hesabın var mı? giriş yap

  • "saat farki yuzunden yalniz gecirdigim saatleri ba$ariyla doldurabilen bir ba$yapit. state-ul art." (ssg / 19.02.1999)

    acildigi tarihten* bugun*e kadar olu$umuna katkida bulunmu$ 1000'den fazla yazariyla, kendi icinde olu$turdugu alt-kulturuyle, "dogru" kavraminin aslinda ne kadar degi$ken olabilecegini ve bilgiye aslinda ne kadar farkli acilardan bakilabilecegini tamamen kontrolsuz bir$ekilde aciga sermi$, acildigi tarihten yillar oncesinde icimde tomurcuklari ye$ermeye ba$lami$* "tamamen alakasiz ve gereksiz fakat gigantic bir bilgi hazinesi"nin gercekle$mi$ ve teknoloji* sayesinde tahmin etmedigim kadar ust katlara ta$imi$ minik ve basit program parcasi..

    tum bunlarin di$inda sozluk olmasaydi* belki hayatim boyunca yuzunu bile goremeyecegim sevdigim bir cok insani tanima firsati yaratmi$, ayni firsati ba$kalari icin yarattigina defalarca $ahit oldugum, -eskiler bilir- beraber buyuttugumuz, icinde binlerce farkli ani barindiran, bir gun hacker'in biri gelip database'i silse, biri kodu calip unutsa da uzerimdeki etkilerinin* kolay kolay kaybolmayacagi, kaybolsa da asla unutmayacagim harikulade eser..

  • döneminin en önemli müzik insanlarından, alman besteci ve piyanist.

    sanıldığının aksine, piyanistliği ve eleştirmenliği ile yaşadığı dönemde en çok takdir edilen müzisyenlerden biri olmuştur. besteciliğinin arka planda kalmasının sebepleri çoktur; trajik yaşamı, yoğun ve sıkıntılı aile hayatı, "kadın besteci"nin sosyal statüdeki yeri, vs... ancak bu sebeplerden en önemlisi, robert schumann'ın eşi olmasıdır.

    clara schumann, müzikal yaratıcılık açısından gelmiş geçmiş en güçlü ve nüfuzlu bestecilerden biriyle, robert schumann ile evliydi. clara'nın önceliği, eşinin yaratıcılığının desteklenmesi, sürekli üretmeye teşvik edilmesi ve müziklerinin seslendirilmesi olmuştur. robert, verimli fakat üretim süreci son derece sancılı bir besteciydi. bestecilik subjektif ve individual bir olaydır, son derece derin psikolojik etmenler taşır aslında. tek ve yoğun bir konsantre alanı gerektirir. clara'nın kendisini hem müzisyen, hem organizatör hem de eş olarak sürekli bölmesi gerekmiştir. bununla birlikte, müzik ve sosyal çevresi tarafından, çok da başarılı olmasına rağmen, besteciliği baskı ile bıraktırılacak statüde veya karakterde bir kadın değildir; üst düzey bir konser piyanisti olarak eşi robert'den çok daha meşhur ve nüfuzlu olduğu biliniyor. bu nüfuzu; kendi iradesi, isteği ve coşkusuyla, yani tüm benliği ile kendini adadığı o müzik için, robert schumann'ın müziği için kullanmıştır. ayrıca belirtmek gerekir ki, schumann gibi müzikal nüfuzu baskın bir besteciyle birlikte çalışmayı geçin, aynı evi, yaşamı ve duyguları paylaşmak, özgür yaratıcılık iradesini baskılayabilir; dönemin büyük bestecisi johannes brahms'ın stilistik problemleri, bu tür yakınlıkların yarattığı bastırıcı etmenlere örnek gösterilebilir belki.

    clara schumann'ın eserlerinde eşi robert'in stilinin büyük etkileri yoğunca görülebilir. robert'in yaratıcılığında olduğu gibi, clara'nın müziklerinde de piyano yazısı, armonik yapı ve ezgisellik son derece parlak ve öne çıkan öğelerdir. ancak müzik dinamiğine bakıldığında, clara'nın icracı için çok daha naif, sade ve dili açık bir stilde bestelediği söylenebilir (zira robert, aşırı değişken ve dengesiz müzik diliyle icrası en problemli ve sıkıntılı bestecilerde ilk beşe girer). özellikle 20.yüzyılda ve günümüzde, clara'nın eşinden daha yetenekli olduğu, hatta robert'e ait olan çoğu eserin aslında clara tarafından bestelendiği gibi asılsız ve mantıksız iddialar ortaya atılmıştır. yetenek çok tartışmalı bir unsurdur, kesin bir şey söylemek imkansız; ancak clara'nın robert'ten daha güçlü ve yaratıcı bir besteci olduğunu iddia etmek adına çirkin bir kıyaslama çabasına girmek, özellikle de bunu ne müzikal ne bilimsel hiç bir kanıt göstermeksizin bir takım popülist yaklaşımlar içerisinde yapmak son derece amatörce. kaldı ki clara'nın büyük formlu * eser sayısı çok az, hatta yok denecek seviyede. bir takım müzik tarihçilerine schumann'lar gibi trajik-sansasyonel çiftlerin müzikal değerlerinden çok magazin potansiyelleri çekici geldiği için bu saçma karşılaştırmalar, bu gereksiz bilgi ve yorum kirliliğinin yaşanması elbette kaçınılmaz. eğer ille de kıyas yapmak isteniyor ise: robert'in tüm yaratıcılığının "ufak" bir özeti olan kreisleriana adlı eseri baz alınarak, clara'nın yazdığı oda müziği alanındaki tüm müzikler ile saçma sapan bir "karşılaştırma" yapılabilir. elde edilecek sonuç, çok farklı iki kreatif kalitenin varlığıdır: schumann'ın bütün yaratıcılığının şiirsellik ve senfonik temeller üzerinde yükseldiği ve clara'nın bambaşka bir ideal ile farklı bir yaratıcılık yaklaşımı sunduğu. karpuz ile pastırma gibi düşünebilirsiniz; hangisini daha çok sevdiğiniz, sizin zevkinize kalmıştır. bilgiden yoksun bırakılmış kişisel zevk, bir kompozitörün müzikal yaratıcılığını ölçmek için kullanılabilecek en tehlikeli ve yanıltıcı araçtır.

    clara schumann piyanistliği, eleştirmenliği, eserlerini seslendirdiği bestecileri desteklemesi ile örnek bir müzisyen; yetiştirdiği öğrenciler ile örnek bir öğretmen; robert schumann'ı sadece müzikte değil, hayatın her alanında sonsuz bir destekle sırtlaması ile örnek bir eş olarak, eşine az rastlanır bir insandır aslında. bir anne ve büyükanne olarak yaptığı fedakarlıklar ise apayrı ve biyografik bir konudur.

    amacınız sadece müzik ise, büyük müzisyenlerin eserlerini icra etmeniz veya dinlemeniz yeterlidir. eğer amacınız bu tür trajediler üzerine filmler çekmek, romanlar yazmak, duygu sömürüsü araç etmek, yani görsel veya işitsel bir şekilde bu değerleri istismar etmek ise, kıyaslama yapmaya devam edebilirsiniz.

    elde edeceğiniz sonuç, bu güzel insanların bıraktığı o kaliteli müziklerden daha yüksek, daha değerli olmayacaktır.

  • bizanslıların deyimiyle "arap orduları" demekti. çağına göre baktığımızda yeni bir dinin önderi olan bir ırktan öte tümden hepsini müslüman olarak kabul edilmeleri neticesinde kavramın anlamı müslüman ile eşdeğer manaya geliyor. pek çok arap ve çevre ülkeler müslüman değilse de ekseri arap dini gibi anlaşılmaz o zamanlar.

  • bi bon jovi parçasından sonra

    -üff eski sevgilimi hatırladım ya
    -hangisini?
    -ya,işte onu hatırlıyamadım...

  • nereden geldiğini anlayamadığım cüret!

    birader sen kimsin ki beni terörist ilan ediyorsun?

    hayatımın hiçbir döneminde ne fetö ile ne fetöcü ile tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne pkk'lıyla, ne sevicisiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne işid ile, ne işidçiyle tek bir temasım oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne devlete, ne bayrağa, ne cumhuriyete, ne laikliğe tek bir hakaretim oldu.

    hayatımın hiçbir döneminde ne darbeyle, ne darbeciyle tek bir temasım oldu.

    peki bunları söyleyemeyen insanlar, özellikle de "birisi" hangi hakla halkı terörist ilan ediyor?

    geçmişlerimizi karşılaştıralım mı?

  • evet türkiye'de gerçekleşmiştir...

    "niğde'nin ulukışla ilçesi'nde kimliği belirsiz kişiler, kime ait olduğu belli olmayan eşeği iple demiryoluna bağlayıp ölüme terk etti. bir yük treni, eşeğe 3 metre kala güçlükle durabildi."

    çok net birşey söylemek istiyorum; iğrenç bir ülke lan burası... böyle bir olayı düşünebilen adam her şeyi yapar. iyice manyak ruh hastası bireylerle dolu bir toplum olduk.