hesabın var mı? giriş yap

  • dün bindiğim otobüsün çok dolu gelmesinden dolayı orta kapıdan bindim, yanımda iki japon turist duruyordu akbilimi öne uzatmaları için onlara verdim ancak akbilimi ellerine aldıklarında donup kaldılar. ben de elimle akbili öne uzatın gibi bir işaret yaptım. bizimki akbili biraz uzattı ve hooop bizim vatandaşlardan biri kaptı akbili, akbil elden ele gitmeye başladı. bu uygulamayı gören japonlar önce birbirlerine sonra da bana doğru bakıp mutlu mutlu sırıtmaya başladılar. ve yolculuk boyunca uzatılan bütün akbilleri elden ele gönderdiler.

    aynı otobüste bir teyzenin kendisine yer vermek isteyen gençlere "siz oturun ben birazdan vapura bincem orda uzun uzun otururum" demesi. aynı teyzenin kapı her açıldığında "düşme yavrum" diye kolumdan tutması.

  • henüz baba olmamış, evlat sevgisi görmemiş insanlara dert olan baba. büyük konuşmamak lazım gencler, trolluk yaparken dahi.

  • hayatim boyunca gosteri sanatlarina ilgi duydum.
    kendimi hep bir tiyatro sahnesinde ya da nefis bir filmde sahane bir performansla hayal ettim.
    kucuk bir ilkokul ogrencisiyken, okul koridorlarinda kollarindan cekilerek siniflara sokulup bir seyler anlatmam icin israr ederdi insanlar.
    bir keresinde bir sinifin onunde sadece durdugumu hatirliyorum ve onlarin katila katila guldugunu.
    ilk defa 4. sinifa giderken bir tiyatro oyunu icin ogretmenimin hic dusunmeden secmesi, sinif arkadasimin annesini canlandirmak filan, bunlar hep gulumseten detaylar olarak aklimda kaldi.
    iyi bir taklitciydim. hala, arkadaslarim herhangi bir sey izledikten sonra, telefonla arayip.
    "bak bunu iyi izle, senden de izlemek istiyoruz" derler.
    liseye giderken en buyuk hayalim konservatura gidip egitim almakti. ama ailem ve hatta sulalem yuzunden bu hayali gerceklestirmem mumkun degildi.
    oyle icimde patladi yani sahne hayali.
    seneler sonra kizimin okulunda hazirlanan, egitim amacli dans ve drama gosterisinde izledim ilk once arkadaslarimi.
    oldukca amator bir girisimdi ama ayni olcude buyuleyiciydi.
    sozlukten de ve yillarca ayni apartmanda komsuluk yaptigim bilge hatunu cok kiskandim mesela o gosteride izleyince.
    bir sonraki sene yine gerceklesecegini duyunca da biraz tereddutle ben de katildim.
    sifirdan basladik. aylarca on calisma koregrafi calistik gec saatlere kadar.
    gercekten butun yoruculuguna ragmen muthis bir duyguydu.
    ve sahne gunu geldi catti.
    yuzlerce insan karsisina cikacak olma heyecani, becerebilecek miyim korkusu ile..
    ve sahne !
    benim gosterimde; hayatin hizi, mekaniklesmesi insanin ama sonunda elimdeki kagittan okudugum insan oldugumuzu hatirlama ani...
    sadece kopan buyuk alkisi hatirliyorum.
    tabi ki, ozne degildim. zaten dans dramada ozne yok. bir butunun parcasisiniz. bir sorunun, bir cozumun.
    hayatimin en buyuk hayalini gerceklestirmistim. titreyerek ciktigim sahnede baktigimda isiklardan baska bir sey gormuyordum.
    ta ki kizimla birlikte selamlamaya ciktigimda salonda kopan alkis tufanina kadar.
    sanirim, gercek anlamda mutluluk buydu...

    sonra, oyun cikisi bir ogretmenimizin;
    -kizim sizinle tanismak istedi. bir turlu veli oldugunuza ikna edemedim.
    demesiydi o gece ve belki butun hayata yayilacak kuvvetteki gulumseten detay.

    hayatta her sey mumkun...

  • köpekten korkan değil, "köpeğin saldırarak korkuttuğu genç" doğru tanım olacaktır.

    bu hayvanların yeri sokaklar değil. önerim: belediyeler bir kampanya başlatsın, barınaklar kursun, sahiplenilmeyen hepsini kısırlaştırsın. dileyen herkes bir miktar maddi destek sağlasın, ben şahsen katkı sağlarım.

    sokaklar artık güvenli hale getirilmeli. gece gündüz tedirgin olarak yürümekten sıkıldım.

    edit: güzel mesajlarınız için teşekkür ederim. bazı arkadaşlar çip sisteminin de sahipsiz hayvan sayısını azaltacağını belirtmiş.
    bir önerim de şu: proje tecrübesi olan biri olarak söylüyorum. bahsettiğim modeli belediyeler sosyal fayda sağlayacak bir ab projesi haline getirip maliyetin yüzde 75 ini de alabilirler. hem hayvan refahı hem de insan güvenliği sağlanmış olur.

  • polonya televizyonu'nda seyrederken gördüğüm olay. yarışmacı bir tane sessiz harf satın alınca yarışma bitiyor. orjinalinden seyredelim:

    - chce kupic cichy liscie.
    - fywszistszy!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - brazkwvlytzky pawlitsky! 37 lytszkysklhwy jswiskyltso! fsyzswki jirtwyski gramsci :(

    yani orta seviye lehçe'mle çevirmem gerekirse:

    - sessiz harf satın almak istiyorum.
    - al!
    - y.
    ("dlink! dlink! dlink!")
    - bravo pawlitsky! 37 tanesi yandı! böyle dilin gramerini sikiim.

    edit: şansımı sikiim. (#26258712)

  • beni pek şaşırtmamıştır.
    mezopotamya uygarlıkları bir çok şeyin başladığı yerdir.
    yunan ve mısır uygarlıklarını yabana atanı ra ve zeus çarpar ama bu uygarlıklar için mezopotamya uygarlıkları'nın devamı ya da daha ziyade mirasçısı ve o mirası geliştirenler olduğuna dair ciddi kanıt ve görüşler var.

  • -kaça gidiyorsun sen?
    -ikiyeee
    -bana ilkokul üç espirisi yapabilir misin?(arkadaşlarla gülüşmeler fian)
    -seneye yaparım
    ekip iptal.