hesabın var mı? giriş yap

  • youtube'un hem san bruno'daki merkez, hem de mountain view'da googleplex'de bulunan uydu ofislerinde bulundum. silikon vadisi'nde alışıldığı üzere, bu binaların hiç birinde tek bir silahlı güvenlik görevlisi göremezsiniz. belki üzerinde fotoğrafınız bulunan kartı okutmadan kapıları açamazsınız, ama çoğu zaman, özellikle de öğle arasında, girip çıkanların arasına kaynayıp içeri girme şansı bulabilirsiniz. bütün büyük sv firmaları böyle durumlara karşı çalışanlarına acil durum eğitimleri vermekteler, ama belki bu saldırı aktif güvenlik önlemlerini arttırma konusunda vesile olur.

  • bir de insanların ateist olmasını zevk ve eğlence düşkünlüğüne bağlamazlar mı bu kısım ayrı bir komedi. zevk ve eğlence için asıl müslüman olunur, 50-60 yıl islam kurallarına göre yaşa sonra sonsuza dek şaraplı nehirler, huriler, sonsuz yaşam. diğer yandan ise yok oluş. hangisi daha eğlenceli duruyor?

  • onay bekleyen çaylakların bir kısmını otomatik olarak yazara çevirdik ve bunlara da sabırtaşı yazar dedik. yapılan aksiyonun makul bir sebebi vardı: onay bekleyen çaylakların sayısı her geçen gün biraz daha artıyordu. ancak geçmişten önümüzde miğferdibi çaylak alımları gibi çok başarılı olmayan bir örnek olay vardı. bu seferki onay bekleyen çaylak sayısıysa miğferdibinden çok daha fazla, bu yüzden herkesi tek seferde almamız mümkün olmayacaktı. peki ne yapmalıydık? onay bekleyen yaklaşık 41 bin çaylağın bari bir kısmını otomatik olarak yazar yapmalıydık ki, hem diğerlerinin de önü açılsın ve sıraları daha hızlı gelsin, hem de moderasyon olarak biz, yeni yazarların coşkusuyla kendine sığmayıp taşacak olan sözlüğün altını bir nebze de olsa çekip toparlayabilelim (herkesi bir anda alsaydık ne entry girilebilecekti, ne de okunabilecekti belki de). peki bunu nasıl yapacaktık? kimleri otomatikman yazar yapmalıydık? çaylak olarak geride kalanlara haksızlık yapılmış olmayacak mıydı? düşündük taşındık ve üç tane kriter belirledik, bunlara uyan kişileri yazar yapmaya karar verdik (sayıları 9300 civarlarında olan bu kişilerden 200 tane kadarının ilk 10 saat içinde uçtuğunu ekleyebilirim bir bilgi olarak). neyse, bahsi geçen kriterler şunlar:

    1-) sözlüğe henüz kaydolmuş, daha hiç sıra beklememiş çaylaklar bu gruba dahil olmamalıydı, zira bir yıldan uzun süredir onay bekleyen çaylaklar mevcuttu. biz de dedik, "sabırtaşı yazar olacak olan kişi nerden baksan bir en az 6 aydır bekliyor olsun". böylece sınır olarak 1 haziran 2008 tarihini koyduk. yani bir sabırtaşı yazar iseniz, sözlüğe kayıt olma tarihiniz 1 haziran 2008'den daha önce demektir. (neden özellikle "1 haziran 2008"?: çünkü o an öyle esti.)

    2-) onay bekleyen çaylak iken çaylak inceleme arabirimine düşen, ancak pas geçilen* çaylaklar da bu gruba dahil olmasınlar dedik. zira bu kişilerin entry'leri önceden incelenmiş ve yeterli seviyede bulunmadığı için pas geçilmiş. ancak bunların da sözlüğe küsmelerine gerek yok, başlangıç olarak şu entry'yi (bkz: #14333666) okumaları, belki de birkaç gün içinde yazar olmalarını sağlayabilir.

    3-) çaylaklar iki gruba ayrılıyor kabaca: a-) sözlüğe arada bir ya da nadiren girenler, hatta uzun süredir hiç girmeyenler. b-) sözlüğe hemen her gün girip "acaba yazar olmuş muyum?" diye kontrol eden hevesliler. 41 binlik nüfusu azaltmak adına bu iki grup arasında bir seçim yapma durumunda olduğumuzdan, sözlüğe daha sık login olan grubu tercih ettik ve kısaca dedik ki: yazara çevireceğimiz kişi, son 1 aylık dönem içinde sözlüğe bir kere bile olsa login olmuş olmalı.

    biliyoruz, bunlar çok mükemmel ve 100% hakkaniyetli kriterler değil, ama elimizden şimdilik bu kadarı geldi. sözlük, kendisiyle uyuşmayan yazarlarını temizledikten ve tekrar bir dengeye oturduktan sonra, buna benzer bir çözüm paketiyle tekrar gelebiliriz. bu arada tabii ki onay bekleyen çaylakları -yavaş yavaş da olsa- incelemeye devam edeceğiz. esen kalın.

  • anneannem. evde herseyi kontrol altinda tutmak isteyen, cocuklari ve torunlari icin fazla kaygilanan turk anneanne modeli.

    mesela cay koyacaksinizdir, biseyler ariosunuz, o sirada anne anne de sizi gorebilecegi bir acida namaz kiliyor, ocaga gidiyorsunuz hemen bir "aalllaaahhuuuekber", kibriti elinize aliosunuz "eshhheeeeduenlaaa".. bu sekilde siz kararsiz bir tavsan gibi ordan oraya oyalanip bisey yapamazken anneanne namazin o kismini bitiriyor, selam verip hemen geliyor ve "dur yavrum ben tupu yeni degistirttiydim agzi tam yerlesmis mi bakayim" diyor herseryi hallediyor cayi koyuyor, bir de kek kurabiye cikartiyor.. namaza devam ediyor. siz de kumandayi alip tvyi aciyorsunuz, ingiltere-arjantin macini izlemeye koyuluosunuz..

  • wawon savaşı olarak da geçen kunuri savaşı, kutup yıldızı kod adıyla da geçen tahsin yazıcı komutasındaki türk tugayının çin 114. tümenini durdurmaya yönelik olarak vermiş olduğu üst düzey savaş eforunun adıdır. çin ilerleyişini yavaşlatmak ve wawon/kunuri bölgesinde geri çekilme rotası içinde kalan stratejik noktayı elde tutmak için öne sürülen cesaret timsali türk birliklerinin bölgede 2 günü aşkın süre ile dayanması, tarihinin en uzun geri çekilme süresini yaşayan amerikan 8. ordusu kuvvetlerinin geri çekilmesini sağlayarak geri çekilme yolunda çinliler tarafından kıstırılmasını engellemiştir.

  • aids hastalığının gripten çok rastlandığı bir afrika ülkesinde, mezbahaneden bozma bir hastanede neredeyse kemiğine kadar ayılmış ayak parmağınıza 14 dikiş atılırken "ben buradan sağ sağlam çıkarsam daha bana havada karada ölüm yok" düşüncesini beyninizin her kıvrımında hissetmektir.

    adamlar grip diyor, ateş diyor lan ahahaha.

    geçmiş olsun ponçikler.

  • demek ki aslında saran ihaleyi kazandı. herkes iyi biliyor ki bein 10 tl daha yüksek teklif verseydi ihaleyi çoktan almıştı.

    artık nasıl nemalanıyorlarsa bir türlü bitmek bilmedi birilerinin arap sevdası.

  • adamı sevmem falan ama son derece üzücü bir durum. zaten birine üzülüp, şifa dilemek için sevmeye gerek yok. twitter'da alay eden, komiklik yapmaya çalışan insanları görünce hayattan soğudum yeminle.

    adamı sevmem dedim de, şarkılarını sevmem yoksa kendisini tanımıyorum. belki tanısam çok severim, bilinmez.

    hastalık hepimiz için, bugün şahaneyken yarın allah korusun bambaşka bir mücadelenin içinde bulabiliriz kendimizi.

    kendisine şifa ve sabır diliyorum. dalga geçen, komik olduğunu sananlara da bir parça merhamet.

  • avustralyalıların da saçmalama konusunda inceden malezyaya yanaştığını görüyoruz.

    şimdi avustralyalılar geçen gün "biz bişey bulduk galiba" dediler. "ama bulduğumuz yer itin öldüğü yer. dünyanın en izole, en alakasız ıssız yeri" dediler.

    şimdide diyorlar ki, " bulduğumuz şeyler bölgeyi yoğun olarak kullanan gemilerden düşen paletlermiş".

    nasıl oluyor abi şimdi bu.

    lan bulmak istemiyorsanız söyleyin amk. gelip biz arayalım. konyaaltı sahilinde az yunus bisikleti sürmedik zamanında.

  • var olan ve native speaker olmayanlar arasında en çok hataya sebep olan farktır.

    home: genel olarak yaşam alanı. bu bi tren vagonu falan da olabilir.
    house: müstakil ev.
    apartment: apartman dairesi

    mesela apartman dairesine house diyemezsiniz. ama home diyebilirsiniz.
    aynışekilde house da home 'dur.

    ama home dendiği zaman neyin kastedildiğini anlamak için house mu apartment mı diye sormanız gerekebilir.

    edit:
    yoğunlukla " flat nerde hacı" diye mesaj aldım.
    flat'i de ekleyelim madem.

    flat: yoğunlukla her odası aynı seviyede bulunan mimariye sahip mekanlar için kullanılır.
    house kavramı hem ingiltere'de hem amerika'da genelde dubleks olur ya da bi bodrumu falan bulunur. o yüzden çok fazla flat denmez.
    eğer house 'un bodrumu yoksa ve sadece zemin katı varsa ona flat denilebilir. fakat bu özelliğe sahip bi mekan çoğunlukla apartman dairesi olduğu için apartment 'a da sıklılkla flatdenir.
    adı üstünde; flat. düz. plaka.