hesabın var mı? giriş yap

  • üzerinde manasız bir yapılaşmaya gidilen yassıada için "neresi yaslı be, canına okumuşsun demek" suretiyle yanlışlıkla iyi gazetecilik yapan spiker.

  • psikolojik rahatsızlık belirtisi değildir. garip garip insanlar hangi altyapı ve bilgiyle bu kanıya varıyor o da belli değildir.

    ilk olarak sosyal medyayla ilgili her türlü tartışmada yaptığım yasal uyarıyı burada da yapayım:

    instagram kullananlar geri zekalı değil, geri zekalılar da instagram kullanıyor ve instagram sizin en çok görüntülediğiniz story ve postlardan hesapladığı ilgi alanınıza göre size bazı hesapları öneriyor. yani instagram'da devamlı geri zekalıları görüyorsanız üzgünüm ama siz de geri zekalısınız. bu diğer bütün sosyal medya platformları için de böyle.

    story meselesine gelirsek; story atma alışkanlığı zannettiğiniz gibi "ben mükemmelim, bakın nasıl eğleniyorum, çok iyi bir hayat yaşıyorum" demek ya da gösteriş yapmak için değil. evet böyle kişiler de var fakat bu kadar iyi bir hayat yaşayan kimseler bunu zaten bedavaya yapmıyor. bunlar influencer dediğimiz bir grup ve bu onların mesleği gibi bir şey. ilgi gördükleri kadar sponsor bulabiliyorlar ve ilgi görmelerinin de yolu büyük ölçüde çoğunluğun yaşayamadığı bir hayatı onlara göstererek (tam olarak televizyon dizilerinin yaptığı gibi) takipçi toplamak.

    diğer sıradan kullanıcıların ise devamlı story atma sebebi yine büyük ölçüde hatırda kalmak, unutulmamak. çünkü bu artık insanların sosyal yaşamını şekillendiren bir durum. eğer kimse tarafından hatırlanmazsanız yalnız kalabilirsiniz. sizin sosyal bir gezgin olmanız ve evinizin dışında insanlarla ne kadar kolay iletişim kurabildiğiniz bu aşamadan önemli değil. çünkü iletişim kurmak isteyebileceğiniz çoğu insan çok daha zor arkadaşlık ve iletişim kurabilir halde. insanlar artık arkadaşlarını daha dikkatli ve steril biçimde seçmek istiyor. tek bir konu üzerine aynı görüşte olduğu bir insanın bir hafta, üç ay ya da 5 sene sonra saçma sapan bir insan çıkma olasılığını en düşük yüzdeye çekmek istiyorlar. bunu yapmak kesinlikle çok akıllı olduğunuzu göstermiyor. herkesin kendine göre kriterleri var ve iletişim kuracakları insanların bu kriterleri karşıladığını bilmek istiyorlar. bunu yapmanın en iyi yolu da suya sabuna dokunmadan biriyle sanal ortamda sohbet etmek. çünkü hoşlanmadığınız birinden kurtulmak saniyelere bedel. gelgelelim bu sanal sohbet ortamını da yaratabilmek için bazı gereklilikler var. farkedilmek ve hatırlanmak gibi. işte story atmak tam olarak bu işe yarıyor. çünkü birine "slm tanışalım mı?" mesajı atmak artık internetin neolitik çağında kaldı. bir konuşmayı başlatmanız için iyi bir sebebe ya da konuya ihtiyacınız var. aksi takdirde aptal görünüyorsunuz. story atarak ilk mesaja konu edilebilecek yeterince etkili materyaller sunduğunuzda benzer anlayış içerisinde olduğunuz biriyle iletişime geçmeniz çok daha kolay oluyor.

    toplum değişiyor, sosyal davranışlar evriliyor. bunu oturup eleştirmek yersiz. 50 yıl önceki neslin eleştirdiği gibi konuşuyor, giyiniyor, düşünüyor ve onların eleştirdiği müzikleri dinliyorsunuz. evrim kaçınılmazdır. "kardeş ne'abıyonuz yea" tavrı sizi sadece demode ve yobaz gösteriyor. başka bir şey değil. eğer bu kaçınılmaz evrimin neden bu yöne doğru ilerlediğini merak ediyorsanız internette sayfalarca okuyacak araştırma ve tespit bulabilirsiniz. ama aslında bir cümleyle açıklanabiliyor: dünyanın geldiği son durum ve elimizdeki imkanlar.

  • "artvin canavarı" olarak da tanınan adnan çolak, 1992 ve 1995 yılları arasında artvin’de yaşayan ve çoğu yaşlı ondan fazla kişiyi öldürdü, kadın kurbanlarına da öldürdükten sonra tecavüz etti. üç yıl boyunca, herkesin birbirini tanıdığı ve güvendiği bir bölgede terör estirdi. çolak, yakalanmasının ardından çıkarıldığı mahkemede cinayetleri işleme sebebini şöyle açıklıyordu: "ben yaşlı insanları öldürüyorum. onlar biz gençlerin rızkını yiyorlar. o kadar yıl yaşamışlar, daha fazla yaşamalarına ne gerek var?" sanık, kendini toplumun bir hizmetkarı olarak görüyor ve cinayetlerinde balta kullandığı için de halk arasında "baltacı" olarak tanınıyordu. evli ve üç çocuk babası olan adnan çolak son kurbanını öldü zannedip bırakması ve kurbanın kendisini tanıyor olmasından dolayı yakalandı.
    "baltacı" beş yıl süren yargılamanın ardından 2000 yılında altı ayrı idam cezasına çarptırıldı.

    (bkz: copy-paste değil alınteri)

  • sahil yolundan bostanci istikametinde gitmekte olan solmusa yasli bir bayan biner.bayan tam bir eski istanbul hanimefendisidir.gerek giyimi, gerek oturusu, gerek konusmasindaki kibarlik ile cevresindekilerin saygi ve ilgisini ceker.teyzemiz gitmek istedigi yer icin parayi uzatir:
    -pardon beyfendi.rahatsiz ediyorum ama suradan bir suadiye uzatirsaniz cok memnun olurum.
    -tabi hanfendi, ne rahatsizligi.
    para sofore uzatilir ve yolculuk devam eder.yasli ve kibar teyzemizin kibarligi, sik giyimi ve guler yuzu diger yolcularin icini isitmistir adeta.
    suadiye'ye gelindiginde teyzemiz inmek ister ve bunu sofore yine o kibarligi ile bildirir:
    -pardon sofor bey.mumkunse musait bir yerde indirir misiniz?
    sofor saga yanasir ve kapiyi acar fakat arac hala yavasca hareket halindedir.teyzemiz yasli olmasi nedeniyle inemez ve dolmusun tamamen durmasini bekler.fakat sofor acelesi varmiscasina yavasca ilerlemekte ve bayanin inmesini beklemektedir.dolmusun bir turlu tamamen durmamasina kizan kibar teyzemiz sofore seslenir:
    -ulan pezevenk parasutle mi inicez!

  • kimse tatile, gezmeye, sosyal aktivitelere gitmez herkes evde oturur trafik olmaz. kitap satışları düşer yazarlar aç kalır. direksiyon hikayesi atılamayacağı için araba satışları düşer.

  • mikrofonun karşısına kendini atıp dakikalarca propoganda yapıyorsan sonuçlarına da katlanacaksın. dede mede fark etmez.

    neden bizim dedemize ninemize böyle şeyler yapan olmuyor acaba bir düşünelim bakalım. belki parti örgütünden fırlamış gibi konuşmalar yaparak insanları dellendirmedikleri içindir.

    ek: bu entry'i düşünce ve ifade özgürlüğü açısından eleştirenler olmuş. ben dede fikrini açıklayamaz demiyorum, açıklar. ama onun fikrine katılmayanlar da bunun karşılığında dedenin eline verm- protesto hakkını saklı tutar. sonuçta burada akp'lilerin diğer partililere yaptığı gibi sözlü ya da silahlı bir saldırı yok. basit bir tepki gösterme var. demokrasi böyle bir şeydir. öğreneceksiniz zamanla.

  • 1993 doğumlu fizikçi. mit'ten 5.00 [en yüksek] not ortalamasıyla mezun oldu. dediğine göre bugüne kadar hiç erkek arkadaşı olmamış, sigara ve alkol içmemiş. şu an harvard'da lisansüstü öğrencisi.

  • bir gün dursun temel’ e sorar;

    -“temel senin iki tane atın olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” peki iki tane araban olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” iki tane evin olsa birini bana verir misin?”
    -” veririm.”
    -” canımsın… peki iki tavuğun olsa birini bana verir misin?”
    -” vermem.”
    -” haydaaa..! neden?”

    -” çünkü iki tavuğum var…

  • birkaç gündür twitter'da kendi çapında olay yaratan annedir. kendisi ve destekçileri bildiğin terör estiriyor. vay efendim çocuğunu nasıl almazlarmış, nereye şikayet edebilirmiş, bu ayrımcılıkmış, çocuğu kapıya mı bıraksınmış, bunu normal karşılayanlar geri kalmışlık göstergesiymiş vs vs vs .

    ilgili tweet: https://twitter.com/…oay/status/1426845289172934667
    (düzeltme: hesabını kilitlemiş. şuradan ne yazdığı görülebilir: https://www.instagram.com/p/csrbz0rmtsq/)

    eskiden de böyleydi ama yeni nesil anne babaların bir kısmı gerçekten çıldırmış. dünya sizin ve çocuğunuzun etrafınızda dönmüyor arkadaşlar. yüzlerce restoran varken, bir tanesi çocuk almıyoruz dedi diye zorla kısırlaştırma kanunu çıkarılmış gibi delirmek niye? oraya gitmeyiverin, bu kadar basit.

    bu arada o kadar gürültü patırtı içinde restoranın adını yerini yazmamışlar en büyük kayıp bu.

    not: çıldırmak tabirine takılanlar olmuş. çıldırmak için illa saçını başını yolup birine saldırmasına gerek yok. bu ve arkasından gelen ısrarlı tweetleri atmak da bir çıldırmışlık örneği. bir kısmını sildi sanıyorum ama, "kudurun", "geri kalmışsınız" vs şeklinde fikrini desteklemeyenlere sallayıp duruyor kendisi.