hesabın var mı? giriş yap

  • gençlerbirliği'nin 6 türk, 5 yabancı futbolcudan oluşan ilk 11 ile sahaya çıkacağı karşılaşmadır. olayın ilgi çeken tarafı ilk 11'deki 6 türk'ün tamamı gençlerbirliği altyapısındandır.

    (bkz: ahmet yılmaz çalık)
    (bkz: ramazan köse)
    (bkz: ahmet oğuz)
    (bkz: halil ibrahim pehlivan)
    (bkz: doğa kaya)
    (bkz: irfan can kahveci)

    bunun yanında yedek kulübesinde oturan 7 futbolcudan 2 tanesi yine gençlerbirliği altyapısındandır.

    (bkz: artun akçakın)
    (bkz: berat tosun)

    altyapımız yok yeeaa, türk futbolu ölüyor yaaee, fenerbahçe türkiye kupasında 19 yaşında adam oynattı ooouuvv diyen türk basınına haber niteliği taşımaktadır ama tabiki yine bir bok yazmayacaklardır.

    18 kişilik gençlerbirliği kadrosunda 7 tane u-21 futbolcu vardır bu da ayrıca not düşülsün.

    edit: gençlerbirliği'nin 5-0 kazandığı maçtır ayrıca

  • devletin yapılan yollardan ve köprülerden kullanım ücreti alması şu mantığa dayanır.

    devlet vatandaşın kullanması için yol yapar ve bu yolun yapılmasının ardından bu yolun yapım maliyetini çıkarana kadar kullanım ücreti alır.

    ancak bizim ülkemizde bu şekilde olmuyor. 30 sene önce yapılan yoldan köprüden hala para kesilmeye devam ediliyor ki benim şahsi görüşüme göre bu vatandasa atilan arsizca bir kaziktir.

  • üst edit: 'ben aşılıyım' maskesi takarsa eğer usulca eğilip, turiste kendini sevdirebilecek insandır aynı zamanda.

    o ne cesaret yiğidim? cesaretinden dolayı evde balkonlara çıkıp alkışlanacak kişidir aynı zamanda.

    düşünsene: tc vatandaşısın; yazlık yerde, plajda veya çarşıda yürüyorsun, elde bim poşeti.

    karşıdan bi turist geliyor. onu gördüğün anda hafif bir korku, böyle içe doğru büzüşme.

    git gide yaklaşıyor. göz göze geldiniz. kafanda deli sorular, panik haldesin. yanında aşı olsa şak diye koluna sokacak durumdasın öyle bir an.

    uzaktan bir polis de cem yılmaz'ın (bkz: şu müslüman mı lan) repliğindeki gibi "şu türk mü lan?" diyerek, anbean süreci izliyor.

    gerilim filmi resmen. seni gören turist o an şikayet etse sıçtın mavisi.

    içinde olmasak çok eğlenceli bi ülke aslında.

  • "patronuma yeni arabanız çok güzel dedim. eğer kendine hedefler koyar, çok çalışır ve işini iyi yaparsan gelecek sene kendime daha iyisini alabilirim dedi"

  • 15 kasım 1957’de bir gün içinde kaydedilip, 1958 yılında prestige’den prlp 7130 koduyla yayınlanan red garland quintet albümü.

    albümün harikuladeliğini anlatmaya başlamadan önce, kaydın bir yönüyle, abd’lilerin çok sevdiği “redemption” olgusunu kısmen de olsa karşıladığından söz etmek gerek. zira piyanoda hünerlerini sergileyen grup lideri red garland’ın, tenor saksafonda john coltrane’in ve davulda art taylor’ın ortak özellikleri, aynı yıl içinde miles davis’ıin grubundan kovulmuş olmalarıydı.

    1957’nin mart’ında miles, önce uyuşturucu problemleri nedeniyle trane’i gruptan atar. 6 ay sonra art taylor, miles’in istediği gibi çalmaması nedeniyle laf sokmalarına dayanamayıp bir kulüp programının orta yerinde grubu terk eder. miles, hemen bir hafta sonra da, red garland’ın işine son verecektir.

    aynı yılın sonbaharında, trompette donald byrd ve basta george joyner ile biraraya gelen ekip, new york kulüplerinde geçirdikleri ısınma turlarından sonra soluğu bob weinstein’ın prodüktörlüğünde, 50’lerde ve 60’ların başında neredeyse bütün efsane albümlerin kaydedildiği new jersey’deki van gelder stüdyosunda alırlar.

    36 küsur dakikalık süresiyle, tarifsiz bir keyiftir “all mornin’ long”...

    red garland’ın albümle aynı adı taşıyan blues’u, bir hard-bop klasiği için ne enfes bir başlangıçtır öyle. dile kolay, parça 20 dakikanın üzerindedir. 7. dakikasında red garland beklemekten sıkılıp idareyi eline alana kadar, byrd ve trane, dinleyenlerin saksafon ve trompet sololarının nerede değiştiğini takip edemeyecekleri kadar yumuşak bir “elim sende” oynuyorlar adeta. garland dur demese, 20 dakikalık şarkıyı, kendi aralarında kotarmaları işten bile değil. ritim trio işte tam da bu dakikada şarkıyı devir, dinleyiciyi ise hipnotik bir zapturapt altına alıyor.

    garland’ın taşıdığı yerde vazifeyi, 15. dakikada basçı george joyner (müslüman olduktan sonra alacağı adıyla jamil nasser) alıyor. o, dakikalar süren enfes solosunu atarken, art taylor ve garland arkada, onun bıraktığı boşlukları öyle güzel dolduruyorlar ki, joner’ı dinlerken kendinizi bulutların üzerinde yürümenin ama yere düşmemenin şaşkınlığını yaşarken buluyorsunuz.

    (kore savaşı’na katılıp zaman kaybetmeseydi, cazın bu altın çağında eminim çok daha iyi yerlere gelecek olan joyner, kendi döneminde, genç yaşında efsane mertebesine pek çabuk ulaşmış paul chambers’ın gölgesinde kalmıştır kaçınılmaz olarak.)

    yine, gershwinler’in zamansız klasiği “they can’t take that away from me”nin leziz kayıtlarından biri de bu albümün ikinci sırasında yer alır. ekip bu defa, 10 dakikalık şarkı boyunca joyner’a aynı özgürlüğü tanımaz. fakat joyner, parça boyunca üflemelilerin bıraktığı her nefes boşluğunda başını çıkarıp dinleyiciye gülümsemekten de geri durmaz.

    albüm, bir tadd dameron bestesi olan our delight ile hızlı fakat yumuşak bir iniş yapar.

    red garland quintet’in bu leziz albümünü, (kanımca çok da hak etmesine karşın) caz tarihinin ilk 10 ya da ilk 30 listelerinde bulamazsınız. sırf bu özelliği ile bile, insana bir keşif yapmanın, ona sıkı sıkı sarılmanın hazzını yaşatır her dinleyişte.

    1. all mornin’ long (garland) – 20:21
    2. they can’t take that away from me (gershwin) – 10:28
    3. our delight (dameron) – 06:18

    red garland – piano
    john coltrane - tenor sax
    donald byrd – trumpet
    george joyner - double bass
    art taylor - drums

    not: girişte “redemption” dedik ama, sanılmasın ki bu ekip ile miles arasında bir gönül kırgınlığı vardı. albümün kaydedildiği kasım ayında garland ve coltrane, miles’dan gelen gruba yeniden katılma teklifini kabul etmişlerdi bile. zaten hemen bir ay sonra, aralık 1957’de başlayacak o birlikteliği de, (cannonball, philly jones ve paul chambers’ın eşsiz katkılarıyla elbette) ertesi sene efsanevi “milestones” albümü ile taçlandıracaklardı.

  • bunlardan bir tanesi, hayatım boyunca en unutamadığım sözler kategorisinde ilk üçe giren bir sözdür.. yaptıktan sonra pişman olduğum çok az şeyden bir tanesinin sonucudur..

    lisede aldatılmışsındır, girdiğin depresyon sonucu, bu kötü durumdan kurtulmak için senden hoşlanan random bi kızla, ona karşı hiçbir şey hissetmediğin halde birlikte olursun. sonra da tam bi şerefsiz gibi kızcağızı ortada bırakırsın.. aradan birkaç sene geçer, üniversitede hoşlandığın, hatta aşık olduğun kız, sana umut verip seninle zaman geçirir. sonra seni tek başına bırakır ve gider.. derken bir gün o lisedeki, acı çektirdiğin kızla karşılaşırsın.. "nasılsın" dersin, "çok mutluyum" der.. 1 senelik bi ilişkisi vardır, onu anlatır.. "sen nasılsın?" der; "çok kötüyüm" dersin.. seni bırakıp giden kızı ve hissettiklerini anlatırsın.. dünya üstüme üstüme geliyo dersin, çok sevmiştim.. dersin.. kız hafifçe başını sallar, acı bi tebessüm eder, cevap olarak tek bi kelime söyler ve gider;

    geçer...

  • 28 şubat mağdurlarından güzel bir sample sunan türbanlı bacılarımızdır. heykelin yıkılması için protesto yaparken "başörtüsüne uzanan eller kırılır" diye pankart açmışlar aslşkdaslş. heykelin yanından geçerken türbüşüne falan sürtmüşse demek ki.

    işte türbanı kadın özgürlüğü sayıp bu ortaçağ artıklarıyla el ele veren liberal femilis gerzekler görsün bunların gerçek yüzünü. heykele bile tahammülü olmayan bunun gibi tipler soyut değil gerçek kadın özgürlüğü mücadeleleri karşısında hikmetyar'dan farksız tavır alırlar.

    http://haber.sol.org.tr/…laksiz-zihniyetin-urunudur

  • bir miktar yükselen kur. yükseledebilir, düşedebilir, yorumlarımızı ekşiye yazıyoruz.

    ak kardeşler rahatsız olmuş bundan. milleti gaza getirmeyin de spekülasyon yapmayın da. ulan piyasayı hareket ettirecek kadar parası olan adam mı var burada. parası olan adam, bilhassa yabancı yatırımcı da gelip buraya mı bakıyor yatırım kararı verirken! "oh john do u know what they say about dolar in eksi? best advices for investment are there.."

    kendi kendimize yorum yapıyoruz. yatırım tavsiyesi değildir john...