hesabın var mı? giriş yap

  • hayret, yazılmamış.

    istanbul'da yaşayanlar için mısır çarşısındaki dorukoğlu'na gitmekte biter bu heder olma hali. ayda bir gider, birkaç kalıp vakumlatırsınız. beybabam bir on beş yıldır ordan alır, ben de aile geleneğimizi devam ettiriyorum. peynir almak için bakkal-marketten daha uzağa gidenler genelde biliyorlar zaten burayı.

    hem gitmişken tada tada zeytin, ceviz, kuru kayısı filan da alırsınız, üstüne bir de kuru kahve çektirirsiniz taze taze, oh mis. mısır çarşısı mühim, gidiniz, alınız, afiyetle (ve daha ucuza) yiyiniz.

  • karakterli at derlerdi ona,kaybettiği son yarışlarından birinde jokeyini çiğnediği,sakinleştirilemediği bile söylenir,gözlerimle görmedim ama... en güzel yarışlarını en başlarda koşmuştur,a grubu araplar arasında yarışmasına karşın mirhat,tansel gibi efsanelerle birlikte koşmamış,koşturulmamıştır... ancak caş gibi başka bir mükemmel atla koşmuş ve ekürisine çok geçilmiştir...olan bunların arasında kalan bir başka karizma haberbatura olmuştur... yıllar sonra bu atları hatırladğımıda hala yüzümün tebessümle,mutlulukla dolmasını eski günleri aramakla açıklayabilir misiniz peki..bilmiyorum...

  • farklı bir detay yazayım ben de.
    1992 ye kadar sigara paketlerinin üzerinde fiyat etiketi olurdu. zam gelmiş olsa bile bandrol üzerinde yazan fiyat neyse o paradan satılmaya devam ederdi. bu da zamlı fiyata geçişi en az üç ay ertelemiş olurdu. ki bazı yerlerde bu neredeyse yeni zamma kadar bile devam ederdi. bakkalların ve küçük marketlerin vitrinlerinde eski fiyattan sigara bulunur levhaları vardı.
    daha da önemlisi bu yöntemle stokçuluk yapılamazdı.
    süleyman demirel bu sistemi değiştirdi.

  • avustralya'dadır ve uzağın da uzağıdır outback. kıyılardaki büyük şehirler dışında kalan kırsal bölge (the bush) değildir, ondan çok daha ötesi, çok daha uzağıdır.

    anadolu'nun on katı büyüklüğündeki bu uçsuz bucaksız, ıssız bölge dünya üzerinde insan müdahalesinin en az olduğu, doğal yaşamın korunduğu birkaç büyük bölgeden biridir. bu bölgede yaşayanlar havayolu ile acil sağlık hizmeti alırlar, çocukları ise radyo veya uydu iletişimi üzerinden eğitim alır. tam ortasında alice springs adlı yaklaşık 20 bin nüfuslu bir şehir bulunur. sanılanın aksine tamamen çöl değildir. içinde büyük çöller de vardır. güneybatısında britanya adası genişliğinde ormanlar bulunur, orta kesiminde sıradağlar vardır. doğusunda iç içe geçmiş doğal su kanallarıyla dolu iç anadolu bölgesi büyüklüğünde bir bölge bulunur. genel arazi yapısı steplerin ve kızıl toprakların hakim olduğu düzlüklerdir. bölgede ayrıca dünyanın en büyük artezyen havzası bulunur. dünyanın eski zamanlarında bu bölgenin tamamı su altındayken kayaçların altında çokça su hapsolmuştur.

    outback'te ulaşım zordur. kuzey-güney doğrultusunda darwin'den adelaide'a kadar alice springs'ten geçen bir yol yapılmıştır. tüm avustralya adasını kıyıdan dolaşan bir otoyol da vardır. ancak doğudan batıya outback'ten yani iç kesimden geçen otoyol yoktur. var olan yollar genellikle yarım yamalak ve topraktır. ulaşım ilk zamanlarda ingilizler tarafından bölgeye getirilen afgan deve kervancıları tarafından sağlanmıştır. günümüzde ise demiryoluyla ve outback'in uzun, dümdüz yolları ile özdeşleşmiş olan "road train" adı verilen uzun kamyonlarla yük taşınmaktadır.

    son olarak outback, avustralya'da geçen korku-gerilim filmlerinin de temel mekanıdır. klişe olarak gençler dandik bir arabayla outback yolculuğuna çıkarlar, ama outback'in bilinmez korkunç sakinleri vardır ve olaylar gelişir.

  • ne zaman bir yasak, baskı bir şey gelse kullanılan savunma cümlesi. mesela beyoğlu'nda masalar kalkar "yurtdışında böyle", alkol yasaklanır "abd'de böyle", sigara yasaklanır "avrupa'da da aynen böyle".

    buradaki mantıksal sıçış şu önkabulde:

    "türkiye ile medeni devletler arasındaki uçurum bundan daha öncelikli tüm konular açısından kapandı ve sıra buna geldi".

    durum bu olsa kimsenin yasaklar umrunda olmaz. olmayacak. zira ben bileceğim ki bu yasakta bir yanlış varsa benim okuduğum, takip ettiğim gazeteci hapse girmeyip hükümete benim için çıkışabilecek. o gazetecinin uyandırdığı halk gidip gaz yemeden taksim'de yürüyebilecek. o taksim'de yürüyeni gören devlet kendi halkına fırça atmak yerine geri adım atacak, hatasını düzeltecek.

    ama eğitimde sondan ikinci, basın özgürlüğünde 154., insan haklarında sonuncu, aklına ne kadar temel hak ve değer gelirse onun listesinde sonlarda olup sonra kendi tabanını yalama operasyonunu "yurtdışında da böyle" diyerek savunmaya kalkmak... nasıl desem... bari ışığı söndürselerdi.

  • merak edenler için sözlükte bulunsun dediğim cv'dir. yalnız kapladığı alan bakımından sözlük serverlarını zorlamaktadır. okuyan çıksın bi zahmet, sözlük kasıyor.

    -1969 yılında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'ni ve ankara üniversitesi dil, tarih ve coğrafya fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi.
    - viyana üniversitesi slavistik ve orientalistik bölümü'nde öğrenim gördü.
    - yüksek lisans çalışmasını chicago üniversitesi'nde yaptı.
    - ankara siyasal bilgiler fakültesi'nde "tanzimat sonrası mahallî idareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "osmanlı imparatorluğu'nda alman nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu.
    - 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. bu dönemde viyana, berlin, paris, princeton, moskova, roma, münih, strazburg, yanya, sofya, kiel, cambridge, oxford ve tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı.
    - 1989'da türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi'nde idare tarihi bilim dalı başkanı olarak görev yaptı.
    - 2002 yılında galatasaray üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise bilkent üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti.
    - şu anda galatasaray üniversitesi hukuk fakültesi ve bilkent üniversitesi hukuk fakültesinde türk hukuk tarihi derslerini vermektedir.
    - galatasaray üniversitesi senato üyesidir.
    - uluslararası osmanlı etütleri komitesi yönetim kurulu üyesi ile avrupa iranoloji cemiyeti ve avusturya-türk bilimler forumu üyesidir.
    - ilke eğitim ve sağlık vakfı kapadokya meslek yüksekokulu mütevelli heyeti üyesidir.
    - 2005 yılında topkapı sarayı müzesi başkanı oldu.

    ortaylı; türkçe;
    ileri seviyede almanca, fransızca, ingilizce, italyanca ve rusça;
    orta seviyede kırım tatarca, slovakça, romence, sırpça, hırvatça, boşnakça, arapça, farsça, latince, ibranice, bulgarca, antik yunanca, ve yunanca bilmektedir.

    kaynak: vikipedia.

  • -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -ben de yazlıktayım, balık tutuyorum.

    (yazlığım var.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -spordan geldim, çok yoruldum. :s

    (spor yapıyorum.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?
    -çok sıcak, evde oturuyorum serin serin.

    (evim klimalı.)

    -napıyosun?
    +çalışıyorum sen?

    bu arada ben niye hep çalışıyom lan???

  • o sıralar leman'da işlenmiş bir konuydu hatırladığım kadarı ile. kozalak tipli bir adam gazeteyi yaymış ve üzerinde pringles yiyordu. yerken de "ulan ne iyi akıl etmişler firingısın yanında gazete vermeyi. yerken yere neyin dökülmüyo" diyordu. bir mehmet çağçağ prodüksiyonu idi evet.

  • bu insanlardan biri de benim.
    halam sayisi teyzem sayisindan amcam sayisi kadar eksik..dayim sayisi amcamdan 1 fazla..1 halamin tasaklari olsaydi amcam ile halam sayisi esit olacakti..ve hepsinin toplam sayisi 15..
    kac halamin oldugunu bilene cikolatali gofret..