hesabın var mı? giriş yap

  • 1945 ikinci dünya savaşından sonra abd soğuk savaşı başlattı

    1949 sovyetler birliğine karşı nato kuruldu. nato avrupa'da genişlemeye ve silahlanmaya başladı

    1955 nato'nun karşısında sovyetler birliği liderliğinde varşova paktı kuruldu. kurulduğu yıl dünya güvenliği için nato ve varşova paktının dağıtılması isteği abd tarafından red edildi.

    1960'lı yıllarda yaşanan gerginlikler ve küba olayı iki tarafı savaşın eşiğine getirdi. fransa, almanya ve italya gibi bazı avrupa ülkeleri olası bir savaştan duydukları korku ile ilişkileri yumuşatmak için diplomatik girişimlerde bulunmaya başladılar.

    1970'li yıllar iki taraf üye ülkelerinin topraklarına nükleer silah yerleştirmeye başladı. abd, yumuşak diplomasi dilini savunan almanya gibi avrupa ülkelerini dinlemedi ve avrupayı silahlandırmaya devam etti.

    1980'li yıllar reagan ve gorbaçov liderliğinde abd-sovyetler arasında yumuşama başladı.

    1987 yılında abd ve sovyetler arasında orta menzilli nükleer güçler anlaşması imzalandı.

    1991 gorbaçov'un perestroika ve glasnost adını verdiği reformlar soğuk savaşı bitirdi. bu reformlar sovyetler birliğinin dağılmasına sebep oldu. abd ve rusya ilişkileri başladı. rusya sovyetlerin dağılmasından sonra ekonomik olarak çöktü.

    1994 rusya 'nato barış için ortaklık program'ına katıldı.

    1997 clinton ve yeltsin önderliğinde nato/rusya işbirliği antlaşması yapıldı. bu antlaşmaya göre; nato rusya'ya doğru genişlemeyecek, üye ülkeleri silahlandırmayacak, nato-rusya ortak hareket edecek, rusya'ya komşu ülkeler birliğe alınmayacak ve silahlandırılmayacaktı. aynı yıl nato-rusya, kurucu senedi/ güvenlik antlaşması imzaladı

    1999 abd, rusya'nın ekonomik zayıflığından faydalanıp eski varşova paktı üyeleri olan macaristan, çek cumhuriyeti ve polonya'yı nato'ya dahil etti rusya buna sert tepki gösterdi. abd'yi verdiği sözü tutmamakve anlaşmalara uymamakla suçladı

    2002 rusya'nın kaygılarını ve tepkilerini dinlemeyen abd; yine rusya'nın eski müttefikleri olan slovenya, romanya, slovakya, litvanya, letonya estonya ve bulgaristan'ı nato'ya üye yaparak rusya'nın sınırlarına dayandı. rusya'nın tüm tepkilerine rağmen bu ülkeleri silahlandırıp rusya'yı nato şemsiyesi altında kuşatmaya devam etti.

    2000'li yıllar, rusya enerji kaynakları ve ekonomik reformlarla ekonomisini düzeltti. zaten var olan askeri gücünü ekonomi gücü ile destekleyerek bölgede daha agresif bir politika izlemeye başladı.

    2008 abd gürcistan ve ukrayna'yı nato üyesi yapacağını taahhüt etti. rusya bunun kabul edilemeyeceğini ve abd'den bu taahüdünün derhal iptal edilmesini istedi. aynı zamanda rusya sınırlarına silah konuşlandırmama sözünü vermesini istedi. abd rusya'nın isteklerini ciddiye almadı. rusya gürcistan'a askeri müdahalede bulundu.

    2014 ukrayna hükümeti nato/abd'ye yakınlaşmanın ülkenin geleceği açısından sorunlu olduğunu belirtip, imf'yi ülkede istemediğini ve avrupa birliği ile anlaşmak yerine rusya ile güçlü ilişkiler kurmayı tercih ettiği için; abd'nin organizasyon ve kışkırtması ile halk ayaklandı. turuncu devrim adı ile anılan olaylarda seçilmiş iktidar devrildi. rus nüfusun yoğunlukta olduğu donetsk ve luhanks'ta yeni hükümetin ayrılıkçılara uyguladığı şiddetli baskıdan dolayı rusya bu bölgelere destek verdi. rusya bu olayların sonucunda kırım'ı ilhak etti.

    2021 abd başkanı biden ukrayna'nın nato üyeliği için düğmeye bastı. rusya, bunu asla kabul etmeyeceğini belirterek abd'yi, avrupa birliğini ve ukrayna'yı defalarca uyardı. ukrayna'nın nato'ya üye olmasını ve nükleer silahlandırılmasını kendi ülkesine karşı yapılmış bir kuşatma olacağını ve bunun savaş sebebi olacağını belirtti.

    sonuç: rusya yaptığı tüm çağrılara ve diplomasiye rağmen hiç bir sonuç alamayınca ukrayna'ya silahlı müdahalede bulundu..

  • daha “hipster” denen kavramın ortada olmadığı zamanlarda, görünümüyle hipster'lığın kullanım kılavuzu gibi olan adamdır jim jarmusch… orijinallik, görünümünden kişiliğine dek sinmiş bir yönetmendir. dünyaya alışılmadık bakış açısı getiren filmleri, bağımsız sinema için bir dönüm noktası gibidir. bir özelliği daha vardır jim jarmusch'un ki onu sevenlerin iyi bildiği gibi filmlerinde müzisyen dostlarıyla çalışmayı çok sever.

    bu müzisyenlerle beraber çalıştığı filmlerle ilgili birçok anekdot, anı ve açıklaması da vardır. mesela “kahve ve sigara” filminde tom waits'le iggy pop'un sahnelerinin çekileceği gün, tom waits'in çok sinirli olduğunu söyler. çünkü ertesi gün waits'in yeni albümü “bone machine''in televizyon promosyonu için los angeles'a uçması gerekir. jim jarmusch, bu kısa film için onu yolculuğunun hemen öncesinde ikna edebilmiştir. çekim gününün arifesinde jarmusch alelacele senaryoyu tom waits'in evine yollar. tom waits o gün çocuklarını okula bırakması gerektiği mazeretiyle iki saat gecikir. jim jarmusch ve iggy pop oturup tom waits'i beklerler. waits, gelir gelmez şunları söyler: “jim, sen bana bu sahnelerin komik olması gerektiğini söylememiş miydin? kendi kendime, ulan bunun neresi matrak diye sorup durdum. nereye sakladın, ben mi göremiyorum?” ardından tom waits biraz hava almak için dışarı çıkar, bir sigara yakar, rolünü canlandırmak için döndüğünde hâlâ sinirlidir. jim jarmusch, bu koşullarda 'terso adam' rolünü tom'a vermekten başka çaresi kalmadığını düşünür. ama baştan beri, tam tersine de kendini hazırlamıştır. zaten rolleri senaryoda yeterince muğlaktır, bu haliyle az çok tersine çevirmeye müsaittir. ve allahtan o sabah iggy pop sol tarafından kalkmamıştır ve bütün sevimliliği üstündedir. jarmusch filminde oynayan kankası tom waits'e bir jest yapmayı da ihmal etmez. bone machine albümündeki “i don't wanna grow up” şarkısına şahane bir klip de çeker.

    jim jarmusch'un her zaman dirsek temasında olduğu bir diğer müzisyen de iggy pop'tur. jarmusch iggy'nin, sivil hayatındaki ismiyle james osterberg olduğunda inanılmaz derecede ağırbaşlı bir tip olduğunu söyler. “kahve ve sigara”nın çekim gününde de james osterberg'dir: sakin, aklı başında, uysal. eğer çekimlerde iggy olmaya karar verseymiş, bütün dengelerin alt üst olacağını söyler. ama iggy'nin iggy'liği galiba sadece sahnede nükseder. yine de jim jarmusch başka zamanlarda da onu iggy olarak görme tecrübesini yaşamış ve bunun korkunç bir deneyim olduğunu söylemiştir. o zamanlarda iggy her şeyi yapabilir, mesela kendini duvarlara çarpabilir. iggy, küçük bir rolde gözüktüğü “dead man”in çekimlerinde öldürülme anını tamamen doğaçlama oynamayı tercih etmiştir. jarmusch'un bu sahneye dair tereddütleri olmuştur, ama onu özgür bırakır. hakikaten çok çok iyi oynar. “kahve ve sigara”nın white stripes'li skecinde de iggy etiyle kemiğiyle olmasa da oradadır. müzik kutusunda stooges'un “fun house" albümünden “down on the street” çalar. jim jarmusch bu şarkıyı özel olarak seçmiştir, çünkü "fun house”un bütün zamanların en iyi rock albümü olduğunu düşünür.

    jim jarmusch, jack white'la tanıştığında, jack kendisinden white stripes kliplerinden birini çekmesini ister. jack white da tıpkı jim jarmusch gibi mucit nikola tesla'nın hayranıdır. jarmusch, jack white'ı evine davet eder. white neredeyse tek kelime konuşmadan, bir saatten fazla bir süre, tesla'yla ilgili evdeki kitaplara dalıp gider... birkaç ay sonra ona bir senaryo gönderir ve çekimlerde tesla'nın icatlarından birkaç parçayı birlikte tasarlayabileceğini söyler. çekim günü, jack tıpkı bir çocuk gibidir, büyülenmiş bir şekilde sürekli o makineyi kurcalar. çekimler sırasında, meg ve jack “kahve ve sigara”nın her bir bölümünde jim jarmusch'un kendi kendine bir takım numaralar dayattığını fark ettiklerinde, sanatsal kısıtlamalar üzerine uzun uzun konuşup tartışırlar. meg ve jack'in kırmızı, siyah, beyaz gibi dolaylı yollar izleyerek kendilerini deneyim altında konumlandırışları jim jarmusch'un hoşuna gider. kendilerine sınırlar tayin ederler, ama onların içinde tamamen özgürdürler. böyle kısıtlayıcı kuralların varlığı yönetmen için de iyidir, hatta yaratıcılığını artırır. çevirdiği ilk filmlerden beri fazla maddî imkânı olmamıştır jarmusch'un ve elini cebine atıp parasını ödeyemediği şeyleri elde etmek için kesin çözümler bulması gerekir. o gün jim, jack ve meg, saatler boyunca eski blues müzisyenlerini yad ederler. jarmusch ikisinin de ansiklopediden farkı olmadığını, blues tarihiyle ilgili bütün hikâyeleri ve plakları ezbere bildiklerini söyler. ayaklı kütüphane gibidirler.

    jim jarmush filmlerinde oynattığı bir diğer müzisyen rza'in, yeryüzünde yapılmış bütün kung-fu filmlerini bildiğini söyler: isimleriyle, yönetmenleriyle, oyuncularıyla... rza ile jarmusch ilk tanıştıkları gün, on dakika içerisinde “ghost dog” filminin müziklerinin nasıl olması gerektiği konusunda hemfikir olurlar. her şey açık, gün gibi ortadadır: sahneleri eski kung-fu filmlerindeki gibi ele alırlar ve rza derhal müzikal fikirler yaratır. jim jarmusch, wu-tang'çilerin karakter zenginliğine hayrandır. gza'dan ghostface killah'a, rza'dan ol' dirty bastard'a kadar hepsinin çok farklı takıntıları vardır. mesela “kahve ve sigara”da rza, gza'ye alternatif tıp konusunda eğitimli olduğunu söylediğinde, herkesin dalga geçtiğini, bunun balon olduğunu düşünmüş. halbuki rza gerçekten de alternatif tedavi yöntemlerine hakimmiş, pratiğini de kıvırmasını biliyormuş.

    jim jarmusch'un çok eski bir arkadaşı olan, new york rap'inin öncülerinden fab five freedy'yi veya “stranger than paradise”da oynayan, hiphop efsanesi rammelzee'yi hayatında rastladığı en açık kafalı insanlar arasında görür. yine bu filmde çalıştığı john lurie ile de şahane bir dostluğu vardır. birçok ortak dostu olan john lurie ile 1978'de sabaha kadar süren bir muhabbeti olur. daha önce de tanışmış, birbirlerini görmüşler ama hiç muhabbet etmemişlerdir. bu muhabbet uzun ve üretken bir dostluğun başlangıcı olur. bu örnekten de görüldüğü gibi kafa yapısı ve uyuşma filmlerinde oynattığı oyuncularda en çok aradığı yönlerden biridir. zaten kendisi de müzisyenleri hep kıskandığını söyler. ellerine bir enstrümanı alıp istediklerini çalıp söylemelerine gıpta etmiştir hep. film çekmek ise meşakkatli iştir... uzun ve karmaşık bir süreçtir. kendi deyimiyle "trene bindiğiniz anda inmeniz de mümkün değildir."

    jim jarmusch'u en çok yıkan olaylardan biri müzisyen arkadaşlarından joe strummer'ın ölümü olmuştur. bu acı deneyim kendisine hayatın kırılganlığı ve geçiciliği hakkında tuhaf bir bilinç kazandırmıştır. joe strummer sabahın köründe kendisini yatağından kaldırıp “jim, ne yapalım biliyor musun, ispanya'ya gidelim, beraber kafaları çekelim...” veya “şu kolombiyalı devrimci şarkıcıların kasetini dinle, acayip bir şey, bayılacaksın...” diyen bir kişiliktir. strummer'ın olağanüstü bir enerjiye ve yaşama sevincine sahip olduğunu, heyecanlarını durmaksızın karşısındakiyle paylaşmak istediğini ve birdenbire uçup gittiğini söyler... joe'nun özellikle “kahve ve sigara” filminde oynamasını çok ister ama nasip olmaz. hatta filmin onsuz eksik kaldığını söyler. bu yüzden filmi ona adamıştır.

    filmlerinin amerika'dan daha çok avrupa'da beğenilmesine ilişkin verdiği cevapla bitireyim, çünkü tarzıyla ilgili çok kısa ve net bir ironiyi barındırdığını düşünüyorum: “filmlerimi avrupa'da beğeniyorlar, çünkü çok amerikalı buluyorlar. amerika'da ise bana “tıpkı bir avrupalı gibi film yapıyorsun" diyorlar. ne bok diyebilirim ki? “

  • zincir'in disinda olmak. soyle anlatayim;

    simdi nasil oluyo da oluyo bilmiyorum ama sevgilisi olan insanlarin hep sevgilisi oluyor. yalniz olmuyorlar pek. bu insanlarin daha once de sevgilileri vardi, simdi de var, gelecekte de olacak. artik kendi aralarinda tarikatlar mi, yoksa baska bir sey mi bilmiyorum. iste siz de bu insanlarin olusturdugu bu zincire girdiniz girdiniz, yoksa omru billah sap gibi kalirsiniz. yalniz o zincire bir kere girdikten sonra olay guzel. buzlu bademler, hellolar mellolar eksik olmaz (burada sampanya patlama sesi hayal edilecek, bir de zengin adam kahkasi)

  • muhtemelen başarısız bir prank'tir. uzaylıların insan formunda yani humanoid olarak tasvir edilegelmiş olması sinemada bugünkü cgi tekniklerinin olmaması, bu tip kostümler üretmenin daha kolay olması ve bu şekilde onu insanla akrabalaştırarak ruh vermenin ve iletişim kurmanın kolay olmasıyla ilgilidir. farklı kıtalardaki canlılar bile bu kadar farklı evrimleşirken farklı bir galaksiden gelen bir canlının toplama kampından kaçmış kemikleri sayılan koca kafalı bir insan gibi görünmesi akla ve mantığa aykırıdır. bu ancak "insanı uzaylılar yarattı" teorisiyle birlikte ileri sürülebilecek iddia olabilir, lakin 200 bin sene önce gelip dünyada insanı yaratan uzaylının 200 bin sene sonra gelip motor arızası nedeniyle nevada'ya falan çakılacağını düşünebilene de herhalde bir ödül falan vermek gerekir.

    debe editi: gezi şehitleri ölümsüzdür.

  • "bir evdeki yeterince içbükey her yüzey, yeterince uzun bir süre sonunda kültablası olmaya mahkumdur" --mengus, 28.03.2005, 02:28, sigarasını hard disk'in anti static plastik kutusuna silkerken.

  • doktorun sahte raporuna rağmen takipsizlik kararı vermek hangi vicdana sığar? türkiye vahşileşiyor!