hesabın var mı? giriş yap

  • üst edit: bir süredir cemal kaşıkçı olayına ilişkin derli toplu bir yazı yazmak istiyordum. olayın ortaya çıktığı ilk günlerde fikirlerimi genel hatlarıyla burada ifade etmiştim. ancak son yaşanan gelişmeler, bende, olayı daha detaylı yazma ihtiyacı yarattı.

    kaşıkçı olayı belki macaristan veliaht prensi franz ferdinand cinayeti/suikasti gibi yeni bir dünya savaşına yol açmayacak, ama uzun yıllar etkisi hissedilecek bir takım sonuçlar doğuracağını söylemek mümkün. üstelik bu olayda sözü edilen ya da masaya oturan tarafların inatçı ve dediğim dedik anlayışları, süreci çok daha kırılgan ve içinden çıkılmaz hale getiriyor. masanın bir tarafında abd’nin haşarı başkanı trump’ın, diğer tarafında monarşinin şımarık suudi prens salman’ın olduğu bir masada sonuçların nereye gidebileceğini kestirmek zor. üstelik bu masada oturan veya oturmak isteyen rusya, ingiltere, fransa, almanya, israil ve türkiye gibi unsurların da olduğunu göz önüne alındığında süreç çok daha karmaşık bir hale geliyor.

    türkiye-suudi arabistan çekişmesi
    ne yazık ki bu olayın doğrudan taraflarından birisi de ülkemiz. çünkü olay ülkemiz toprakları üzerinden cereyan etmiş ve ülkemizin yabancı diplomatlar için güvenilir bir yer olduğu algısını çok ciddi şekilde sarsmıştır. bu nedenle sürecin bizim tarafımızdan çok daha incelikli ve ustaca ele alınması çok önemli. fakat son 10 yıldır “yeni osmanlı” hayali ile ortadoğu’da son derece yanlış hamleler içerisine girmiş olan recep tayyip erdoğan’ın bizi temsilen masada olacak olması, bu sürecin bu kadar ustaca ele alınıp alınmayacağına dair akıllarda soru işaretleri yaratıyor. zira “yeni osmanlı” hayalinin temel adımlarından birisini bugün ortaduğu ve yakın afrika ülkeleri üzerinden güçlü bir etkiye ve liderliğe sahip olmak oluşturuyor. işte burada suuidiler ile “yeni osmanlı” hayalleri olan erdoğan karşı karşıya geliyor. zira şu an için suudi arabistan; sahip olduğu para ve petrol kaynağı ve bunun bir sonucu olarak arkasına aldığı abd ve israil’in de destekleriyle, arap coğrafyası üzerinde önemli bir etkiye sahip ve bunu erdoğan ile paylaşmaya hiç de hevesli değil.

    türkiye ile suudi arabistan arasındaki bu “çatışma”nın bir tezahürü de “ılımlı islam” -ki bunun suudi arabistan’daki yansıması olarak müslüman kardeşler ya da nam-ı diğer ihvan- ile vahhabi matlakiyetçilik çatışmasıdır. erdoğan ve onun temsil ettiği anlayış, mısır’daki abd destekli renkli darbe sürecinde de gördüğümüz üzere, müslüman kardeşler (ihvan) çizgisidir. bu da iki ülke arasındaki bir diğer ayrışma fay hattı olarak duruyor.

    dahası son yıllarda türkiye ile suudi arabistan arasında açıkça cereyan eden bir siyasal ve ekonomik çatışma mevcut. hepiniz hatırlayacaksınız; suudiler katar ile ilişkilerini kestiklerinde, bu para ve petrol zengini ülkeyi suudilere karşı desteklemek için türkiye askeri birlik göndermişti. erdoğan böylece hem o dönemde yaşanan ekonomik dar boğazın etkisini hafifletmek için ihtiyaç duyduğu sıcak paraya kavuşmuştu ve hem de bu hareketiyle arap coğrafyasında suudilere karşı güç gösterisi yaparak etkisini arttırmıştı. elbette suudilerin düşmanlığını da beslemişti. ki suudiler de erdoğan’ın bu hamlesini karşılıksız bırakmamış, türkiye sınırında konuşlu kürt güçlerine 100 milyon dolayında para desteğinde ve silah desteğinde bulunmuştu.

    burada brunson olayını da anmadan geçmemek lazım. malum, erdoğan’ın suudilere karşı kaşıkçı olayında elini güçlendirebilmek için abd desteğine ihtiyacı vardı. bunu sağlamak adına da brunson’un bırakılması iyi bir “jest” olacaktı. zaten abd tarafından bu konuya ilişkin yapılan baskılara dayanmak da güçleşmişti.

    kaşıkçı olayı
    kaşıkçı olayının bizzat veya tek başına suudi veliaht prens muhammed bin salman tarafından organize edildiğini söylemek benim için zor. zira daha önce de yazmıştım, eski bir suudi istihbarat ajanı olması yüksek ihtimal olan kaşıkçı’nın abd için de çalışan yani ikili bir ajan olduğunu düşünmek için bolca veri var elimizde. abd’nin afganistan’da suudilerin desteği ile ürettikleri el kaide lideri ile görüşmesi, bin ladin’in ölümünün ardından üzüntülerini ifade etmesi, suudi arabistan adına uluslararası siyasal toplantılara temsilci olarak gönderilmesi, türkiye ile suudi arabistan’ın suriye’de cihatçılar eliyle yürüttükleri savaşta koordinasyon işini yürütmesi vb bir dizi veri bunu işaret etmektedir. hal böyle olunca, evrak işlemleri için öncelikle abd’deki suudi konsolosluğuna giden kaşıkçı’nın buradan türkiye’deki/istanbul’daki konsolosluğa yönlendirilmesinden abd istihbaratının haberinin olmadığını söylemek çok zor. burada şu soruyu sormak lazım: eğer abd istihbaratırın haberi var idiyse, neden buna izin verildi? sanırım bu soruyla birlikte şu soruyu da cevaplamak lazım: suudi arabistan’ın abd’deki konsolosluğu neden kaşıkçı’yı öldürmek ya da tutuklamak için istanul’daki konsolosluğa gönderdi?

    işte tam bu noktada ben bu sürecin abd’nin ustaca bir taktik, istihbari hamlesi olduğu kanısındayım. abd; kaşıkçı’nın istanbul’a gelmesine yeşil ışık yaktı, böylece onu koruyamama sorumluluğunu üzerinden atmış, kendi ülkesinde böyle bir olayın gelişmesinin yaratacağı güven yitiminin önüne geçmiş oluyordu. kaşıkçı tam da bu nedenle, yani abd’ye güvendiği içi istanbul’daki konsolosluğa gitmekte bir beis görmemişti. abd ise kaşıkçı üzerinden suudi arabistan’a yeni taleplerini kabul ettirme ve bölgede yeni bir düzenlemenin ön adımlarını atma amacı güdüyordu.

    tek abd hatalı algısı
    dünyanın hemen her ülkesinde olduğu gibi amerika’da da yek pare bir iktidardan söz etmemiz mümkün değil. trump dönemiyle birlikte bunun çok sık açık açık görüyoruz. hal böyle iken, suudi arabistan’a yönelik yaklaşımda da iki farklı yönelim olduğunu söylememiz mümkün.

    örneğin trump; ortadoğu politikasını suudilerle ilişkiler üzerine kurdu ve salman ile iyi ilişkilere sahip. bu nedene de salman’ın üzerine çılgınca gitmesini beklemek pek doğru olmayacaktır. ancak öte yandan abd’deki diğer etkin güçler trump’ı, suudi arabistan koşunda yönelim değişikliğine zorlamak istiyor. bu nedenle kaşıkçı olayını da etkin olarak kullanıyorlar. dikkat ederseniz trump’ın kaşıkçı olayına ilişkin açıklamaları da oldukça inişli çıkışlı. bir yandan suudilere silah satışını durdurmayacağını, suudilerin önemli bir ekonomik ortak olduğunu söylerken öte yandan “eğer kaşıkçı olayında anlatılanlar doğru ise, suudiler bunun karşılığını çok ciddi şekilde öderler” diyor. trump’ın iç siyaset ve uluslararası siyasetin beklentilerini de göz önünde bulundurarak bir çıkış yolu bulması gerekiyor.

    kaşıkçı’nın washington dc’de bolca dostu var. ana akım gazeteciler onu kendilerinden biri olarak görüyorlar. neo-liberaller kadar yeni-muhafazaarlar da rejim değişikliği ve arap baharı desteğinden ve suudi arabistan karşıtı çabalarından hoşlanmışlardı. abd kongresi’ndeki pek kişi, kaşıkçı’yı şahsen tanır. bu kesimler trump üzerinde ciddi bir baskı oluşturarak onu önümüzdeki seçimde zora sokma amacıyla hareket etmeyi çıkarlarına uygun görüyorlar. dahası böylece bir taşla birden fazla kuş vurarak suudi politikalarının da zemin taşlarını döşemiş olacaklar. bu doğrultuda adımlarını çoktan atmış durumdalar. örneğin riyad’da düzenlenen ve bölgenin davos’u olarak bilinen geleneksel foruma bu yıl birçok küresel firma katılmama kararı aldı.

    fakat bütün bu baskılara karşın trump’ın, suudi arabistan’ı ve salman’ı cezalandırması çok da basit değil. zira abd’nin ve israil’in ortadoğu politikalarının baş finansörü suudi arabistan. örneğin suriye işgalininin giderleri bu ülkenin akıttığı paralarla mümkün. yine iran ve rusya’nın petrol üzerinden -petrol fiyatları düşürülmek suretiyle- dizginlenmesinde de suudilerin büyük payı var. abd ekonomisinin büyümesinde, suudilerin akıttıkları paraların payı ise görmezden gelinecek gibi değil.

    böylesi bir kıskaçta olan trump’ın nasıl bir çözüm bulacağı henüz soru işareti. ancak kanımca, kısa vadede bu olayın salman’ın direktifleri dışında hareket eden unsurlar tarafından yapıldığı öne sürülecek. akp genel başkan danışmanı ve yazar yasin aktay’ın bir suudi kanalında; “suudi arabistan’ı suçlamak için erken. türkiye’de de bu tür cinayetler oldu ve bunları derin devlet yaptı” diyerek az evvel söylediğim çözümü işaret etmişti. zaten cnn gibi uluslararası kuruluşlar da dün benzer haberler geçerek, salman’ın cinayeti kabul edeceğini ancak bunun sorguda kazara olduğunu, bunun kendisinden bağımsız yapıldığını kabul edeceğini iddia ettiler. türkiye ile ortak komisyon kurulması, olayın haftalardır pazarlık konusu yapılarak aydınlatılmamasının ardında da bu hadise var.

    her ne şekilde olursa olsun, bu olaylar neticesinde suudiler abd başta olmak üzere bir dizi devlete ciddi ödemeler yapmak durumunda kalacaklardır. trump boşuna, “ey kral, bize ödeme yapmak zorundasın çünkü biz olmazsak o tahtta iki gün bile oturamazsın” demiyordu. elbette suudiler, olası bir yaptırıma karşı diş göstermekten uzak durmuyorlar. bu diş göstermenin ilk adımını, petrol fiyatlarını yükseltme tehdidi ile yaptılar. bunu rusya ile görüşmeler, iran ile yakınlaşma mesajları, petrol ticaretinde farklı bir para biriminin kullanılabileceğine yönelik imalar izledi. suudiler kolay bir lokma olmadıklarını bu tür hamlelerle göstermeye devam edecekler. ancak abd seçimlerini trump karşıtlarının kazanması halinde salman’a yolun sonunun görüneceğini söylemek mümkün. dahası trump üzerindeki ulusal ve uluslararası baskının artması halinde bu bizzat trump tarafından dahi yapılabilir. zira emperyalist ülkelerin uzun süreli dostlukları yoktur, uzun süreli çıkarları vardır.

  • mit'deki (massachusetts ınstitute of technology) araştırmacılar tarafından iki ucundan tutulup kırmaya girişildiğinde, tam olarak 2 parçaya (2 den daha fazla parçaya değil) bölünüp-bölünememesine ilişkin gizemin çözüldüğü makarna çeşidi.

    bir spagetti çubuğunu iki ucundan tutup bükmeye yeltenirseniz ve 2 parçaya ayırmaya çalışırsanız, bu işlemin göründüğü kadar kolay olmadığını göreceksiniz. bunu evde denemek bedava. ki genelde spagetti çubuğu 2 den fazla parçaya (3-4 parça gibi) ayrılacaktır.

    spagetti gizemi olarak adlandırılabilecek bu olay, çubukların 2'ye ayrılmakta direnmesine dair teorik bir açıklama getirmeye çalışan ünlü fizikçi richard feynman'ın bile kafasını karıştırmıştır.

    feynman'ın bu mutfak deneyi, 2005'e kadar yanıtsız kalmıştı. fransa'dan bazı fizikçiler toplanıp, bu süreçte spagetti çubuğuna etkiyen kuvvetleri ortaya koymaya çalıştılar.

    bir spagetti çubuğu, her iki uçtan eşit olarak büküldüğünde, en kavisli olduğu merkezine yakın bir noktadan kırılacağını keşfettiler. bu ilk kırılma, bir snap-back etkisi yaratıyor ve çubuğun daha fazla sayıda kırılmasına yol açan bir bükülme dalgasını ve titreşimi tetikliyordu.

    2006 lg nobel ödülü'nü (lg nobel ödülleri; harvard üniversitesi tarafından nobel'in bir parodisi olarak anlamsız-gereksiz sayılabilecek ve yeniden üretilmeyecek, üretilmemesi gereken bilimsel çalışmalara verilen ödüllerdir- https://g.co/kgs/wu8uvd) kazanan teorileri, feynman'ın yap-bozununu çözmüş görünüyordu. ancak geriye cevaplanması gereken bir soru kaldı: spagetti ikiye hiç ayrılamaz mıydı?

    sorunun cevabını mit'deki araştırmacılar verdi. yayınladıkları makalede, araştırmacılar, hem bükerek hem de kıvırarak, spagetti'yi ikiye ayırmanın bir yolunu bulduklarını gösterdiler. yüzlerce spagetti çubuğu ile deneyler gerçekleştirdiler, çubukları özellikle bu amaç için ürettikleri bir aparatla kıvırıp, büktüler. ekip, eğer bir çubuk belli bir kritik dereceye kadar kıvrılıp daha sonra, yavaşça ikiye bükülürse her şeye rağmen 2'ye bölünebiliyordu.

    araştırmacılar, sonuçların, kırık oluşumuna dair bir iç görü geliştirmek ve çok lifli yapılar, nanotüpler, hatta hücrelerdeki mikrotübüller (mikrotübüller, hücre iskeletini oluşturan yapılardan olup, reseptörleri tutarlar veya serbest bırakırlar. protein yapıda olup, uzun, içi boş silindirik yapılardır- https://g.co/kgs/lwe6us) gibi diğer çubuk benzeri materyallerdeki kırıkların nasıl kontrol edileceği gibi mutfak dışı uygulamalarda kullanılabileceğini belirtiyorlar.

    http://news.mit.edu/…fice/files/crack-control-1.gif

    yukarıdaki gif'te gösterildiği gibi, deneyler (yukarıda) ve simülasyonlar (aşağıda) spagetti'nin iki veya daha fazla parçaya nasıl bölünebilineceğini gösteriyor.

    araştırmacılar, bazı manuel testler yaptılar ve sonunda spagettiyi gerçekten sert bir şekilde kıvırıp ve uçlarını bir araya getirdiklerinde (bükme işlemi) bunun işe yaradığı ve iki parçaya ayrıldığını gösterdiler. şunu belirtmeden geçmeyelim; çubuğun ilk başta gerçekten güçlü bir şekilde kıvrılması gerekiyor.

    araştırmacılar, olayı otomatiğe bağlamak amacıyla, yüzlerce spagetti çubuğunu kıvırıp bükmek için bir cihaz kullandılar ve tüm parçalama işlemini bir kamerayla saniyede bir milyon kareye kadar kaydettiler. sonunda, spagetti'yi neredeyse 360 derece kıvırarak (döndürerek) , ardından iki ucu bükmek için yavaşça bir araya getirerek, çubuğun tam olarak ikiye kırılabildiğini gördüler. kullandıkları spagettiler barilla no: 5 ve barilla no: 7 idi. bu iki spagettinin çapları biraz farklı olmasına rağmen ikisinde de bunun işe yaradığını gösterdiler.

    aşağıdaki gif'te bu ikiye bölünmeyi görebilirsiniz.

    http://news.mit.edu/…fice/files/crack-control-2.gif

    araştırmacılar, bu kıvırma-döndürme işleminin çubuğu ikiye bölmesine dair bir matematiksel model geliştirmeye çalıştılar.

    kıvırma işleminin, çubuk bükülürken yayılan kuvvetleri nasıl etkilediğini araştırdılar. 10 inçlik bir spagetti çubuğunun ilk önce yaklaşık 270 dereceye kıvrıldığı ve daha sonra büküldüğü takdirde, iki etki nedeniyle 2'ye bölünebildiğini gösterdiler. bunlardan ilki snap-back diğeri ise twist-back etkisidir.

    çubuğun büküldüğü yöne zıt yönde olan eski şeklini geri almasını ifade eden geri bükülme kuvveti olan snap-back etkisi, çubuğun kıvrılması durumunda zayıflar.

    twist-back etkisi ise çubuğun orijinal düz durumuna geri gevşeme isteğini ifade eder. çubuktan enerjiyi serbest bırakan bu etki, ek kırılmaları önler. yani çubuk bir kez bozulduğunda, hala bir snap-back etkisi var çünkü çubuk düz olmak istiyor, ama aynı zamanda kıvrılmak da istemiyor.

    snap-back etkisi, çubuğun ileri geri titreyeceği bir bükülme dalgası yaratırken, twist-back de çubuğun ileriye ve geriye doğru sarmal olarak kıvrılacağı (türbüşon şekli gibi) bir dalga yaratır. kıvrılma dalgası, bükülme dalgasından daha hızlı hareket eder, bu da enerjiyi dağıtır, böylece sonraki kırılmalara neden olabilecek ek gerilim birikimleri oluşmaz. böylece çubuk 2'den fazla parçaya ayrılmaz. yani 2 parçaya ayrılabilir.

    burada snap-back'i kısaca geri bükme etkisi, twist-back'i de geri kıvırma etkisi olarak düşünebilirsiniz.

    kafa karıştırmamak adına twist'in yani kıvrılmanın aynı eksen etrafında (x ekseni) bir nevi çubuğu döndürme demek olduğunu, bending'in yani bükmenin de çubuğu ters eksende (y ekseni) bükme yani bir nevi çubuğu kırma işlemi olduğunu unutmayın.

    başta önemsiz gibi gözüken bu deneyler, belki ileriki araştırmalar için ve başka buluşlar için temel oluşturabilir, ne de olsa hiçbir bilgi gereksiz değildir.

    kaynak: http://news.mit.edu/…ystery-0813#separator-comments

  • edit: (bkz: 28 haziran 2016 atatürk havalimanı patlaması)
    (bkz: lanet olsun yezide)

    kilicdaroglu'nun seviyeyi bir tik yükseltmesi olayi. ic anadolu halkinin bekledigi sanirsam bu olmali.

    "dünya lideri diyorlarlardı, işte diktatör bozuntusu, tükürdüğünü böyle yalatırlar. gazze'ye ablukanın kaldırılması şartından vazgeçmeyiz dediler, vazgeçtiler. size gazze anlaşmasını 7 maddeyle anlatayım:

    1- israil'in yazılı bir özür mektubu yok. gerçek anlamda özür var mıdır yok mudur bilmek istiyorum.

    2- ölenlerin ailelerine tazminatı israil kabul ediyor. ama askerleri için davaların durdurulması şartını koştu.

    3- insani yardımların aşdot limanında denetlenmesi şartı var. bu israil'in gazze ablukasını kabul etmek demektir. ablukayı meşru hale getiriyor.

    4- anlaşma ile türkiye, israil'in gazze üzerindeki egemenliğini de kabul ediyor.

    5- 20 milyon dolarlık tazminata karşılık, israil kendi doğalgazını türkiye üzerinden avrupaya taşıyacak.

    6- israil'in nato'ya girişine türkiye resmen izin verdi. mavi marmara'dan nerelere geldik.

    7- türkiye filistin ile ilişkilerini, israil'in istediği ölçüde yürütecek.

    bu anlaşma bir teslimiyettir. bunlar her türlü tavizi verir."

    edit: imla.

  • bunu diyenin bi anasına sövmediğiniz kalmış. alt tarafı bir kaç saat baska yerde dursun diyor, getir kıymasından kebap yapip yiyelim demiyor az sakin olum kodumun tatminsiz itleri

  • demek kendi bir kadının yanında yolculuk yapsa tacizde bulunacak… standart islamcı kafası…

    lan birde bana faşist diyorsunuz.. bundan sonra otobüste yanıma müslüman istemiyorum diye sorun çıkarıcam. yolda falan badeler beni korkum var.

    edit: kaynak geldi bir adet vasıfsız.
    kaynak için @punkthesystem'e teşekkürler.

  • aile işi olarak börekçiyiz. 20 senedir bu işi yapıyoruz.

    1.5 liraya sebep böreği geri alıp tepsiye koyan adam esnaf değildir. tamam abi 50 olsun canın sağolsun der geçersin. müşteriyi memnun edersin. bunun adabı budur. eğer ki o müşteri sürekli benzer şeyler yapıp 1-2 lira geçirmeye çalışan biriyse ancak o zaman o 1.5 liralık böreğin hesabını sormaya kalkarsın bu iş böyledir.

    bir de bir ihtimal o an tezgahta olan eleman iş yerinin sahibi değilse ve çok detaylı bir şekilde ondan hesap soruluyorsa adam kasada bir dengesizlik olmasın diye o 1.5 liranın peşine düşmüş olabilir. ama yinede çalışanından 1.5 liranın hesabını soracak işletmeden de hayır gelmez. neresinden tutsan ofsayt. eyyorlamam bu kadar.

  • muhafazakarların içlerindeki faşistin nasıl kolay ortaya çıktığını görüyoruz.

    o iğrenç kültürü ülkeye empoze eden lego kafalıya bak sen kitap toplattıracakmış.

    allahın arabeskçi yandaş alt kültürlüsü.

    edit: sinir düzeltmesi.

  • az önce robben'i arayıp, beyler finalde inter'e çakıyorsunuz gözünüzü seveyim demiş. moratti ve mourinho büyük panikte!!!