hesabın var mı? giriş yap

  • reklamdan anladığım tek mesaj ;

    "bir banka düşünün kendi parasına bile sahip çıkamıyor 7 milyon lirayı bu çakma sarı kafaya veriyor sizin paranızı nasıl korusun? "

  • milli servetten harcadığınız parayı neden çöpe atıyorsunuz?
    hiç mi kafanız çalışmıyor sizin?

  • iskambil kartlarıyla oynanan bir içki oyunu. 3 ya da daha çok kişiyle oynanır. oynanışı şu şekildedir:
    her oyuncunun önüne aynı blackjack'te olduğu gibi 1'i kapalı 1'i açık olmak üzere 2 adet kart dağıtılır. sonra sırayla ortadan kart çekilir, maksat en yüksek toplamı elde etmektir. kart çekme işlemi, "son kart" denene kadar döner. en yüksek toplamı elde ettiğine inanan oyuncu kartını çekmeden önce "son kart" der. o andan itibaren herkesin kart sayısı eşitlenene (yani tur tamamlanana) değin oyuncular birer kart daha çeker. sonuçta herkes kartlarını açıp sayar (aslar 11, resimliler 10, sayılar da değeri kadar puan eder). puanı en düşük olan önündekini fondipler, eğer "son kart" diyen birinci olamamışsa o da içer.

  • jared diamond çevresel determinizmin bolca ekmeğini yemiştir. helal hoş olsun. buzların erimesinden sonra eşitlenen dünyada nasıl oldu da avrupalılar afrikayı, amerikayı, asyayı gidip fethetti, sömürdü de sömürdü? bunun cevabını çevresel determinizm ile verir. avrasya'da koyun, keçi, sığır gibi eti, yünü, yağı bol uysal hayvanlar yetişirken, afrika ve amerikalarda insanlar lama gibi deve gibi bir derece huysuz hayvanlarla yetinmek zorunda kaldı. avrupalı eti, tavuğu, yumurtayı bol buldu. tükettikçe tüketti. hele bir de buğday, arpa gibi ekimi kolay tahıllar vardı avrasyada. oysa diğer kıtalarda mısır gibi yetiştirmesi zor gıdalar vardı. ne oldu peki? avrasya kıtanın ve iklimin kendilerine kıyak geçmesi neticesinde gıda bolluğu yaşadı. gıda bolluğu nüfus artışını getirdi. nüfus artışı çiftçiliğin haricinde farklı meslek dallarının çıkmasına imkan verdi. farklı meslek dalları sanatı, bilimi doğurdu. çeliği, tüfeği ürettiler. aldılar bu çeliği, tüfeği gittiler amerikalara. bir de yanlarında yerel halkın bağışıklık sahibi olmadığı mikroplar, hastalıklar getirdiler. el kadar avrupalı koca koca kabileleri yok etti. sömürdü, hüküm sürdü. öne geçti. al sana çevresel determinizm.

  • halam dan geliyor
    ‘yanlış insana değer vermek gömleğin düğmelerini iliklemek gibidir yanlış yaptığını sona gelince anlarsın’

    altına enişteden yorum : evde ne yemek var ?

  • oturduğum evin arazisi vaktiyle gecekonduymuş. işte devlet tapu vermiş, sonra müteahhitler girmiş, binalar dikilmiş vs. araziyi veren gecekondu sahibi şu an birkaç daire sahibi.

    düşünüyorum, adam babamla aşağı yukarı aynı yaştadır. babam ömrünü bir memur maaşıyla kirada geçirdi. kimsenin arazisine konmadı, hele kamu malına çökmedi. zor günler geçirdiği de oldu, kirayı ödeyemediği de. eninde sonunda bir şekilde denkleştirdi ödedi. sonunda elinde hiçbir şey yok.

    fakat öteki adam vaktiyle dikti çadırını, yaptı kerpiç evini. tapu sahibi oldu, sonra birkaç ev sahibi oldu. ben o araziye dikilen evlerden birini almak için ömrümün beş yılını ipotek ettim. her ay taksidini ödüyorum; virüsmüş, salgınmış, işler kötü gidiyormuş bakmadan.

    babam ve onun soyu cezalandırıldı, bu adam ve onun soyu ödüllendirildi. gecekondu budur.

  • 70 şirketten oluşan, doğrudan 80.000 kişiye dolaylı milyonlarca kişiye istihdam sağlayan ve aralıksız yatırım yapan holdingin ettiği kardır. eğer kar açıklamazsa zaten ortada bir sorun var demektir, parayı iç ediyorlar, vergi kaçırıyorlar demektir. asgari ücretin altında kar ettiğini beyan eden holdingler var bu ülkede.