ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir kitabın tırt olduğunu anlama yöntemleri
-
kapak tasarımı araksa tırttır. böyle rengarenk şemsiyler falan...
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"acaba serdar ortaç şarkıları ingilizce yazıyor da türkçeye çevirince manasını mı yitiriyor ??"
duygu özaslan'a bedava mercedes a180 gönderilmesi
-
reklamı acaba bmw mi yaptırdı diye düşündürmüştür.
22 haziran 2014 güney kore cezayir maçı
-
kimsenin isimlerin telaffuzu konusunda tek kelime etmediğini görüyorum. jeyms hayms döbürün möbrün diye geziyordunuz amk, spiker ja co fiyuğ deyince sik gibi kaldınız di mi lan? cahil ibneler. doğrusu fiyg huyf kiyfm.
askerlikteki x bilen var mı sorusu
-
kesinlikle en riskli sorudur. acemi birliğinde çaycılık yapmayı bilen var mı sorusuna mühendis bir arkadaş el kaldırmıştı bütün eğitimlerden içtimalardan yırtmıştı. usta birliğinde bilgisayar kullanmayı bilen var mı diye sorulduğunda ise el kaldıranlara eski tüplü monitörleri taşıtmışlardı.
edit: el kaldırmıştım.
stanley kubrick
-
akira kurosawa'nın en iyi 100 film listesinde barry lyndon 73. sırada. (uyarı geldi, liste kronolojik. haliyle sıranın önemi yok.)
steven spielberg'e göre kubrick ve 2001 a space odyssey.
woody allen, 2001 a space odyssey'i ilk seyrettiğinde beğenmediğini, hatta hayal kırıklığına uğradığını, daha sonraki izlemelerinde ise fikrinin tamamen değiştiğini vurguluyor.
richard linklater, 2001 a space odyssey'in sinemaya adım atmasındaki etkisinden bahsediyor.
michael mann, dr. strangelove'ı görene kadar sinemaya ilgi duymuyormuş.
martin scorsese'nin ağzından kubrick ve 2001 a space odyssey.
federico fellini'nin en favori 10 filmi listesinde 2001 a space odyssey.
david lynch, kubrick'in kendisi için öneminden, kendisini nasıl cesaretlendirdiğinden ve favori kubrick filminin lolita olduğundan bahsediyor.
terry gilliam, spielberg ile kubrick'i kıyaslarken, spielberg'ün izleyiciye doğru olanın ve düşünmesi gerekenin ne olduğunu dikte etmeye çalıştığını, kubrick'in ise 2001 a space odyssey ile bunu izleyicinin inisiyatifine bıraktığından bahsediyor.
luis bunuel, my last breath adlı kitabında favori filmlerinden birinin paths of glory olduğundan söz ediyor.
takeshi kitano'nun top 10 listesinde iki kubrick filmi: 2001 a space odyssey ve a clockwork orange.
wes anderson, moonrise kingdom'dan sonra verdiği bir röportajda kubrick'ten favorilerimden biri şeklinde bahsediyor.
sidney lumet'in favorilerinden biri de 2001 a space odyssey.
spike lee, etkilendiği 87 filmi liste olarak paylaşmış. listede paths of glory, spartacus ve dr. strangelove gibi 3 kubrick filmi var.
david fincher da peçeteye not yazanlar kervanına katılmış. fakat onunkinde favori filmleri var, aralarında kubrick'in dr. strangelove'u göze çarpıyor.
lars von trier, kendisi için bir şeyler ifade eden film olarak barry lyndon'ı belirlemiş. yalnız trier'in ilk cümlesi çok ilginç: "barry lyndon'ı izlemek, çok leziz bir çorba içmek gibi"
alex proyas da 5 favori filmini açıklamış, dr. strangelove listede.
paul thomas anderson en sevdiği filmlerden bahsederken the killing, paths of glory ve spartacus gibi 3 kubrick filmini örnek gösteriyor ve adeta dostoyevski'ye selam çakıyor: "hepimiz kubrick'in çocuklarıyız."
-----
bunların dışında favori filmlerinden, yönetmenlerinden hiç bahsetmeyenler, kubrick'in filmlerine dönem itibariyle denk gelmeyenler ve denk gelseler dahi kubrick'ten etkilendiğini söylemeye gerek duymayanlar da mutlaka vardır. onları bulabilmemiz mümkün değil.
bütün bunların ışığında, hemen herkesin @2 olup laf sokmaya çalıştığı şu ortamda birileri kubrick'i sevse ne, sevmese ne yahu? gerçi üşenmeyip yukarıdaki linkleri bulduğuma göre kendimle de çelişiyorum. he deyip geçmek lazım aslında.
sabancı'nın torununun sabah 6'da kalkması
-
rubidyum'un atom numarası 37'dir.
ara çayı
-
gastronomik olarak büyük felaket niteliği taşıyan durumdur. fakat bilimsel olarak alkolün insan üzerindeki etkisini azalttığı bilinmektedir.
şöyle ki;
özellikle çay ve kahvenin içinde tein* ve kafein*maddeleri etkendir. bu maddeler uyarıcı özellik taşımakta olup insanın hormonal dengesinde değişiklikler yaratabilmektedir. nitekim insanı ayıltmak için sonradan kahve içirilmesinin sebebi budur. fakat baş kahramanımız ankara'nın bağları modunda olduğu için o an çok da etkisi olmamaktadır. velhasıl sadede gelmek gerekirse, alkol alınırken belirli aralıklarla kafein veya tein alınması (tercihen tein, çünkü çay içimi daha yumuşaktır.) durumunda sabah yaşanacak baş ağrısı, ağız kuruluğu şikayetlerinin bir nebze önüne geçebilir ve bilincinizi daha uzun süre açık tutabilirsiniz.
erdoğan'ın tek damla gözyaşına dünya'yı yakarız
-
(bkz: don't feed the troll)
(bkz: lütfen kabuklu yemiş atmayınız)
edit: başlığı açan ak it uçmuş: http://i.imgur.com/easjbuw.png
yukarıda yaptığım uyarıyı dikkate alarak başlığa entry girmeyen yazarlara teşekkürü bir borç bilirim!
emre aköz
-
arkadaşın evreni paralel olsa yine iyi, bizimkini dikine kesiyor.
nispetli şarkılarda ellerini sallayan kızlar
-
her yerde karşımıza çıkan kızlardır bunlar. özellikle barlarda "seni sepetledim kime ne hayat benim sana ne *" gibi sözler içeren aşk marketin en rezil şarkılarında ellerini, avuçlarını açarak ileri geri sallarlar. omuz dirsek arası sabit koldan ele kadar olan kısım ileri geri sallanacak şekildedir. avuçlar dediğim gibi açıktır. arada "ben" geçen kısımlarda kişi kendini göstermeli, "defol git hayatımdan... aşksız hayat pek güzel" gibi kısımlarda ise elin dışı karşıya bakacak şekilde "illallah" haraketi yapılmalıdır göğüs hizasında. bir agresyon içerir. "haaaeartıığğk sevmeğyeceeeğğiiim" de kollar yukarı doğru iyice açılır arkadaşa gözler bereltilerek bakılır.. klip gibidir... ben gıcık olurum yapana tekme atarım tersim pistir.
bir de şöyle bir alt grubu var bunların...
(bkz: okul servisinin arkasinda sarki soyleyen kiz grubu)
türkiye'nin 2. dünya savaşı fırsatını kaçırması
caner erkin'in şükran ovalı dövmesi
-
(bkz: yaran yanlış okumalar)
(bkz: caner erkin'in şükran ovalı'yı dövmesi)
şimdi asena düşünsün *
debe editi; cerrahpaşa çocuk metabolizma laboratuvarının taşınmasına dur de, kampanyası için şu linke tıklayıp destek olunuz.
herkese bedava merhaba kampanyası
-
bugün itibariyle resmi olarak başlattığım kampanyadır. madem her gün ne kadar denyo, ne kadar öküz bir millet olduğumuzdan dem vurup duruyoruz, bugün ben kendi adıma üzerime düşeni yapmaya başlıyorum daha "insan" gibi bir toplum için. yapacağım şeyler şunlar;
öncelikle, özellikle sosyal alanlarda - metro, otobüs, bilet gişesi vs - çalışan insanlara mutlaka selam verip kısaca hal hatır soracağım.
yolda yolakta bekleşen, oturan, bir işle meşgul olmayan insanlara gülümseyerek "merhaba" diyeceğim.
toplu taşıma araçlarında veya bekleşilen yerlerde dertli gibi görünen insanların yanlarına sokulup "merhaba, iyi misiniz?" diyeceğim.
gün sonunda aldığım cevapları ve tepkileri paylaşacağım.
bakarsın destek veren çok olur, "sen de merhaba de!" kampanyası falan başlatır genşler.