• 2017 versiyonu sanırım gördüğüm en iyi "live action" uyarlamalarından biriydi. en sevdiğim disney animasyonu galiba benim de acayip klişe olarak beauty and the beast'in 1991 versiyonu, belki the lion king ile başabaş giderler çünkü bizim kuşağa da bunlar denk düşüyor, frozen'da olsun, tangled'da olsun büyümüştük ve hatta yaşlanmıştık, biz bunları severiz. ama daha geçtiğimiz yıllarda özlediğim için bir kez daha izlemiştim ve yetişkinken bile müzikal kısmından keyif aldığımı fark etmiştim. emma watson'un belle'i canlandırdığı versiyonunu gerçekten hiç merak etmemiştim, birçok salak mimik yapan oyuncuları, çizgi filmi naifliğinden çıkaracak yeniyetme esprilerini, çirkin çirkin güncel pop şarkılarını falan filme sokacaklarını düşünmüş, bir ara denk gelirse izlerim demiştim. ay her söylediğimi nasıl da yuttum, animasyonun birebir aynısını, en zor sahnelerde bile yapmışlar! tek bir şeyini bile bozmamışlar ve hiçbir oyuncu, çizgi filmin naifliğini bozacak bir tek güncel, günümüze dair bir espri bile yapmıyor, bir mimik dahi göstermiyor, bayağı 1991'de ne çizildiyse o! ağzım açık kaldı yahu, ne biçim de günahlarını almışım.

    üstelik çok zor ya! şatonun aynısını yapmışlar ve çizgi filmdekinden daha bile güzel görünüyor... şu meşhur, "tabak çanak ve çay takımı, şamdan ve saat" işini nasıl çözeceklerini merak etmeye başlamıştım ki, birebir çizgi film formlarıyla olmasa da oldukça şık ve göz kanatmayacak kadar iyi kotarılmış geldiler. bir de, gerçekten merak etmediğim için kimlerin oynadığına hiç bakmadan izlemeye başladım ve saat ile şamdanda ian mckellen ile ewan mcgregor'un sesini ayırt edince gerçekten onlar mı diye baktım ve onlarmış ahah! ewan mcgregor'u eğer konuşurken tanımasaydım bile sanırım şurada tanırdım:

    https://www.youtube.com/watch?v=9qq__xruf3y

    bu şarkının söylendiği sahneyi ne yazık ki youtube'a koymamışlar ki hak veririm, çok ince çalışma. bir şeyi animasyonda abarttıkça abartabiliyorsunuz ya, nasıl olsa çizim, bir şey fark etmiyor, bu sahnenin aslında her şey havalarda uçuşup belle'e kendilerini sunuyor hani. yahu bunu bile çok şık yapmışlar, vallahi bravo. kaldı ki bu sahnede şamdanın dans ettiği kısmı ewan mcgregor'a gerçekten cgi kostümü giydirip dans ettirerek çekmişler, başka türlü yapamıyorlarmış, ewan mcgregor ise gerçek oyuncu takımından olduğu için kesinlikle cgi kostümü giymek istemiyormuş. (sen de ewan, canlandırdığın şey şamdan, o kostümün bir noktada giyileceğini tahmin edemedin mi?) en sonunda yalnızca kamera ekibi ve ewan mcgregor'un olduğu bir yerde çekmişler o sahneyi, hiçbir şekilde o cgi kostümüyle fotoğraf ve görüntü vermek istemediğini belirtmiş oyuncumuz, diğer oyuncuların ve yönetmenin bile kendisini görmesini istememiş ahah, olaya bak.

    bir de 1991 versiyonunda da saati ian mckellen'ın seslendirmesini düşünmüşler fakat kendisi o zaman reddetmiş. bir şey kaderde varsa oluyor gandalf, zorlamanın manası yok.

    dediğim gibi geçtiğimiz birkaç yıl içinde ben bu animasyonu koskoca halimle özleyip bir daha izlemiştim ve o zaman bile "müzikleri ne iyiymiş ya..." demiştim, şu şarkıyı bu ekiple de çok güzel söylemişler, yenice izlediğimde de bu şarkıda yine çok keyiflenmiştim, bu hali de çok iyi olmuş:

    https://www.youtube.com/watch?v=f16o5oak2k8

    orijinal animasyondan 45 dakika daha uzun sürmesinin nedeni de şuymuş ki, üç adet yeni şarkı da filme yedirilmiş ve başındaki sekans daha uzun tutularak şatodakilerin de kap kacağa dönüştürüldüğünün, şatonun kasaba halkının hafızasından silindiğinin falan hikayesi daha uzun anlatılmış. onun dışında neredeyse her sahne, her dans, her koreografi, her diyalog aynıymış, sadece orijinal animasyona atıfta bulunan bir iki minik espri de eklenmiş ve bunları izlerken ben de yakalayamadım, çok büyük ölümcül hayranlar yakalamıştır ancak, imdb'den okuduğum bir tanesi, son sahnelerde lefou'nun çaydanlığa "sen bu fincanın büyükannesi misin?" diye sorduğu sahneymiş, orijinal animasyon vizyona girdiğinde mrs. potts'un insan hali beyaz saçlı, yaşlı ve tombul bir kadın olarak çizildiğinde disney ekibi ve hayranlar bunun hoş olmadığını sonradan fark etmişler, küçük bir çocuğun annesi olmak için mrs. potts'u fazla yaşlı kaçırdıklarını anlamışlar ve bu filmde de ona atıfta bulunmuşlar, filmde mrs. potts bu replikten sonra buharlar çıkararak kızmakta, insan hali sonradan emma thompson olacak çünkü, daha kabul edilebilir bir yaşta ve tombul değil. * (disney ekibi burda kendi kendine eğlenmiş diyebiliriz ahah.)

    acayip beğendim, çizgi filmin ruhuna sadık kalınarak böyle işler yapacaklarsa ben her disney filmini böyle de izlerim valla, keşke böyle güzel olacağını bilseymişim de vizyondayken izleseymişim, büyük pişmanlık.

    ha bir de, son olarak, casting için akıllarda isimler oluşmaya başladığında casting ekibi oyunculara hakuna matata'yı söyleterek notlar almışlar, sonuçta herkes kendi karakteriyle, kendi sesiyle şarkı söyleyeceği için başka bir disney filminden bir şarkıyla ses kayıtları almışlar ve son ekip böyle oluşturulurken bir diğer ayrıntı da, ryan gosling'in the beast için de düşünüldüğü fakat la la land için kendisinin bu filmi reddettiği. emma watson da la la land'i bu film için reddetmişti, resmen birbirleriyle oynamak da bunların kaderinde yokmuş hehe.
  • olmamış filmdir bence, sebebi de şu:
    beast'in çirkin olması gerekmiyor mu lan, insan halinden daha yakışıklı.
  • disney son yıllarda live-action fairy tale filmlerle çok ciddi bir atağa geçti. klasikleşmiş animasyon filmlerini tek tek live action'a uyarlama sürecindeler. bu filmlerde en dikkat çeken özellik ise masalların orijinal hallerine neredeyse hiç dokunmamaları. bunu yaparken de filmlerin özünü bozmadan günümüz şartlarına son derece uygun hale getirmeye özen gösteriyorlar.

    özellikle geçtiğimiz sene vizyon gire the jungle book, bu formülü muazzam derece uygulamış hem eleştirmelerin beğenisi toplamış hem de disney'e muhteşem bir gişe başarısı getirmişti. beauty and the beast içinde aynı formülün izlendiğini söylemek mümkün. genel hatlarıyla animasyonun birebir aynısını izliyoruz. ufak tefek değişikliklerin başında filmin vizyona girdiği dönemde gündemi belli bir süre meşgul eden eşcinsel karakter olayı var. hatta bazı ülkelerde vizyon girmesi bile problem olmuştu filmin. bu konu ile ilgili yazacak hiç bir şey yok aslında. senenin 2017 olduğunu ve tabularımızda kurtulmamız gerektiğini belirtmek yeterli olacaktır.

    bir yönetmen olarak bill condon'ın çok başarılı bir iş çıkardığını söylemek mümkün. filmin görsel estetiği çok üst düzeyde. onun dışında sinematografi, sanat yönetimi, makyaj ve görsel efekt gibi teknik dalları kusursuza yakın. sadece beast'in bazı sahnelerinde cgi daha etkili kullanılabilirmiş diye düşündüm o kadar.

    oyuncularda rollerinin hakkını sonuna kadar vermiş. başta emma watson olmak üzere, luke evans, josh gad ve kevin kline gibi live action kadro son derece başarılı. insan haliyle dan stevens kafamda bazı soru işaretleri oluştursa da beast olarak muazzam.

    sözün özü son derece başarılı bir uyarlama var karşımızda. kesinlikle kaçırılmayacak bir film.
  • emma watson'dan dolayı izlemeye yanaşmıyordum ki hermione olarak severim kendisini, dan stevens hatırına izleyeyim dedim, ba-yıl-dım!

    çizgi filmde olmayan kısımlar ve şarkılar çok güzel olmuş öncelikle, cuk oturmuş yani. zaten neredeyse aynısını çekebilmişler, yapılan uğraşı düşünemiyorum bile. emma'nın sesi de kötü değilmiş. dan ise birkaç aylık ders almış şarkı söylemek için, ki o da normal bir şekilde söylemiyor. ağzında beast dişleri olduğu için dudaklarını büzerek söylüyor, konuşması da aynı şekilde.

    ama en sevdiğim karakter, ki normalde hiç sevmem, gaston oldu. luke evans etkisi olabilir. "straightest gay man" lakabını neil patrick harris'ten aldı bile benim gözümde.*

    bu arada dan'in beast'ini cgi olmadan görmek için: https://www.youtube.com/watch?v=0wcd_ekjynw

    james corden'ın film ekibiyle birlikte yaptığı crosswalk'ı izlemenizi de öneririm* : https://www.youtube.com/watch?v=nu4pzsolyhg

    spotify'da filmin müziklerinden liste yaptım, aralıksız dinliyorum şu ara.
  • izlediğim en sıkıcı filmlerden birisi oldu. filmin süresi 5 saat filandı sanırım.

    salak gibi hiç araştırmadan oturup izlemeye başladım. lan önce bi fragman izle, ne bileyim git imdb'den araştır. yok illa salaklık yapılacak.

    family, fantasy, musical evet musical. oldum olası müzikallerden nefret etmişimdir. filmin normal akışında, bir anda kameraya baka baka şarkı söylemeye başlıyorlar ve olayın tüm ciddiyeti gidiyor. müzikale bakış açım budur amk. elbette seveni vardır fakat ben nefret ederim.

    en azından bazı filmlerde özeniyorlar ama bu filmin müzikal kısımları da acayip sıkıcıydı. oyuncular kaliteliydi ama film genel olarak çok kıytırıktı.

    ayrıca emma watson'dan, belle yapmaya çalışmışlar. komikti.
  • 2017 versiyonunu beğendiğim animasyon uyarlaması filmdir. animasyonun neredeyse birebir aynısını yapmışlar ve bence iyi de yapmışlar. farklılık katmak için orijinalini harcamaktan iyidir, hikaye yeterince güzel zaten.
    animasyonda da yaşadığım üzere prensin canavar hali daha sıcak ve güzel geldi. prens olunca gerçekten büyü bozuluyor!
    sadece luke evans ın bu rolde harcanmasına üzüldüm.
    neticeten müzikler, efektler güzel.
    puanım 7/10
  • beauty and the beast (güzel ve çirkin), günümüz popüler kültürünün bilinen masallarından birisidir. walt disney’in 1991 yılında uzun metraj animasyon olarak filmini çektiği beauty and the beast, 25 milyon dolarlık bütçesine karşılık 400 milyon doların üzerinde bir gelir elde ederek, disneyland’deki malikanesinde oturan varyemez amca’nın altın dolu havuzunu dolarla doldurmuştu.

    disney, 1991 yılından bugüne, beauty and the beast’in etinden sütünden her noktada yararlanmayı ihmal etmedi. peki adı hep disney uyarlaması filmi ile anılır olan bu hikayenin disney tarafından yaratılmadığını biliyor muydunuz?

    orijinal beauty and the beast’i kim yazmıştır?

    beauty and the beast’in en bilinen versiyonunun 1711-1780 yılları arasında yaşamış fransız yazar jeanne-marie leprince de beaumont tarafından yazıldığı kabul ediliyor. -ufak bir araştırma ile eserin ingilizce çevirisini buldum. merak edenler şu bağlantıdan okuyabilir.-

    anlayacağınız, kadıncağız 18. yüzyılda bir öykü yazıyor ve o öykü 20. yüzyılın sonunda animasyon film olarak çekiliyor ve 21. yüzyılın başında en bilinen masallardan birisi oluveriyor.

    aslında beauty and the beast’in sinema sanatı ile tanışmasının tarihi daha eskiye dayanıyor. yetenekli fransız sanat adamı (kendisi hem yazar, hem yönetmen, hem şair, hem senarist, hem ressam…) jean cocteau‘nün yönetmenliğinde, 1946 yılında la belle et la bête ismiyle ilk uyarlama sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. disney’in 1991 yapımı animasyon uyarlamasından önce 1987 ve 1990 yılları arasında 3 sezon sürmüş bir televizyon dizisi uyarlaması da izleyicilerin beğenisine sunuluyor.

    elbette beauty and the beast’in dünya çapındaki bilinirliği disney’in animasyonunun muazzam başarısı ile oluşuyor. bu filmin ardından beauty and the beast, burada detayına girmeyeceğim bir kaç orta karar televizyon ve sinema uyarlamasına daha konu oluyor.

    bu kısa tarihçenin sonunda varmamız gereken yer tam olarak şurası; eğlence dünyasının en büyük devi olan disney, güzel ve çirkin, rapunzel, uyuyan güzel gibi artık anonim konuma gelmiş (grimm kardeşler‘in eserleri dahil) masalları kendi üslubuyla yorumlayıp, seyircinin hoşlanacağı hale getiriyor, kendi fikri mülkü gibi pazarlıyor ve milyonları sinema salonlarına çekmeyi başarıyor. disney bu açıdan yeni bir fikri mülk oluşturmak kadar, var olan bir fikri mülkün en doğru şekilde uyarlanmasının da önemli olduğunu göstermiş oluyor.

    beauty and the beast – animasyondan live action’a (canlı çekim)

    1991 yılında çektiği animasyonun sütü 15 yıl sonrası bitmiş olacak ki, disney, beauty and the beast’i uzun metraj bir sinema filmi olarak fırına vermeye başladığında takvimler 2015 yılını gösteriyordu. yönetmenliğini, chicago, gods and monsters, dreamgirls ve twilight saga* ve part 2 (bu son ikisini niye yazdım ben de bilmiyorum) gibi filmlerden tanıdığımız bill condon‘ın üstlendiği yapımda, ikonik belle karakterini harry potter’daki hermione rolüyle aklımıza kazınmış emma watson canlandırırken, dan stevens da makus bir lanete yakalanmış prensi yani beast’i perdeye taşımış. yan rollerde ve seslendirmelerde luke evans, kevin kline, ewan mcgregor, ıan mckellen gibi isimlerin ön plana çıktığını görüyoruz.

    kağıt üzerinde kadro bayağı iyi, değil mi? aynen öyle. oyunculuk konusunda bir sıkıntıdan bahsetmek doğru olmaz. evet emma watson’ın ne kadar doğru bir tercih ettiği sorgulanır ama filmin geneline baktığınızda bir peri masalı izlediğinizi belli ettiren bir oyunculuk karşımıza çıkıyor. tabi bunda beauty and the beast’in bir müzikal olarak sinemaya uyarlanmış olmasının da etkisi var. müzikallerde görmeye alıştığımız gibi, bazı sahnelerde müzik eşliğinde herkesin dans etmeye başlaması, anlatılan hikayenin bir masal olduğunu anlamanızı destekleyici bir anlatım tekniği. artık sinema seyircisinin içine işlemiş, bilindik bir durum bu.

    beauty and the beast, aynı adlı 1991 yapımı animasyon filminin neredeyse birebir aynısı bir kurguya sahip. hatta benzerlik o kadar büyük ki, sahne sahne karşılaştırma videoları internette cirit atıyor. ben fragmanların karşılaştırmasını sizlere gösterip gerisini size ve hayal gücünüze bırakıyorum. durum anlaşılacaktır.

    https://www.youtube.com/watch?v=u496dsv2k_g

    ben kurgunun birebir kopyalanmış olmasından bir rahatsızlık duymadım çünkü animasyon filmini neredeyse hiç hatırlamıyorum. sonuçta bana hitap eden, hedef kitlesine dahil olmadığım bir masaldır beauty and the beast. ama şunu da açık yüreklilikle söyleyebilirim; beni etkilediği bir nokta var ki, o da oscar ödüllü şarkılarıdır. özellikle de “tale as old as time” şarkısı. beni alır masallar alemine götürür, hayal gücüme fikir pompalar o şarkı. hong kong’daki disneyland’i ziyaret ederken ne zaman bu şarkıyı fonda duysam kulak kesilmiş ve mırıldanmıştım. ismi geçen şarkıyı disney’in animasyon filminden sahneler eşliğinde aşağıda dinleyebilirsiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=343e0ymrvlq

    bu yazıda değerlendirdiğim film için ariana grande ve john legend üstte dinlediğiniz şarkıyı yeniden yorumlamış. ortaya aşağıdaki gibi bir şey çıkmış, bakalım beğenecek misiniz.

    https://www.youtube.com/watch?v=axysre0kg6k

    disney’in 2017 yapımı beauty and the beast’i 160 milyon dolarlık bütçesini hayli hayli çıkarttı ve 1.250 milyar dolar gibi öküz alınabilecek bir gelir elde etmeyi başardı. bu rakam, beauty and the beast’i 2017 yılının şu ana kadar en çok gelir getiren filmi konumuna oturttu. (yıl sonuna kadar durum değişebilir. bu yıl içinde daha justice league, spider-man, star wars episode vııı vizyona girecek) bu başarı beauty and the beast’in sinema tarihinin en çok gelir getiren 10. filmi olmasını sağladı. bravo valla. disney parayı nasıl kazanacağını çok iyi biliyor.

    güzel ve çirkin, güzel mi çirkin mi?

    bu kadar büyük bir gişe başarısından bahsettikten sonra “film çok kötüydü, kaka, böö” desem ne olur, “film harikaydı” desem ne olur? öyle değil mi ama?

    beauty and the beast vizyona girdikten sonra dünya çapındaki izleyicilerinden genelde olumlu eleştiriler aldı. ben de açıkçası bir masal uyarlaması olarak vasatın üzerinde bulduğumu belirtebilirim. bununla birlikte yeniden izlenebilirliğini bir hayli düşük bulduğumu söylemeliyim.

    teknik açıdan beauty and the beast’in eleştirilecek fazla bir noktası olduğunu düşünmüyorum. iyi oyuncular, güzel görseller, dans, müzik, masalsı ortam, tutmuş bir kurguya bağlı kalmış yönetmen ve yapımcılar… sırıtan bir durum yok.

    bu filmin başarısını ve yarattığı ilgiyi gören disney’in, diğer prensesleri için de uzun metraj filmler çekmek için harıl harıl çalıştığını biliyoruz. disney gibi “risk varsa ben yokum” kıvamındaki bir şirketin, üzerine yıllarca kafa patlatmadan, sayısız beyin fırtınası yapmadan bir prensesini daha animasyon aleminden ölümlüler alemine taşıyacağını beklemek ise saflık olur. yine de, %1000 gişe garantisi olan bir filmi çekmemek de mantıksız olacaktır. ilk gelen bilgiler mulan ve küçük deniz kızı’nın live action filmlerine dair çalışmaların kör topal devam ettiği şeklinde. bakalım ilerleyen zamanda disney adımlarını nasıl atacak.

    beauty and the beast masallara ve özellikle güzel ve çirkin masalına özel bir ilgi duymayan kitleyi sıkmadan kendini izlettirirken, masalın ve 1991 yapımı animasyonun hayranlarına çok tanıdık ve kanlı-canlı bir seyirlik sunuyor. fakat, eğer müzikaller ve yapmacık danslar size göre değilse, beauty and the beast’i izlerken sık sık saatinizi kontrol edip, kendinizi telefonunuza gelen bildirimleri inceler bulabilirsiniz. benden söylemesi. sonra “yok efendim gurlino şöyle demişti, böyle yazmıştı” deyip elinizde meşaleler ile kapıma dayanmayın.

    kaynak: http://duslerdengercege.com/…/beauty-and-the-beast/
  • evermore muhteşem bir şekilde temayı sollamıştır..
  • 2017 yapımını oldukça begenerek izledigim müzikal filmdir. beast'in lanetli halini son derece karizmatik buldugumu belirtmeden geçemeyeceğim.
  • 1.26 milyar dolarlık hasılatı ile 2017'nin şu ana kadar en çok hasılat yapmış filmidir.

    hem animasyon hem de 2017 versiyonunu izlemiş biri olarak izlenmeye değer bir film olduğunu söyleyebilirim ama bu bahsi geçen hasılatı hak ettiğini düşünmüyorum.

    her şeyden önce 1991 yapımının üzerine inşa edilmiş bir film. yani orijinal hikayeden ziyade bir önceki film baz alınmış. birçok sahne bire bir aynı. sanki animasyon versiyonun hataları düzeltilmiş. havada kalan konulara açıklık getirilmiş ve daha mantıklı bir hal almış.

    en büyük sorun bence emma watson'ın performansıydı. tereddüt etmeden söyleyebilirim ki bu rol onu zorlamış. kötü diyemem ama gereken performansı da verememiş. özellikle -sanırım bunu söylemem spolier'a girmez- hikayenin fantastik yapısı gereği etrafındaki herkesin eşya suretinde seslendirmelerle donatıldığından ekranda en çok onu görüyoruz. böylesine büyük bir rolde gerçek "emma watson" belle karakterinin içinden bize bakıyor. hermione granger karakterinde bu önemli değildi, zira oynadığı rol hem mutlak başrol değildi hem de emma watson'ın gerçek hayattaki kişiliğiyle çok paraleldi. üstelik bu sefer etrafında kendisiyle aşağı yukarı aynı düzeyde olan rupert grint ve daniel radcliffe değil, dan stevens var. müzikal sahnelerde de emma thompson, ian mckellen gibi büyük isimler kendini gösterirken o bir parçacık acemi kalıyor.

    diğer performanslar -özellikle dan stevens ve luke evans- oldukça iyi. stevens, "güzelleştirilmiş" beast karakterini çok iyi taşımış. luke evans da 91 animasyon versiyonunda biraz yüzeysel kalmış "gaston" karakterini daha derin bir anlam getirmiş.

    müzikleri de gayet iyiydi ama bunun için tebrik etmem gereken ekip 91 animasyon ekibi çünkü soundtrack de bir önceki filmi baz alarak geliştirilmiş. hatta bazı şarkılar olduğu gibi yenisine geçirilmiş. 91 animasyonunun şarkısı "beauty and the beast" celine dion ve peabo bryson tarafından seslendirilmişti. 2017 versiyonunda ariana grande ve john legend bu işi üstleniyor. ve tabii ki main title da aynı. gerçi bu değişse olmazmış. o efsane intro ben dahil birçok kişi için beauty ve beast ile özleşmiş durumda.

    eğer 91 versiyonunu izlememişseniz eğlenceli bir film. ancak bir önceki filmi izleyenler için şunu söyleyebilirim, eski versiyonun "iyileştirilmiş" hali.

    son olarak, bu hasılatı hak etmiyor çünkü 91 versiyonunu "yeniden" çekmişler. ortada senaryo ve müzik başta olmak üzere "orijinal" bir yaratıcılık yok. en azından ben göremedim. filmi filmden adapte etmişler, hikayeden değil.

    edit: yazmayı unutmuşum. filmi dublajlı izlemeyin. bir müzikal olduğu için tüm türkçe çeviriler eğreti duruyor. orijinal dilinde, altyazılı izlenmeli.
hesabın var mı? giriş yap