik. benim bildiğim tek blok apartman blokları, belki garajı olan bir blok. bu anlayışı yenmek her geçen gün zorlaşıyor ve boşluk vermemek üzerine oynayan takımları yenmek için artık gerçekten çok yetenekli oyuncularınız olmalı. dünya kupası'ndaki en iyi takımı söyleyemem çünkü hepsi aynı oyunu oynuyor. artık kötü oyuncular yok denecek kadar az ancak fark yaratacak oyuncular tamamen silinmiş durumda. kötü adamları öldürmek isterken iyi adamları da öldürmüş olduk.

    işte anahtar kelime bu sevgili sözlük. istisnai futbolcular, sihirbazlar, doğuştan yetenekliler, kutsanmışlar, kahramanlar artık futbolda barınamıyor. iyi bir yerlere gelse de bu filozof teknik direktörler onları farklı yapan bu özellikleri budayarak yahut kullanmalarına izin vermeyerek onları da "pası al, hemen boştaki arkadaşına ver" topçusu haline getiriyor. işte 1-2 yıl içerisinde ne messi ne ronaldo ve hatta belki neymar kalmayacak. sonra ne olacak bakalım.

    kusura bakılmasın da şimdi ronaldinho, rivaldo, maradona vb +50 oyuncu gelse koşmuyor, tekte oynamıyor diye oynatmayacak modern futbolun allah belasını versin.

    savunma oyunun ana hedefi haline gelmiş durumda. her şey istatistiğe boğulmuş. sayısız istatistik.

    brezilya bile bu yola girdi. artık kendilerine sambacılar demeleri bile bana komik geliyor.

    eskiden futbolun bir ruhu vardı. şimdi oynayanlar da oynatanlar da robotlardan ve para babalarından ibaret. tek amaç çin'de biraz daha forma satmak, üç reklam anlaşması daha imzalamak.

    işte bu yüzden hala örneğin 98 dünya kupasının açıp tekrarını izlemek, yeni dünya kupalarından daha çok keyif veriyor bana.

    maça bakıyorum, %60 topla oynamış, 630 küsür pas yapmış takımın kaleyi tutan 2 şutu var. kusura bakmayın da allah belasını versin böyle modern futbolun da, pas istatistiğinin de, topa sahip olmanın da.

    yunanistan, barcelona, ispanya ve bunların birbirinden farklı olsa da futbolun katline ilham olan ve dünyaya yayılan sistemleri... hadi barcelona'nın elinde xavi, iniesta vs vardı 1000 pas yapsa bile 3-5 dakika da güzel şeyler görülebiliyordu 90 dakika içerisinde. bir de bu sistemleri kazma futbolcularla deneyip maç başına 600 yan pas yapıp bir kere ciddi atak yapamayan takımlarla doldu ortalık.

    bu işkence 90 dakika izelenebilir gibi değil. keyifli değil. kimse deha teknik adamlardan, taktiklerden, tanjant kotanjantlardan, uzay matematiğinden bahsetmesin. zevkli değil.

    ama biliyorum çareyi gene öze dönüşte değil, yeni kuşağa yönelik saçmalıklarda arayacaklar. belki maçları 60 dakikaya düşürecekler, belki avrupa süper ligi kuracaklar vb. bilemiyorum.

  • eşinin finosu haline gelmiş bir amerikan çomarının "lütfen ödülümü geri almayın" özrüdür.

    eşini gi jane'e benzetmiş lan adam, hastalığıyla küstahça dalga geçse tamam diyeceğim. başta sen de güldün ve relaks oturuyordun, sonra eşinin 5 karış suratını görünce düğmene bastı ve tokatladın chris'i.

    işte kadınlar adamı rezil de eder vezir de eder. tarihtede koca koca hanedanlıklar, krallıklar çökmüş, will smith'in kariyeri bi kadın yüzünden 5 paralık olmuş çok mu.

    debe edit: debe için teşekkürler. (bkz: sureyya arlican cicek cinayeti)

  • rezalet puanım 10000/10.

    net sözlükte okuduğum en büyük rezalet.

    umarım adalet* yerini bulur. gündemde kalması gereken rezalet